https://islamansiklopedisi.org.tr/merkezzade-ahmed-efendi
Halvetî-Sünbülî şeyhi Merkez Efendi’nin oğludur. Babasından dolayı Merkezzâde, İbn Merkez, Merkezî diye tanınır. Ahmed Efendi’nin soyundan gelen Emel Esin’de mevcut olan İstanbul’daki Merkez Efendi Külliyesi’nin vakfiyesine göre annesi Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan’dır. Merkez Efendi, Şah Sultan ile Manisa’da iken evlenmiş, Emel Esin’in tesbitlerine göre 918-926 (1512-1520) yılları arasında gerçekleşen bu evlilik uzun sürmemiş, Şah Sultan daha sonra Lutfi Paşa ile evlenmiştir. Merkez Efendi’nin daha önce Etyemez Zâviyesi şeyhi Mirza Baba’nın kızı ile evlendiği ve ondan Ahmed isminde bir oğlunun olduğu da kaydedilmektedir (Kurdoğlu, s. 90). Bu evlilik diğer bazı kaynaklar tarafından da doğrulanmakla birlikte Ahmed’in bu evlilikten olduğu ifade edilmemektedir (Hulvî, s. 462; Yûsuf b. Ya‘kūb, s. 46). Bir başka kayda göre Merkez Efendi, Şah Sultan’la Manisa’da bulunduğu 930-936 (1524-1529) yılları arasında evlenmiş, oğlu Ahmed de burada dünyaya gelmiştir. Ancak Ahmed Efendi’nin 951’de (1544) şeyh olması ve ölüm tarihi bu ihtimali zayıflatmaktadır. Merkez Efendi ile Şah Sultan arasındaki aşırı yaş farkı sebebiyle bu evliliği mümkün görmeyip Ahmed Efendi’nin Şah Sultan’ın mânevî evlâdı olabileceği yorumunu yapanlar da mevcuttur (Bayat, s. 52).
Ahmed Efendi Arapça’yı ve dinî ilimleri babasından öğrendi. Merkez Efendi’nin, oğlunun ilimde kendisini aştığını söylediği kaydedilmektedir. Seyrüsülûkünü babasının yanında tamamlayan, bir yandan da ilimle meşgul olmaya devam eden Ahmed Efendi, Arap dilinin en önemli sözlüklerinden biri olan Fîrûzâbâdî’nin el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ adlı eserinin ilk Türkçe tercümesi el-Bâbûs’ü 950’de (1543) tamamladı. Ertesi yıl babasının emriyle Üsküdar Nakkaştepe’de bulunan Baba Nakkaş Zâviyesi’nde irşad faaliyetine başladı. Bir süre sonra memleketi Denizli’ye yerleşti. Babasının 959’da (1552) vefatı üzerine İstanbul’a giderek onun yerine geçti. Halvetî-Sünbülî tarikatının âsitânesi olan Koca Mustafa Paşa Dergâhı’nda iki yıl kadar şeyhlik yaptı ve görevi babasının halifelerinden Yâkub Efendi’ye bıraktı. Ardından Denizli’ye dönüp vefatına kadar burada ilim ve irşadla meşgul oldu (Hulvî, s. 469). Yâkub Efendi’nin oğlu Yûsuf Sinan Sünbülî’nin ifadelerinden, Yanya’dan İstanbul’a gelen Yâkub Efendi’nin Koca Mustafa Paşa Dergâhı postuna 964 (1557) yılında oturduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgi doğru ise Ahmed Efendi bu tarihten itibaren İstanbul’dan ayrılmış olmalıdır. Öte yandan bazı kaynaklarda (Zâkir Şükrü, s. 2) Merkez Efendi’den sonra Yâkub Efendi’nin adı geçmekte, Ahmed Efendi’ye silsilede yer verilmemektedir. Ahmed Efendi’nin ölüm tarihini Taşköprizâde Cemâleddin 963 (1556), Hulvî 970 (1562-63) olarak kaydeder. Bunlardan Ahmed Efendi’nin çağdaşı olan Taşköprizâde’nin verdiği tarih doğru olmalıdır.
Eserleri. 1. el-Bâbûs fî tercemeti’l-Kāmûs (el-Bâbûsü’l-vasît fî tercemeti’l-Kāmûsi’l-muhît). Fîrûzâbâdî’nin el-Ḳāmûsü’l-muḥiṭ’inin Türkçe’ye yapılan ilk tercümesidir. Ulemâ nezdinde büyük rağbet gördüğü kaydedilen sözlükte bilhassa tıp, eczacılık ve baytarlıkla ilgili kelime ve terimlerin Türkçe karşılıklarının bulunmasına özen gösterilmiştir. Karşılıklar genellikle Denizli yöresi ağzından seçilmiştir. Türkçe kelimeler içinde imlâsı güç olanlar harekelenmiştir. “Müfredat” (kelimeler) ve “mürekkebat” (terkipler) olarak iki bölüme ayrılan eserin müfredler bölümünde kelimeler köklerinin son harfine göre alfabe sırasıyla dizilmiştir. Kökün son harfi “bab”, ilk harfi “fasıl” şeklinde adlandırılıp alfabetik olarak dizilmiş, türemişler ilgili köklerin altında verilmiştir. Mürekkebler bölümünde terkipler fasıl adı verilen ilk harflerine göre alfabe sırasına göre dizilmiştir. Sözlüğün 950 (1543) tarihli müellif nüshası İstanbul’da Âtıf Efendi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (nr. 2692), eserin ayrıca çeşitli nüshaları bulunmaktadır (Süleymaniye Ktp., Beşir Ağa, nr. 626, Esad Efendi, nr. 3196, Hamidiye, nr. 1362, 1363, Yazma Bağışlar, nr. 154; TSMK, Hazine, nr. 1169, III. Ahmed, nr. A2703; Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 1224).
2. Dürrü’l-eflâk fi’l-muḳanṭarât (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2063/2). Astronomiye dair otuz bir bölümden meydana gelen eserin girişinde müellif, konuyla ilgili olarak daha önce yazılmış eserlerdeki gereksiz bilgileri ayıklayıp bazı ilâveler yaptığını belirtmektedir.
Merkezzâde Ahmed Efendi’nin kaynaklarda ʿİṣmetü’l-enbiyâʾ ve tuḥfetü’l-aṣfiyâʾ adlı telif, Ensâbü’s-Sem‘ânî adlı muhtemelen tercüme iki eserinin daha olduğu kaydedilmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
Taşköprizâde, eş-Şeḳāʾiḳ, s. 541-542, 549-550.
Yûsuf b. Ya‘kūb, Menâkıb-ı Şerîf ve Tarîkatnâme-i Pîrân ve Meşâyih-i Tarîkat-ı Aliyye-i Halvetiyye, İstanbul 1290, s. 46, 48, 49, 56, 57, 63.
Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 435, 522-523.
Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 63, 205.
Hulvî, Lemezât-ı Hulviyye (haz. Mehmet Serhan Tayşi), İstanbul 1993, s. 462, 469-470.
Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 230-232.
Harîrîzâde, Tibyân, II, vr. 145a.
Osmanlı Müellifleri, I, 23.
Veli Behçet Kurdoğlu, Merkez Efendi, İstanbul 1967, s. 88-91.
Zâkir Şükrü, Mecmûa-i Tekâyâ (Tayşi), s. 2.
Ali Haydar Bayat, “Merkez Efendi ve Tıbbi Folklorumuzdaki Yeri”, Merkez Efendi Sempozyumu, Manisa, ts. (Şafak Basım-Yayım), s. 49-61.
Ali Uğur, “Merkez Efendizâde Ahmed Efendi Hakkında Bazı Önemli Bilgiler”, Türk Kültür Tarihinde Denizli Sempozyumu, Bildiriler, Denizli 1989, s. 299-307.
Ali Eren, İstanbul Evliyalarından Sünbül Efendi ve Merkez Efendi Hazretleri, İstanbul, ts., s. 132.
Ekmeleddin İhsanoğlu v.dğr., Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, İstanbul 1997, I, 136.
Reşat Öngören, Osmanlılar’da Tasavvuf, İstanbul 2000, s. 42, 60-61, 66-67, 73-77, 273, 352.
Tahsin Yazıcı, “Fetihten Sonra Halvetiler”, İstanbul Enstitüsü Dergisi, sy. 2, İstanbul 1956, s. 106.
a.mlf., “Merkez Efendi”, İA, VII, 769.
Emel Esin, “Merkez Efendi ile Şâh Sultan Hakkında Bir Hâşiye”, TM, XIX (1980), s. 65-92.
Cemal Muhtar, “İslamda Sözlük Çalışmaları”, MÜİFD, sy. 4 (1986), s. 345.