KĀLE - TDV İslâm Ansiklopedisi

KĀLE

قال
Müellif:
KĀLE
Müellif: AHMET YÜCEL
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2001
Erişim Tarihi: 19.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/kale--hadis
AHMET YÜCEL, "KĀLE", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/kale--hadis (19.04.2024).
Kopyalama metni

Sözlükte “dedi, söyledi” anlamına gelen kāle kelimesi terim olarak râvinin hadisi hocasından semâ, kıraat, münâvele, icâzet, vicâde gibi tahammül yollarından biriyle aldığını ifade eder ve “kāle fülân, kāle lî fülân, kāle lenâ fülân” şeklinde kullanılır. Şu‘be b. Haccâc, Hemmâm b. Yahyâ, Hammâd b. Zeyd gibi âlimler kāle lafzını semâ yoluyla, Haccâc b. Muhammed el-A‘ver kıraat yoluyla alınan hadislerin rivayetinde kullanmışlardır; Evzâî ise bu sîganın münâvele ve icâzet metotlarıyla alınan hadisler için kullanılması gerektiğini belirtmiştir. II (VIII) ve III. (IX.) yüzyıllarda bu sîganın vicâde yoluyla elde edilmiş, ancak semâı gerçekleştirilememiş hadislerin rivayetinde kullanıldığı da görülmektedir. Kāle sîgası, aynı dönemde isnadında kopukluk ve tedlîs bulunan rivayetlerde de yer almıştır. Bu sebeple muhaddisler kāle ile yapılan rivayetlerden sakındırmışlar ve tedlîs yapmakla tanınan râvilerin bu sîga ile gelen rivayetlerinin semâı göstermeyeceğine işaret etmişlerdir. Ayrıca kāle lafzının semâ ve ittisâle mi yoksa tedlîs ve inkıtâa mı delâlet ettiğini anlamak için sîgayı kullanan râvinin esas alınması gerektiğini söylemişlerdir. Buna göre râvi semâdan başka yolla rivayette bulunmuyorsa onun kullandığı kāle lafzı semâ ve ittisâle, hem semâ hem diğer yollarla hadis alıyorsa semâ yoluyla aldığı kesinleşmedikçe tedlîs ve inkıtâa delâlet ettiği kabul edilir.

Süyûtî, Babanzâde Ahmed Naim ve Fuat Sezgin kāle sîgasının, şeyhin talebesine hadis rivayeti halinden ziyade sened ve metin açısından hadisin müzakere edildiği sırada işitilen hadisleri gösteren lafızlardan olduğu görüşündedir. Ayrıca Hammâd b. Zeyd ile Basralılar’ın bu sîgayı merfû hadisleri rivayette kullandıkları da kaydedilmekte, buna göre kāle, hadisin alındığı metodu değil kaynağının Hz. Peygamber olduğunu ortaya koymaktadır.

Buhârî’nin bu lafza hangi amaçla yer verdiğine dair farklı görüşler ileri sürülmüş, Ebû Ca‘fer Ahmed b. Hamdân el-Hîrî, Buhârî’nin “kāle lî fülân” tabirini arz ve münâvele için, Ebû Abdullah İbn Mende ise icâzet yoluyla aldığı hadisler için kullandığını söylemişlerdir. Ancak İbn Hacer el-Askalânî, Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’inde “kāle lî” lafzıyla yaptığı rivayetleri başka eserlerinde “haddesenâ” sîgasıyla rivayet ettiğini tesbit ederek bu görüşlerin yanlışlığını ortaya koymuş, Buhârî’nin kullandığı “kāle” ile “kāle lî” tabirleri arasında fark bulunduğuna dikkat çekip ikincisinin semâa delâletinin açık olduğunu belirtmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, I, 128, 161, 169.

Hatîb el-Bağdâdî, el-Kifâye (nşr. Ahmed Ömer Hâşim), Beyrut 1405/1985, s. 326, 327, 367, 401, 458.

İbn Abdülber, Câmiʿu beyâni’l-ʿilm, Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), II, 178-179.

, s. 70, 136.

İbn Receb, Şerḥu ʿİleli’t-Tirmiẕî (nşr. Nûreddin Itr), [baskı yeri yok] 1398/1978 (Dârü’l-mellâh), I, 255, 376.

İbn Hacer, Fetḥu’l-bârî, Beyrut 1410/1989, I, 207.

a.mlf., en-Nüket ʿalâ kitâbi İbni’ṣ-Ṣalâḥ (nşr. Rebî‘ b. Hâdî Umeyr), Riyad 1988, II, 601.

Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Medine 1392/1972, II, 11.

, I, 404.

Fuat Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar, İstanbul 1956, s. 97-98.

Ahmet Yücel, Hadîs Istılahlarının Doğuşu ve Gelişimi, İstanbul 1996, s. 89-92.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2001 yılında İstanbul’da basılan 24. cildinde, 242-243 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER