https://islamansiklopedisi.org.tr/rusafi-muhammed-b-galib
Belensiye’nin (Valencia) küçük bir sayfiye kasabası olan Rusâfe’de doğdu. 555 (1160) yılında yirmi yaşını tamamlamadığına göre (Abdülvâhid el-Merrâküşî, s. 290) 536’da (1141-42) doğmuş olmalıdır. Küçük yaşta ailesi Mâleka’ya (Malaga) göç etti. Kısa sürelerle oradan ayrılan Rusâfî bir süre Gırnata’da kaldı ve şehrin valisi Muhammed b. Abdülmelik b. Saîd’e kasideler sundu. Burada Muhammed b. Abdurrahman el-Kütendî ile tanışınca onunla karşılıklı şiir söylediler. İlk Muvahhid hükümdarı Abdülmü’min el-Kûmî’nin Endülüs’ü zaptetme seferleri sırasında Endülüs halifesinin övülmesi için Cebelitârık’ta 555’te (1160) düzenlenen şiir yarışmasına Rusâfî de katıldı ve halifenin huzurunda takdir toplayan uzun bir methiye okudu (Dîvân, nr. 34; Abdülvâhid el-Merrâküşî, s. 287-290). Gerek bu şiiri gerekse Muvahhidler’in diğer ileri gelenleri için söylediği methiyeleri dolayısıyla Muvahhidler’in övgü şairi diye anıldı.
Akıl, onur, iffet, hilim ve sabır erdemleriyle övülen Rusâfî şiiri bir geçim vasıtası olarak görmedi, geçimini baba mesleği olan elbise tamirciliği ve terzilikle sağladı. Onun Mâleka çarşısındaki terzi dükkânı Doğu Endülüs’ün şair ve yazarlarının buluşma yeriydi. Şair bir dizesinde (Dîvân, nr. 64), küçük yaşta memleketi Rusâfe’den ayrılması ve elbise tamirciliğiyle geçimini sağlaması bakımından kendini küçük yaşta vatanı Musul’dan ayrılan ve aynı mesleği icra eden ünlü şair Serî er-Reffâ’ya benzetir. Edebiyat eleştirmenleri, maddî çıkar gözetmeden Muvahhidler’in gelişini kutlayan ve ileri gelenlerine övgüler yazan Rusâfî ile yine maddî çıkar gözetmeden Murâbıtlar’ın gelişini kutlayan İbn Hafâce arasında paralellik kurar. Bu sebeple M. Rıdvân ed-Dâye’nin, Rusâfî’nin övgüleriyle geçimini sağlamak için Endülüs ve Mağrib beldelerini, Mâleka, Gırnata ve Merakeş’i dolaştığına dair kanaati (Fi’l-Edebi’l-Endelüsî, s. 67-81) isabetli görünmemektedir. Methiyelerinin çok az olması bunu teyit etmektedir; ancak kendisine verilen ödülleri de geri çevirmemiştir (Dîvân, neşredenin girişi, s. 16-17). Rusâfî genç yaşta Mâleka’da vefat etti.
Doğu Endülüs şairlerinin hemen hemen tamamı gibi Rusâfî de Doğu Arap şiirinin geleneklerine bağlıydı. Dolayısıyla, zecel türü şiirin en büyük temsilcisi Kurtubalı İbn Kuzmân’ın çağdaşı olmasına rağmen müveşşah ve zecel gibi Endülüs’e özgü şiir türlerine iltifat etmemiştir. Gerek kazanç sağlamak amacıyla şiir söylememiş olması gerek klasik kaside formunu tercih etmesi gerekse Muvahhidler’i övgüyle karşılaması ve özellikle orijinal tasvir şiirleri sebebiyle İbn Hafâce şiir ekolüne mensup sayılır. Makkarî, tasvir şiirlerindeki yenilikleri dolayısıyla Rusâfî için Endülüs’ün İbnü’r-Rûmî’si nitelemesinde bulunmuştur (Nefḥu’ṭ-ṭîb, III, 486). Ancak İbnü’r-Rûmî’nin bu alanda ortaya koyduğu yenilikler daha çok aklî iken Rusâfî’ninkiler hayalîdir. Şiirlerinin çoğu tasvir temasında olan Rusâfî, özellikle beş veya daha az beyitten oluşan şiirlerinde (maktûât) çok başarılı tasvirler, yeni benzetmeler ve yeni mânalar ortaya koymuştur. Çiçek tasvirlerine dair olan “nevriyyât” türü şiirlerinde İbn Derrâc’ın etkisi görülür. İşbîliye (Sevilla) ırmağını tasvir ettiği şiirine kendisinden sonra gelen birçok şairin nazîre yazdığı kaydedilir (Dîvân, neşredenin girişi, s. 23; Abdülvâhid el-Merrâküşî, s. 291). Rusâfî, şiirlerinin önemli bir kısmında küçük yaşta ayrıldığı memleketi Rusâfe ve Belensiye’ye duyduğu özlemi dile getirmiştir (İbn Saîd el-Mağribî, II, 298-299; Makkarî, IV, 9-10). Bunun dışında methiye, mersiye, gazel ve ihvâniyyât temalarında şiirleri bulunmaktadır. Edebî nesir alanında da örnekler ortaya koyduğu anlaşılan Rusâfî’nin kalem tasviriyle ilgili bir parçasını Lisânüddin İbnü’l-Hatîb kaydetmektedir (el-İḥâṭa, II, 514-515).
İbnü’l-Ebbâr, Rusâfî’nin ellerde dolaşan divanının kaybolduğunu belirtir. İhsan Abbas, tarih ve edebiyat kaynaklarını tarayarak oluşturduğu divanını Dîvânü’r-Ruṣâfî el-Belensî adıyla yayımlamış (Beyrut 1960), bunun geliştirilmiş ikinci baskısı da yapılmıştır (Beyrut-Kahire 1403/1983). Teresa Garulo, İhsan Abbas’ın oluşturduğu divanın İbnü’l-Hatîb’in el-İḥâṭa’sından (II, 505-515), İbn Asker el-Gassânî’nin Târîḫu Mâleḳa’sından, İbn Büşrâ’nın (Bişrî) ʿUddetü’l-celîs’inden (Cambridge 1992, s. 95-96) ve kendisinin “ar-Rusâfî de Valencia, Poemas”ından (İspanyolca neşredenin girişi ve şiirlerin İspanyolca’ya tercümesi, Madrid 1980, 1986) tamamlanabileceğini ifade etmektedir (EI2 [Fr.], VIII, 652).
BİBLİYOGRAFYA
Muhammed b. Gālib er-Rusâfî, Dîvân (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1403/1983, şiir nr. 34, 64; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 13, 16-17, 23.
Abdülvâhid el-Merrâküşî, el-Muʿcib fî telḫîṣi aḫbâri’l-Maġrib (nşr. M. Saîd el-Iryân – Muhammed el-Arabî), Kahire 1383/1963, s. 286-292.
İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib, I, 426; II, 162, 167, 264, 298-299.
İbnü’l-Hatîb, el-İḥâṭa, II, 505-515.
Makkarî, Nefḥu’ṭ-ṭîb, II, 335-336; III, 486, 513-515; ayrıca bk. I-V, tür.yer.
A. R. Nykl, Hispano-Arabic Poetry, Baltimore 1946, s. 326-327.
J. T. Monroe, Hispano-Arabic Poetry, London 1974, s. 292-301.
Hikmet Ali el-Evsî, el-Edebü’l-Endelüsî, Kahire 1976, s. 68, 70, 71, 77, 82, 86, 150, 179.
T. Garulo, ar-Rusāfī de Valencia, Madrid 1986.
a.mlf., “al-Ruṣāfī”, EI2 (Fr.), VIII, 652.
M. Rıdvân ed-Dâye, Fi’l-Edebi’l-Endelüsî, Beyrut-Dımaşk 1421/2000, s. 67-81, 136.
D. J. Wasserstein, “al-Rusāfī”, Encyclopedia of Arabic Literature (ed. J. S. Meisami – P. Starkey), London 1998, II, 667-668.