REŞÎDÎLER - TDV İslâm Ansiklopedisi

REŞÎDÎLER

آل رشيد
Müellif: MADAWI al-RASHEED
REŞÎDÎLER
Müellif: MADAWI al-RASHEED
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2008
Erişim Tarihi: 24.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/residiler
MADAWI al-RASHEED, "REŞÎDÎLER", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/residiler (24.11.2024).
Kopyalama metni

Hâil (Hâyil) merkez olmak üzere Cebelişemmer bölgesinin yönetimini ellerinde bulunduran Reşîdîler, Şemmer kabilesinin dört kolundan en büyüğü olan Abde’ye mensuptur. Reşîdî ileri gelenleri, kendilerinin aslen Araplar’ın Kahtânî koluna mensup olduklarını ve Yemen krallarından Şimmer b. Amluk’un soyundan geldiklerini iddia ederler.

1779’da Suûdî-Vehhâbî güçleri Hâil emirliğini ele geçirdikleri sırada yönetim Abde aşiretinden İbn Ali ailesindeydi. Hâil, Mezopotamya-Hicaz ticaret ve hac güzergâhında bulunması ve Cebelişemmer bölgesinin ticaret merkezi olması bakımından önemliydi. 1818’de Mehmed Ali Paşa kuvvetleri Dir‘iye’ye hâkim olunca Cebelişemmer bölgesi Suûdî hâkimiyetinden çıktı. Bu dönemde bölgede Osmanlı hâkimiyetinin yeniden tesis edilmesini destekleyen Abdullah b. Reşîd’in kardeşi Ubeyd ile birlikte İbn Ali ailesine karşı başlattığı mücadele 1835’te Abdullah b. Reşîd’in Hâil emirliğini ele geçirmesiyle sonuçlandı.

XIX. yüzyılın son çeyreğinde Reşîdîler’in hâkimiyet alanı Necid’in büyük bölümüyle Kasîm, Riyad ve Hayber’e kadar yayılmış durumdaydı. 1880’lerin sonunda Şam ve Necid arasında yaşayan Arap aşiretlerinin en güçlüsü ve en büyüğü olarak görünen Reşîdîler bölgedeki en büyük rakipleri olan Suûdî ailesine karşı da üstünlük sağladılar. Riyad 1891-1902 yılları arasında Reşîdîler’in yönetiminde kaldı. Reşîdî emîrleri bu başarılarından dolayı o zamana kadar Cebelişemmer emîri olarak anılırken bundan sonra Necid emîri unvanını da kullanmaya başladılar.

Reşîdî emîrlerinin ekonomik gücü Osmanlı Devleti’nden gelen malî destek, vahada sahip oldukları geniş araziler, Cebelişemmer çevresinde siyasî hâkimiyetlerini kabul ettirdikleri kabilelerden topladıkları, hac ve ticaret kervanlarından aldıkları vergiler sayesinde giderek arttı. En büyük gelir kaynakları Arabistan’ı Irak, İran ve Hindistan’a bağlayan ticaret yoluydu. Ayrıca Hâil, Mekke ve Medine’ye giden kervan güzergâhının önemli bir merkeziydi. Elde ettikleri gelirlerin bir kısmını kabilelere dağıtmaları Reşîdî emîrlerinin bölgedeki gücünü arttıran bir etkendi.

Osmanlı hâkimiyetini kabul eden Reşîdîler’in güçlenmesi Vehhâbî-Suûdî ittifakına karşı Osmanlı lehinde önemli bir gelişmeydi. Ancak Reşîdîler’in 1891’de Suûdî ailesinin merkezi Riyad’ı ele geçirerek bölgede önemli bir güç haline gelmeleri ve sürekli yayılmacı politika izlemeye çalışmaları hem Hicaz, Suriye ve Basra gibi vilâyetlerin yetkililerini hem de Osmanlı hükümetini endişelendirmeye başladı. Bu endişe 1890’ların sonuna doğru onların Küveyt üzerine yürüyecekleri söylentisiyle iyice arttı. Çünkü bu durumda, 1899’da Küveyt şeyhi Mübârek es-Sabâh ile himaye anlaşması imzalayan İngiltere ile karşı karşıya gelme ihtimali söz konusuydu. Osmanlı yönetimi bölgedeki aşiret çekişmelerinin dış müdahaleye yol açacak noktaya gelmesini istemiyordu.

Reşîdîler 1900’lü yıllardan itibaren güç kaybına uğramaya başladılar. Küveyt şeyhi Mübârek es-Sabâh, Reşîdîler’e ait büyük bir kervanı ele geçirerek ilk önemli darbeyi vurdu. Ardından Riyad eski emîri ve Suûdî ailesinin lideri Abdurrahman b. Faysal, Reşîdî yönetiminden memnun olmayan kabilelerin desteğini sağladı. Şubat 1901’de Mübârek es-Sabâh’ın kuvvetleri, Müntefik aşireti reislerinden Sa‘dûn ve Abdurrahman b. Faysal’ın kuvvetleriyle birlikte Reşîdîler’e karşı saldırıya geçtilerse de başarılı olamadılar. Fakat ardından İbn Suûd, Riyad’ı geri almayı başardı (15 Ocak 1902). Bu tarihten itibaren Reşîdî-Suûdî mücadelesi kesintisiz devam etti. İbn Suûd, 1906’da Reşîdî Emîri Abdülazîz b. Mut‘ab’ın da (Müt‘ib) hayatını kaybettiği savaş sonrasında Kasîm’i de ele geçirerek Reşîdîler’e büyük bir darbe vurdu. Bu darbenin ardından meydana gelen ve yıllarca süren aile içi çekişmeler sonucu 1906-1920 yılları arasında dört Reşîdî emîri hayatını kaybetti. Reşîdîler artık sadece Hâil ve yakın çevresinde hüküm sürüyordu. Reşîdî-İbn Suûd rekabetinde taraf olmayan Osmanlı hükümeti nihayet İbn Suûd’un siyasî gücünü tanıyarak onu önce Kasîm kaymakamı, sonra da 1914’te kurulan Necid vilâyetine vali olarak tayin etti.

I. Dünya Savaşı Reşîdîler için bir dönüm noktası oldu. İngilizler, Suûdîler’le ilişkilerini geliştirirken Osmanlı tarafını tutan Reşîdîler’i etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Reşîdîler, İngilizler’in yardımıyla Osmanlılar’a karşı isyan eden Şerîf Hüseyin’i desteklemediler. Osmanlı hükümeti savaş boyunca Reşîdîler’e mühimmat ve maddî yardım sağlamaya devam etti. Savaştan sonra Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle oluşan boşluğu önemli ölçüde İngiltere doldurdu. Suûdîler, İngilizler’in desteğiyle 1921 yılında Reşîdîler’i kesin yenilgiye uğrattılar. Bu tarihten itibaren bölge Suûdîler’in kontrolü altına girdi. Son Reşîdî Emîri Muhammed Tallâl Riyad’da hapsedildi, ailenin ileri gelenleri Suriye ve Irak’a sürgüne gönderildi. Bugün Suudi Arabistan’da Reşîdîler’e mensup bazı aileler yaşamakta, ancak hiçbir nüfuzları bulunmamaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

Ch. M. Doughty, Travels in Arabia Deserta, London 1923, I, 594-619.

Abdullah es-Sâlih el-Useymîn, Neşʾetü imâreti Âli Reşîd, Riyad 1401/1981.

Madawi al-Rasheed, Politics in an Arabian Oasis: The Rashidis of Saudi Arabia, London 1991, tür.yer.

a.mlf., A History of Saudi Arabia, Cambridge 2002, s. 26-30, 43-44.

a.mlf., “Durable and Non-Durable Dynasties: The Rashīdīs and Sa‘ūdīs in Central Arabia”, British Journal of Middle Eastern Studies, XIX/2, Durham 1992, s. 144-158.

M. Abdullah ez-Zeârîr, İmâretü Âli Reşîd fî Ḥâʾil, [baskı yeri yok] 1997.

Zekeriya Kurşun, Necid ve Ahsa’da Osmanlı Hâkimiyeti: Vehhabî Hareketi ve Suud Devleti’nin Ortaya Çıkışı, Ankara 1998, s. 133-193.

J. H. Mordtmann, “İbn Reşîd”, , V/2, s. 778-780.

J. Mandaville, “Ḥāyil or Ḥāʾil”, , III, 326-327.

Elizabeth M. Sirriyeh, “Rashīd, Āl”, a.e., VIII, 438-439.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 19 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER