https://islamansiklopedisi.org.tr/osman-dikne
Doğum tarihi ve ailesinin kimliği konusunda çeşitli rivayetler vardır. Bazı kaynaklara göre 1836’da Osmanlı Devleti’nin Habeş eyaletinin idarî merkezi olan Sevâkin’de doğmuştur. Ayrıca Fransa’nın Rouen şehrinde bir Fransız ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiği, asıl adının Georges Nisbet olduğu ve müslüman olan üvey babasının onu önce Kahire’deki askerî okulda okuttuğu, ardından Sevâkin adasına yerleştiği de belirtilir. Osmanlı arşiv belgelerinde ise onun Mağrib asıllı veya Mekkeli bir tüccar olduğu gibi farklı kayıtlar vardır. Kendisinin ise ailesinin aslen Diyarbekirli olduğunu ve Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethettiği zaman Sevâkin’e gelip yerleştiğini, bu bölgedeki Hedendeve kabilesiyle yaptıkları evlilikler neticesinde onlarla karıştığını söylediği nakledilir. Sudan’da XIX. yüzyılda önemli görevlerde bulunan Mısırlı devlet adamı İbrâhim Fevzi Paşa da onu Türk asıllı olarak belirtir. Dikne lakabı ise bir görüşe göre Diknât kabilesi ile evlilik yoluyla akrabalık kurmasına dayanır.
Doğu Sudan’daki halk arasında yaygın olan Şâzeliyye tarikatının Meczûbiyye koluna intisap eden Osman Dikne, yaşadığı bölgenin dinî önderlerinden ve bu kolun postnişini Şeyh Tâhir el-Meczûb’dan fıkıh dersleri aldı. Kısa sürede dinî kişiliğiyle çevresinde saygı duyulan bir kişi haline geldi. Sevâkin, Tûker ve Keselâ’nın bulunduğu Etbere ile Kızıldeniz arasındaki bölgeyi çok iyi bildiği ve bölgedeki gelişmeleri takip ettiği anlaşılan Osman Dikne bir dönem Osmanlı Mısır idaresi tarafından memur tayin edildi, kendisine “bey” lakabı dahi verildi. Sevâkin’de mülk sahibi oldu ve Mısır ile ticarî ilişkiler kurdu. Sevâkin ile Hicaz ve Mısır arasında başta pamuk olmak üzere devekuşu tüyü alım satımı yanında köle ticaretiyle de uğraştı. Hatta o dönemde kesin olarak yasaklanan bu ticareti devam ettirmesi yüzünden İngilizler’in baskısı sonucu bir müddet Osmanlı Mısır idaresi tarafından tutuklandı. Bu sebeple hem Mısır hidivliğine hem de onlar üzerinde büyük nüfuz sahibi olan İngilizler’e karşı nefret duyguları beslemeye başladı. 1877’de Dârfûr’a gitti, orada bazı sıkıntılarla karşılaştı ve kaçmak zorunda kaldı. 1882 yılında Urâbî Paşa’nın Mısır’da başlattığı isyan hareketine iştirak etti, ardından Sevâkin’e döndü. Kendisini mehdî ilân eden Muhammed Ahmed el-Mehdî ile yakınlık kurdu. Mehdî tarafından Doğu Sudan’da Arap soylulardan tecrit edilmiş bir konumda yaşayan Bece kabilelerine emîr tayin edildi. Mehdînin cihad davetini bölgedeki taraftarlarına ileterek etrafında pek çok adam topladı ve İngiliz-Mısır yönetimine karşı mücadele edecek şekilde teşkilâtlandırdı.
Osman Dikne bu faaliyetleri sırasında Tûker ile Kızıldeniz tepelerinin en önemli yerleşim yeri Sinkât’ı ablukaya alarak buraya erzak ve mühimmat geçişini engelledi ve ardından Sevâkin kışla kumandanı Mehmed Tevfik Bey’in idaresindeki 100 kadar askere saldırdı. Sudan’ın idarî merkezi Hartum ile Sevâkin arasındaki telgraf hattını keserek haberleşmeyi engelledi. 5 Ağustos 1883’te İngiliz-Mısır ordusuna 500-600 adamıyla saldırdı. Karşı tarafa önemli ölçüde zayiat verdirdi, bu arada kendisi de ciddi bir şekilde yaralandı. 11 Eylül’de Kubâb’da 500 kişilik Mısır birliğine karşı çarpıştı. Girişilen iki saldırıda İngiliz-Mısır ordusundaki askerlerin tamamı yok edildi. 15 Ekim’de Ebint’te 200 Mısır askeri ile içlerinde İngiltere’nin Sevâkin konsolosu Moncrieff’in de bulunduğu diğer sivilleri katletti. 5 Kasım’da Kızıldeniz sahilindeki savaşa 250 adamı katıldı ve Doğu Sudan kumandanı Mahmud Paşa Tâhir komutasındaki 400 Mısır askerini tamamen yok etti. Temeynâb’da 2 Aralık 1883’te 1100 kişilik Mısır birliğini de aynı âkıbete uğrattı.
Mehdî’nin Doğu Sudan emîri olarak cepheden cepheye koştu. Acımasızlığı ve birbiri ardınca kazandığı başarılarla ün kazandı. Mehdî hareketinin önde gelen emîri oldu. 4 Şubat 1884’te Kızıldeniz sahiline yönelik ikinci saldırısına 3000 adamıyla katıldı. Tamamına yakını Mısırlı askerlerden oluşan ve başında Valentine Baker Paşa’nın bulunduğu 6000 kişilik İngiliz ordusuna büyük zayiat verdirdi. 8 Şubat’taki Ûkâk saldırısında yine başarılı oldu. Üç gün sonra Doğu Sudan’da önemli bir yerleşim yeri olan Keselâ üzerine yürüdü ve burada 4500 adamından sadece 100’ünü kaybederken karşı taraftaki 1500 askerden 1100’ünü yok etti. 29 Şubat 1884’te Kızıldeniz sahilinde İngiltere’den gönderilen General Graham kumandasındaki 24.000 askerden oluşan büyük bir İngiliz birliğine önemli ölçüde zayiat verdirdi. Teemmây’daki son büyük saldırısında da yine Graham kumandasındaki İngiliz birliklerini bozdu (12 Mart 1884).
Mehdî Muhammed Ahmed’in 22 Haziran 1885’te ölümü ve yerine Abdullah b. Muhammed et-Teâyişî’nin geçmesinden sonra Osman Dikne’nin taraftarları artık eskisi gibi mücadeleyi sürdüremediler. 8 Nisan 1888’de Nil ile Etbere nehrinin birleştiği yerde yapılan savaşta İngiliz kumandan Herbert Kitchener’in (Lord Kitchener) birliklerine karşı savaşan Mahmûd Ahmed ve Osman Dikne’nin güçleri üstünlük sağlayamadı ve bozguna uğradı. 1888 yılı Aralık ayında General Grinfell’in birlikleri karşısında da epeyce güç kaybedildi. Osman Dikne bu savaşta bir kolunu kaybetti. 8 Nisan 1898’deki savaşta Kitchener karşısında ağır bir yenilgiye uğradı, zorlukla kaçabildi. 1899 yılı Kasım ayında Kordofan’ın güneyinde yapılan ve Mehdî hareketinin önde gelenlerinin tamamının öldürüldüğü savaşın ardından 19 Ocak 1900’de yakalandı. Sudan-Mısır sınırındaki Vâdîhalfâ’da çok sıkı göz hapsinde tutuldu. 1926 yılında burada öldü. Kabri daha sonra bu bölgede kurulan Nâsır Barajı sebebiyle kaldırılıp Mehdî hareketi öncesinde yaşadığı Kızıldeniz sahilindeki memleketine nakledildi.
Mehdî hareketinin Sudan’ın bütün düzenini bozduğu ilk yıllarında Osman Dikne hakkında İstanbul’a ulaştırılan bilgiler son derece olumsuzdur. Bu şahsın hem Mısır askerlerine karşı hem de yerli halka aşırı derecede zulmünden bahsedilir. Daha sonra II. Abdülhamid’in Kızıldeniz bölgesinde artan İtalyan sömürgeciliğine karşı Osman Dikne’ye ulaştırılmak üzere bir ferman gönderdiği ve Keselâ’yı düşman işgalinden kurtarmasını istediği bilinmektedir. 1894 yılında Hicaz Valisi Hasan Hilmi Paşa, özel adamlarını Osman Dikne’ye yardım götürmeleri için göndermeye çalışmış ve onunla ilgili bilgileri İstanbul’a aktarmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
BA, Y.PRK.UM, nr. 8/89, 14/31, 30/37, 30/96.
BA, Y.PRK.BŞK, nr. 28/47.
Ismā‘īl b. Abd al-Qādir, The Life of the Sudanese Mahdi (trc. Haim Shaked), New Brunswick 1978, s. 4, 138-142, 144-149.
İbrâhim Fevzi Bâşâ, es-Sûdân beyne yedey Ġurdûn ve Kitşinir, Kahire 1319, I, 176-180, 187-189, 194, 196; II, 237-249.
W. S. Blunt, Gordon at Khartoum, London 1912, s. 200, 203.
J. S. Trimingham, Islam in the Sudan, London 1949, s. 153-154.
Mekki Shibeika, British Policy in the Sudan (1882-1902), London 1952, s. 180, 183-184, 187-188, 206-209.
A. B. Theobald, The Mahdīya: A History of the Anglo-Egyptian Sudan (1881-1899), London 1952, s. 64-66, 169, 177, 221.
P. M. Holt – M. W. Daly, A History of the Sudan, London 1961, s. 81, 93, 96-97, 111-112, 119.
Dırâr Sâlih Dırâr, Târîḫu’s-Sûdân el-ḥadîs̱, Beyrut 1968, s. 146-152.
Naûm Şukayr, Târîḫu’s-Sûdân (nşr. M. İbrâhim Ebû Selîm), Beyrut 1981, s. 385, 420-434, 559-563, 650-651.
C. Fluehr-Lobban v.dğr., Historical Dictionary of the Sudan, London 1992, s. 232-233.