İBRÂHİM b. SİNÂN b. SÂBİT - TDV İslâm Ansiklopedisi

İBRÂHİM b. SİNÂN b. SÂBİT

إبراهيم بن سنان بن ثابت
Müellif:
İBRÂHİM b. SİNÂN b. SÂBİT
Müellif: RÜŞDÎ RÂŞİD
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2000
Erişim Tarihi: 20.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/ibrahim-b-sinan-b-sabit
RÜŞDÎ RÂŞİD, "İBRÂHİM b. SİNÂN b. SÂBİT", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ibrahim-b-sinan-b-sabit (20.04.2024).
Kopyalama metni

296’da (909) Bağdat’ta doğdu. Aslen Harranlı Sâbiîler’den olup tanınmış bir aileden gelmektedir. Babası hekim ve matematikçi Sinân b. Sâbit, dedesi, Halife Me’mûn’un kurduğu Beytülhikme’nin bilgin kadrosu içinde yer alan mütercim ve matematikçi Sâbit b. Kurre’dir. Soylu bir aileye mensup olmasının sağladığı geniş imkânlardan faydalanarak iyi bir tahsil gördü ve babasıyla onun arkadaşlarının yanında bir matematikçi olarak yetişti. Otobiyografisinden anlaşıldığına göre (Resâʾil, s. 23-30) matematik alanındaki araştırmalarına on beş yaşında başlamış ve Kitâbü Âlâti’l-aẓlâl adlı risâlesini on altı veya on yedi yaşlarında iken yazmıştır.

Kitâb fî ḥarekâti’ş-şems adlı eserinin baş tarafında, öteden beri güneş hakkında gözlem yapmayı ve bunun sonucunu bir kitap halinde ortaya koymayı düşündüğünü, ancak hükümdarın uyguladığı baskı sebebiyle kaçıp saklandığı için bu konudaki kaynak eserlerden yoksun kaldığını, bozulan yaşama düzenini yoluna koyma ve geçimini sağlamanın dışında planını gerçekleştirmeye fırsat bulamadığını anlatmakta (a.g.e., s. 275), fakat niçin saklandığını belirtmemektedir. Ancak babası Sinân b. Sâbit’in, hekimbaşısı ve dostu olduğu Halife Kāhir-Billâh’ın İslâmiyet’i kabul etmesi için yaptığı baskı karşısında korkup Horasan’a kaçtığı, bir müddet sonra da Bağdat’a dönerek kendi isteğiyle İslâm’a girdiği bilinmekte (İbnü’l-Kıftî, s. 190), oğlu İbrâhim’in de bu olayları onunla birlikte yaşadığı tahmin edilmektedir. Kaynaklarda her ne kadar kendisinin de babası gibi İslâmiyet’i seçtiği kaydedilmekteyse de eserlerinde besmele, hamdele ve salveleye yer vermediğine bakarak bunun zevahiri kurtarmaktan öteye gitmediği söylenebilir. İbrâhim b. Sinân yakalandığı ciğer hastalığından kurtulamayarak Bağdat’ta öldü (İbn Ebû Usaybia, s. 307).

İslâm bilim tarihinde Benî Mûsâ’dan sonra gelen dördüncü kuşağa mensup olan İbrâhim b. Sinân zengin bir geçmişin mirasçısıydı. Zira onun dönemine kadar belli başlı matematik metinleri tercüme edilmiş, bu alanda geliştirilen araştırma yöntem ve teknikleri köklü biçimde yerleşmişti. Meselâ Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî’den Ebû Kâmil’e uzanan cebirciler geleneği, Abbas b. Saîd el-Cevherî, Neyrîzî gibi Öklidci literatürü izleyen geometriciler geleneği, nihayet dedesi Sâbit b. Kurre gibi bilginler sayesinde devam eden Benî Mûsâ geleneği bu alanda önemli sonuçlara ulaşmış, yeni yöntemler ve farklı teoriler geliştirmişti. İbrâhim b. Sinân, bu birikimden yararlanarak geometrik dönüşümlerle koni kesitlerine ve bunların parabolün bir kısmının ölçümüne uygulanmasına dair incelemesini ilerletmiş ve astronomi aletlerine dair genel bir teoriye ulaşmak amacıyla güneş saatleri hakkındaki çalışmasını derinleştirmiştir.

Eserleri. İbrâhim b. Sinân çalışmalarını tanıtmak üzere yazdığı risâlede bu risâlesini kendi eserlerinin başkalarına, başkalarınınkilerin de kendisine mal edilmemesi için kaleme aldığını söyler. Burada tanıtılan eser sayısı dokuzsa da klasik kaynaklar bu sayının daha fazla olduğunu kaydetmektedir. Bankipûr Oriental Public Library’deki mecmuada (nr. 2468) yer alan risâlelerden Bîrûnî ve İbrâhim b. Sinân’a ait olanlar 1948’de Haydarâbâd’da iki ayrı cilt halinde yayımlanmış, ancak bu yayında iki âlimin geometrik çizimleri birbirine karıştırılmıştır. Daha sonra Ahmed Selîm Saîdân, İbrâhim b. Sinân’a ait aşağıdaki ilk yedi risâleyi Resâʾilü İbn Sinân adı altında daha dikkatli bir çalışmayla yeniden yayımlamıştır (Küveyt 1403/1983).

1. Müʾellefâtü İbn Sinân. İbrâhim b. Sinân, bu risâlede eserlerini mahiyet ve muhtevalarıyla birlikte tanıtmakta, baş tarafta da ailece yaşadıkları sıkıntıya temas ederek çalışmalarını hangi şartlar altında sürdürdüğünü belirtmektedir (Resâʾil, s. 19-30).

2. Risâle fî resmi’l-ḳuṭûʿi’s̱-s̱elâs̱e. Üç koni kesitinin çizimini konu alan eserde müellif geometrik dönüşümlere başvurur. Apollonios’tan yararlanmak suretiyle bir dikgen benzerliği yardımıyla daireyi dönüştürerek elips çizer. Sağ kenarı enine eksene eşit olan özel bir hiperbolden faydalanarak bütün hiperbolleri çıkarır. Bu arada çağdaşı geometricilerin sadece analiz yöntemini kullanıp Apollonios’a ters düştüklerini, kendisinin ise analiz ve sentezi birlikte kullandığını anlatır. Risâlede onun biri didaktik, diğeri lojik olmak üzere iki amaç güttüğü anlaşılmaktadır. Bu yöntem, bir yandan okuyucuya geometrik problemleri çözmenin yolunu gösterirken bir yandan da bu problemleri tasnif ederek o konuda düşünmeye, çözümlerde analiz ve sentezin yararlarına dair bilgi verir (a.g.e., s. 41-50).

3. Risâle fî misâḥati’l-ḳaṭʿi’l-mükâfî. Müellif, parabolün ölçümüyle ilgili olan bu çalışmasının ilk bölümünde geometrik dönüşümlerde üçgen ve çokgenlerin alanlarının oranlarını koruduğunu, ikinci bölümde ise ortak üçgenin taban alanındaki parabolün bir bölümünün alan oranı ile eşit olduğunu ve yine bu eşitliğin türdeşlerinin oranlarında da aynen görüldüğünü birer teoremle kanıtlar (a.g.e., s. 55-56).

4. Risâle fî ṭarîḳı’t-taḥlîl ve’t-terkîb. Gerek geometrik gerekse cebrik problemlerin çözümünde analiz ve sentezin birbirini izleyen iki yöntem olduğunu anlatan müellif bunların önemini vurgulamaya çalışır. Ona göre Öklid’in sıkça başvurduğu sentez, sadece problemin çözüm yollarını gösterdiği için pedagoji alanında faydalı olan bir yöntemdir; analiz ise neden ve niçinler üzerinde durarak araştırmacıya problemi temelden kavrama ve yeni hipotezler geliştirme imkânı sağlar. Genellikle Apollonios’un sentez yöntemini uyguladığını belirten İbrâhim b. Sinân birçok mühendisin bu yöntemi ihmal etmesinden yakınır (a.g.e., s. 77-142).

5. el-Mesâʾilü’l-muḫtâre. Büyük ölçüde Öklid geometrisinin izlerini taşıyan eser, o dönemde bu ilmin ne kadar gelişmiş olduğunun bir belgesi niteliğindedir (a.g.e., s. 160-269).

6. Kitâb fî ḥarekâti’ş-şems. Güneş saati ve irtifâ alma araç gereçlerinin yapım ve özelliklerini ve konuyla ilgili ölçüm usullerini içeren bir risâledir (a.g.e., s. 275-303).

7. Kitâbü’l-Usṭurlâb. Müellifin kendi biyografisine dair risâlesinde söz etmediği bu çalışma Ebû Yûsuf Hasan b. İsrâîl için hazırlanmıştır (a.g.e., s. 309-317).

8. Kitâbü Âlâti’l-aẓlâl. İbrâhim b. Sinân, on altı veya on yedi yaşlarında kaleme aldığı bu eserini yirmi beş yaşında iken tekrar gözden geçirerek kısaltmıştır (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4832/15). İbnü’l-Heysem de eseri Kitâb fî âleti’ẓ-ẓıl adıyla ihtisar ettiğini söyler (İbn Ebû Usaybia, s. 555). Paul Luckey, kitap hakkında Die Schrift des Ibrāhīm b. Sinān b. S̱ābit über die Schatteninstrumente (Tübingen 1944) adlı bir doktora tezi hazırlamış ve bu çalışmanın bir özetini Orientalia’da yayımlamıştır (XVII [1948], s. 504-510).

9. Kitâb fîmâ istaʿmelehû Baṭlamyus ʿalâ sebîli’t-tesâhül. Müellifin, otobiyografisinde on sekiz yaşında başlayıp altı yılda tamamladığını belirttiği risâle Satürn, Mars ve Jüpiter’in düzensiz hareketlerini konu almakta ve bu hususta Batlamyus’un kullandığı yöntemi yetersiz bularak eleştirmektedir. İbnü’n-Nedîm’in Fî Aġrâżı Kitâbi’l-Mecisṭî adıyla zikrettiği eserle bunun aynı kitap olduğu sanılmaktadır.

Yine İbnü’n-Nedîm, onun Kitâb mâ vücide min tefsîr li’l-maḳāleti’l-ûlâ mine’l-maḫrûṭât adlı bir çalışmasından daha söz etmekte (el-Fihrist, s. 381) ve gölge ölçümü yöntemiyle vakit tayinini konu aldığı anlaşılan bu eserle Hediyyetü’l-ʿârifîn’de (I, 6) Kitâbü’r-Ruḫâme adıyla anılan kitabın aynı olduğu düşünülmektedir. İbrâhim b. Sinân’a ayrıca Kitâbü’l-Ḥikme ve Zübdetü’l-ḥikem adlı iki eser isnat edilmekteyse de onun felsefeyle ilgilendiği konusunda herhangi bir bilgi yoktur.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 381.

, s. 57-59, 190.

, s. 307, 555.

, s. 53-54.

a.mlf., “Abhandlung über die Ausmessung der Parabel von Ibrāhim b. Sinān b. Tahābit”, Vierteljahrsschrift der Naturforschenden Gesellschaft in Zürich, LXIII, Zürich 1918, s. 214 vd.

, I, 244-245.

, I, 6.

, I, 631-632.

, V, 292-295; VII, 274-275.

R. Rashed, “Ibrāhīm Ibn Sinān Ibn Thābit Ibn Qurra”, , VII, 2-3.

a.mlf., Les mathématiques infinitésimales du IXe au XIe siècle. Fondateurs et commentateurs: Banū Mūsā, Ibn Qurra, Ibn Sinān, al-Khazin, al-Qūhī, Ibn al-Samḥ, Ibn Hūd, London 1416/1996, I, tür.yer.

a.mlf., “Ibrāhīm Ibn Sinān”, Encyclopaedia of the History of Science, Technology and Medicine in Non-Western Cultures (ed. H. Selin), Dordrecht 1997, s. 441-442.

A. Saidan, The Works of Ibrāhīm Ibn Sinān, Kuwait 1983.

a.mlf., “İbrâhim b. Sinân”, Mevsûʿatü’l-ḥaḍâreti’l-İslâmiyye, Amman 1993, s. 74-81.

H. Bellosta, Ibrāhīm Ibn Sinān: L’analyse et la synthèse (yüksek lisans tezi, 1994), l’Universite de Paris.

a.mlf., “Ibrāhīm Ibn Sinān: On Analysis and Synthesis”, Arabic Sciences and Philosophy, I/2, Cambridge 1991, s. 211-232.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2000 yılında İstanbul’da basılan 21. cildinde, 349-351 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER