https://islamansiklopedisi.org.tr/ibnud-daye
Ebü’l-Hasan (Ebû Ya‘kūb) Yûsuf b. İbrâhîm el-Hâsib el-Bağdâdî (ö. 265/879). 180 (796) yılında Bağdat’ta doğdu; Abbâsî hânedanına yakın bir aileye mensuptur. Annesi önce Mehdî’nin oğlu İbrâhim’in, sonra da kendisiyle aynı yıl doğan Halife Mu‘tasım-Billâh’ın sütannesi olduğu için İbnü’d-Dâye künyesiyle tanınmıştır (Yâkūt, V, 154-155). İyi bir tahsil gördü; bilhassa “Hâsib” lakabıyla anılacak derecede matematik öğrendi. Ayrıca Bağdat’ın meşhur tabiplerinden Cibrâîl b. Buhtîşû‘ ve Ahmed b. Hârûn’dan tıp okudu. Tahsilini bitirince Dîvânü’l-harâc’da çalışmaya başladı. Bir süre sonra Halife Mehdî’nin oğlu İbrâhim’in özel kâtibi oldu ve onun ölümüne (224/839) kadar yanından ayrılmadı; bu arada onun kısa süren halifeliğini ve maceralı geçen hayatını anlatan bir de kitap yazdı. İbrâhim’in ölümünün ardından Dımaşk’a gidip Îsâ b. Hakem adında bir Nestûrî hekiminin yanında kısa bir süre kaldı ve Mısır’a geçti (225/840). Onun hesap işlerinden iyi anladığını öğrenen Ahmed b. Tolun kendisini devletin malî işlerini yönetmekle görevlendirdi. Fakat daha sonra eskiden Abbâsîler’in Dîvânü’l-harâc’ında çalışmış olduğunu işiterek onların adına casusluk yapmasından kuşkulanmaya başladı ve bir ara evinde göz hapsine aldırdı (a.g.e., V, 156-157). Ahmed b. Tolun’un İbnü’d-Dâye’ye karşı duyduğu güvensizlik, aracıların ricasıyla onu göz hapsinden çıkardıktan sonra da devam etmiş ve ölümünden hemen sonra iki oğlunu tutuklatıp kitap ve evrakına el koydurmuştur. Ancak evrakı arasında bulunan bir defterin yardım olarak dağıttığı mal ve paranın tutanaklarından ibaret olduğunu görünce kendisine rahmet dileyerek oğullarını serbest bırakmıştır (a.g.e., V, 158). Kaynaklarda İbnü’d-Dâye’nin tıp, matematik ve astronomi alanlarında birçok eser kaleme aldığı zikrediliyorsa da bunların bir kısmı oğlu Ebû Ca‘fer’inkilerle karıştırılmıştır. Ona ait çalışmalar şunlardır: Aḫbâru Ebî Nüvâs ve’l-muḫtâr min şiʿrih, Aḫbâru İbrâhîm b. el-Mehdî, Aḫbârü’l-eṭıbbâʾ (Aḫbârü’l-müteṭabbibîn), Kitâbü’ṭ-Ṭabîḫ.
Ebû Ca‘fer Ahmed b. Yûsuf b. İbrâhîm el-Mısrî (ö. 340/951 [?]). Hayatı hakkında bilgi azdır. Babasının Mısır’a geldiği yıl (225/840) Kahire’de dünyaya geldiği tahmin edilmektedir; bazı araştırmacılara göre ise doğum tarihi 235-245 (849-859) yılları arasındadır (Kitâbü’l-Mükâfeʾe, neşredenin girişi, s. 7). Aynı şekilde ölüm tarihi de kesin şekilde bilinmemekte, Yâkūt onun vefatının 330-340 (942-951) yılları arasında olduğunu belirttikten sonra, “340’ta öldüğünü tahmin ediyorum” demektedir (Muʿcemü’l-üdebâʾ, V, 159). Kahire’de babasının gözetiminde öğrenim gören ve zamanını matematik, astronomi, edebiyat ve tarih ilimleriyle uğraşarak geçiren Ebû Ca‘fer onun ölümünden sonra da kendisine kalan büyük miras sayesinde refah içinde yaşamış ve eserlerini kaleme almıştır. İlk dönem İslâm ilimler tarihinde bir matematikçi olarak Sâbit b. Kurre, Ebü’l-Vefâ, İbn Irâk ve Hucendî ile mukayese edilmektedir. Latince’ye çevrilen kitaplarıyla Ortaçağ Avrupa matematikçilerinden Leonardo Fibonacci, Jordanus de Nemore ve Thomas Bradwardine’yi etkilemiştir.
Eserleri. 1. Risâle fi’n-nisbe ve’t-tenâsüb. Öklid’in Elementler’inin beşinci bölümünü temel alan çalışma, matematikteki oran ve orantı üzerine yazılmış en önemli eserlerden biridir. İbnü’d-Dâye’nin, bu çalışmasıyla Öklid’in oran ve orantı tanımlarını genişleterek esaslı bir şekilde geliştirdiği görülür. Kitaptaki sekiz farklı duruma göre yapılmış son derece net açıklama ve yorumlar sayesinde, aralarındaki orantı bağıntıları bilinen bazı değerlerden yola çıkarak bilinmeyen miktarları hesaplamak mümkün olmaktadır. Müellif, Öklid’den başka Batlamyus’un el-Mecisṭî’sinden yararlandığını ifade etmekte, ayrıca iyice incelediği anlaşılan Archimedes, Hero, Eflâtun, Empedokles ve Apollonios’a da göndermelerde bulunmaktadır. İbnü’d-Dâye’den etkilenen İtalyan matematikçilerinden Leonardo Fibonacci, Liber abacci adlı eserinde kitaptaki orantıyla ilgili yöntemleri nakletmiş ve bunları vergi problemlerinin çözümünde kullanmıştır. Aynı tür bazı izler, Jordanus de Nemore’nin Arithmetica in decem libris demonstrata’sında da görülür. Thomas Bradwardine, İbnü’d-Dâye’yi bu kitabında sürekli ve süreksiz orantılara getirdiği ayırım sebebiyle matematikte otorite kabul eder. Pacioli de onu Öklid, Boethius, Jordanus de Nemore ve Bradwardine gibi bilginlerle aynı sınıfa koyar ve bu eserini bilime çok önemli bir katkı olarak görür. Novaralı Campanus’un tesbitine göre ise eserde bir mantık hatası vardır ve bir yerde postula sayılan bir önerme daha sonra başka bir yerde teorem gibi ispatlanmıştır. Ancak kaynaklarda belirtildiğine göre bu durum kitabın kıymetini azaltacak bir zaaf değildir. Risâle fi’n-nisbe ve’t-tenâsüb Gerard de Cremone tarafından Latince’ye çevrilmiş ve bu çeviri fazla sayıda çoğaltılmıştır. Batı kütüphanelerinde eserin onu aşkın nüshasının bulunması Ortaçağ Avrupası’nda ne kadar geniş ilgi uyandırdığını göstermektedir (bulundukları yerler için bk. Suter, s. 42-43; Sezgin, V, 289-290).
2. Risâle fi’l-Ḳusiyyi’l-müteşâbihe. Birbirine benzeyen eğrileri konu alan eser yine Gerard tarafından Latince’ye çevrilmiş ve bu çeviri de Arapça aslı gibi günümüze ulaşmıştır (Sezgin, V, 290).
3. Şerḥu Kitâbi’s̱-S̱emere. Batlamyus’a nisbet edilen Kitâbü’s̱-S̱emere’nin (Centiloquium) şerhidir. Bazı araştırmacılar metnin de İbnü’d-Dâye’ye ait olduğunu belirtmekte, metin ve şerhin Arapça aslı ve Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Farsça tercüme ve şerhine ait yazmalarla çeşitli Batı dillerindeki tercümelere ait çok sayıda yazma ve neşir bulunmaktadır (Lemay, II, 99-107).
4. Risâle fi’l-usṭurlâb (Suter, s. 42).
5. Kitâbü’l-Mükâfeʾe ve ḥüsnü’l-ʿuḳbâ. İyi ve kötü davranışların karşılığı ile hayırlı sona dair yetmiş bir hikâye ihtiva eder. Irak, Suriye ve Mısır bölgesindeki sosyal ve ekonomik hayata ışık tutan bu hikâyeler aynı zamanda Tolunoğulları’nın yönetim tarzı hakkında da bilgi verir. Emîn Abdülazîz (Kahire 1332), Mahmûd Muhammed Şâkir (Kahire 1359) ve Ahmed Emîn – Ali el-Cârim (Kahire 1941) tarafından üç ayrı tahkikli neşri yapılmıştır.
6. Sîretü Aḥmed b. Ṭolûn. Abdullah b. Muhammed el-Belevî’nin Sîretü Aḥmed b. Ṭolûn adlı eserinde iktibaslarda bulunduğu, İbn Saîd el-Mağribî’nin el-Muġrib’de özetlediği ve İbn Tağrîberdî’nin kaynakları arasında yer alan eser el-Muġrib’deki bilgiler esas alınmak suretiyle Karl Vollers tarafından Almanca tercümesiyle birlikte neşredilmiştir (Berlin 1894; Weimar 1895).
İbnü’d-Dâye’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Sîretü Ebü’l-Ceyş Ḫumâreveyh, Sîretü Hârûn b. Ebü’l-Ceyş, Kitâbü Muḫtaṣari’l-manṭıḳ (Vezir İbnü’l-Cerrâh Ali b. Îsâ için yazılmıştır), Risâle fi’ṭ-ṭabâʾiʿ (Yâkūt, V, 159-160). Bunlardan başka ona Kitâbü’ṭ-Ṭabîḫ adlı bir eser daha nisbet ediliyorsa da söz konusu kitabın babası Yûsuf tarafından İbrâhim b. Mehdî için yazıldığı anlaşılmaktadır (EI2 [İng.], III, 745).
BİBLİYOGRAFYA
İbnü’d-Dâye, el-Mükâfeʾe (nşr. Mahmûd M. Şâkir), Kahire 1359/1940, neşredenin girişi, s. 7.
Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ, V, 154-160.
İbnü’l-Kıftî, İḫbârü’l-ʿulemâʾ (Lippert), s. 78.
İbn Ebû Usaybia, ʿUyûnü’l-enbâʾ, s. 475.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 667.
Suter, Die Mathematiker, s. 42-43.
Ahmed Îsâ, Muʿcemü’l-eṭıbbâʾ, Beyrut 1361/1942, s. 127-130.
Brockelmann, GAL Suppl., I, 229.
Sarton, Introduction, s. 598.
Kadrî Hâfız Tûkān, Türâs̱ü’l-ʿArabi’l-ʿilmî fi’r-riyâżiyyât ve’l-felek, Kahire, ts. (Dârü’l-kalem), s. 213.
Sezgin, GAS, V, 288-290.
M. Ullmann, Die Natur- und Geheimwissenschaften im Islam, Leiden 1972, s. 227-228.
Richard Lemay, “Origin and Success of the Kitāb Thamara of Abu Ja‘far Ahmad ibn Yūsuf ibn Ibrāhīm”, Proceedings of the First International Symposium for the History of Arabic Science, Halep 1976, II, 91-107.
Muhammed Kürd Ali, Künûzü’l-ecdâd, Dımaşk 1404/1984, s. 13-19.
Francesco Gabrieli, “Kitāb al-Mukāfaʾa di Ibn ad-Dāya”, RSO, LII/1 (1978), s. 27-38.
F. Rosenthal, “Ibn al-Dāye”, EI2 (İng.), III, 745-746.
Ebü’l-Hasan Diyânet – Saîdullah Karabeglü, “İbn Dâye”, DMBİ, III, 486-488.
Sâmî Şelhûb, “İbn Dâye”, Mevsûʿatü’l-ḥaḍâreti’l-İslâmiyye, Amman 1993, s. 257-259.