MİHRİBÂNÎLER - TDV İslâm Ansiklopedisi

MİHRİBÂNÎLER

آل مهربان
MİHRİBÂNÎLER
Müellif: OSMAN GAZİ ÖZGÜDENLİ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2019
Erişim Tarihi: 23.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/mihribaniler
OSMAN GAZİ ÖZGÜDENLİ, "MİHRİBÂNÎLER", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mihribaniler (23.04.2024).
Kopyalama metni

Moğol istilâsının bölgede yarattığı korku, şiddet ve karışıklık sebebiyle Sîstan’ın önde gelenleri, Ramazan 633’te (Mayıs-Haziran 1236) Melik Şemseddin Ali b. Mes‘ûd b. Halef b. Mihribân’a bağlılıklarını bildirip Sîstan’ın idaresini üstlenmesini istediler. Bunun üzerine Melik I. Şemseddin Ali, 13 Zilkade 633 (19 Temmuz 1236) tarihinde resmen meliklik tahtına oturdu ve Nîmrûz meliklerinin ikinci ve son kolunu teşkil eden Mihribânîler hânedanının temellerini atmış oldu. Melik Şemseddin Ali, Sîstan bölgesini kontrolü altına aldıktan sonra Ûk, Nih ve çevresindeki kalelerle İndus nehrine kadar olan yerleri de ele geçirdi. Ardından bağlılığını arzetmek ve hâkimiyetini meşrulaştırmak için 636’da (1238-39) Karakorum’a Ögedey Han’ın huzuruna gitti. Ögedey Han’ın fermanıyla (yarlığ) Sîstan’a dönen I. Şemseddin Ali hâkimiyet alanını Kuzey Belûcistan’daki Mastûnk ve Kusdar bölgesine kadar genişletti.

Horasan ile Kirman ve Belûcistan arasında stratejik bir geçiş bölgesi olan Sîstan öteden beri Horasan hâkimlerinin ilgisini çekmekteydi. Herat bölgesinin mahallî hâkimi ve Kert hânedanının kurucusu Melik Şemseddin Muhammed-i Kert, 653 (1255) yılında Mengü Han’ın Güney Horasan ve Sîstan’ın idaresinin kendisine bırakıldığına dair fermanıyla birlikte Sîstan’a geldi. I. Şemseddin Ali’nin Sîstan’da bulunmamasından faydalanarak bir direnişle karşılaşmadan şehre girdi. Ancak kısa bir süre sonra yerine Urusî Şah’ı bırakıp Sîstan’dan ayrıldı. Bu esnada Sîstan’a dönen Melik I. Şemseddin, Şemseddin Muhammed-i Kert’i destekleyen bir grup isyancı tarafından Safer 653 (Mart-Nisan 1255) tarihinde öldürüldü. Ardından Melik I. Şemseddin’in yeğeni Nasîrüddin Muhammed (1261-1318) Hülâgû Han’ın huzuruna çıkarak onun güvenini kazandı. Amcasının katledilmesinden yaklaşık altı yıl sonra 15 Cemâziyelevvel 659 (17 Nisan 1261) tarihinde Hülâgû Han’ın fermanı ile Sîstan’a geldi ve bölgeye hâkim oldu. Amcasının öldürülmesinden sorumlu olanları cezalandırıp şehrin surlarını tahkim etti. Daha sonra Sîstan’ı kendi idaresine bağlamak isteyen Şemseddin Muhammed-i Kert ile uzun süre devam edecek bir mücadeleye girdi. Neticede Sîstan ve çevresini Kert hânedanının saldırılarından korumayı başardı. İlhanlı Hükümdarı Ahmed Teküder, 683’te (1284) gönderdiği bir menşurla Melik Nasîrüddin Muhammed’in Sîstan hâkimiyetini tasdik etti (Târîḫ-i Sîstân, s. 405-406). Yarım asrı aşkın bir süre meliklik yapan ve Mihribânîler’in asıl kurucusu kabul edilen Nasîrüddin Muhammed, hükümdarlığının son dönemlerinde oğlu Rükneddin Mahmûd’un isyanlarıyla uğraştı. Ancak Sîstan eyaletinin hâkimiyeti ölümüne kadar kendi elinde kaldı. Vefatının ardından yerine oğlu Nusretüddin Muhammed (1318-1330) geçti. Oğullarından Rükneddin Mahmûd, Sîstan’ın batı kısımları ile Kuhistan’a, Melik Ali de Ûk bölgesine hâkim oldu. Eğlenceye düşkün olan Nusretüddin Muhammed’in hâkimiyet devri nisbeten sakin geçti. Halefi I. Kutbüddin Muhammed döneminde (1330-1346) vuku bulan veba salgını ve kıtlık Sîstan bölgesine büyük zarar verdi. Mihribânîler, İlhanlı Devleti’nin XIV. yüzyılın ortalarında yıkılmasından sonra ortaya çıkan karışıklık döneminde müstakil hareket etmeye başladılar. Bu durum aynı zamanda iç ve dış çekişmelerin artmasına zemin hazırladı. Gerek Celâleddin Mahmûd (1350-1352), gerekse halefi İzzeddin Kerman’ın (1352-1382) meliklik dönemleri daha çok dâhilî mücadele ve taht kavgalarıyla geçti.

Sîstan bölgesi XIV. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Emîr Timur ve haleflerinin ilgi alanına girdi. Horasan’ı ele geçiren Timur, II. Kutbüddin b. İzzeddin’e (1382-1384) elçiler göndererek kendisine tâbi olmasını istedi. Yeğeni Şâh-ı Şâhan Tâceddin Ebü’l-Feth’i Timur’un huzuruna gönderen II. Kutbüddin onun isteğini yerine getirdi. Ancak Timur 785 (1383) yılında çetin bir muhasaranın ardından Sîstan’ı ele geçirdi. Üç gün yağmaya izin verildiği gibi halktan da pek çok kişi katledildi (Melikşah Hüseyin-i Sîstânî, s. 104-105). Timur, Sîstan bölgesinin hâkimiyetini Melik Şâh-ı Şâhan Taceddin’e (1386-1403) verdi. Melik II. Kutbüddin ise Semerkant’a gönderilerek hapse atıldı, üç yıl sonra da idam edildi. Timur’un güvenini kazanan Şâh-ı Şâhan Tâceddin, Anadolu seferi dahil onun pek çok seferinde hazır bulundu.

Timur, Şâh-ı Şâhan Tâceddin’in ölümünden sonra Sîstan bölgesinin hâkimiyetini III. Kutbüddin Muhammed’e (1404-1419) verdi. III. Kutbüddin başlangıçta Timurlular’la iyi ilişkiler kurduysa da 811 (1408) yılında Şâhruh’un Sîstan’a müdahalesiyle karşılaştı. Bu müdahaleye Sîstan bölgesinde hutbe ve sikkeyi kendi adına çevirerek karşılık verdi. Sîstan bölgesinin büyük zarar gördüğü Mihribânî-Timurlu mücadelesi neticede Melik III. Kutbüddin’in Şâhruh’a yeniden tâbiiyetini arzetmesiyle sona erdi. Bununla birlikte Mihribânîler’le Timurlular arasındaki çalkantılı ilişkiler Melik II. Şemseddin (veya Alâeddin) Ali (1419-1438) ve oğlu Nizâmeddîn Yahyâ (1438-1480) zamanında da devam etti. Timurlular’la yakın ilişki kuran Nizâmeddin Yahyâ çıktığı Azerbaycan seferinde Ebû Said Mirza Han’ın ordusunda yer aldı. Ebû Said’in yenilgisiyle neticelenen savaşta Uzun Hasan’a esir düştü. Ancak bir süre sonra affedilerek Sîstan’a gönderildi. Melikliğinin son yıllarında Hüseyin Baykara’nın Sîstan’a gönderdiği oğlu Bedîüzzaman Mirza ile mücadele etmek zorunda kalan Nizâmeddin Yahyâ 885’te (1480) meydana gelen savaşta mağlûp oldu ve öldürüldü. Timurlular karşısında tutunamayan Şemseddin Muhammed (1485-1495 [?]) Sîstan’ı terketmek zorunda kaldıysa da uzun bir mücadelenin ardından yeniden bölgeye hâkim olmayı başardı.

Son Mihribânî meliki Sultan Mahmûd b. Nizâmeddin (1495 veya 1501-1543) Herat’ı ele geçirerek güneye doğru ilerleyen Özbekler’le (Şeybânîler) mücadele etti. Sîstan, Özbekler’i mağlûp eden Şah İsmâil tarafından 914 (1509) yılında Safevî Devleti sınırlarına dahil edildi. Melik Sultan Mahmûd, Herat’ta Şah İsmâil’e tâbiiyetini arzetti. Şah İsmâil’in teveccühünü kazanan Sultan Mahmûd yeniden Sîstan bölgesinin idaresiyle görevlendirildi. Melikliğinin son yılları çalkantılı bir şekilde geçen Sultan Mahmûd 949’da (1543) Kazvin’de vefat etti. Naaşı Sîstan’a getirilerek Kûhihâce’ye defnedildi. Sultan Mahmûd’un vefatıyla Mihribânî hânedanı son buldu. Sîstan bölgesi bu tarihten sonra Şah I. Tahmasb’ın tayin ettiği valiler tarafından yönetildi.

Bölgenin köklü ailelerinden olan Mihribânîler, Sîstan bölgesinde Nîmrûz meliklerinin birinci kolunu teşkil eden Nasrî meliklerinin (1030-1225) hâkimiyetinin son bulmasından doğan iktidar boşluğunu doldurdular. Bölgenin coğrafî yapısının kendilerine sunduğu imkânları çok iyi değerlendirdiler. Umumiyetle Moğol hanları, İlhanlılar, Timurlular ve Safevîler’e tâbi olarak, nâdiren de bağımsız şekilde yaklaşık üç asır boyunca varlıklarını sürdürdüler. Mihribânî melikleri savaş ve karmaşa arasında imar faaliyetlerine de zaman ayırmışlardır. Melik Nasîrüddin Muhammed 667’de (1269) Sîstan’da medrese, cami, pazar yeri ve hamamlar, Melik II. Şemseddin Ali de 826’da (1423) cami, medrese, pazar yeri, devlethâne, kervansaray ve hamam inşa ettirmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

Târîḫ-i Sîstân (nşr. Bahâr), Tahran 1366 hş., s. 396-410.

, s. 142-147.

Melikşah Hüseyn-i Sîstânî, İḥyâʾü’l-mülûk (nşr. Menûçihr-i Sütûde), Tahran 1383 hş., s. 76-159.

, s. 200-201.

B. Spuler, Die Mongolen in Iran, Leiden 1985, s. 130, 136.

C. E. Bosworth, The History of the Saffarids of Sistan and the Maliks of Nimruz (247/861 to 949/1542-3), Costa Mesa 1994, s. 411-477.

a.mlf., The New Islamic Dynasties, Edinburgh 1996, s. 211-212.

a.mlf., “Sīstān”, , IX, 681-685.

S. Album, A Checklist of Islamic Coins, Santa Rosa 1998, s. 50.

B. Finster, “Sīstān zur Zeit der Tīmūridischer Herrschaft”, Archeologische Mitteilungen aus Iran, IX, Berlin 1976, s. 207-215.

Hüseyin Mîr Ca‘ferî, “Sîstân der ʿAṣr-ı Ṣafevî”, Berresîhâ-yi Târîḫî, XII/4, Tahran 1977, s. 49-76.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 267-268 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER