https://islamansiklopedisi.org.tr/isa-bey-camii--uskup
Üsküp sancak beyi İshak Bey’in oğlu Îsâ Bey tarafından 880 (1475) yılında yaptırılan cami, iki yanında misafirhane niteliğindeki tabhâne odalarıyla zâviyeli camiler diye adlandırılan gruba girer. Nitekim yapı, Îsâ Bey’in 874’te (1469) düzenlenen Türkçe vakfiyesinde hankah olarak zikredilmektedir. Vakfiye, Îsâ Bey’in kardeşi Mustafa Bey tarafından hediye edilen arazi üzerinde yaptırmış olduğu medrese ve yanındaki hankah için ayrılan vakıflarla ilgilidir. Burada geçen hankah kelimesiyle kastedilen, Orhan Bey devrinden bu yana kullanılan ismiyle zâviye türündeki yapılardır. Osmanlı döneminde aynı fonksiyondaki yapılar için bazan zâviye, bazan hankah tabirinin kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Osmanlılar’ın ilk devrinde İznik, Bursa ve Edirne’de çok sayıda inşa edilen zâviyeli (tabhâneli) cami tipinin değişik varyasyonlar halinde kırkı aşan örneğinin bulunduğu bilinmektedir. Üsküp Îsâ Bey Camii, bu tipin Fâtih Sultan Mehmed devrinde yapılan örneklerinden biridir. Cami aynı eksen üzerinde yer alan iki kubbeli mekânla, yanlarda daha alçak tutulmuş ikişer çapraz tonozlu hücre ve giriş cephesindeki beş kubbeli revakıyla plan olarak 1472 tarihli İstanbul Murad Paşa Camii’ni andırmaktadır.
Yapının duvarları bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla örgülüdür. Almaşık örgünün karakteri Bursa camilerine uygunluk gösterir. Kuzey tarafındaki giriş cephesi önünde yanları kapalı beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Tamamen kesme taşla kaplı olan cepheyi geniş silmeli bir çerçeve kuşatır. Zengin mukarnas başlıklı ve süslemeli sekizgen pâyeler üzerine oturan, geniş sivri kemerlerle dışa açılan revakın üst örtüsü pandantifli kubbelerden oluşur. Kesme taş örgülü silindirik minare kuzeybatı köşesinde revakla ana mekânın birleştiği yerde yükselmektedir. Yapının giriş cephesinde merkezde kapı, iki yanında ikişerden dört pencere ile solda basit bir mihrap nişi yer alır. Açıklık kısmının basık bir kemerle örtülü olduğu mermer girişte üstte sathî bir Bursa kemeri görülür. Kemerin alınlık kısmına sülüs hatla yazılmış, 880 (1475) tarihini veren iki satırlık Arapça inşa kitâbesi yerleştirilmiştir. Kapının meandır ve kabartma rûmîli yazı dekorlu ahşap kanatları Fâtih devri ağaç işçiliğinin güzel bir örneğidir.
İç mekâna girildiğinde aynı eksen üzerinde iç içe gelişen eş büyüklükte iki kubbeli mekân ve yanlarda yer alan çapraz tonozlu ikişer hücre ile karşılaşılır. Ana eksen üzerinde yer alan 10 m. çapındaki iki kubbeye de mukarnas sıralı pandantiflerle geçilmiştir. Mukarnasların üzerinde basit baklavalı bir kuşak dolaşır. Yapı bünyesinden dışa doğru taşan ikinci kubbeli mekân üç yönde ikişer pencere ile dışa açılır. Güney duvarında bugün orijinalliği bozulmuş bir mihrap, yan duvarlarda basit, dikdörtgen nişler bulunur. Ortadaki kubbeli mekânda da Bursa kemerli dört nişe yer verilmiştir.
Yapıda iki yanda bulunan çapraz tonozlu odalar müstakil bir karaktere sahiptir. Odalardan yalnızca giriş yönünde bulunanlar ortadaki kubbeli mekâna bir geçişle bağlanır. Aynı zamanda bu odalar revaka da birer kapıyla açılır. Bugün kapılar pencereye dönüştürülmüştür. Odaların kendi aralarındaki bağlantıları ise bir geçişle sağlanmıştır. Yalnız sol taraftaki ilk odada, güneybatı köşesinin alçak çapraz tonozlu bir bölüm olarak duvarla çevrilmek suretiyle tecrit edilmiş olması dikkat çeker. Başka bir yapıda benzerine rastlanmayan bu düzenlemeyle orta mekândan, mutfak ya da kiler olarak kullanıldığı zannedilen mekâna hiç girilmeden hemen arkada ikamete ayrılmış mekâna geçilmesinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Îsâ Bey Camii, çeşitli varyasyonlarla Fâtih devrinde denenmiş olan zâviyeli cami tipinin en son örneklerindendir. Yapı bu açıdan da ayrıca önemlidir.
BİBLİYOGRAFYA
Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimârî Eserleri III, s. 25-254.
a.mlf. – İ. Aydın Yüksel, İlk 250 Senenin Osmanlı Mimârîsi, İstanbul 1976, s. 80-81.
Oktay Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 1986, s. 88.
G. Goodwin, A History of Ottoman Architecture, Oxford 1992, s. 84-131.
Semavi Eyice, “Türk Sanatı Bakımından Üsküp”, TKA, XXXI/1-2 (1993), s. 159.