https://islamansiklopedisi.org.tr/kinani-yahya-b-omer
213 (828) yılında doğdu. Aslen Ceyyânlı (Jaén) olup Kurtuba’da yetişti. İbn Habîb es-Sülemî’den ders aldı. On iki yaşlarında iken kardeşi Muhammed’le birlikte tahsil için seyahate çıktı. Önce uğradığı Kayrevan’da Mâlikî âlimi Sahnûn, Avn b. Yûsuf ve Ebû Zekeriyyâ el-Hadramî’nin derslerini takip etti. Daha sonra Kahire’ye giderek İmam Mâlik’in talebesi Yahyâ b. Bükeyr’den ve diğer talebeleri İbnü’l-Kāsım, İbn Vehb, Eşheb b. Kays’tan ders alan Hâris b. Miskîn, Ebû İshak el-Berkī, İbn Ebü’l-Gumr, Ebû Tâhir İbnü’s-Serh, İbn Rumh’ten ve İmam Şâfiî’nin talebesi Harmele b. Yahyâ gibi âlimlerden faydalandı. Hicaz’da İmam Mâlik’in talebesi Ebû Mus‘ab ez-Zührî, Nasr b. Merzûk, İbn Kâsib, Ahmed b. İmrân el-Ahfeş’ten ders aldı. Tahsilini tamamlayınca o dönemde Ağlebîler’in başşehri olan Kayrevan’a yerleşti. Kısa zamanda adını duyuran Kinânî’nin etrafında Kayrevan Ulucamii’nde geniş bir ders halkası oluştu: Ağlebî Emîri İbrâhim b. Ahmed’in meclislerine katıldı. Kendisinden ders alanlar arasında kardeşi Muhammed ile Ebü’l-Arab, Ebû Bekir İbnü’l-Lebbâd, Ebü’l-Abbas el-İbyânî, İbnü’ş-Şibl el-Kaysî, İbnü’l-Habbâb gibi âlimler bulunmaktadır. Ağlebîler’in son döneminde Kayrevan’da Mâlikîler’le Hanefîler (Ehlü’l-Irâk) arasındaki çekişmelerden dolayı sıkıntıya mâruz kaldı. İbrâhim b. Ahmed, Mâlikî âlimi Abdullah b. Tâlib et-Temîmî’yi İfrîkıye kadılığından azledip yerine Hanefî Ebü’l-Abbas İbn Abdûn’u tayin edince bu kadı Mâlikîler’e baskı uyguladı ve sevmediği Kinânî’yi tutuklamak istedi. Bunun üzerine Kinânî Tunus’ta bulunan kardeşi Muhammed’in yanına kaçtı. İbn Abdûn, kendisi gibi Hanefî olan Tunus kadısından onu yakalayıp geri göndermesini istediyse de kadı bu talebi kabul etmedi. Bu dönemdeki karışıklıklar ve Mâlikî ulemâsına uygulanan baskılar sebebiyle inzivâya çekilen Kinânî sahilde önemli bir ribât olan Sûse’ye yerleşti. Burada öğretim faaliyetini sürdürdü. Zaman zaman da yine bir ribât merkezi olan Münestîr’e (Monastır) gidip geldi. İbrâhim b. Ahmed tekrar Mâlikîler’e teveccüh edip Kinânî’yi kadı tayin etmek istediyse de kabul etmedi. Zilhicce 289’da (Kasım 902) Sûse’de vefat etti. Diğer kaynakların aksine Ebû Bekir el-Mâlikî zilkade ayında öldüğünü kaydeder.
Gerek Sünnî fıkıh mezhepleri arasında, gerekse Sünnî düşünceyle Şiî, i‘tizâlî ve tasavvufî eğilimler arasında kayda değer mücadelelerin cereyan ettiği bir dönemde yaşayan Kinânî, gerek bu çevrelere karşı mücadelede gerekse Mâlikî mezhebinin bölgede yerleşmesinde etkin rol aldı. Mağrib’de el-Muvaṭṭaʾ ve el-Müdevvenetü’l-kübrâ’nın yayılmasında önemli hizmeti oldu. Hatta Kayrevan’da bu iki kitabın yalnız ondan rivayet edildiği kaydedilir (Kādî İyâz, III, 235; Abdurrahman b. Muhammed ed-Debbâğ – İbn Nâcî, II, 236).
Kaynaklarda Kinânî’nin rivayet bakımından güvenilir olduğu, fıkıh alanında ise bağımsız düşünceden çok mezhepte yerleşik görüşleri tekrarlamasıyla tanındığı ifade edilir. Ayrıca münazaradan uzak durduğunun belirtilmesine karşılık kitapları arasında muhaliflere yazdığı reddiyelerin önemli yer tutması, teliften değil bizzat insanlarla tartışmaktan hoşlanmadığı veya mizacına rağmen şartların onu bu tür eserleri yazmaya zorladığı şeklinde yorumlanabilir. Bid‘atlara karşı sert tavrıyla tanınan Kinânî, âbid ve zâhid kişiliğine rağmen Sünnî akîdeye zıt tasavvufî telakkilerle de mücadele etti. Bu çerçevede Kayrevan’da tasavvuf ehlinin cumartesi günleri bir camide toplanıp Kur’an ve ilâhiler okumasını, menâkıp dinleyerek yüksek sesle ağlamasını eleştirdi. Kinânî’nin rivayetleri ve görüşleri, eserleri yanında özellikle İbn Ebû Zeyd el-Kayrevânî’nin en-Nevâdir ve’z-ziyâdât’ı, İbn Rüşd’ün el-Beyân ve’t-taḥṣîl’i ile Venşerîsî’nin el-Miʿyârü’l-muʿrib’i içinde nakledilmiştir.
Eserleri. Kinânî’nin kaynaklarda kırk cüz olduğu belirtilen kitaplarından günümüze yalnız Aḥkâmü’s-sûḳ ve el-Ḥücce fi’r-red ʿale’l-İmâm eş-Şâfiʿî’nin bazı bölümleri ulaşmıştır.
1. Aḥkâmü’s-sûḳ (Kitâbü’n-Naẓar ve’l-aḥkâm fî cemîʿi aḥvâli’s-sûḳ). Pazar ahkâmı hakkında yazılan ilk eser olup daha sonra kurumlaşmış anlamıyla hisbeye dair bütün konuları kapsamasa da özellikle Batı İslâm dünyasında hisbe üzerine kaleme alınan ilk müstakil çalışma sayılır. Müellifin kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşan eser belediye hizmetleri, işçi-işveren münasebetleri, ölçü birimleri, çeşitli meslek erbabı, karaborsacılık, fiyatlar, narh, sarraflık, kalite kontrolü, oyun ve eğlence, kadınların günlük hayattaki yeri gibi konularla, yazıldığı dönemde Kuzey Afrika’da müslüman toplumun ekonomik ve sosyal hayatını yansıtan önemli bir kaynaktır. Aḥkâmü’s-sûḳ’un İbn Şibl el-Endelüsî ve Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed el-Kasrî tarafından aktarılan iki rivayeti vardır. İbn Şibl’e ait rivayeti Venşerîsî el-Miʿyârü’l-muʿrib’de nakletmiş (VI, 406-431), bugüne ayrıca iki eksik nüshası ulaşmıştır (bk. Aḥkâmü’s-sûḳ, neşredenin girişi, s. 18). Mahmûd Ali Mekkî, Venşerîsî metnini esas alarak eseri geniş bir girişle birlikte neşretmiş (bk. bibl.), Don Emilio García Gómez de İspanyolca’ya çevirmiştir (“Unas Ordenanzas del zoco del siglo IX: Trad. del más antiguo antecedente de los tratados andaluces de Hisba, por un autor andaluz”, al-Andalus, XXII, [1957], s. 253-316). Günümüze bir nüshası ulaşan Kasrî rivayeti ise Hasan Hüsnî Abdülvehhâb tarafından neşre hazırlanmış, Ferhât ed-Deşrâvî, eseri gözden geçirerek Mahmûd Ali Mekkî neşrini de sonuna eklemek suretiyle yayımlamıştır (Tunus 1975).
2. el-Ḥücce fi’r-red ʿale’l-İmâm eş-Şâfiʿî. Müellifin gerek akîde bakımından gerekse fıkhî açıdan Mâlikî mezhebini savunduğu reddiyeleri çerçevesinde İmam Şâfiî’nin fıkhî görüşlerini tenkit ettiği bu eserin yalnız bir bölümü günümüze ulaşmıştır. Tunus’ta Dârü’l-kütübi’l-vataniyye’de (nr. 219) kayıtlı on bir varaklık bölüm, eserin altı babdan oluşan on ikinci cüzüne ait olup Muhammed Ebü’l-Ecfân tarafından bir makalede incelenmiştir (bk. bibl.).
Kinânî’nin hadis ağırlıklı Kitâbü’l-Mîzân, Kitâbü’ṣ-Ṣırâṭ, Kitâbü’r-Rüʾye (Kitâbü’n-Naẓar ilallāhi teʿâlâ yevme’l-ḳıyâme) gibi eserleri Mu‘tezile’ye karşı yazılmış reddiyeler olmalıdır. İḫtiṣârü’l-müstaḫrece (el-Münteḫabe), İḫtilâfü İbni’l-Ḳāsım ve Eşheb, Kitâbü’n-Nisâʾ, Fażlü’l-vuḍûʾ ve’ṣ-ṣalât, Kitâbü’l-Vesvese, Feżâʾilü’l-Münestîr ve’r-ribâṭ, Kitâbü Aḥmiyeti’l-ḥüṣûn, er-Red ʿale’l-ʿIrâḳıyyîn, er-Red ʿale’l-Mürciʾe, er-Red ʿale’ş-Şükûkiyye de kaynaklarda anılan diğer eserleridir. Bu sonuncu kitap, Kayrevan’da İbn Sahnûn ve İbn Abdûs el-Kayrevânî arasında kişinin kendi imanı hakkında kesin kanaate sahip olup olamayacağı konusunda meydana gelen tartışma vesilesiyle kaleme alınmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Yahyâ b. Ömer el-Kinânî, en-Naẓar ve’l-aḥkâm fî cemîʿi aḥvâli’s-sûḳ (nşr. Hasan Hüsnî Abdülvehhâb), Tunus 1975, neşredenin girişi, s. 5-26.
Ebû Bekir el-Mâlikî, Riyâżü’n-nüfûs (nşr. Beşîr el-Bekkûş – Muhammed el-Arûsî el-Matvî), Beyrut 1403/1983, I, 490-504.
Muhammed b. Hâris el-Huşenî, Ḳuḍâtü Ḳurṭuba ve ʿUlemâʾü İfrîḳıyye (nşr. İzzet Attâr el-Hüseynî), Kahire 1372, s. 184-185.
a.mlf., Ṭabaḳātü ʿulemâʾi İfrîḳıyye (nşr. Muhammed b. Şeneb), Beyrut, ts. (Dârü’l-kitâbi’l-Lübnânî), s. 134-136.
İbnü’l-Faradî, Târîḫu ʿulemâʾi’l-Endelüs (nşr. Rûhiyye Abdurrahman es-Süveyfî), Beyrut 1417/1997, s. 435.
Humeydî, Ceẕvetü’l-muḳtebis (nşr. Muhammed b. Tâvît et-Tancî), Kahire 1372/1953, s. 354-355.
Kādî İyâz, Tertîbü’l-medârik, III, 234-241.
Dabbî, Buġyetü’l-mültemis, Kahire 1967, s. 505-506.
Abdurrahman b. Muhammed ed-Debbâğ – İbn Nâcî, Meʿâlimü’l-îmân (nşr. Muhammed el-Ahmedî Ebü’n-Nûr – Muhammed Mâdûr), Kahire 1972, II, 233-245.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIII, 462-463.
İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müẕheb, II, 354-357.
Venşerîsî, el-Miʿyârü’l-muʿrib (nşr. Muhammed Haccî), Beyrut 1401/1981, VI, 406-431.
Sezgin, GAS, I, 475.
Mahfûz, Terâcimü’l-müʾellifîn, III, 424-426.
M. Muranyi, Dirâsât fî meṣâdiri’l-fıḳhi’l-Mâlikî (trc. Ömer Sâbir Abdülcelîl v.dğr.), Beyrut 1409/1988, s. 111, 192-200, 212.
Mahmûd Ali Mekkî, “Kitâbü Aḥkâmi’s-sûḳ li-Yaḥyâ b. ʿÖmer el-Endelüsî”, Ṣaḥîfetü’l-Maʿhedi’l-Mıṣrî, IV/1-2, Madrid 1375/1956, s. 1-151.
Muhammed Ebü’l-Ecfân, “Yaḥyâ b. ʿÖmer min ḫilâli kitâbihî el-Ḥücce fi’r-red ʿale’l-İmâm eş-Şâfiʿî”, MMMA (Küveyt), XXIX/2 (1985), s. 713-747.