https://islamansiklopedisi.org.tr/nesefi-mekhul-b-fazl
Hayatıyla ilgili bilgiler son derece sınırlıdır. Ceyhun ile Semerkant arasındaki Nesef şehrinde yaşayan ve çok sayıda âlim yetiştiren bir aileye mensuptur. Leknevî, Mekhûl’ün Ebü’l-Muîn en-Nesefî’nin dedesi olduğunu söyler (el-Fevâʾidü’l-behiyye, s. 216). Zehebî, Müstağfirî’nin günümüze ulaşmayan Târîḫu Nesef’ine dayanarak adının Muhammed olduğunu kaydeder (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 33). Ancak Mekhûl, er-Red ʿalâ ehli’l-bidaʿ (s. 54) ve el-Lüʾlüʾiyyât (vr. 165a) adlı eserlerinde ismini Mekhûl el-Fazl şeklinde verir. Kaynaklarda Muhammed b. Kerrâm’ın öğrencilerinden Yahyâ b. Muâz’ın talebesi olarak gösterilir. Fakat onun fırkalarla ilgili eserinde İbn Kerrâm, Yahyâ b. Muâz ve Kerrâmiyye fırkasına dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Abdülkādir el-Kureşî’nin onu Mekhûl b. Fazl en-Nesefî ve Mekhûl en-Nesefî diye iki ayrı şahıs olarak göstermesi (el-Cevâhirü’l-muḍıyye, III, 498-499) bir zühul eseri olmalıdır. Hayatını Mâverâünnehir’de geçiren Nesefî büyük bir ihtimalle bu bölgede vefat etmiştir.
Zehebî, Nesefî’nin Dâvûd ez-Zâhirî, Ebû Îsâ et-Tirmizî ve Abdullah b. Ahmed b. Hanbel gibi âlimlerden rivayette bulunduğunu, Ebû Bekir Ahmed b. Muhammed b. İsmâil, Müstağfirî gibi kişilerin de kendisinden hadis rivayet ettiğini kaydeder (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 33). Ayrıca, Hanefî mezhebine bağlı olan Nesefî’nin Şâfiî’yi eleştiren bir eser kaleme aldığını belirtir (Târîḫu’l-İslâm, s. 573). Fıkıhla ilgili olarak kaynaklara intikal eden husus, rükûdan önce ve sonra elleri yukarı kaldırmanın namazı bozacağı şeklinde Ebû Hanîfe’den yaptığı nakildir. Mâverâünnehir ve Horasan’da ortaya çıkan mezhep ihtilâfları çerçevesinde bu rivayet tartışılmış, meselâ Ebü’l-Yüsr el-Pezdevî, Hanefîler’in namazda rükûdan sonra ellerini kaldıran Şâfiî imamına uymalarının câiz olmadığını ileri sürmüştür. Siğnâkī ve İtkānî gibi müellifler tarafından ele alınan rivayet müteahhirîn dönemi fıkıh âlimlerince nâdirü’r-rivâye diye zikredilmiş ve bununla amel edilemeyeceği belirtilmiştir (Leknevî, s. 216-217).
Nesefî kurtuluşa erecek fırkanın Ehl-i cemâat’ten ibaret olduğunu kabul etmekte, bunları “Hz. Peygamber’in sünnetine bağlı olan ve bid‘atlardan uzak kalan kesim” olarak tanımlamaktadır (er-Red, s. 62). İmanın asıl, amelin bunun uygulaması olduğunu söyleyen Nesefî iman-amel ilişkisi meselesinde Mürcie’yi, kulların sorumluluk doğuran fiillerinin meydana gelişi hususunda Kaderiyye ve Cebriyye’yi, siyasî görüşleri bakımından Havâric ve Şîa’yı eleştirmektedir (a.g.e., s. 63-69). Kerrâmiyye’den söz etmemekle birlikte Allah’a cisim isnat edilemeyeceğini söylemesi onun İbn Kerrâm’ın görüşlerinden uzak olduğunu göstermektedir. Zâhid bir kişi olarak tanınan Nesefî, el-Lüʾlüʾiyyât adlı eserinde takip ettiği çizgiden zühd dönemi tasavvuf büyüklerinin hayatını bildiği ve bu alanda ortaya konulan literatürden haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Zehebî onun güzel şiirleri bulunduğunu söyler (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 33). Bu husus el-Lüʾlüʾiyyât’ın çeşitli bölümlerinde göze çarpmaktadır (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4801, vr. 172a, 176a, 208a, 256b).
Eserleri. 1. Kitâbü’ş-Şuʿâʿ. Fıkıhla ilgili bir eser olup günümüze intikal etmemiştir. Müellifin namaz içinde elleri yukarı kaldırmanın hükmüne dair Ebû Hanîfe’den yaptığı rivayet bu kitapta yer almaktadır.
2. Kitâb fî fażli sübḥânellāh. Fuat Sezgin Viyana’da bulunan bir nüshasından söz etmektedir (GAS, I, 602).
3. el-Lüʾlüʾiyyât. Kardeşlik, tevazu, adalet, kin ve buğzdan uzak durma, zikir, ihlâs, cihad, iyiliği emredip kötülükten sakındırma, murakabe, tövbe ve pişmanlık gibi elli dolayında ahlâkî-tasavvufî konuyu ele alan bir eserdir. Konular genellikle hadisler, İslâm ve tasavvuf büyüklerinin sözleri ve bazı ibretli hikâyelerle işlenmiş, zaman zaman şiirlere de yer verilmiştir. Büyük ilgi gördüğü anlaşılan, Sem‘ânî’nin Rey’de hocası Ebü’n-Necîb el-Hammâmî’den dinlediğini söylediği eserin (et-Taḥbîr, I, 309) bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Ayasofya, nr. 4801, vr. 165a-264b). Kitabın kısaltılmış bazı bölümlerinin bulunduğu eksik bir nüshası da aynı kütüphanede mevcuttur (Esad Efendi, nr. 1695, vr. 257b-260b). Eserin Ali b. Îsâ b. Muhammed en-Nesefî tarafından ihtisar edilen müellif nüshasının Kahire’de bulunduğu zikredilmektedir (Sezgin, I, 602).
4. er-Red ʿale’l-bidaʿ. er-Red ʿalâ ehli’l-bidaʿ ve’l-ehvâʾ adıyla da kaydedilen eser “yetmiş üç fırka” rivayeti esas alınarak hazırlanmıştır. Ana fırkalar Harûriyye, Revâfız, Kaderiyye, Cebriyye, Cehmiyye ve Mürcie diye altıya ayrılmış, her fırkanın on iki kolu verilerek sayı yetmiş ikiye, kurtuluşa erecek “cemaat” grubuyla yetmiş üçe tamamlanmıştır. Doğu Hanefî-Mâtürîdî fırka geleneğinin zamanımıza ulaşan en eski çalışması olması bakımından ayrı bir önem taşıyan eser orijinal bilgiler içermektedir. Marie Bernand tarafından uzun bir girişle yayımlanan eser (“Le Kitāb al-radd ʿalā’l-bidaʿ D’Abū Muṭīʿ Makḥūl al-Nasafī”, AIsl., sy. 16 [1980], s. 8-126) müellifin kelâm düşünceleri hakkında önemli ip uçları vermiş ve daha sonra yazılan bazı eserlere kaynaklık etmiştir (geniş bilgi için bk. Lewinstein, s. 93-118).
BİBLİYOGRAFYA
Mekhûl b. Fazl en-Nesefî, er-Red ʿalâ ehli’l-bidaʿ ve’l-ehvâʾi’ḍ-ḍâlleti’l-muḍılle (nşr. M. Bernand, AIsl., sy. 16 [1980] içinde), s. 54, 62-69.
a.mlf., el-Lüʾlüʾiyyât, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4801, vr. 165a, 172a, 176a, 208a, 256b.
Ebü’l-Yüsr el-Pezdevî, Uṣûlü’d-dîn (nşr. H. P. Linss), Kahire 1383/1963, s. 241.
Abdülkerîm b. Muhammed es-Sem‘ânî, et-Taḥbîr fi’l-muʿcemi’l-kebîr (nşr. Münîre Nâcî Sâlim), Bağdad 1395/1975, I, 309.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 33.
a.mlf., Târîḫu’l-İslâm: sene 301-302, s. 573.
Kureşî, el-Cevâhirü’l-muḍıyye, III, 498-499.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1430, 1571.
İbnü’l-Gazzî, Dîvânü’l-İslâm (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1411/1990, IV, 123.
Leknevî, el-Fevâʾidü’l-behiyye, s. 216-217.
Brockelmann, GAL Suppl., I, 293, 357-358.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, II, 470.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, XII, 319.
Sezgin, GAS, I, 601-602.
U. Rudolph, al-Māturīdī und die Sunnitische Theologie in Samarkand, Leiden 1997, s. 88-105.
Sönmez Kutlu, Türklerin İslâmlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, Ankara 2002, s. 263-266.
W. Madelung, “Maturidiliğin Yayılışı ve Türkler” (trc. Muzaffer Tan), İmam Mâturîdî ve Maturidilik (haz. Sönmez Kutlu), Ankara 2003, s. 320-321.
K. Lewinstein, “Doğu Hanefi Fırak Geleneği Üzerine Mülahazalar” (trc. Sönmez Kutlu), a.e., s. 93-118.