https://islamansiklopedisi.org.tr/meali
895 (1490) yılında doğduğu tahmin edilmektedir. II. Bayezid dönemi âlim ve kadılarından Mustafa b. Evhadüddin Yarhisarî’nin oğludur. Asıl adı Mehmed olup İstanbul kadısı olan babasına nisbetle Yarhisarîoğlu, köse olduğu için de Köse Meâlî lakabıyla tanındı. Anne tarafından Fenârî ailesine mensup olan Meâlî iyi bir öğrenim gördü. Gerek ilmî kapasitesi gerekse ailesinin konumu sebebiyle iyi bir göreve tayin edilmesi beklendiği halde hezliyyâta düşkünlüğü ve gençliğinde toplumun ayak takımıyla düşüp kalkması yüzünden hak ettiği yerlere gelemedi ve bazı kasaba kadılıklarıyla yetinmek mecburiyetinde kaldı. Mülâzemetinden sonra müderris olmak istediyse de yine ahlâkî zaafları dolayısıyla bu göreve tayin edilmedi. Mihalıç, Kepsut ve Fırt’ta kadılık yaptı. Denizli kadılığı talebi de aynı sebepten geri çevrildi. Sofya ve Filibe kadılıklarının ardından, şehzadeliğinden tanıdığı Kanûnî Sultan Süleyman tahta çıkınca hayatı boyunca uhdesinde kalmak üzere Gelibolu kadılığına tayin edildi. Bolayır tevliyetinin de eklendiği bu görevde on yıl kadar rahat bir ömür sürdükten sonra Gelibolu’da vefat etti ve oraya gömüldü.
Uzun burunlu, zayıf ve köse olduğu için kaynaklarda Meâlî’nin fizikî görüntüsü hakkında ayrıntılı bilgi verilmekte, güleç yüzlü, şirin sözlü, şakacı ve alıngan olduğu belirtilmekte, hafifmeşrepliğinin ve kendisini görenlerin gülmeden edemedikleri garip görünüşünün mesleğinde yükselememesinde rolü olduğu kaydedilmektedir. Şairin meslekî bakımdan ilerleyememesine sebep olan bir diğer husus şiirlerinde hezle ve müstehcenliğe devrin anlayışını zorlayacak ölçüler içinde yer vermiş olmasıdır. Meâlî müstehcenlik sınırını zorladığı, hatta zaman zaman aştığı için özel hayatında da sıkıntı çekmiştir. Kaynaklarda bu durumla ilgili olarak çeşitli anekdotlar nakledilir.
Meâlî’nin, kaynakların eskiden beri kayıp olduğundan söz ettiği mürettep divanı (Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, s. 271) günümüze ulaşmamış, ancak eksik bir nüshası ile (Süleymaniye Ktp., İzmir, nr. 552) mecmualar taranarak derlenen diğer şiirleri Edith Ambros tarafından Candid Penstrokes: The Lyrics of Meʾālī, an Ottoman Poet of the 16th Century adıyla yayımlanmıştır (Berlin 1982). Eser bir kaside, bir Arapça kıta, beş tarih, sekiz murabba, bir destan, 270 gazel, otuz altı Türkçe kıta ve altmış bir müfredden meydana gelmektedir. Meâlî’nin divanı içinde dikkate değer şiirlerden biri sekiz heceli, semâi tarzında kaleme alınmış olan destandır. Destanda, Osmanlı tarihlerinde Şeytankulu olarak zikredilen Şahkulu Baba Tekeli’nin (Karabıyıkoğlu) devlete isyanı (917/1511) anlatılmakta ve bu isyana II. Bayezid’in müdahale etmesi istenmektedir. Destan elde mevcut, heceyle yazılmış ilk tam şiir olması açısından da önemlidir. Bu şiirin dikkat çeken bir diğer özelliği ise hece ve aruz birlikteliğinin divanlarda XVIII. yüzyılda başlayan bir gelenek olmayıp eskiden beri var olageldiğini göstermiş olmasıdır.
Genellikle dışarıdan alınmış bir muhtevayı ve geleneğin gerektirdiği duyuşları ifade eden divan şiirinin bu özelliklerine uymayan Meâlî şahsî yaşayışını, arzu ve sıkıntılarını şiirlerine yansıtmıştır. İzlediği bu yol çağının alışkanlıklarıyla uyuşmadığı için yazdıkları kendisine zarar vermiş ve takipçisi de pek olmamıştır. Muhtevanın ötesinde yine kendi durumunu anlatmaya uygun bir form olarak divanında murabba ve kıta nazım şekilleriyle müfredlere fazla yer vermiştir. Umumiyetle sade bir dil kullanan Meâlî’nin şiirleri yer yer ince bir alay ve yergiyi ihtiva eder. Kedi mersiyesi böyle bir örnektir.
BİBLİYOGRAFYA
Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-şuarâ (haz. Filiz Kılıç, doktora tezi, 1991), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 390.
Latîfî, Tezkiretü’ş-şu‘arâ ve tabsıratü’n-nuzamâ (haz. Rıdvan Canım, doktora tezi, 1991), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, II, 499.
Beyânî, Tezkire (haz. Aysun Sungurhan, yüksek lisans tezi, 1994), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 141.
Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı (haz. Mustafa İsen), Ankara 1994, s. 269, 271.
Kınalızâde, Tezkire, II, 844.
Kafzâde Fâizî, Zübdetü’l-eş‘âr, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1877, vr. 84b.
Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 491.
Riyâzî, Riyâzü’ş-şuarâ, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3724, vr. 129b.
Sicill-i Osmânî, II, 127.
Ali Nihat Tarlan, Şiir Mecmualarında XVI ve XVII. Asır Divan Şiiri, İstanbul 1948, s. 33-34.
E. Ambros, Candid Penstrokes: The Lyrics of Meʾālī, an Ottoman Poet of the 16th Century, Berlin 1982, tür.yer.
a.mlf., “Apollinaire’e Öncülük Eden 16. Yüzyıl Şairi Meâlî: Ağaç Şeklinde Bir Osmanlı Figür-Şiiri”, JTS, XXIV/1 (2000), s. 57-64.
a.mlf., “Meʾālī”, EI2 (İng.), VI, 967.
Turgut Kut, “XVI. Yüzyıl Divan Şairlerinden Meâlî’nin Hece Vezinli Bir Destanı”, Folklor ve Etnografya Araştırmaları, İstanbul 1984, s. 311.
“Meâlî”, Büyük Türk Klâsikleri, İstanbul 1986, III, 276-277.
Halûk İpekten v.dğr., Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ankara 1988, s. 277.
Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî (haz. Cemâl Kurnaz – Mustafa Tatcı), Ankara 2001, I, 898.
J. Rypka, “La qasīda de Meālī composée sur les proverbes turcs”, RO, XVII (1953), s. 29-46.
Mehmed Çavuşoğlu, “Bir Divan Neşri Üzerinde Notlar”, Erdem, I/3, Ankara 1985, s. 801-824.
Mustafa İsen, “Divanlarda Heceyle Yazılmış Şiirler”, TKA, XXXIX/1-2 (1991), s. 204-207.
Mustafa Kutlu, “Meâlî”, TDEA, VI, 166.