https://islamansiklopedisi.org.tr/kafi-muhammed-b-yusuf
Tunus’un kuzeybatı kesiminde bulunan Kâf şehrinde doğdu. Nesebi Hz. Hasan’a ulaştırılır. Küçük yaşta Kur’an’ı ezberledi. Gençlik yıllarında zahirecilikle meşgul oldu. Sefâkus’a bağlı Cebeniyâne’de Şeyh Muhammed b. Mahmûd el-Cebeniyânî’nin aracılığıyla Halvetiyye tarikatına intisap etti. Yine onun tavsiyesiyle yirmi yedi yaşında iken ilme yöneldi. Sûse yakınlarında bir sahil beldesi olan Verdânîn’de iki yıl kalarak Habîb el-Bekkûş ve Ferec Kureyse’den Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, ferâiz ve matematik okudu. Daha sonra Ezher’de tahsil görmek amacıyla yola çıktı. Libya’nın Bingazi Limanı’na geldiğinde İskenderiye’ye gidebilmek için beş ay kadar gemi bekledi. Burada Mâlikî mezhebinde meşhur pek çok görüşe muhalif olan Senûsiyye’ye mensup bir grupla yaptığı tartışmalar üzerine idarî makamlara ihbar edilince Trablusgarp’a geri gönderildi. Fransız Konsolosluğu’ndan bir görevli Fransız uyruğuna geçmesi halinde kendisine gerekli yardımın yapılacağını söyleyince “lime lime edilse bile” Osmanlı Devleti’nden başka tâbiiyeti kabul etmeyeceğini söyledi. Bu sözünün Trablusgarp valisine bildirilmesi üzerine çağrılarak gönlü alındı ve Bingazi’ye yollandı. Bingazi’de Bedreddin el-Füleytî’den akaid ve tasavvufa dair eserler okudu. Bir süre sonra bir vapurla Beyrut’a, ardından Suriye ve Lübnan’ın bazı şehirlerini dolaşıp Kahire’ye geçti. Ezher’de Megāribe Revakı’na yerleşerek tahsile başladı (1890). Ertesi yıl hac farîzasını yerine getirdi. On yıl kadar kaldığı Ezher’de Ahmed er-Rifâî el-Feyyûmî, Selîm el-Bişrî, Muhammed Haseneyn es-Saîdî, Ali Cum‘a, Ali el-Bûlâkī, Muhammed Bahît el-Mutîî, İbrâhim es-Sekkā ve Mahmûd Muhammed Hattâb gibi âlimlerden ders ve icâzet aldı. Memleketine döndükten sonra şeyhini ziyaret için Cebeniyâne’ye gitti. Onun tavsiyesiyle Sefâkus’ta Sûkulcum‘a Medresesi’nde ders vermeye başladı. Bu arada Tunus, Cerbe, Trablusgarp, Zelîtîn, Mısrâte ve diğer bazı şehirlere seyahatlerde bulundu. Ardından Medine’de ikamete karar verdi. Önce İzmir ve Çanakkale üzerinden İstanbul’a gitti. Varışından bir gün sonra II. Meşrutiyet ilân edildi. İstanbul’da oturan Halvetiyye’den Azzûziyye kolunun şeyhi Tunuslu Muhammed Mekkî İbn Azzûz ve Rifâî şeyhi Ebü’l-Hüdâ es-Sayyâdî ile görüştü. Kısa bir sürenin ardından İskenderiye’ye, oradan Kahire’ye geçti ve hac mevsiminde Mekke’ye gitti, buradan Medine’ye geçti. Yaklaşık on yıl kaldığı Medine’de Harem-i şerif’te ders verdi. 1918 yılında seyahat ettiği Şam’da kalarak Medine’ye dönmedi. Emeviyye Camii’nde Mâlikî fıkhı okuttu. 21 Ekim 1960 tarihinde burada vefat etti ve Dahdâh Kabristanı’na defnedildi.
Küçüklüğünden beri kendisini tanıyan Ali et-Tantâvî, Şam’a geldiğinde babası ve amcalarının onunla yakından ilgilendiğini, babasının 1924’te vefatından sonra çıktıkları evlerinde otuz yıl kadar oturduğunu, evlenmediğini ve resmî görev kabul etmediğini, memleketinden gelen ziraat geliriyle geçindiğini, katı mukallit bir âlim olduğunu, bugünkü dünyada geçmiş yüzyılların aklıyla yaşadığını kaydeder. Bu katı yaklaşımını bid‘atlar konusunda da sürdüren Kâfî, yine Tantâvî’nin yazdığına göre mevlid okunması sırasında ayağa kalkmayı şiddetle eleştirmesi ve ilk cemedildiğindeki imlâsı dışında yazılan bir mushafı okuyanları tekfir etmesi yüzünden Şam’da geniş çevrelerin tepkisiyle karşılaşmıştır. Benzeri aşırı görüşleri çeşitli ülkelerde aynı çizgiyi izleyen bazı âlimlerce desteklenmiş ve kendi yaklaşımlarına destek kabul edilmiştir (meselâ kadınların örtünmesi, Ye’cûc ve Me’cûc hakkındaki görüşleriyle ilişkili olarak bk. Tüveycirî, bibl.). Ali Rızâ el-Hüseynî, Aʿlâmü’l-muḫâcirîne’t-Tûnisiyyîn: Muḥammed b. Yûsuf et-Tûnisî eş-şehîr bi’l-Kâfî adıyla bir eser kaleme almıştır (Dımaşk 2000).
Eserleri. 1. el-Ḥıṣn ve’l-cünne ʿalâ ʿAḳīdeti Ehli’s-sünne (Kahire 1324, sonunda Mustafa el-Burullüsî’nin es-Seyfü’l-Yemânî li-men ḳāle bi-ḥilli semâʿi’l-âlât ve’l-eġānî [es-Semmü’l-ḳātil li’l-müfti’l-mütesâhil] adlı eseriyle birlikte). Gazzâlî’nin eseri üzerine yazılmış bir şerhtir.
2. el-Ecvibetü’l-Kâfiye ʿani’l-esʾileti’ş-Şâmiye (Kahire 1340). Eşyanın mahiyeti, Allah’ın zâtını anlamanın imkânsızlığı, sema, yeryüzü, mi‘rac, şeytan, cin, melek ve dua konularında kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevapları ihtiva eder. Cenâb-ı Hakk’ın insanları semanın hakikatine dair ayrıntıları bilmek ve bunlara inanmakla mükellef tutmadığını, buna ancak bazı ârif kulların muttali kılındığını, yıldızların hareket etmesine karşılık dünyanın sabit olup güneşin etrafında dönmediğini belirten Kâfî, modern astronominin verilerini genelde hurafe diye nitelendirerek bazı âyet ve hadisleri kendince yorumlayıp dinî açıdan bu bilgileri reddeder (s. 7-11, 42-43, 58-80).
3. Îḳāẓü’l-vesnâni’l-fâtiḥ (Dımaşk 1342). Muhammed b. Muhammed b. Abdurrahman ed-Dîsî’nin Manẓûmetü’t-tevḥîd adlı eseri üzerine yazılmış bir şerhtir.
4. en-Nûrü’l-mübîn ʿale’l-Mürşidi’l-muʿîn (Kahire 1342; Dımaşk 1375/1956). İbn Âşir el-Fâsî’nin bir Mâlikî ilmihali olan eserinin şerhidir.
5. el-Fürûʿu’l-Kâfiye li-izâleti ġayâhibi’l-Envâri’l-ḳudsiyye fî muḳaddimeti’ṭ-ṭarîḳati’s-Senûsiyye (Tunus 1346). Ahmed Şerîf es-Senûsî’nin Senûsiyye tarikatının pîri, tarikatın silsilesi, âdâb ve erkânı, evradıyla ilgili eserine reddiyedir.
6. el-Mirʾât fi’r-red ʿalâ men ġayyere nisâbe’z-zekât (Dımaşk 1346). Eski ölçüleri çağdaş ölçü birimleriyle karşılayan Tâhir b. Âşûr’u eleştirmiş, Muhammed Şâkir de buna er-Reddü’l-vâfî ʿalâ zuʿmi’ş-şeyḫ el-Kâfî adlı eseriyle karşılık vermiştir.
7. el-Mesâʾilü’l-Kâfiye fî beyâni vücûbi ṣıdḳı ḫaberi rabbi’l-beriyye (Kahire 1353, 1412). Bir kısmı el-Ecvibetü’l-Kâfiye’deki konular olmak üzere çeşitli itikadî meseleler ve günlük hayatta helâllerle haramlara dair görüşlerini içerir. Müellif bu eserinde yeryüzünün hareket etmediğini ve aksini ileri sürmenin küfre yol açacağını (s. 11-17, 63-72), kadınların yüzlerini açmalarının (s. 26-27) ve mûsiki dinlemenin (s. 48) haram olduğunu ileri sürmüş, bunları mubah görenleri tekfir etmiştir. Eserin yaklaşık yarısını da Cemâleddîn-i Efgānî, Muhammed Abduh ve M. Reşîd Rızâ’nın çeşitli konularla ilgili görüşlerine yönelik eleştirilere ayırmıştır.
8. İḥkâmü’l-aḥkâm ʿalâ Tuḥfeti’l-ḥükkâm. Ebû Bekir İbn Âsım’ın el-ʿÂṣımiyye olarak da tanınan Tuḥfetü’l-ḥükkâm’ı üzerine yazılmış bir şerhtir (Tunus 1370/1950; Beyrut 1401/1981; Dımaşk 1411/1991; nşr. Me’mûn b. Muhyiddin el-Cennân, Beyrut 1411/1991, 1415/1994; Dârülbeyzâ 1431).
9. Nuṣretü’l-faḳīhi’s-sâlik ʿalâ inkâri meşhûriyyeti’s-sedl fî meẕhebi Mâlik. Namazda elleri bağlamanın İmam Mâlik’in görüşü olduğunu ileri süren Muhammed Mekkî İbn Azzûz’un Heyʾetü’n-nâsik fî enne’l-ḳabẓa fi’ṣ-ṣalâti hüve meẕhebü’l-İmâm Mâlik adlı eserine reddiyedir (1328; nşr. Muhammed Mahmûd Vüld Muhammed el-Emîn, baskı yeri yok, 1423/2003).
10. Nesfü’ṣ-ṣûfiyyât ve is̱bâtü’t-taṣavvuf. Mısırlı Selefî âlim Abdurrahman el-Vekîl’in tasavvufu ve tasavvuf ehlini eleştirdiği Ṣûfiyyât adlı risâlesine reddiyedir (daha sonra geliştirilerek Hâẕihî hiye’ṣ-ṣûfiyye adıyla basılmıştır).
11. Naḳżu İslâmi’n-Neşâşîbî eṣ-ṣaḥîḥ bi-ṣarîḥi’l-edilleti’lletî yefhemühe’l-aʿcemî ve’l-faṣîḥ. Muhammed İs‘âf en-Neşâşîbî’nin el-İslâmü’ṣ-ṣaḥîḥ adlı eserine reddiyedir.
Kâfî’nin basılan diğer bazı eserleri de şunlardır: Hibetü’n-nâsik ʿalâ teʾlîfi’ş-Şeyḫ ʿAlî en-Nûrî fi’l-menâsik (Kahire 1330), el-Beyânâtü’l-Kâfiye fî ḫaṭaʾi ve ḍalâli’ṭ-ṭâʾifeti’l-Aḥmediyyeti’l-Ḳādiyâniyye (Dımaşk 1351), eş-Şeẕerâtü’ẕ-ẕehebiyye ʿale’n-Naṣîḥati’z-Zerrûḳıyye (Kahire 1354), es-Seyfü’l-Yemânî el-meslûl fî ʿunuḳı men ṭaʿane fî aṣḥâbi’r-resûl (Dımaşk 1355), el-Ferâʾidü’l-ḥiṣân fî beyâni resmi’l-Ḳurʾân (Dımaşk 1355, 1375, sonunda eż-Żiyâʾü’l-mübîn fî resmi ve żabṭi kelâmi rabbi’l-ʿâlemîn olarak), ed-Dürretü’s̱-s̱emîne fi’l-kelâm ʿalâ ḥükmi’l-ʿavre ʿalâ meẕhebi’l-İmâm Mâlik b. Enes ʿâlimi’l-Medîne (Dımaşk 1359), el-Beyân li’l-murâd bi’t-teġannî bi’l-Ḳurʾân (Dımaşk 1359), et-Tevessülâtü’l-Kâfiye tütlâ ʿinde ḫatmi’l-Ḳurʾân (Dımaşk 1386).
BİBLİYOGRAFYA
Muhammed b. Yûsuf el-Kâfî, el-Ecvibetü’l-Kâfiye ʿani’l-esʾileti’ş-Şâmiye, Kahire 1340.
a.mlf., el-Mesâʾilü’l-Kâfiye fî beyâni vücûbi ṣıdḳı ḫaberi rabbi’l-beriyye, Kahire 1353/1934.
F. de Jong, Ṭuruq and Ṭuruq-Linked Institutions in Nineteenth Century Egypt, Leiden 1978, s. 150.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), VII, 159.
Mahfûz, Terâcimü’l-müʾellifîn, IV, 143-151.
Ali et-Tantâvî, Ricâl mine’t-târîḫ, Cidde 1406/1986, s. 421-431.
M. Mutî‘ el-Hâfız – Nizâr Abâza, Târîḫu ʿulemâʾi Dımaşḳ, Dımaşk 1406/1986, II, 743-746.
M. Abdüllatîf Sâlih el-Ferfûr, Aʿlâmü Dımaşḳ fi’l-ḳarni’r-râbiʿ ʿaşer el-hicrî, Dımaşk 1408/1987, s. 323-324.
Hasan Hüsnî Abdülvehhâb, Kitâbü’l-ʿÖmr fi’l-muṣannefât ve’l-müʾellifîne’t-Tûnisiyyîn (nşr. Muhammed el-Arûsî el-Matvî – Beşîr el-Bekkûş), Beyrut 1990, I, 182.
Muhammed Bûzîne, Meşâhîrü’t-Tûnisiyyîn, Tunus 1992, s. 565-566.
Ömer Rızâ Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, Beyrut 1414/1993, III, 788-789.
Arabic Literature of Africa: The Writings of Eastern Sudanic Africa to c. 1900 (ed. R. S. O’Fahey – J. O. Hunwick), Leiden 1994, I, 177.
Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî, İtḥâfü’l-cemâʿa bimâ câʾe fi’l-fiten ve’l-melâḥim ve eşrâṭi’s-sâʿa, Riyad 1414, III, 169-171, 174.
a.mlf., es-Sârimü’l-meşhûr ʿalâ ehli’t-teberrüc ve’s-süfûr, Beyrut, ts. (Dârü’s-selâm), s. 108-110.
Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî, ʿİḳdü’l-cevher fî ʿulemâʾi’r-rubʿi’l-evvel mine’l-ḳarni’l-ḫâmis ʿaşer, Beyrut 1427/2006, II, 1543-1544.
Muhammed el-Alemî, ed-Delîlü’t-târîḫî li-müʾellefâti’l-meẕhebi’l-Mâlikî, Rabat 1433/2012, s. 298, 340, 356, 358, 365, 373, 422.