https://islamansiklopedisi.org.tr/muvafakatu-sahihil-menkul
Kitabın adı gerek müellifi gerekse başkaları tarafından farklı şekillerde zikredilmiş, bunlar arasında Muvâfaḳatü ṣaḥîḥi’l-menḳūl li-ṣarîḥi’l-maʿḳūl ile Derʾü (Reddü) teʿârużi’l-ʿaḳl ve’n-naḳl isimleri yaygınlık kazanmıştır (Derʾü teʿârużi’l-ʿaḳl, neşredenin girişi, I, 4-7). Eserin, Moğollar’ın yeni bir saldırı hazırlığı üzerine İbn Teymiyye’nin Kahire’den Şam’a geçmesinden sonraki dönemde 713-717 (1313-1317) yılları arasında yazıldığı tahmin edilmektedir. Giriş kısmında belirtildiği üzere kitap, Bâkıllânî’den başlayarak Ehl-i sünnet kelâmcıları tarafından geliştirilen ve Fahreddin er-Râzî ile onu izleyenlerce “kānûn-ı küllî” haline getirilen, akıl ile naklin çatışması durumunda aklın esas alınıp naklin te’vil edilmesi prensibine karşı, doğruluklarında şüphe bulunmadığı takdirde ikisi arasında çatışmanın söz konusu olmayacağı tezini savunmak amacıyla kaleme alınmıştır. Bununla birlikte müellif, eserlerindeki hâkim telif tarzına uygun olarak konuyla doğrudan ilgisi bulunmayan birçok kelâmî ve felsefî tartışmaya da yer vermiştir.
Sistematik bir plana ve konu tasnifine sahip olmayan kitabın muhtevasını, hacimleri birbirinden çok farklı beş bölüm halinde incelemek mümkündür. Birinci bölümün başında nasları anlama hususunda önce muhaliflerin yaklaşımı üzerinde durulmuş, âyet ve hadisleri te’vil ederek mânalarını değiştirme yoluna gidenler ve anlamlarının bilinemeyeceğini ileri sürerek peygamberlere bir nevi bilgisizlik isnat edenler şeklinde belirlenen iki ana grubun görüşleri verilmiştir. Bölümün büyük bir kısmı bu görüş sahiplerinin konuyla bağlantılı istidlâllerinin eleştirisine ayrılmıştır (Derʾü teʿârużi’l-ʿaḳl, I, 8-20, 78-406). Bu arada usûlü’d-dîn meselelerine dalmanın cevazına dair bir bahiste usûlü’d-dînin mahiyeti, konuları, kaynakları ve metodu hakkında bilgi aktarılırken kelâmcıların hem içerik hem yöntem açısından Kitap ve Sünnet’e dayalı gerçek usûlü’d-dînden uzaklaştıkları ileri sürülmüştür (I, 25-78).
Eserin ikinci bölümü ağırlıklı olarak Allah’ın fiillerine tahsis edilmiş olup burada insanların iradî fiillerinin oluşumu, kader, istitâat, Kur’an’ın mahlûk olup olmadığı gibi önemli konularda başlıca kelâm kaynaklarından nakiller yapılmış, bunların red ve tercih yönünden değerlendirilmesine çalışılmıştır (II, 2-344). Üçüncü bölümde âlemin hudûsü ve dolayısıyla Allah’ın varlığı ele alınarak özellikle Fahreddin er-Râzî, Seyfeddin el-Âmidî ve Râzî’nin ilgisi sebebiyle İbn Sînâ’dan uzun nakiller yapılarak eleştiriler yöneltilmiştir (II, 344-IV, 18). Kitabın bundan sonraki bölümünde Allah’ın sıfatları bahsine geçilmiş, burada daha çok Allah’ın cisim olmayışı gibi tenzîhî ve ulüv, istivâ gibi haberî sıfatlara yer verilmiş, ayrıca çeşitli akaid konularıyla ilgili açıklamalar yapılmıştır (IV, 18-VII, 352).
Muvâfaḳatü ṣaḥîḥi’l-menḳūl’ün beşinci bölümünün başında kelâmcılarla filozofların önem verdiği aklî istidlâl (nazar) ile fıtrî ve naklî delillerin ışığı altında mârifetullaha ulaşma konusu tartışılmaktadır. Ardından Mu‘tezile kelâmcıları, ayrıca Eş‘arî, Bâkıllânî, Gazzâlî ve Fahreddin er-Râzî’nin görüşleri aktarılıp incelenirken Aristo ve tâbilerine yapılan atıfların yanında Sâbit b. Kurre, İbn Sînâ, İbn Melkâ ve İbn Rüşd ile bağlantı kurularak yine Râzî’nin görüşleri değerlendirilmekte, bu arada ehl-i kelâmın İslâm’a filozoflardan daha yakın olduğu ifade edilmektedir. Bolca nakil ve bunlara yönelik eleştiriler içeren bu son bölümde zaman zaman Sühreverdî el-Maktûl ve Nasîrüddîn-i Tûsî de konu edinilmiştir. Ayrıca burada Allah’ın varlığını ispat için kullanılan hudûs delili reddedilirken buna karşı fıtrat deliline büyük önem verilmiştir. Bilgi, akıl yürütme ve delil konularının epistemolojik tahlili yapıldıktan sonra kitap çeşitli âlimlerin eserlerinden hareketle Allah’ın ilim, irade, kudret, kelâm sıfatlarını ilgilendiren konuların tenkit ve değerlendirilmesiyle sona ermektedir (VII, 352-X, 319).
Akıl ve nakil ilişkisi bağlamında farklı ekoller arasındaki metodolojik yaklaşımları ayrıntılı fakat dağınık bir şekilde ele alan eser, İbn Teymiyye’nin görüşlerinin yanı sıra birçok müellifin bugün elde bulunmayan teliflerinden nakiller ihtiva etmesi bakımından İslâm düşünce tarihi için önemli bir kaynaktır. Ayrıca illet, hikmet, fiil, istitâat gibi konularda müellifin çokça eleştirip muhalefet ettiği kelâmcı ve filozoflara yakın görüşler ihtiva etmesi ve bazan onlara göre akla daha çok yer verilmesi dikkat çekicidir. Eserde filozoflara yönelik olarak tabii ve nazarî ilimler yerine kendi alanlarına girmeyen ilâhiyat konularına dalmaları, kelâmcılar için de Kitap ve Sünnet metodunun dışına çıkıp felsefî ve cedelî meseleleri ele almaları başlıca tenkit noktasını teşkil etmektedir. Kitapta bir sıralama düzeninin bulunmaması söz konusu görüş ve eleştirilerin anlaşılmasını güçleştirmektedir. İbn Teymiyye kelâmcı ve filozoflara yönelttiği bütün eleştirilerine rağmen, eserinde Kitap ve Sünnet’e dayalı “gerçek” usûlü’d-dîn ve tefekküre karşı olmadığını açıklamıştır. Nitekim kendisinin de söz konusu eleştirilerini yaparken istidlâl ve tartışma usulünü kitabında yoğun olarak kullandığı görülmektedir. Sonuç olarak eser, İbn Teymiyye’nin ilmî birikimini ve mütefekkir yönünü yansıtması bakımından özel bir önem taşımaktadır.
Önce eksik olarak basılan eserin (Minhâcü’s-sünne’nin kenarında, I-IV, Bulak 1321-1322; nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd – M. Hâmid el-Fıkī, I-II, Kahire 1370/1951; I-II, Beyrut 1405/1985) tamamını biri kapsamlı indeks olmak üzere on bir cilt halinde Muhammed Reşâd Sâlim Derʾü teʿârużi’l-ʿaḳl ve’n-naḳl adıyla yayımlamıştır (Riyad 1399-1403/1979-1983). Muhammed Seyyid el-Celyend tarafından kısmen tahkik edilen kitabın (Kahire 1988) başka eksik baskıları da mevcuttur (Beyrut 1405/1985). Eserin I. cildi Akıl-Nakil Çatışması adıyla Türkçe’ye (İstanbul 1996 [1998?]), kısa bir bölümü de Yahya Michot tarafından Fransızca’ya (bk. bibl.) çevrilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Takıyyüddin İbn Teymiyye, Derʾü teʿârużi’l-ʿaḳl ve’n-naḳl (nşr. M. Reşâd Sâlim), Riyad 1399-1403/1979-83; I-XI; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 4-7.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Esmâʾü müʾellefâti Şeyḫi’l-İslâm İbn Teymiyye (nşr. Selâhaddin el-Müneccid), Beyrut 1403/1983, s. 19.
M. Ebû Zehre, İbn Teymiyye: Ḥayâtühû ve ʿaṣruh ârâʾühû ve fıḳhüh, Kahire, ts. (Dârü’l-fikri’l-Arabî), s. 513.
Selâhaddin el-Müneccid, Şeyḫülislâm İbn Teymiyye: Sîretühû ve aḫbârüh ʿinde’l-müʾerriḫîn, Beyrut 1976, s. 37, 63, 146.
N. Heer, “The Priority of Reason in the Interpretation of Scripture: Ibn Taymiyah and the Mutakallimun”, Literary Heritage of Classical Islam: Arabic and Islamic Studies in Honor of James A. Bellamy (ed. Mustansir Mir), Princeton 1993, s. 181-195.
Abdurrahman b. Sâlih b. Sâlih el-Mahmûd, Mevḳıfü İbn Teymiyye mine’l-Eşâʿire, Riyad 1415/1995, I, 206-207.
Binyamin Abrahamov, “Ibn Taymiyya on the Agreement of Reason with Tradition”, MW, LXXXII/3-4 (1992), s. 256-272.
Mustafa Çağrıcı, “İbn Teymiyye’nin Bakışıyla Gazzâlî-İbn Rüşd Tartışması”, İTED, IX (1995), s. 77-126.
Yahya Michot, “Vanités intellectuelles: L’impasse des rationalismes selon le rejet de la contradiction d’Ibn Taymiyyah”, OM, XIX/3 (2000), s. 597-617.