https://islamansiklopedisi.org.tr/muhammed-b-rustem
Büveyhî Devleti hizmetinde vali, emîr ve başkumandan olarak görev yapan Rüstem Düşmenziyâr’ın oğludur. Babası, Büveyhî Emîri Mecdüddevle’nin annesi Seyyide’nin dayısı olduğu için kendisinden Arapça kaynaklarda İbn Kâkûye, Farsça kaynaklarda Püser-i Kâkû (dayı oğlu) diye bahsedilir.
Muhammed b. Rüstem, Büveyhîler’le akrabalığı dolayısıyla 398’den (1007) önceki bir tarihte İsfahan valiliğine tayin edildi. Büveyhîler’in Rey ve Cibâl kolu hükümdarı olan Mecdüddevle’nin zaafından faydalanarak hâkimiyet alanlarını genişlettiyse de onu metbû tanımaya devam etti. 409 (1018) yılında Ebü’l-Fazl Nasrûye’yi Abbâsî Halifesi Kādir-Billâh’a gönderip kendisine lakap ve İsfahan civarındaki hâkimiyeti için menşur verilmesini istedi. Halife ona “Adudüddin, Alâüddevle, Fahrülmille, Tâcülümme, Hüsâmü emîri’l-mü’minîn” lakaplarını verdi, ayrıca taç ve sancak gönderdi (Mücmelü’t-tevârîḫ ve’l-ḳıṣaṣ, s. 403). Muhammed 410’da (1019) adına para bastırdı. Hemedan hâkimi Şemsüddevle’nin veziri Tâcülmülk Ebû Nasr, Kürtler’le Türkler arasında meydana gelen karışıklıklardan rahatsız olup Türkler’in baskıları karşısında Burcîn (Burceyn) Kalesi’ne sığınmak zorunda kalınca Muhammed b. Rüstem’den yardım istedi. Ebû Nasr’a 2000 süvari gönderen Muhammed, Şemsüddevle’yi destekleyen Türkler’e baskın düzenleyip çoğunu kılıçtan geçirdi (411/1020).
412 (1021) yılında Şemsüddevle ölünce yerine Semâüddevle geçti; fakat iktidarın gerçek sahibi veziri Tâcülmülk Ebû Nasr idi. Burûcird hâkimi Ferhâd b. Merdâvic, Semâüddevle’nin hücumuna uğrayıp Muhammed b. Rüstem’den yardım talep edince Muhammed Hemedan üzerine yürüdü. Semâüddevle mağlûp olarak esir düştü. Bu sırada Hemedan, Dînever ve Şâbûhast’ı (Sâbûrhâst) ele geçirip Büveyhîler’in bu yöredeki hâkimiyetine son veren Muhammed b. Rüstem büyük bir servete kavuştu (İbnü’l-Esîr, IX, 330-331). Ardından Hemedan kısa bir süre için Kürtler ve Deylemli müttefikleri tarafından istilâ edildi (418/1027). Muhammed b. Rüstem, Deylem reisi Ali b. İmrân ve müttefiklerine karşı Nihâvend’de büyük bir zafer kazandı ve Hemedan’ı tekrar zaptetti. Bu zaferden sonra Irâk-ı Acem’in en güçlü hükümdarlarından biri haline gelen Muhammed, Kâkûyî hânedanının kurucusu oldu; ancak Büveyhî Emîri Mecdüddevle’yi metbû tanımaya devam etti.
Sultan Mahmûd-ı Gaznevî, 420’de (1029) Rey ve Cibâl’deki bazı şehirleri ele geçirip Büveyhîler’den Mecdüddevle ve oğlu Dülef’i esir alınca Muhammed b. Rüstem İsfahan’da hutbeyi onun adına okuttu. Sultan Mahmud, Muhammed’den İsfahan’da bulunan Arslan b. Selçuk’a bağlı Oğuzlar’ı katletmesini istediyse de o bunları Azerbaycan’a sürmekle yetindi. Mahmud’un oğlu Mesud’un Hemedan’ı zaptederek İsfahan’a yaklaşması üzerine Hûzistan’a kaçıp Büveyhîler’den Ebû Kâlîcâr ve Celâlüddevle’den yardım istedi (421/1030). Ebû Kâlîcâr kendisine yardım sözü vermesine rağmen Mesud’dan korktuğu için bu taahhüdünü yerine getiremedi. Bu sırada Mesud, babası öldüğünden Gazneli tahtı için kardeşi Muhammed ile mücadele etmek maksadıyla bölgeden ayrıldı. Abbâsî Halifesi Kādir-Billâh araya girip Mesud ile Muhammed b. Rüstem’i uzlaştırmaya çalıştı; Mesud taht mücadelesi yüzünden uzlaşma teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Bu antlaşmaya göre Muhammed, Mesud’un İsfahan’daki temsilcisi (halife) olarak kalacak, buna karşılık kendisine yıllık 20.000 dinar, 10.000 takım elbise, ayrıca hediyeler gönderecekti.
Antlaşmadan sonra İsfahan’a dönen Muhammed b. Rüstem, Hemedan’ı ve diğer bazı şehirleri hâkimiyet sahasına kattı. Sultan Mesud’un taht kavgalarıyla meşgul olduğu dönemde Rey şehrini ve Demâvend bölgesini ele geçirdi. Yezd şehrinde adına para bastırdı ve bu parada sadece Abbâsî halifesinin adına yer verdi. Fakat üzerine gelen Gazneli kuvvetleri karşısında tutunamayıp kaçmak zorunda kaldı. Yaralı olarak Hemedan’a yaklaşık 90 km. uzaklıktaki Ferdcân Kalesi’ne kapandı ve iyileşinceye kadar oradan ayrılmadı (a.g.e., IX, 403). 424 yılı başında (1033) yeniden Gazneliler’le mücadeleye girip Burûcird, Hemedan, Kerec ve İsfahan’ı hâkimiyeti altına aldı. Sultan Mesud, kumandanı Ahmed Yinal Tegin kendisine isyan edince Muhammed ile barış yapmak zorunda kaldı. Antlaşmaya göre Muhammed Gazneliler’e yıllık haraç ödeyecek, buna karşılık Sultan Mesud onu İsfahan hâkimi olarak tanıyacaktı (424/1033). Ancak Muhammed sözünde durmayıp ertesi yıl Gazneliler’e savaş açtı. Bu savaşlarda müttefiki Ferhâd b. Merdâvîc öldürüldü; kendisi de önce İsfahan ile Cerbâzekān arasındaki bir kaleye kapandı, ardından Ebû Kâlîcâr’ın hâkimiyetindeki Hûzistan eyaletine bağlı Îzec şehrine kaçtı. Gazneli kumandanı Ebû Sehl el-Hamdûnî, İsfahan’ı ele geçirip şehrin hazinelerini yağmaladı. Muhammed b. Rüstem’in himayesinde olan İbn Sînâ’nın kütüphanesindeki kitaplar Gazne’ye taşındı. Muhammed b. Rüstem, İsfahan’ı Gazneliler’den geri almak için çok mücadele ettiyse de başarı sağlayamadı. Bunun üzerine önce Burûcird’e, ardından Târum ve Deylem taraflarına gitti. Daha sonra eski antlaşma şartlarına bağlı kalmaya söz vererek Sultan Mesud’a barış teklifinde bulundu. Sultan bu teklifi kabul etti (Safer 428 / Aralık 1036). Buna rağmen her fırsatta Gazneliler’le mücadeleyi sürdüren Muhammed, Irak Oğuzları’nı Gazneliler’e karşı kullandı. Rey yakınlarında cereyan eden savaşta Oğuzlar, Gazneliler’i ağır bir yenilgiye uğrattılar (Cemâziyelevvel 429 / Şubat 1038).
Muhammed b. Rüstem, Selçuklular’ın giderek kuvvetlenmesi üzerine Türkmenler’e ve diğer güçlere karşı kendini emniyet altına almak için İsfahan surlarını tamir ettirdi. Annâzîler’e karşı düzenlediği bir seferden sonra Ebü’ş-Şevk ile bir antlaşma imzalayıp İsfahan’a dönerken yolda vefat etti (Muharrem 433 / Eylül 1041). Yerine büyük oğlu Ebû Mansûr Ferâmurz geçti. Devrinin en kabiliyetli hükümdarlarından olan Muhammed b. Rüstem Büveyhîler, Gazneliler, Selçuklular ve mahallî hânedanların baskılarına rağmen bölgede varlığını sürdürmeyi başarmış, Gazneliler’in Horasan’dan çekilmesinden sonra bağımsız bir hükümdar gibi hareket etmiştir. İbn Sînâ, Büveyhî sarayından kaçıp ona sığınmış ve onun hizmetinde iken ölmüştür. Dânişnâme-i ʿAlâʾî adlı ansiklopedik eserini Muhammed’e ithaf etmiş, birçok kitabını da onun himayesinde kaleme almıştır. İbnü’l-Esîr, Muhammed’in itikadı bozuk biri olduğunu ve bu yüzden İbn Sînâ’yı dinsizlik (ilhâd) konusunda eser yazmaya teşvik ettiğini söyler (a.g.e., IX, 456). Kendisini yakından tanıyan Ebû Sehl el-Hamdûnî’nin bu hususta herhangi bir bilgi vermemesi dikkate alınırsa İbnü’l-Esîr’in kendisini Şiîliğe mütemayil olmasından dolayı böyle itham ettiği düşünülebilir.
BİBLİYOGRAFYA
Muhammed b. Hüseyin el-Beyhakī, Târîḫ (trc. Yahyâ el-Haşşâb – Sâdık Neş’et), Beyrut 1982, s. 14, 16, 26, 84, 235, 288, 289, 383, 416, 417, 473, 499, 540, 551-552, 564, 567, 576, 590, 693.
Mâferrûhî, Meḥâsinü İṣfahân (nşr. Celâleddin el-Hüseynî et-Tahrânî), Tahran 1312/1933, s. 81, 100-101.
Mücmelü’t-tevârîḫ ve’l-ḳıṣaṣ (nşr. Bahâr – Muhammed Ramazânî), Tahran 1318 hş., s. 398, 402-403, 407, 409.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, bk. İndeks.
İbnü’l-Kıftî, İḫbârü’l-ʿulemâʾ (Lippert), s. 418, 421, 422, 425.
İbn Hallikân, Vefeyât, II, 159; V, 64-65.
İbnü’l-İbrî, Târîḫu muḫtaṣari’d-düvel (nşr. Antûn Sâlihânî el-Yesûî), Beyrut 1890, s. 180, 188-189.
Hindûşah es-Sâhibî, Tecâribü’s-selef (nşr. Abbas İkbâl), Tahran 1357 hş., s. 260.
Muhammad Nāzim, The Life and Times of Sulṭān Maḥmūd of G̲h̲azna, Cambridge 1931, s. 65-66, 84-85.
C. E. Bosworth, The Medieval History of Iran, Afghanistan and Central Asia, London 1977, s. 74-81.
a.mlf., “ʿAlāʾ āl-Dawla Abū Jaʿfar Muḥammad”, EIr., I, 773-774.
a.mlf., “Kākūyids”, EI2 (İng.), IV, 465.
Sâdık Seccâdî – Seyyid Ali Âl-i Dâvûd, “Âl-i Kâkûye”, DMBİ, II, 107-111.