https://islamansiklopedisi.org.tr/karrab
352’de (963) Herat’ta doğdu. Muhtemelen ailesinde cam eşya yapımı ile uğraşan biri sebebiyle Karrâb veya İbnü’l-Karrâb lakabıyla meşhur oldu. Babası ile, Şâfiî fakihi olarak tanınan ve pek çok eserin müellifi olan (Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVII, 380) ağabeyi Ebû Muhammed İsmâil de ilimle meşgul olmuşlardır. Karrâb kısa bir süre için Nîşâbur’a gidip geldi ve bir daha Herat’tan ayrılmadı. Hadis öğrenimine büyük önem verdi, birçok hocadan istifade etti ve Herat muhaddisi unvanıyla anıldı. Başta anne tarafından dedesi Muhammed b. Ömer b. Hafsûye olmak üzere Serahs hatibi Abdullah b. Ahmed b. Hammûye es-Serahsî, Ahmed b. Abdullah en-Nuaymî, Semerkant kadısı Halîl b. Ahmed es-Siczî, Ebü’l-Fazl Muhammed b. Abdullah İbn Hamîrûye gibi âlimlerden faydalandı. Ahmed b. Ebû Âsım es-Saydalânî, Hüseyin b. Muhammed b. Mette ve Hâce Abdullah el-Herevî onun talebelerinden bazılarıdır. Aynı zamanda bir zâhid olarak da tanıtılan Karrâb, Şâban 429’da (Mayıs 1038) Herat’ta vefat etti.
Eserleri. 1. Feżâʾilü (Fażlü)’r-remy fî sebîlillâhi teʿâlâ. Ok atmanın fazileti, yarış düzenlemenin önemi, silâh kullanmayı öğrenmenin teşvik edilmesi gibi konulara dair otuz beş hadisi ihtiva eden bir risâle olup bibliyografik kaynaklarda yer almayan bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Fâtih, nr. 3520; diğer nüshalar için bk. Kettânî, s. 50; Üsâme Nâsır en-Nakşibendî, XII [1983], s. 305-306). Avvâd’ın bu eseri hem Karrâb’a hem ağabeyi İsmâil’e ait iki ayrı risâleymiş gibi göstermesi ve her ikisi için de Köprülü Kütüphanesi’ndeki kayıt numarasını (Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 384) vermesi (Meṣâdirü’t-türâs̱i’l-ʿaskerî ʿinde’l-ʿArab, II, 219) doğru değildir. Risâle, önce Fazlurrahman Bâkī’nin genişçe bir inceleme yazısıyla birlikte Islamic Culture’da (XXXIV [1960], s. 195-218), ardından Üsâme Nâsır en-Nakşibendî tarafından tahkik edilerek el-Mevrid’de (bk. bibl.) neşredilmiş, daha sonra Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân’ın tahkikiyle yayımlanmıştır (Zerkā 1409/1989).
2. Târîḫu’s-sinîn (sünen). Hz. Peygamber döneminden itibaren müellifin vefatına kadar yaşamış âlimlerin ölüm tarihlerini tesbit etmek üzere kaleme alınmış iki ciltlik bir eser olup İbn Hacer’in Tehẕîbü’t-Tehẕîb’inin kaynakları arasındadır (II, 147; IV, 142; V, 288; IX, 243).
3. Şemâʾilü’l-ʿulemâʾ (ʿubbâd). Eserin adının Keşfü’ẓ-ẓunûn’da Şemâʾilü’l-etḳıyâʾ ve vefeyâtü’l-ʿulemâʾ şeklinde verilmesi ikinci sıradaki kitapla aynı eser olabileceği ihtimalini akla getirmekte, Ziriklî’nin el-Aʿlâm’da (I, 293) müellifin en meşhur eserinin adını Târîḫu vefeyâti’l-ʿulemâʾ diye zikredip muhteva olarak Târîḫu’s-sinîn için verilen bilgileri kaydetmesi de bu ihtimali güçlendirmektedir.
4. Nesîmü’l-mühec. Fazlurrahman Bâkī, Zehebî’nin Aʿlâmü’n-nübelâʾ (XVII, 571) ve Sübkî’nin Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyye (IV, 264) adlı eserleri başta olmak üzere birçok kaynakta bu şekilde harekelenen kitabın adındaki ikinci kelimenin “menhec” olması gerektiğini söylemektedir (IC, XXXIV/3 [1960], s. 197).
Müellifin ayrıca el-Üns ve’s-selve (sülvân) adlı bir eserinin bulunduğu zikredilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
İbrâhim b. Muhammed es-Sarîfînî, Târîḫu Nîsâbûr: el-Münteḫab mine’s-Siyâḳ (nşr. M. Kâzım el-Mahmûdî), Kum 1403/1362 hş., s. 215.
Sem‘ânî, el-Ensâb, X, 80-81.
İbnü’s-Salâh, Ṭabaḳātü’l-fuḳahâʾi’ş-Şâfiʿiyye (nşr. Muhyiddin Ali Necîb), Beyrut 1413/1992, s. 411, 414.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVII, 379-381, 570-572.
a.mlf., Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 1100-1102.
Sübkî, Ṭabaḳāt (Tanâhî), IV, 264-265.
İbn Hacer, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, II, 147; IV, 142; V, 288; IX, 243.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1059.
Brockelmann, GAL Suppl., I, 619.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 200.
Îżâḥu’l-meknûn, II, 53.
Sezgin, GAS, I, 389.
Ziriklî, el-Aʿlâm, I, 293.
Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe (Özbek), s. 50, 429.
K. Avvâd, Meṣâdirü’t-türâs̱i’l-ʿaskerî ʿinde’l-ʿArab, Bağdad 1401/1981, II, 219.
Fazlur Rahman Baqī, “Kitābu Faḍāʾil irramyi fī sabīlillāh”, IC, XXXIV/3 (1960), s. 195-218.
Üsâme Nâsır en-Nakşibendî, “Feżâʾilü’r-remy fî sebîlillâhi teʿâlâ”, el-Mevrid, XII, Bağdad 1983, s. 305-318.