https://islamansiklopedisi.org.tr/kokten-mehmet-munir
İstanbul Eyüp’te Câmi-i Kebîr mahallesinde mûsikişinas Zekâi Dede’nin evinde doğdu. Babası, Maltepe Hastahanesi dahiliye doktorlarından piyade mülâzımı Fahreddin Efendi, annesi Zekâi Dede’nin kızı Ayşe Sıdıka Hanım’dır. Küçük yaşta babasını kaybeden Mehmet Münir, Bahariye Mevlevîhânesi postnişini Hüseyin Fahreddin Dede tarafından sikkesi tekbirlenerek Mevleviyye tarikatına intisap etti. Eyüp’te Kalenderhâne İbtidâî Mektebi’nde başladığı ilk öğreniminin ardından Eyüp Askerî Rüşdiyesi ve Dârüşşafaka Mektebi’ni bitirdi. Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti’nin çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra bu kurumun tetkik âmirliğinden emekliye ayrıldı ve hayatının bundan sonraki döneminde imam-hatiplik yaptı. 10 Ağustos 1951 tarihinde Beyazıt’taki Dibekli (Emin Bey) Camii’nde vekâleten başladığı imam-hatiplik görevine 1952 yılı başında asaleten tayin edildi. 12 Nisan 1956’da Kumkapı Saraç İshak Camii imam-hatipliğine nakledildi, vefatına kadar bu vazifesini sürdürdü. Uzun süre Saraç İshak mahallesi muhtarlığı görevini de devam ettiren Mehmet Münir 19 Şubat 1969’da vefat etti ve dedesinin Eyüp Gümüşsuyu’nda Kâşgarî Dergâhı civarındaki kabrinin yanına defnedildi.
Dinî mûsikiye vukufuyla ve bilhassa ezberindeki eserlerin çokluğuyla tanınan Mehmet Münir Efendi, bu eserlerin doğruluğu konusunda son derece titizlik göstererek onların orijinal özelliklerini kaybetmeden gelecek nesillere aktarılmasında önemli bir köprü vazifesi görmüştür. İlk mûsiki bilgilerini dedesi Zekâi Dede’den almış, yedi yaşından itibaren dedesinin salı geceleri talebelerine ders vermek üzere evde yaptığı toplantılarında hazır bulunmuş, onun vefatı (1897) üzerine Dârüşşafaka’dan hocası olan dayısı Hâfız Ahmed Efendi’den (Irsoy) mûsiki meşklerini devam ettirmiştir. Dârüşşafaka’dan mezun olduktan sonra Bahariye ve Yenikapı mevlevîhânelerine devam ederek mûsiki bilgisini arttırmış, özellikle Bahariye Mevlevîhânesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede’den birçok faslın yanı sıra Nâyî Osman Dede’nin mi‘râciyyesinin iki bahrini meşketmiştir. Bu arada Dârülbedâyi’in mûsiki bölümüyle Dârülelhan’a da devam etmiş, ayrıca Muallim İsmâil Hakkı Bey ve Bestenigâr Ziya Bey’den aldığı derslerle bilhassa din dışı mûsiki repertuvarını genişletmiştir. Münir Dede olarak da anılan ve imamlık görevi sırasında zamanının büyük kısmını talebe yetiştirmeye ayıran Münir Kökten’in öğrencileri arasında İsmail Karaçam ve Hüseyin Top özellikle zikredilmelidir.
Münir Kökten, geniş bir mûsiki repertuvarına sahipti ve klasik üslûbun son temsilcileri arasında yer alıyordu. Yılmaz Öztuna’nın on iki adet şarkısının listesini verdiği eserleri arasında sözleri Muallim Nâci’ye ait olan ve, “Turra-i sevdâ-penâhın dillerin kullâbıdır” mısraıyla başlayan karcığar şarkısı çok tanınmış olup Hüseyin Fahreddin Dede’nin bu eseri sevdiği ve sık sık okuttuğu söylenir.
BİBLİYOGRAFYA
Eminönü Müftülüğü Arşivi’nde bulunan özlük dosyası.
İbnülemin, Hoş Sadâ, s. 220.
Vural Sözer, Müzik ve Müzisyenler Ansiklopedisi, İstanbul 1964, s. 230-231.
Mustafa Rona, 20. Yüzyıl Türk Musıkisi, İstanbul 1970, s. 243-244.
Özalp, Türk Mûsikîsi Tarihi, s. 172.
Cemâleddin Server Revnakoğlu, “Yûnus’un Bestelenmiş İlâhîleri Nerede ve Nasıl Okunurdu?”, TY, sy. 316 (1966), s. 129-130.
Öztuna, BTMA, I, 462.