https://islamansiklopedisi.org.tr/ravendi-muhammed-b-ali
Kâşân yakınlarındaki Râvend kasabasında doğdu. Bir ulemâ ailesine mensuptur. Babasını küçük yaşta kaybettiğinden tahsiliyle dayısı Tâceddin Ahmed b. Muhammed b. Ali ilgilendi. Muhtemelen 570-580 (1174-1184) yıllarını dayısının yanında geçirdi ve onunla birlikte Irak’ın çeşitli şehirlerini gezdi, kendisinden hat ve tezhip dersleri aldı. Dinî ilimleri Fahreddin Belhî, Bahâeddin Yezdî ve Safiyyüddin İsfahânî gibi âlimlerden okudu. Son Irak Selçuklu sultanı II. Tuğrul’un hat hocası olan diğer dayısı Zeynüddin Mahmûd, sultanın bizzat yazdığı mushaf için bir müzehhip aradığını duyunca yeğeni Râvendî’yi ona takdim etti. 585’te (1189) dayısı Zeynüddin ile birlikte gittiği Mâzenderan’da hastalandı ve altı ay sonra memleketine geri dönmek zorunda kaldı. Mâzenderan dönüşü sıkıntılı günler yaşayan Râvendî, bu sırada Hemedan eşrafından Emîr Seyyid Fahreddin Alâüddevle Arabşah’ın üç oğluna muallim tayin edildi. Altı yılını Hemedan’da bu ailenin yanında geçirdi. Râḥatü’ṣ-ṣudûr’u yazma düşüncesi de bu yıllarda doğdu; ancak II. Tuğrul’un vefatını (590/1194) takip eden yıllar karışıklık içinde geçtiği için buna imkân bulamadı. Bu ortamda inzivaya çekilip bilgi toplamakla meşgul oldu ve eseri 599’da (1202-1203) yazmaya başlayıp bir iki yıl içerisinde tamamladı. II. Tuğrul’un ölümüyle Irak Selçukluları yıkıldığından eserini o sırada Anadolu Selçuklu tahtında oturan II. Rükneddin Süleyman Şah’a takdim etmek üzere (Râhatü’s-sudûr, II, 461) Konya’ya gitti. II. Süleyman Şah’ın da 600’de (1204) vefatı üzerine kitabını yeni sultan I. Gıyâseddin Keyhusrev’e ithaf etmek isteyen Râvendî bu fırsatı ancak sultanın 603’te (1207) Antalya’yı fethi münasebetiyle yakaladığını belirtir (a.g.e., I, 62-64). Râvendî’nin ifadelerinden, Hemedan’a gelip I. Keyhusrev’in cömertliğinden ve âlicenaplığından bahseden Cemâleddin Ebû Bekir b. Ebü’l-Alâ er-Rûmî adlı bir tâcirin teşvikiyle Konya’ya giderek eseri sultana takdim ettiği anlaşılmaktadır (a.g.e., II, 423-424; neşredenin girişi, s. XVIII). Râvendî, Antalya’nın fethinden bahsettiğine göre 603 (1207) yılından sonra ölmüştür.
Tam adı Râḥatü’ṣ-ṣudûr ve âyetü’s-sürûr olan esere müellif peygamberleri, Resûl-i Ekrem’i, ashap ve tâbiîn ile ulemâyı methederek başlar. Gıyâseddin Keyhusrev’in lakap ve şeceresinden söz ettikten sonra kitabı nasıl yazdığını anlatır. Râḥatü’ṣ-ṣudûr, esas itibariyle Selçuklular’ın tarih sahnesine çıkışlarından son Irak Selçuklu sultanı II. Tuğrul’un ölümüne kadar gelen tarihlerini içerir. Sonradan ilâve edilen bölümde ise (II, 345-373) 590-595 (1194-1199) yılları arasında meydana gelen olaylar hakkında bilgi verilir. Bu bölüm tamamen nakillerden ibarettir. Eserin en önemli bölümü Irak Selçuklu sultanları Arslanşah ile II. Tuğrul dönemini (1160-1194) anlatan kısmıdır. Müellif bu bölümü yazarken birinci elden kaynaklara dayanarak ayrıntılı bilgiler vermiştir. Eserde hattatlık hakkındaki bölüm (II, 403-410) hatt-ı mensûbun mahiyetini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Sade bir üslûpla kaleme alınan esere eklenen şiir ve darbımesellerin dili ağırdır. Darbımesellerin hemen tamamı adı anılmadan Ebû Mansûr es-Seâlibî’nin Kitâbü’l-Ferâʾid ve’l-ḳalâʾid adlı eserinden iktibas edilmiştir.
Râvendî sultana ve okuyuculara ahlâkî öğütler vermek amacıyla eserine şiir, vecize ve atasözleri almış, ancak zaman zaman ölçüyü kaçırarak konu dışına çıkmış ve bu yüzden tenkide uğramıştır. Kitapta bulunan 2799 beyitten sadece 511’i müellife aittir. Diğerleri başta Firdevsî’nin Şâhnâme’si olmak üzere çeşitli eserlerden alınmıştır. Râvendî’nin Selçuklu tarihinin ilk dönemi için başvurduğu yegâne kaynak Zahîrüddîn-i Nîsâbûrî’nin Selcûḳnâme adlı eseridir (a.g.e., I, 64). Bunun yanında Ebû Tâhir-i Hâtûnî’nin Târîḫ-i Âl-i Selçûḳ’undan da faydalanmıştır (I, 128-129). Muhammed b. Muhammed el-Hüseynî el-Yezdî el-ʿUrâża fi’l-ḥikâyeti’s-Selcûḳıyye’yi, Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî Câmiʿu’t-tevârîḫ’in Selçuklular’la ilgili bölümünü ve Kadı Ahmed Gaffârî Târîḫ-i Cihânʾârâ adlı eserini yazarken Râḥatü’ṣ-ṣudûr’u kaynak olarak kullanmıştır. Daha önce bazı bölümleri yayımlanmış olan eserin (Storey, I, 257) tamamı Muhammed İkbal tarafından neşredilmiştir (London 1921). Mücteba Mînovî bu neşri bazı ilâvelerle tekrar yayımlamış (Tahran 1333, 1364 hş., 1364/1985), eseri ayrıca Ali Ekber İlmî de neşretmiştir (Tahran 1343 hş.). Râḥatü’ṣ-ṣudûr Ahmet Ateş tarafından aynı adla Türkçe’ye çevrilmiştir (I-II, Ankara 1957-1960). II. Murad zamanında Yazıcızâde Ali tarafından telif edilen Târîh-i Âl-i Selçûk’un (TSMK, Revan Köşkü, nr. 1391) ikinci bölümü Râḥatü’ṣ-ṣudûr’un tercümesinden ibarettir. Râvendî, Râḥatü’ṣ-ṣudûr’da Râfizîler (II, 364) ve Usûl-i Hüsn-i Hat (s. 409) adıyla iki eser daha kaleme aldığını, ayrıca I. Gıyâseddin Keyhusrev’e sunmak üzere peygamberler, evliya ve hükümdarların sîretlerini anlatan bir eser yazmak istediğini kaydeder (II, 425).
BİBLİYOGRAFYA
Râvendî, Râhatü’s-sudûr (trc. Ahmet Ateş), Ankara 1957-60, I, 62-64, 128-129; II, 345-373, 403-410, 423-425, 461; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. IX-XXX.
Zahîrüddîn-i Nîsâbûrî, Selcûḳnâme (nşr. M. Ramazânî), Tahran 1332, Akay Mirza İsmâil Han Afşar Hamîdülmülk’ün mukaddimesi, s. 3-8.
Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî, Câmiʿu’t-tevârîḫ (nşr. Ahmed Ateş), Ankara 1960, neşredenin girişi, II/5, s. 5-26.
Muhammed b. Abdullah el-Hüseynî el-Yezdî, el-ʿUrâża fi’l-ḥikâyeti’s-Selcûḳıyye (trc. Abdünnaîm M. Haseneyn – Hüseyin Emîn), Bağdad 1979.
Browne, LHP, II, 117, 297, 303, 327.
Storey, Persian Literature, I, 256-257; II, 747-749.
İbrahim Kafesoğlu, Sultan Melikşah Devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu, İstanbul 1953, s. XIII.
K. A. Luther, The Political Transformation of the Seljuq Sultanate Iraq and Western Iran: 1152-1187 (doktora tezi, 1964), Princeton University, s. 277-278.
Hânbâbâ, Fihrist, II, 2420.
V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan (haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 30-31.
Abdülkerim Özaydın, Sultan Muhammed Tapar Devri Selçuklu Tarihi (498-511/1105-1118), Ankara 1990, s. XV.
G. M. Curpalidis, “Selçuklu Devleti’nin Tarihiyle İlgili Fars Kaynaklarının Tektolojik Tahlili (“Atebetü’l-ketebe” Adlı XII. Yüzyılın Belge Derlemesi ve Muhammed er-Râvendî’nin “Rahat es-sudûr ve Âyet es-surûr Eserinin Kıyaslanması Temelinde”)”, Uluslararası Osmanlı Öncesi Türk Kültürü Kongresi Bildirileri (haz. Azize Aktaş Yasa – Sevay Okay Atılgan), Ankara 1997, s. 120-124.
Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998, s. 126-127.
Cl. Cahen, “Selçuklu Devri Tarih Yazıcılığı”, TAD, VII/12-13 (1969), s. 205-218.
Affan Seljuq, “Saljuqid Period and the Persian Historiography”, IC, LI/3 (1977), s. 181-184.
Carole Hillenbrand, “Rāwandī”, EI2 (İng.), VIII, 460-461.