İran’ın millî destanı ve Fars edebiyatının en büyük eserlerinden biri kabul edilen Şâhnâme, bütün dünya klasikleri arasında da eşsiz bir yere sahiptir. Şâhnâme’nin (Şehnâme) ilk redaksiyonuna muhtemelen 370 (980) veya 380’de (990) başlanmış ve 408 (1018) yılının ardından son biçimini almıştır. Firdevsî eserini bölümler halinde yazmaya başlamış ve yazımı tamamlanan bölümler arasında bağlantı kurduktan sonra 394’te (1004) ilk redaksiyonunu bitirmiştir. Bu sırada otuz yedi yaşındaki oğlunu kaybeden Firdevsî eserini ithaf edeceği bir hükümdar arayışına girmiştir. O zamana kadar Gazneli Hükümdarı Sultan Mahmud ile tanışma fırsatı bulamadığından hükümdarın kardeşi Nasr b. Sebük Tegin ile Vezir Ebü’l-Abbas Fazl b. Ahmed el-İsferâyînî sultanla tanışmasını sağlamıştır. Bu arada muhtemelen Şâhnâme’nin ikinci redaksiyonu tamamlanmışsa da Vezir Fazl b. Ahmed’in 404 (1014) yılında ölümüyle Firdevsî eserini Sultan Mahmud’a sunamamıştır.
Şâhnâme’nin Sultan Mahmud’a sunuluşu meselesinin şüphe ile karşılanmasına sebep, bazı rivayetlerdir. Bir rivayete göre Firdevsî, Gazne’ye giderek Sultan Mahmud’a eserini takdim etmiş, fakat sultan, yeni vezir Ahmed b. Hasan-ı Meymendî’nin müdahalesiyle esere lâyık bir ödül vermemiştir. Bunun üzerine Firdevsî aldığı 60.000 dirhemi hükümdarın gözdesine, hamamcıya, meyhâneciye, bozacıya dağıtmış ve bir hicviye yazıp Gazne’den ayrılmıştır. Diğer bir rivayete göre Sultan Mahmud Şâhnâme’yi okuduktan sonra şaire, “Benim ordumda Rüstem’den güçlü nice pehlivan var” deyince Firdevsî, “Ama Tanrı Rüstem gibisini bir daha yaratmadı” cevabını vermiş, bu söze hiddetlenen sultan Firdevsî’yi öldürtmek istemişse de şair Herat’a kaçmış ve Sultan Mahmud için 100 beyitlik bir hicviye kaleme almıştır. Üçüncü bir rivayete göre Gazne’den ayrılan Firdevsî Taberistan’a gitmiş, burada Bâvend hânedanından Emîr İspehbed Şehriyâr’a sığınarak hem Şâhnâme’yi hem Sultan Mahmud hakkındaki hicviyeyi takdim etmiştir. Ancak İspehbed Şehriyâr, Sultan Mahmud’a duyduğu saygıdan dolayı hicviyeyi satın alıp yakmış ve Firdevsî’ye de bundan kimseye bahsetmemesini tembihlemiştir. Buradan memleketi Tûs’a dönen Firdevsî yoksulluk içinde yaşamış ve burada ölmüştür. Bazı araştırmacılar, Sultan Mahmud ile Firdevsî arasındaki anlaşmazlığın temelinde hükümdarın Sünnî oluşunun yattığını, bu yüzden Şiî olan Firdevsî’ye karşı soğuk davrandığını, ayrıca Şâhnâme’de Türkler hakkında iyi bir tablo çizilmediğini, hatta bir kölenin oğlu olması dolayısıyla Sultan Mahmud’un eski İran şahlarına karşı öfke duyduğunu ileri sürer.
İlk insanın (Keyûmers) yaratılışından başlayan Şâhnâme, İran’da Araplar’ın egemen olduğu döneme kadar geçen zaman sürecindeki İran’ın destansı tarihiyle gerçek bilgileri harmanlayarak verir. Eserin kaynaklarını IX. yüzyılın sözlü gelenekleriyle mensur ve manzum şâhnâmeler oluşturur. Bunlar sırasıyla Sâsânî Hükümdarı I. Hüsrev (Enûşirvân) devrinden (531-579) kalma bir tür resmî İran tarihi olan mensur Ḫudâynâme, Ebü’l-Müeyyed-i Belhî’nin mensur Kitâb-ı Gerşâsb’ı, Sâmânîler devri Horasan sipehsâlârı ve Tûs hâkimi Ebû Mansûr Muhammed b. Abdürrezzâk’ın dört yazara hazırlattığı mensur Şâhnâme-yi Ebû Manṣûrî (346/957) ve Mes‘ûdî-yi Mervezî ile Dakīkī’nin manzum şâhnâmeleridir.
Şâhnâme’de Pîşdâdîler, Keyânîler, Eşkânîler ve Sâsânîler dönemine ait destansı olaylar ele alınır. Cemşîd, Dahhâk, onunla savaşan demirci Gâve, Ferîdun, yedi güç işi başaran Zaloğlu Rüstem, Turan ülkesinin hükümdarı Efrâsiyâb (Alp Er Tonga), Keykâvus, Keyhusrev, İsfendiyâr, Dârâ, İskender gibi simalar eserde yer alır. Bu arada Türk kültürüyle ilgili bilgiler de aktarılır. Şâhnâme destanlarıyla, başta Türk ve Çin destanları olmak üzere Doğu Asya destanları arasında ne gibi ortak yanlar ve etkileşimler olduğu bugüne kadar araştırılmamıştır. Güçlü doğa ve savaş tasvirlerinin yer aldığı esere zaman zaman Bîjen ile Menîje öyküsünde olduğu gibi aşk hikâyeleri de serpiştirilmiştir. Şâhnâme’de az miktarda Arapça kelime bulunur. Eserde modern Farsça’da kullanılan bazı kelimelerin eski biçimlerine ve fazla kullanılmayan fiillere sıkça rastlanır. Bazı ifadeler sehl-i mümteni niteliği taşır. Mesnevi tarzında, mütekārib bahrinin “feûlün feûlün feûlün feûl” vezniyle yazılan Şâhnâme’deki beyit sayısı yazmalara göre 48.000 ile 52.000 arasında değişmektedir. Uzun mesnevilerin kaleme alınmasına elverişli olan bu bahir daha sonra yazılan şâhnâmelerde de kullanılmıştır. Fars edebiyatında en çok taklit edilen eserlerden biri Sa‘dî-yi Şîrâzî’nin Gülistân’ı, diğeri Firdevsî’nin Şâhnâme’sidir. Osmanlı hükümdarları, Şâhnâme örneğini göz önünde bulundurarak kendileri için değişik adlarla şehnâme yazdırmışlardır. Fâtih Sultan Mehmed’den IV. Murad dönemine kadar geçen sürelerde “Selimnâme”, “Süleymannâme”, “Şehinşahnâme” gibi isimlerle kaleme alınan manzum eserlerde bu hükümdarların savaşları, kahramanlıkları destansı bir dille anlatılmıştır.
Şâhnâme ilk defa XII. yüzyılda Eyyûbîler devri edip ve tarihçisi Bündârî tarafından Arapça’ya çevrilmiştir (I-II, nşr. Abdülvehhâb Azzâm, Kahire 1350). Eseri ilk defa Turner Macan dört cilt halinde yayımlamış (Kalküta 1829), bunu İran’da, Hindistan’da ve Avrupa’da yapılan birçok baskısı izlemiş, M. Jules Mohl eseri Fransızca tercümesiyle birlikte neşretmiştir (I-VII, Paris 1838-1878; Tahran 1353). J. August Vullers, Macan ve Mohl’ın neşirlerini esas alarak Şâhnâme’nin ilk iki cildini, Samuel Landauer de III. cildini yayımlamış (Leiden 1877-1884), bu neşir daha sonra F. A. Rosenberg, Fritz Wolff ve Saîd-i Nefîsî tarafından tamamlanmıştır (Tahran 1314/1934). Eserin ilk tenkitli neşri Rusya’da Evgeny Eduardovic Bertels’ın başkanlığında gerçekleştirilmiştir (I-IX, Moscow 1960-1971).
1971 yılında Şâhnâme’yi edebî, tarihî, sosyal vb. açılardan incelemek, tenkitli neşrini yapmak üzere İran Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak Bünyâd-ı Şâhnâme-i Firdevsî oluşturulmuştur. Bu kurumun ilk başkanı Müctebâ Mînovî’nin denetiminde yürütülen çalışmaların uzun zaman alacağı görülünce eserin parçalar halinde yayımına karar verilmiş ve ilk defa Dâstân-ı Rüstem ü Sührâb (Tahran 1352 hş./1973), Dâstân-ı Fürûd (Tahran 1354 hş./1975) ve Dâstân-ı Siyâvûş (Tahran 1363 hş./1984) basılmıştır. Celâl Hâlikī Mutlak birçok nüshaya dayanarak Şâhnâme’yi yeniden neşretmiş (VI. cildini Mahmûd Emîr Sâlâr, VII. cildini Ebü’l-Fazl Hatîbî ile birlikte; I-VIII, New York 1987-2008; Tahran 1386 hş.), B. W. Robinson eserin tamamını İngilizce’ye çevirmiştir (I-IX, London 2002).
Şâhnâme’de anlaşılmayan bazı kelimeler için Abdülkādir el-Bağdâdî Luġat-i Şâhnâme adıyla Farsça-Türkçe bir sözlük hazırlamıştır. Eserde Şâhnâme’nin kelime kadrosunu incelerken açıklanması gereken Farsça kelimelere, ülke ve yer adlarına, ayrıca nâdir kelimelere yer verilmiştir. Bazı kelimelerin gramer özellikleri hakkında bilgi verilmiş, ayrıca şâhid beyitler yazılmıştır. Bu çalışma Carolus Salemann tarafından yayımlanmıştır (
Lugat-i Şâhnâme: Lexicon Šahnâmianum, St. Petersburg 1895). Şâhnâme’nin minyatürlü çeşitli yazmalarının neşirleri gerçekleştirilmiş, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan minyatürlü yazmaların on altısından yapılan seçmeler İran hükümdarlığının 2500. yılı dolayısıyla hazırlanan albümde yer almıştır. Şâhnâme ayrıca birçok yönüyle çeşitli araştırmalara konu olmuştur (Şâhnâme üzerine yapılan diğer çalışmalar için bk. Blois, V, 100-138).
BİBLİYOGRAFYA Rieu, Catalogue of the Persian Manuscripts, II, 533-541; H. Massé, Firdousi et l’épopée nationale, Paris 1935; Abdülhüseyin Nûşîn, Vâjenâmek der Bâre-i Vâjehâ-yi Düşvâr-i Şâhnâme, Tahran, ts. (İntişârât-i Bünyâd-i Ferheng-i Îrân); Zebîhullah Safâ, Ḥamâse-serâyî der Îrân, Tahran 1333 hş., s. 171-283; M. Emîn Riyâhî, Osmanlı Topraklarında Fars Dili ve Edebiyatı (trc. Mehmet Kanar), İstanbul 1995, s. 153-158; Fr. de Blois, Persian Literature: A Bio-bibliographical Survey, London 2004, V, 100-138; Ahmet Ateş, “Şahnâmenin Yazılış Tarihi ve Firdevsî’nin Sultan Mahmud’a Yazdığı Hicviye Meselesi Hakkında”, TTK Belleten, XVIII/70 (1954), s. 159-168; Menûçihr-i Murtazavî, “Muḳallidîn-i Şâhnâme der Devre-i Moġūl ve Tîmûrî ve Târîḫ-i Manẓûm-i Şemseddîn-i Kâşânî”, Neşriyye-i Dânişgede-i Edebiyyât-ı Tebrîz, XIV/2, Tebriz 1341, s. 141-175; XIV/3 (1341), s. 323-352; A. S. Melikian-Chirvani, “Le livre des rois, miroir du destin”, SIr., XVII/1 (1988), s. 7-46; Djalal Khaleghi-Motlaqh, “The Long Road to a Critical Text of the Shahname”, Manuscripts of the Middle East, III, Leiden 1988, s. 54-59; E. Sims, “The Illustrated Manuscripts of Firdausi’s Shâhnâma Commissioned by Princes of the House of Tîmûr”, Ars Orientalis, XII, Washington 1992, s. 43-68; F. I. Abdulaheva, “A Turkish Prose Version of Firdawsī’s Shāhnāma in the Manuscript Collection of the St. Petersburg State University Library”, Manuscripta Orientalia, III/2, Helsinki 1997, s. 50-57; Yusuf Öz, “Şehnâme Tercümeleri ve Sözlükleri”, Nâme-i Âşinâ, IV/3, Ankara 2002, s. 5-24; H. Ritter, “Firdevsî”, İA, IV, 643-649; W. L. Hanaway, “Shâhnâma”, Dictionary of the Middle Ages (ed. J. R. Strayer), New York 1989, XI, 220-223; Cûya Cihânbahş, “Şâhnâme-i Firdevsî”, DMT, IX, 511-515; Mehmet Kanar, “Firdevsî”, DİA, XIII, 125-127; Ahmad Tafazzolī, “Bonyād-e Šāh-nāma-ye Ferdowsī”, EIr., IV, 361; P. P. Soucek, “Demotte Šāh-nāma”, a.e., VII, 277-278.
Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul'da basılan 38. cildinde, 289-290 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.