MERDUD - TDV İslâm Ansiklopedisi

MERDUD

المردود
MERDUD
Müellif: MEHMET EFENDİOĞLU
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2004
Erişim Tarihi: 18.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/merdud
MEHMET EFENDİOĞLU, "MERDUD", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/merdud (18.04.2024).
Kopyalama metni

Sözlükte “reddedilmiş” anlamına gelen merdûd kelimesi, terim olarak “senedinde kopukluk bulunması veya râvilerinden birinin ya da birkaçının zayıf olması gibi sebeplerden dolayı sağlam olmama ihtimali yüksek rivayet” mânasında kullanılmaktadır. “Sahih ve hasen hadisin özelliklerini taşımayan rivayet” diye de tarif edilmiştir. Makbul hadisin karşıtı olan merdud reddedilmesi gereken bütün zayıf hadis çeşitlerini ifade etmektedir. Birbirine muhalif iki hadisten tercihe şayan görülmeyeni gösteren şâz ve münker terimleriyle birlikte “merdud şâz” ve “merdud münker” şeklinde kullanıldığı da görülmektedir.

Merdud kelimesi, bir hadis çeşidi olarak ortaya çıkmadan önce de aynı kökten gelen başka tabirlerle birlikte cerh lafzı olarak kullanılmıştır. Ebû Hâtim’in naklettiğine göre Fellâs, Ömer b. Riyâh el-Abdî’nin güvenilir bir kişi olmadığını ifade etmek için “hüve reddün = O merduddur” demiştir (İbn Hacer el-Askalânî, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, VII, 393). Çok yaygın olmamakla birlikte bu kökten “rudde hadîsühû = Hadisi reddolunmuştur”; “reddû hadîsehû = Hadisini reddetmişlerdir” ve “merdûdü’l-hadîs = Hadisi reddedilmiştir” şeklinde değişik cerh lafızları ortaya çıkmış ve IV-VI. (X-XII.) yüzyıllarda kullanılmıştır. Râmhürmüzî, Hâkim en-Nîsâbûrî ve Hatîb el-Bağdâdî gibi mütekaddimîn hadis usulcüleriyle onlardan sonra gelen İbnü’s-Salâh, Nevevî, Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr ve Zeynüddin el-Irâkī gibi usul âlimlerinin eserlerinde merdud teriminin geçmemesine karşılık İbn Hacer el-Askalânî’nin hadisleri taksim ederken ona yer vermesi, merdudu hadis çeşidi olarak ilk defa onun kullandığını ve daha sonra yaygınlaştığını göstermektedir. İbn Hacer, yaptığı taksimde mütevâtir dışında kalan haberleri makbul ve merdud olmak üzere ikiye ayırmış, sahih hadislere makbul, herhangi bir illet sebebiyle zayıf sayılan hadislere de merdud ismini vermiş, bununla bütün zayıf hadis çeşitlerini kastetmiştir (Nüzhetü’n-naẓar, s. 47, 77 vd.). Buna göre senedinden bir veya birkaç râvisi düşen muallak, münkatı‘, mu‘dal, mürsel, müdelles gibi hadislerle râvilerinden birinin veya birkaçının ahlâkî ve dinî kusurları (adâlet) ya da zabt yönünden cerhedilmeleri neticesinde ortaya çıkan metrûk, münker, muallel, müdrec, maklûb, muztarib, musahhaf ve muharref gibi zayıf hadis çeşitlerinin tamamı merdudun kapsamına girmektedir.

Bu terimin kapsamına dahil edilen zayıf hadis çeşitlerinin sayısı hakkında farklı rakamlar ortaya atılmış, İbn Hibbân’a dayanarak İbnü’s-Salâh bunların kırk dokuz kısım (ʿUlûmü’l-ḥadîs̱, s. 41), Zeynüddin el-Irâkī kırk iki kısım (Fetḥu’l-muġīs̱, s. 49-51) olduğunu söylemiş, bu sayıyı altmış üçe çıkaranlar olduğu gibi Yahyâ b. Muhammed el-Münâvî zayıf hadislere dair risâlesinde merdud hadisin kapsamına girmeye müsait zayıf hadis çeşitlerini nazarî olarak 129 kısma ayırmış, bunlardan seksen bir çeşidinin örneği bulunmasa da vukuunun mümkün olduğunu söylemiştir (Süyûtî, I, 179). Ancak hadis usulü eserlerinde üzerinde durulan merdud hadis çeşidi on beş civarındadır.

“Merdûdü’l-hadîs” ile bu kökten gelen diğer cerh lafızları Zeynüddin el-Irâkī’ye göre cerhin üçüncü, Şemseddin es-Sehâvî’ye göre dördüncü mertebesinde bulunur. Bu lafızlardan biriyle cerhedilen râvinin hadislerinin prensip olarak alınmayacağı, yazılmayacağı ve dinî konularda delil kabul edilmeyeceği söylenmekle beraber birçok zayıf hadis çeşidinin genel adı olan merdud hadisin dinî meselelerde delil olup olmayacağı konusunda kesin bir görüş bulunmamaktadır. Zayıf hadis çeşitleri derece ve değer bakımından birbirinden farklı olup bazan bir kısmının kusurlarını çeşitli yollarla gidermek mümkündür. Ayrıca belli şartlardaki zayıf hadislerle bazı durumlarda amel edilebileceğine dair görüşler bulunmaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 41.

, s. 49-51.

İbn Hacer el-Askalânî, Nüzhetü’n-naẓar fî tavżîḥi Nuḫbeti’l-fiker (nşr. Nûreddin Itr), Dımaşk 1413/1992, s. 47, 77 vd.

a.mlf., Tehẕîbü’t-Tehẕîb, Beyrut 1404/1984, VII, 393.

Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Beyrut 1399/1979, I, 62, 179.

Emîr es-San‘ânî, Tavżîḥu’l-efkâr (nşr. Salâh b. Muhammed b. Uveyza), Beyrut 1417/1997, I, 222-229.

, s. 153.

a.mlf., Ẓaferü’l-emânî (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1416, s. 80, 178-204.

Abdullah Sirâceddin, Şerḥu’l-Manẓûmeti’l-Beyḳūniyye, Halep 1398, s. 61-66.

, Mukaddime, I, 112, 397-398.

Talât Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 215-216.

Subhî es-Sâlih, Hadîs İlimleri ve Hadîs Istılahları (trc. M. Yaşar Kandemir), Ankara 1981, s. 116.

Ahmed Ömer Hâşim, Ḳavâʿidü uṣûli’l-ḥadîs̱, Beyrut 1404/1984, s. 86-94.

Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 217, 320.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2004 yılında Ankara’da basılan 29. cildinde, 179-180 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER