https://islamansiklopedisi.org.tr/omer-fuadi
Kastamonu’nun Mûsâfakih mahallesinde doğdu. Hayatı hakkında bilinenler Menâkıb-ı Şeyh Şa‘bân-ı Velî ve Türbenâme adlı eserlerinde verdiği bilgilere dayanmaktadır. Menâkıbnâmede babasının kendisini Şâbân-ı Velî’nin (ö. 976/1568) cenaze namazına götürdüğünü, bu sırada henüz küçük bir çocuk olduğunu söyler. Muhtemelen bu ifadeden hareketle son dönemlerde kaleme alınan bazı eserlerde 966 (1559) yılında doğduğu kaydedilmiştir. Yüksek makamlara ulaşma hevesiyle medrese tahsili yaptığını, tahsilini tamamlamasının ardından müftü kâtipliği yapmaya başladığını, daha sonra tasavvufa meylettiğini, bu konuda kitaplar okuduğunu, kendisini saran ilâhî cezbenin kâmil bir mürşide bağlanmadan mârifete dönüşmeyeceğini anlayıp Şâbân-ı Velî Dergâhı’nın üçüncü postnişini Abdülbâki Efendi’ye intisap ederek üç yıl hizmetinde bulunduğunu anlatan Ömer Fuâdî, şeyhinin ölümü üzerine (997/1589) seyrüsülûkünü dergâhın dördüncü postnişini Muhyiddin Efendi’nin yanında tamamladı. Onun ölümünden (1013/1604) sonra dergâhta irşad faaliyetine başladı. Şâbân-ı Velî Dergâhı’nın beşinci postnişini olarak otuz üç yıla yakın irşad görevini sürdürdü. Vefatında Şâbân-ı Velî Türbesi içinde şeyhi Muhyiddin Efendi’nin kabrinin yanına defnedildi. Bursalı Mehmed Tâhir, Ömer Fuâdî’nin adı veya mahlası “Kalbî” olan bir oğlu olduğunu, Yahyâ Efendi Dergâhı Kütüphanesi’nde bir külliyat içinde bazı şiirlerini gördüğünü söyler.
Ömer Fuâdî, Menâkıb-ı Şa‘bân-ı Velî adlı eseriyle Şâbân-ı Velî’nin ve Halvetîliğin Şâbâniyye kolunun tanınması ve yayılmasına büyük katkı sağlamıştır. Dönemin kaynaklarında Halvetiyye kollarından İstanbul merkezli Sünbüliyye ve Sivâsiyye ile Mısır merkezli Gülşeniyye tarikatlarının pîrleri hakkında geniş bilgi yer alırken Halvetî-Şâbânîliğin pîri Şeyh Şâbân-ı Velî’nin inzivâyı tercih etmesi, Bolu’da Hayreddin Tokadî’den hilâfet alıp Kastamonu gibi bir ilde irşad faaliyetinde bulunması sebebiyle kaynaklarda fazla tanıtılmaması Ömer Fuâdî’yi Şâbân-ı Velî hakkında bir menâkıbnâme yazmaya sevketmiştir. Onun bu eseri kaleme almasının bir sebebi de Halvetiyye tarikatının İstanbul dışında Kastamonu merkezli olmak üzere Anadolu’ya nüfuzunu Şeyh Şâbân-ı Velî sayesinde sağlamak istemesidir. Ömer Fuâdî eserde kendisine kadar ulaşan Halvetî silsilesine (Pîr Ömer Halvetî, Ahî Mîrem, İzzeddin Türkmânî, Sadreddîn-i Hiyâvî, pîr-i sânî Yahyâ-yı Şirvânî, Muhammed Bahâeddin Erzincânî, Cemâl-i Halvetî, Hayreddin Tokadî, Şâbân-ı Velî, Osman Efendi, Hayreddin Efendi, Abdülbâki Efendi, Muhyiddin Efendi) vurgu yaparak Şâbâniyye’yi müstakil bir şube haline getirmeyi amaçlamıştır. Şâbân-ı Velî’nin türbesini inşa edip irşadın yapıldığı camiyi bir tarikat âsitânesine dönüştürmesi bunun göstergelerinden biridir. Bu anlamda kendisi Şâbâniyye tarikatının ikinci pîri kabul edilebilir. Ömer Fuâdî, şeyhi Muhyiddin Efendi’nin tavsiyesi ve I. Ahmed’in veziri Murad Paşa’nın kethüdâsı ve Şâbân-ı Velî’nin müridlerinden Himmet Dede’nin oğlu Ömer Kethüdâ’nın maddî desteğiyle türbenin inşasına başlamış, ancak Murad Paşa’nın Diyarbekir’de ölümünden sonra II. Osman’ın sadrazamı Nasuh Paşa’nın Ömer Kethüdâ’yı katlettirmesi yüzünden yarım kalan inşaat 1019’da (1610) halktan toplanan yardımlarla tamamlanmıştır. Ömer Fuâdî tarikat içi kurumlaşmayı sağlarken Kadızâdeliler’in evliya kabirlerinin ziyareti, türbe yapımı, tasavvufî şahsiyetlerden istimdad edilmesi ve devranın cevazına dair yönelttikleri tenkitlere özellikle Menâkıbnâme ve Türbenâme’de şeyhülislâm fetvalarına dayanarak verdiği cevaplarla tarikatın meşruiyet ve yaygınlık kazanması hususunda gayret göstermiştir. Onun çabalarıyla Anadolu’da yaygınlık kazanan Halvetîliğin Şâbâniyye silsilesi halifelerinden İsmâil Çorûmî ile devam etmiştir. Şâbâniyye, XVII. yüzyılın ikinci yarısında Karabaşiyye ve onun alt kolu olan Nasûhiyye vasıtasıyla İstanbul’a girme imkânı bulmuştur. Aynı zamanda şair olan Ömer Fuâdî’nin şiirlerinde mahallî söyleyişler, deyimler, atasözleri ve özdeyişler önemli bir yer tutar. Çoğunlukla divan şiirinin geleneklerine bağlı kalmış ve heceyle yazılmış üç ilâhinin dışında aruz veznini kullanmıştır.
Eserleri. 1. Menâkıb-ı Şerîf-i Pîr-i Halvetî Hazret-i Şa‘bân-ı Velî. Beş bölümden oluşan eserin birinci bölümünde gerçek velîlik ve keramet meselesi izah edilmiş, ikinci bölümde Şâbân-ı Velî’nin tarikat silsilesi verilmiş, üçüncü bölümde Seyyid Sünnetî Efendi’nin, dördüncü bölümde Şâbân-ı Velî’nin menkıbeleri anlatılmış, son bölümde Şâbân-ı Velî’den sonra 1030 (1621) yılına kadar makamda şeyhlik yapan dört halifenin biyografilerine yer verilmiştir. Ömer Fuâdî daha önce yazdığı geniş menâkıbnâmeyi kısaltıp bu eseri meydana getirdiğini söyler. 1026 (1617) yılında tamamlanan eser Türbenâme ile birlikte basılmış (Kastamonu 1294) ve L. Nihal Yazar tarafından matbu nüsha esas alınarak neşredilmiştir (bk. bibl.).
2. Türbenâme. Eserde Şâbân-ı Velî Türbesi’nin yapılışı ve inşaat sürecinde karşılaşılan güçlükler anlatılmaktadır. Kitabın yazma nüshaları genellikle Menâkıb-ı Şeyh Şa‘bân-ı Velî ile bir arada bulunmaktadır.
3. Bülbüliyye. 1033 (1624) yılında yazılan 1190 beyitlik mesnevi tarzındaki eserde aşk ve vahdet teması işlenmiş olup kuşların bülbülün figanından duydukları rahatsızlığı Süleyman peygambere şikâyet etmeleri dile getirilmektedir. Manisalı Birrî Efendi (ö. 1128/1716) aynı adı taşıyan eserinde Ömer Fuâdî’nin Bülbüliyye’sinden geniş ölçüde faydalanmıştır. Mesnevinin tenkitli metnini İlyas Yazar neşretmiştir (İstanbul 2001).
4. Risâle-i Hâbiyye. Hâbnâme türündeki 678 beyitlik mesnevi 989 (1581) yılında yazılmıştır. Eser Gencay Zavotçu tarafından bir incelemeyle birlikte neşredilmiştir (bk. bibl.).
Ömer Fuâdî’nin ayrıca çoğu risâle hacminde manzum ve mensur yirmi beşi aşkın eseri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Muslihu’n-nefs, Risâle-i Tevhîdiyye, Şevkiyye fî hakkı devrâni’s-sûfiyye, Sadefiyye, Şerh-i Risâle-i Zenbilî Ali Efendi fî hakkı devrânı sûfiyye, Şerh-i Vird-i Settâr (Yahyâ-yı Şirvânî’nin “Yâ settâr” diye başlayan virdinin şerhi), Risâle-i Halvet, Makāle-i Ferdiyye ve Risâle-i Virdiyye, Mecmûa-i İlâhiyyât, Risâle-i Aseliyye li-medhi Ashâbı Resûlillâh, Risâle-i Güllâbiyye, Silsilenâme, Risâle fi’z-zikir, Risâle-i Müsellesât, Risâle-i Hüviyye, Risâle-i Saâdetiyye, Kasîde-i Pendiyye, Hayâtiyye, Tercüme-i Mi‘yârü’t-tarîka.
BİBLİYOGRAFYA
Osmanlı Müellifleri, I, 118-119.
Ziya Demircioğlu, Kastamonu Evliyaları, Kastamonu 1962, s. 26.
a.mlf., Şeyh Şa’bân-ı Veli ve Postnişinleri, Kastamonu 1983, s. 20.
İhsan Ozanoğlu, Türk Büyüklerinden Ünlü Bilgin ve Mutasavvıf Şa’bân-ı Veli: Hayatı, Eserleri ve Külliyesi, Kastamonu 1966.
a.mlf., Şa’bân-ı Velî Menâkıbı, Kastamonu 1967.
Abdulkerim Abdulkadiroğlu, Halvetîlik’in Şa‘bâniyye Kolu: Şeyh Şa‘bân-ı Velî ve Külliyesi, Ankara 1991, s. 60-64.
L. Nihal Yazar, Halvetîliğin Şa’bâniyye Kolu: Menâkıb-ı Şa’bân-ı Velî ve Türbenâme, [baskı yeri ve tarihi yok] (Mas Matbaacılık).
Hilâl Baysar, Ömerü’l-Fuâdî Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri (yüksek lisans tezi, 1991), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
İlyas Yazar, Ömer Fuadi: Hayatı, Eserleri, Edebî Kişiliği ve Bülbüliyyesinin Metni, İstanbul 2001.
Necdet Yılmaz, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (17. Yüzyıl), İstanbul 2001, s. 94-98.
J. J. Curry, “Defending the Cult of Saints in Seventeenth-Century Kastamonu: Ömer el-Fu’âdi’s Contribution to Religious Debate in Ottoman Society”, Frontiers of Ottoman Studies (ed. C. Imer – K. Kiyotaki), London 2005, I, 139-148.
Gencay Zavotçu, Türk Edebiyatı’nda Hâbnâme ve Ömer Fu’âdî’nin Hâbiyye Risâlesi, Kocaeli 2007.
Mustafa Tatcı, “Şeyh Ömer Fuadî ve Saadetiyyesi”, Yedi İklim, sy. 41, İstanbul 1993, s. 38-40.