İMÂDŞÂHÎLER - TDV İslâm Ansiklopedisi

İMÂDŞÂHÎLER

İMÂDŞÂHÎLER
Müellif: A. S. BAZMEE ANSARI
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2000
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/imadsahiler
A. S. BAZMEE ANSARI, "İMÂDŞÂHÎLER", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/imadsahiler (21.11.2024).
Kopyalama metni

Hindu iken ihtida eden Deryâ Han tarafından kurulmuştur. 1423’te Berâr’daki Behmenî kuvvetlerince esir alınan Deryâ Han, bir süre sonra Behmenîler’in güvenini kazanarak önce Berâr Valisi Hân-ı Cihân’ın muhafızı oldu ve devlet hizmetinde önemli görevlere yükseldi. Hân-ı Cihân’ın ölümünün ardından Vezir Mahmûd-ı Gâvân’ın delâletiyle Sultan II. Muhammed tarafından kendisine “İmâdülmülk” unvanı verildi. 1471’de Berâr’a vali olarak tayin edilen İmâdülmülk, Virakaz’a sefer düzenleyerek burayı ele geçirdi. 1472 yılında Mahmûd-ı Gâvân ve Yûsuf Âdilşah ile birlikte Belgâm seferine katıldı. Mahmûd-ı Gâvân’ın 1481’de ihanet suçlamasıyla idam edilmesinden sonra Sultan II. Mahmud Şah zamanında vezirlik makamına getirildi (1482). Büyük oğlu Alâeddin de onun yerine Berâr valiliğine tayin edildi.

Sultan Mahmud Şah, bir müddet sonra İmâdülmülk ve diğer bir veziri olan Nizâmülmülk’ten kurtulmak istedi. İki vezir, sultanın kendileri hakkındaki kötü niyetini öğrenince kaçmak zorunda kaldı. İmâdülmülk Berâr’a dönüp 1484’te bağımsızlığını ilân etti; adına sikke bastırdı. Aynı yıl ölen İmâdülmülk’ün yerine oğlu Alâeddin geçti. Alâeddin, uzun süren saltanat döneminde komşuları olan diğer müslüman sultanlıklarla barış içinde yaşamaya çalıştıysa da bazan savaş kaçınılmaz oldu. Mâhâr ve Râmgir kalelerini elinden alan Nizamşâhîler’le giriştiği savaşlarda başarısız olması üzerine Gucerât Sultanı Bahadır Şah’ı yardıma çağıran Alâeddin (1528), Bahadır Şah’ın hâkimiyetini kabul ederek hem topraklarını kurtardı, hem de onu Nizamşâhîler’e karşı kışkırtarak intikam almak istedi. Burhan Nizamşah, Bahadır Şah karşısında mağlûp oldu (1530). Alâeddin 1532’de ölünce yerine büyük oğlu Deryâ İmâdşah geçti. İmâdşah iyi bir siyasetçiydi; Bîcâpûr Sultanı İsmâil Âdilşah’ın kız kardeşiyle evlenerek iki sultanlık arasında akrabalık bağı kurdu. Sultan İbrâhim, Nizamşâhîler’in Bîcâpûr’a saldırması üzerine (1542) Deryâ Han’dan yardım istedi. Âdilşâhî ve İmâdşâhî kuvvetleri ortak hareket ederek Nizamşâhîler’i geri püskürttü. Bu gelişme İmâdşâhîler’in nüfuz ve itibarını arttırdı. Deryâ Han 1561’de ölünce oğlu Burhan İmâdülmülk henüz üç yaşında olduğundan yönetim fiilen Vezir Tufâl Han’ın eline geçti. Sultanın çocuk olmasını fırsat bilen Nizamşâhîler’den Murtazâ ile Ali Âdilşah Berâr topraklarını işgal ederek yağmaladılar (1565). Ardından Berâr, Handeş Emîri Mîrân Muhammed Şah tarafından işgal edildi. Bir süre sonra İmâdşâhî kuvvetleri toparlanarak Handeş güçlerini mağlûp ettiler. Berâr, 1572’de bir defa daha Nizamşâhîler tarafından ilhak edilmek istendi. Vezir Tufâl Han bunun üzerine Bâbürlü Sultanı Ekber Şah’tan yardım talep etti. Murtazâ, Şah Ekber’in uyarısına rağmen Berâr topraklarına girdi. Böylece İmâdşâhî hânedanlığı sona ermiş oldu. Vezir Tufâl Han ile Sultan Burhan İmâdülmülk daha sonra hapsedildikleri kalede öldürüldüler (1574). Deryâ İmâdülmülk’ün oğlu olduğunu söyleyen Fîrûz adlı bir kişi taht iddiasıyla ortaya çıkıp Nizamşâhîler’e karşı direndiyse de başarılı olamadı.

Yöneticilerinin ilim ve sanata karşı ilgisizliği yüzünden dönemin tarihçileri bölge tarihine pek önem vermemişlerdir. Bu sebeple İmâdşâhîler Hindistan’da kurulan müslüman sultanlıklar arasında en az bilinenlerden biridir. İmâdşâhîler döneminde mimari ve şehircilik alanlarında kalıcı eserler verilememiştir. Etrafı Şiî devletleriyle kuşatılmış tek Sünnî sultanlık olmasının İmâdşâhîler’in az bilinmesine yol açan bir başka unsur olduğu söylenebilir. İran kökenli ilim adamları ve sanatkârlar çevredeki diğer sultanlıklarda itibar görürken İmâdşâhîler onlarla ilgilenmemiştir.


BİBLİYOGRAFYA

Ali b. Azîzullah et-Tabâtabâî, Burhân-ı Meʾâs̱ir, Haydarâbâd 1355/1936, s. 16, 20, 109, 119, 123, 135, 150-154, 160, 164, 236-240, 243-251, 270-273, 298-302, 317-320, 326-327, 357, 379, 399-402, 434-437, 457-474.

İskender b. Muhammed Mancû, Mirʾât-ı İskenderî (nşr. S. C. Misra – M. L. Rahman), Baroda 1961, s. 268-275.

Firishta, Guls̲h̲an-i Ibrāhīmī: History of the Rise of the Mahomedan Power in India till the Year A.D. 1612 (trc. J. Briggs), Bombay 1829, II, 488, 502, 516-517, 525-528, 536, 539, 548-549; III, 15, 18, 26-31, 46, 52, 54, 59-60, 64-68, 90-93 vd.

Gulâm İmam Han, Târîḫ-i Reşîdüddin Ḫânî, Haydarâbâd 1282/1865, s. 187-189, 192-193, 204, 213-214.

A. S. Bazmee Ansari, “ʿImād S̲h̲āhī”, , III, 1159-1161.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2000 yılında İstanbul’da basılan 22. cildinde, 172 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER