https://islamansiklopedisi.org.tr/kutubiyye-camii
İlk kaynaklarda el-Mescidü’l-Muvahhidî, el-Mescidü’l-Câmi‘ gibi adlarla anılan yapıya daha sonraları revaklarındaki kitapçı dükkânlarından veya yakınındaki kitapçılar çarşısından dolayı Mescidü’l-Kütübiyyîn veya Mescidü’l-Kütübiyye adının verildiği söylenir. Mağrib sanatının geleneklerine büyük ölçüde bağlı kalan Muvahhidler’in yaptırdıkları eserler arasında Kütübiyye Camii önemli bir mevki işgal etmektedir. Bu cami, Tunus’taki Kayrevan ve Endülüs’teki Kurtuba ulucamilerinde ortaya konulmuş plan ve teşkilâtlardan gelen tesirlerin ustaca bir araya getirildiği bir çalışma olarak Fas’taki Karaviyyîn Camii’nde daha önce Murâbıtlar’ın uyguladıkları mimari şemanın gelişmiş bir örneğidir. Cami aynı zamanda bütün İslâm âleminin en muhteşem minarelerinden birine sahiptir. Bu âbidevî minare Endülüs ve Mağrib’deki benzerleri arasında çok önemli bir aşama oluşturmaktadır.
Merakeş’in Muvahhidler’ce zaptından sonra tahrip edilen Murâbıtlar’a ait Dârü’l-hacer Sarayı’nın yerine yaptırılan caminin bânisi Muvahhid Halifesi Abdülmü’min’dir (1130-1163); ancak yapının son şeklini alması Ebû Yûsuf Ya‘kūb el-Mansûr dönemine (1184-1199) rastlar. Başlangıçta 552 (1157) ve 553 (1158) yıllarında tamamlanmış olan iki bitişik cami halindeki eserin bu ilk planı kuzeydeki kısmın kısa süre sonra yıkılmasıyla bozulmuştur. Bugünkü mevcut şekliyle tanınan caminin üzerinde halen yıkılan kısmın izleri görülmektedir. Ebû Yûsuf el-Mansûr 592’de (1196) önemli değişiklikler yaptırmış ve minareyi ekletmiştir.
90 × 60 m. boyutlarındaki enine uzun cami, mihrap duvarına paralel bir yatay nefle ona bağlanan on yedi dikey neften müteşekkil bir ibadet mekânı ve bunun yanlarındaki -aslında ibadet mekânının uzantısı olan- dörder nefli revakların açıldığı bir avludan meydana gelmektedir. Ortadaki dikey nefin üzerinde bulunan altı kubbe ve mihrap önündeki maksûreyi örten büyük kubbe ile bunun iki tarafında yer alan ikişer kubbenin tanzim biçimi camiye değişik bir görünüm vermiştir. Muvahhidler’in mutaassıp mimari anlayışları sebebiyle süsleme ve ihtişam gösteren bütün tezyinî elemanların en alt seviyeye indirildiği caminin genelinde yalınlık ve sadeliğe önem verilirken yalnız mihrap ve kubbelerde rahat davranılmış ve mukarnaslar üzerinde yükselen kubbeler zengin biçimde tezyin edilmiştir. Öte yandan binanın diğer kısımlarındaki ağır başlı hava atnalı, çok dilimli ve sivri kemerlerin kullanılmasıyla arttırılırken binanın içinde hareketli bir görünüm sağlanmıştır.
İslâm âleminde mevcut minarelerin en muhteşemlerinden biri sayılan minare, 12,80 × 12,80 m. boyutlarında kare planlı olup 69 m. (alemle birlikte 77 m.) yüksekliğindedir. Üst üste oturtulmuş altı odadan oluşan minarenin içindeki hafif eğimli bir rampa odaların etrafında dolanarak yukarıya ulaşmaktadır. Minarenin göz alıcı âbidevî hususiyetlerine önemli bir destek teşkil eden tezyinî teşkilâtı bu birimin bütün caminin en süslü kısmı olmasına yol açmıştır. Minarenin her yüzünde değişik süslemeler bulunmakta ve bunlar stuko kabartma geçmeler, boya ile yapılmış çiçek resimleri ve çini şeritleri gibi çeşitlilikler göstermektedir. Bu zengin tezyinî çeşitlilik içinde kemerleri ikili ve tekli geçmelerle desteklenen pencereler dikkatleri üzerlerinde toplayacak şekilde yerleştirilmiştir. Bu pencerelerde yuvarlak ve atnalı kemerlerin kullanımı hâkim durumdadır.
BİBLİYOGRAFYA
Hasan el-Vezzân, Vaṣfü İfrîḳıyye, I, 127, 128.
G. Marçais, Manuel d’art musulman: l’Architecture, Paris 1926, I, 321-322.
J. D. Hoag, Western Islamic Architecture, New York 1963, tür.yer.
a.mlf., Islam, Stuttgart 1986, s. 53-54.
Abdullah Ali Allâm, ed-Devletü’l-Muvaḥḥidiyye bi’l-Maġrib, Kahire 1971, s. 373-376.
D. T. Rice, Islamic Art, London 1975, s. 149-152.
Architecture of the Islamic World (ed. G. Michell), London 1984, s. 217.
C. Evert, “Almohad Art”, Dictionary of the Middle Ages (ed. J. R. Strayer), New York 1989, I, 191.
Muhammed Muhammed el-Kahlâvî, Mesâcidü’l-Maġrib ve’l-Endelüs fî ʿaṣri’l-Muvaḥḥidîn, Kahire, ts., s. 137-158, 164-210.