https://islamansiklopedisi.org.tr/nazima
İstanbul’da doğdu. Hilâliahmer’in kurucularından doktor yarbay Ahmed Servet Bey’in oğludur. Dedesi Karantina nâzırlığı yapmış olan doktor Ârif Bey’dir. Aile kökleri baba tarafından Kemah’a, oradan da Kafkasya’ya uzanmaktadır (Yiğit, s. 14-15). Eserlerinde Ali Nazîmâ ismini kullanmakla birlikte asıl adı Mehmed Ali’dir (Çankaya, I, 396-397). Soyadı kanunu çıkınca Yiğit soyadını almış olan Ali Nazîmâ, Millî Mücadele döneminin tanınmış isimlerinden İbrâhim Süreyyâ Yiğit’in ağabeyidir.
Üsküdar’da tamamladığı ilk ve orta öğreniminin ardından Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’ne girdi. Burayı bitirdikten sonra iki yıl Mekteb-i Mülkiyye’nin yüksek kısmına devam etti. 1881’de Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi Türkçe ve Arapça hocalığına tayin edildi. Buradaki görevinin yanında 28 Kasım 1885’te Mekteb-i Mülkiyye’de Fransızca hocası oldu. 13 Aralık 1893’te Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi ders nâzırlığına getirilince ek görevini bıraktı. Bu arada Kasım 1888’de sultânî hocalarından Necib Bey ile beraber Mekteb-i Edeb adıyla özel bir okul açtı. İki yıl sonra kız öğrenci de kabul etmeye başlayan Mekteb-i Edeb’in asıl hizmeti Arapça ve Farsça öğretmek üzere dershaneler açması olmuştur. Devrin tanınmış eğitimci ve ediplerinden Mehmed Zihni Efendi, Muallim Feyzi Efendi ve Muallim Nâci de bu okulda ders vermiş, Zihni Efendi ve Muallim Nâci, Mekteb-i Edeb adını taşıyan ders kitaplarını bu okuldaki görevleri sırasında hazırlamıştır. Necib Bey’in ölümü ve Ali Nazîmâ Bey’in Maarif Nezâreti Tedkīk-i Müellefât Komisyonu üyeliğine getirilmesiyle okul 1890’da kapandı.
Galatasaray’daki görevinden ayrılarak Aşîret Mektebi müdürlüğüne tayin edilen Ali Nazîmâ (1894) kısa bir süre sonra Mekteb-i Mülkiyye müdür muavinliğine getirildi (24 Şubat 1895). Bu okulun Fransızca hocalığı yanında Dârülfünun Ulûm-i Tabîiyye ve Dîniyye Şubesi müdür muavinliği (21 Aralık 1895), Mercan İdâdîsi Fransızca ve tercüme usulü hocalığı (14 Kasım 1900), Dârülmuallimîn ile Vefa İdâdîsi Fransızca hocalığı (1906) görevlerini dönem dönem yürüttü. 1909 yılı başında Mekteb-i Mülkiyye’deki müdür muavinliği görevinden istifa etti. Aynı yıl Dârülfünun Elsine (Filoloji) Şubesi Türk dili müderrisliğine ve bu görev kendisinde kalmak üzere Kadastro Mektebi müdürlüğüne tayin edildi. Kadastro Mektebi’nin kapatılması, Dârülfünun derslerinin kaldırılmasıyla açıkta kaldı. Bir süre sonra yeni kurulan İnâs Dârülfünunu müdürlüğüne ve kavânîn-i câriye muallimliğine getirildi (1916). 1919’da Maarif Nezâreti Telif ve Tercüme Heyeti üyeliğine, aynı yıl Mercan Sultânîsi müdürlüğüne, 1920’de Dârülmuallimât-ı Âliye müdürlüğüne ve Fransızca hocalığına, 1921’de Nişantaşı Sultânîsi müdürlüğü ve Fransızca hocalığına, 1924’te Kadıköy, Davutpaşa, Gaziosmanpaşa orta mektepleri Fransızca hocalığına getirildi. 1925’te yaş haddinden emekliye ayrıldı. Bundan sonra Amerikan Erkek ve Kız kolejleriyle Saint Benoit Lisesi Türkçe, Üsküdar Muhtelit Ortaokulu Fransızca hocalıklarında bulundu. İstanbul’da vefat eden Ali Nazîmâ dürüst ve çalışkan kişiliğiyle tanınmıştır. Ahmed Midhat Efendi, Tarîk gazetesinde çıkan bir yazısında (1315/1899) onun sansasyondan uzak, kalem kavgalarına karışmadan çocuk eğitim ve öğretimi yolunda sürdürmekte olduğu örnek yazı hayatına dikkat çekmektedir. Maarif Vekâleti, 1925 yılında İstanbul Muallimler Birliği’nden “Fazilet Mükâfatı” için bir aday göstermesini isteyince Muallimler Birliği Genel Kurulu’nun teklif ettiği Ali Nazîmâ o yıl bu mükâfatı alan sekiz muallim ve müderris arasında yer almıştır.
Eserleri. İrili ufaklı çok sayıda eser kaleme alan Ali Nazîmâ, daha ziyade Fâik Reşad’la beraber hazırladıkları Mükemmel Osmanlı Lugatı ile (İstanbul 1319, 1320) tanınmıştır. “İnşâ-yi Osmânî’de Müsta‘mel Arabî ve Fârisî Kelimât ve Ta‘birât ve Istılahâtı Hâvîdir” alt başlığını taşıyan bu sözlüğün önsözünde Osmanlı dilinde birçok Arapça ve Farsça kelime kullanıldığı, bunlarla ilgili meselelerin her iki dilde mevcut sözlüklere başvurularak halledilmeye çalışıldığı, ancak bunların ihtiyaca cevap vermekten uzak olduğu, bu sebeple kelimelerin Osmanlı dilindeki anlamlarını içeren bir sözlüğe ihtiyaç bulunduğu belirtilmektedir. Daha çok Arapça ve Farsça kökenli kelimeleri kapsayan sözlükte öz Türkçe karşılıklara yer verilmeye çalışılmış, bu alanda Mütercim Âsım’ın Kāmus Tercümesi ile Ahmed Vefik Paşa’nın Lehce-i Osmânî’sinden yararlanılmıştır. Mükemmel Osmanlı Lugatı Necat Birinci, Kâzım Yetiş, Fatih Andı, Erol Ülgen, Nuri Sağlam ve Ali Şükrü Çoruk tarafından Latin harflerine göre tertip edilmiş, ardından Arap harfleriyle dizini de verilmiştir (Ankara 2002). Nazîmâ’nın Fransızca’dan Türkçe’ye, Türkçe’den Fransızca’ya hazırladığı sözlükleri Lugat-ı Nazîmâ (İstanbul 1901), Lugat-ı Tefeyyüz (İstanbul 1910) ve Mini Mini Lugat-ı Tefeyyüz (İstanbul 1912) adlarıyla yayımlanmıştır. Ali Nazîmâ, hemen hemen her alanda ilk ve orta okulların farklı sınıflarına göre 100’den fazla ders kitabı hazırlamış olup bunların bazıları çeviri-uyarlamadır. Osman Nuri Ergin, alfabenin ve eğitim usullerinin değişmesiyle bu ders kitaplarının artık okunmaz olduğunu ifade etmektedir (Türkiye Maarif Tarihi, III, 835). Yazarın ayrıca Çukulata (İstanbul 1309), Çay (İstanbul 1309), Barbaros’un Hafîdi Metin Hamidiye’nin Kahraman Kumandanı Rauf Bey (İstanbul, ts.) gibi risâleleri; Mükellim (Ahn’den, İstanbul 1303), Nevâbigu’l-kelim (Zemahşerî’den, İstanbul 1303), Yeni Müntehabât-ı Gülistân (Sa‘dî-i Şîrâzî’den, İstanbul 1326) gibi çevirileri bulunmaktadır (eserlerinin dökümü için bk. La clef du français, İstanbul 1934, s. 106-109).
BİBLİYOGRAFYA
Türkiye Maarif Tarihi, II, 568; III, 835-838.
Gövsa, Türk Meşhurları, s. 278-279.
Ali Çankaya, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, Ankara 1968-69, I, 287, 396-397; II, 829, 850, 941-945, 1229.
Türkiye Basmaları Toplu Kataloğu: Arap Harfli Türkçe Eserler: 1729-1928 (haz. Müjgan Cunbur – Dursun Kaya), Ankara 1990, I, 461-478.
Nuyan Yiğit, Atatürk’le Otuz Yıl: İbrahim Süreyya Yiğit’in Öyküsü, İstanbul 2004, s. 14-18.
Hüseyin Namık [Orkun], “Ali Nazîmâ Bey”, Millî Mecmua, sy. 9, İstanbul 1340, s. 139-140.
M. Şakir Ülkütaşır, “Ali Nazimâ (1860-1935)”, TD, XXVI (1972), s. 227-228.
a.mlf., “Ali Nazimâ”, TDEA, I, 114-115.
A. Fidarok, “İçimizden Birkaç İsim”, Kafkasya Gerçeği, sy. 3, Samsun 1991, s. 25.
“Ali Nazima Bey”, TA, II, 89.
İst.A, II, 678.