SEMERKANDÎ, Muhammed b. Eşref - TDV İslâm Ansiklopedisi

SEMERKANDÎ, Muhammed b. Eşref

محمّد بن أشرف السمرقندي
Müellif: İLHAN KUTLUER
SEMERKANDÎ, Muhammed b. Eşref
Müellif: İLHAN KUTLUER
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2009
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/semerkandi-muhammed-b-esref
İLHAN KUTLUER, "SEMERKANDÎ, Muhammed b. Eşref", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/semerkandi-muhammed-b-esref (21.11.2024).
Kopyalama metni

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Taşköprizâde, Semerkandî’nin hal tercümesine dair hiçbir bilgiye sahip olunamadığını belirtir (Miftâḥu’s-saʿâde, II, 179). Nisbesinden Semerkant’ta doğduğu veya orada yetiştiği anlaşılmakta, ilmî hayatını faal olarak sürdürdüğü XIII. yüzyılın son çeyreği Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Merâga’da kurmuş olduğu rasathânede ünlü meslektaşlarıyla çalıştığı zamana denk gelmektedir; ancak Semerkandî bu heyet içinde yer almamıştır. eṣ-Ṣaḥâʾifü’l-ilâhiyye adlı kitabının bir nüshasına (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1688) düşülen nottan kendisinin 1287 yılında Mardin yöresinde bulunduğu, buradaki öğrencilerin ısrarı üzerine Şerḥu’l-Muḳaddimeti’l-Burhâniyye adlı eserini kaleme aldığı ve bu şerhi Artuklu Sultanı Kara Arslan’a takdim ettiği anlaşılmaktadır. Yaşadığı dönemde mantıkçı olarak dikkat çekmiş, tartışma sanatı üzerine yazdıkları alanının standart bir metni haline gelmiş, nihayet kelâm ilmi sahasında yazdıklarıyla din ilimlerinde önemli bir birikime sahip bulunduğunu ortaya koymuştur. Kâtib Çelebi’nin, Semerkandî’nin 600 (1203) yılı dolaylarında öldüğünü söylemesi (, I, 105) bir yanılgı eseri olmalıdır. Çünkü Semerkandî bu tarihten çok sonra 675 (1276-77) yılı için bir yıldız takvimi hazırlamış, 680’li (1281) yıllarda eser vermeyi sürdürmüş, mantığa dair bir kitabını 692’de (1293) tamamlamıştır. el-Muʿteḳadât adlı eserinin bir öğrencisi tarafından istinsah edilen nüshasında (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2432) Semerkandî’nin 22 Şevval 702 (9 Haziran 1303) tarihinde öldüğü kaydedilmektedir (, VIII, 1038; ayrıca bk. Bingöl, , sy. 19 [1991], s. 173-174).

Semerkandî’nin Öklid geometrisi üzerine yazdığı ve asıl ününü borçlu olduğu Eşkâlü’t-teʾsîs adlı eser hacminin küçüklüğüne rağmen İslâm dünyasında yaygın biçimde okunmuş, hakkında çok sayıda şerh ve hâşiye kaleme alınmış, özellikle Kadızâde-i Rûmî’nin şerhi Osmanlı medreselerinde uzun yıllar ders kitabı olarak okutulmuştur. Eserin girişinde belirtildiğine göre bazı arkadaşları Semerkandî’den matematiğe giriş niteliğinde (berâhînü’l-ulûmi’l-hisâbiyye) bir el kitabı yazmasını istemiş, o da bütün bu bilgilerin Öklid geometrisindeki temel şekillerden (eşkâlü’t-te’sîs) hareketle ortaya konabileceğini düşünmüştür. Semerkandî’ye göre Öklid’in geliştirdiği geometri yöntemini -fizik bilimlerin yöntemine bağlı olan sonraki kuşaklara mensup bazı bilginler hariç- bütün bilginler izlemiştir. Kendisi de bu yöntemi kolay anlaşılır tarzda ortaya koymak üzere eserini kaleme almak istemiştir. Onun geometriye hesap ve ölçüm işlemleri gibi pratik amaçlarla yaklaştığı izlenimini veren giriş cümleleri Kadızâde tarafından garipsenmemiştir. Nitekim Kadızâde’nin açıklamasında cebir ve ölçüm işlemleri aritmetik bilimlerin birer dalı sayılmakta, ancak bu tür işlemlere ait teorik dayanakların son tahlilde Öklid geometrisinde bulunduğu Semerkandî ile birlikte vurgulanmaktadır (Eşkâlü’t-teʾsîs, s. 35-38). Müellif eserinde pratik yarar fikrinden hareket etmekle birlikte teorik esaslara inmenin gereğini de derinden hisseder. Gregg de Young’a göre eser ve şerhindeki bu yaklaşımda geleneksel Eflâtuncu ve Yeni Eflâtuncu ezelî metafizik idealar, matematik (özellikle geometrik) formlar ve değişime tâbi fizik nesneler ontolojisine dayalı olan geometrinin, fizik dünyasının hesap ve ölçüm gibi gündelik tecrübesiyle ilgili işlem pratiğinden tamamen müstakil bir ilim olduğu fikri gözetilmiştir. Dolayısıyla Semerkandî ve yorumcusu, daha erken tarihlerde İhvân-ı Safâ’nın vurguladığı ve ikincisine daha az önem atfettiği zihnî ve duyusal geometri ayırımını esas almıyor görünmektedir. Gregg eserde ele alınan Öklidci önermelerin, ölçme pratiğiyle dolaylı bir ilişkisi kurulsa da hem cebir hem de ölçme işlemleriyle doğrudan ilgisinin bulunmadığına da dikkat çekmektedir. Bu durumdan Semerkandî’nin -Elementler’in II. kitabından eserine aldığı- söz konusu Öklidci önermeleri gizli bir geometrik cebire giriş olarak gördüğü sonucu çıkarılabilir. Eserin girişini Öklid’in Arapça’da Uṣûlü’l-hendese veya Kitâbü’l-Uṣûl diye bilinen eserinden alınmış tanımlar ve postulatlar izlemekte, eserin büyük kısmı, yine Elementler’de bulunan toplam 465 önermeden çıkarılmış otuz beş temel önermeden oluşmaktadır. Bu önermelerden yirmi dokuzu Elementler’in I. kitabından, beşi I. kitabın başlangıç bölümünden, biri de VI. kitabın ilk önermesinden alınmadır (Young, Zeitschrift für Geschichte, s. 58-61).

Semerkandî, mantık alanındaki üstün başarısını Ḳısṭâsü’l-efkâr fî taḥḳīḳi’l-esrâr adlı eserinde ortaya koymuştur. Bu kitaba yazılan şerhler kendisinin İslâm mantık tarihinde önemli bir yer edindiğini göstermektedir. Ancak bu şerhlerin ilki bizzat kendi kaleminden çıkmadır. Bu tutumundan şerhe esas olan metni öğretim maksadıyla yazdığı ve iyi bir şerhin örneğini bizzat vermek istediği sonucu çıkarılabilir. Sistematik bir bütünlüğe sahip olan eserin geleneksel tasavvurât (kavramlar) ve tasdîkāt (önermeler) ayırımına dayalı genel mantık konularını içerecek biçimde yazılmış olması da bunu ortaya koymaktadır. Semerkandî mantığın gerekliliğini temellendirmek için önce bilgiyi zorunlu ve nazarî olması bakımından ikiye ayırmaktadır. Ona göre bütün bilgilerin akıl yürütmeyle veya zihnî çabayla elde edilmeyen zorunlu bilgiler olması durumunda bilinmeyen hiçbir şey olmayacak, aynı şekilde bütün bilgilerin nazarî olması durumunda akıl yürütme için ortada bir dayanak kalmayacağından hiçbir şeyi bilinmeyecektir. Mantık, bilinenden bilinmeyene ulaştıran akıl yürütme işlemini belli şart ve yöntemler uyarınca bir kanuna bağlama işidir. Bu mantık kanunu sayesinde zihin hem akıl yürütme işleminin formuna hem de bilgi içeriğine ilişkin hataları önleyen bir kurallar toplamı olarak tanımlanmalıdır. Eserinde Fârâbî, İbn Sînâ, Esîrüddin el-Ebherî, Gazzâlî, Fahreddin er-Râzî ve Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî gibi otoritelere başvuran Semerkandî, gerek mütekaddimîn gerekse müteahhirînin çeşitli kavramsal yaklaşımları karşısında eleştirel bir tutum almaktan çekinmemiştir. Semerkandî’nin kitabının sonunda kıyas teorisine bağlı olarak mantıktaki cedel bahsine paralel biçimde araştırma ve tartışma yöntemleri konusunu ele alması ve özgün bir yaklaşımla müstakil eser verdiği “âdâbü’l-bahs” disiplinini bu şekilde mantığa eklemiş olması dikkat çekicidir (Bingöl, Felsefe Dünyası, sy. 20 [1996], s. 10-33).

Semerkandî “Allah’ın zât ve sıfatlarını, başlangıç ilkeleri ve nihaî amaçları açısından mümkün varlıkların durumunu İslâm kanununa dayalı olarak araştıran ilim” şeklinde tanımladığı kelâm ilminde müteahhirîn yöntemine bağlı kalmış, bilhassa Fahreddin er-Râzî’nin çizgisini izlemeye çalışmıştır. Bu tanımdaki İslâm kanunu tabiri, kelâmın bir dinî ilim olduğunu ve felsefî metafizikten farklı bulunduğunu göstermektedir. Semerkandî’ye göre genel olarak ilâhiyat disiplini olmasına ve felsefî metafizikle ortak konuları incelemesine rağmen kelâm ilmi İslâm vahyine özgü temel yöntemlere dayanması sebebiyle ondan ayrılmaktadır (eṣ-Ṣaḥâʾifü’l-ilâhiyye, s. 65-66).

Eserleri. 1. Eşkâlü’t-teʾsîs. Öklid’in Elementler adlı eserinden alınmış otuz beş temel önerme hakkındadır. Türk matematik bilgini Kadızâde-i Rûmî’nin esere Tuḥfetü’r-reʾîs fî şerḥi Eşkâli’t-teʾsîs adıyla yazdığı şerh ile birlikte Osmanlı medreselerinin vazgeçilmez ders kitabı olmuştur. Bu şerhe hâşiye ve ta‘likler yazılmış (, XVII, 202; XXIV, 99), III. Selim’in emriyle 1209 (1794-95) yılında Müftîzâde Abdürrahim Efendi tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiş, Abdülhamid döneminde Tâcüssaîdî diye tanınan Ebü’l-Feth Muhammed b. Saîd el-Hüseynî tarafından hâşiyesiyle birlikte iki defa basılmıştır (İstanbul 1268, 1274). Kadızâde’nin şerhi dışında esere Muhammed b. Mübârekşah’ınki başta olmak üzere çeşitli âlimlerce şerhler yazılmıştır (Abdullah Muhammed el-Habeşî, I, 186-187). Modern neşrini yine Kadızâde’nin şerhiyle birlikte Muhammed Süveysî gerçekleştirmiştir (Tunus 1405/1984). Hamid Dilgan eser hakkında bir makale yazmış (“Démonstration du postulat d’Euclide par Schams-ed-Din Samarkandi: Traduction de l’ouvrage Aschkāl-üt-teessīs de Samarkandī”, Revue d’histoire des sciences et leurs applications, XIII [Paris 1960], s. 191-196), Gregg de Young etraflı bir incelemeyle birlikte eserin İngilizce tercümesini yayımlamıştır (bk. bibl.).

2. et-Teẕkire fi’l-heyʾe. Astronomi hakkında muhtasar bir eserdir.

3. Aʿmâl-i Taḳvîm-i Kevâkib-i S̱âbite. 675 (1276-77) yılı için düzenlenmiş bir yıldız takvimidir.

4. Kitâbü Envâʿi’s-seḥâb fî envâʿi’l-ḥisâb.

5. Şerḥu’l-Mecisṭî (son üç eser için bk. Rosenfeld – İhsanoğlu, s. 230).

6. er-Risâletü’s-Semerḳandiyye fî âdâbi’l-baḥs̱. Semerkandî’nin felsefe, fıkıh ve kelâm disiplinlerinin hepsi için geçerli olabilecek şekilde münazara sanatı üzerine telif ettiği ünlü eseridir. Daha önceki müelliflerin cedel, hilâf veya münazara başlığı altında yazdıkları eserler sadece fıkıh yahut kelâm ilmiyle sınırlı kaldığından bu eser tümel bir tartışma yöntemi geliştirmiş olmakla özgün bir niteliğe sahiptir (esere yazılmış çok sayıda şerh ve hâşiye için bk. Abdullah Muhammed el-Habeşî, I, 55-60). Kitap Mahmud el-İmâm el-Mansûrî tarafından neşredilmiştir (Mecmûʿa müştemile içinde, Kahire 1353, s. 125-132).

7. Şerḥu Fuṣûli’n-Nesefî (Şerḥu’l-Muḳaddimeti’l-Burhâniyye). Burhâneddin en-Nesefî’nin el-Fuṣûl fî ʿilmi’l-cedel, Fuṣûlü’n-Nesefî ve el-Muḳaddimetü’l-Burhâniyye adlarıyla bilinen cedel ilmine dair eserine yazılmış şerhtir (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3034; Fâtih, nr. 3087).

8. Ḳısṭâsü’l-efkâr fî taḥḳīḳi’l-esrâr (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2562; Âtıf Efendi Ktp., Âtıf Efendi, nr. 1673, 1674; ayrıca Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mantık ve Âdâbü’l-bahs, nr. 38). Esere bizzat müellifi tarafından Şerḥu’l-Ḳısṭâs fî ʿilmi’l-miḳyâs adıyla şerh yazılmıştır (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2666, 2667, 2668). Abdülkuddüs Bingöl ilki eserdeki kavram mantığını, diğeri kıyas teorisini inceleyen iki makale yayımlamıştır (bk. bibl.).

9. ʿAynü’n-naẓar fî ʿilmi’l-cedel (fi’l-manṭıḳ). Fıkhî tartışmaların yöntemi üzerine yazılmış bir eser olup tartışma sanatıyla ilgili telâzüm, tenâfî ve deverân terimlerini konu edinmektedir (eṣ-Ṣaḥâʾifü’l-ilâhiyye, neşredenin girişi, s. 25). Eserin Kahire’de bir yazması bulunmaktadır (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mantık ve Âdâbü’l-bahs, nr. 197).

10. el-Muʿteḳadât (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2432).

11. Bişârâtü’l-İşârât. İbn Sînâ’nın el-İşârât ve’t-tenbîhât adlı eseri üzerine yazılmış bir şerhtir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2418).

12. eṣ-Ṣaḥâʾifü’l-ilâhiyye (nşr. Ahmed Abdurrahman eş-Şerîf, Küveyt 1405/1985). Müteahhirîn kelâm ilmi geleneğini yansıtan bir çalışma olup bizzat Semerkandî esere el-Maʿârif fî şerḥi’ṣ-Ṣaḥâʾif adıyla şerh yazmıştır. Bu şerhin İstanbul kütüphanelerinde on beşe yakın nüshası bulunmaktadır. Semerkandî’nin kelâma dair görüşleri üzerine İsmail Yörük bir doktora tezi hazırlamıştır (Şemsü’d-Dîn Muhammed b. Eşref al-Husaynî al-Semerkandî’nin Belli Başlı Kelâmî Görüşleri, 1987, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü).


BİBLİYOGRAFYA

Muhammed b. Eşref es-Semerkandî, Eşkâlü’t-teʾsîs bi-Şerḥi Ḳāḍîzâde (nşr. Muhammed Süveysî), Tunus 1405/1984, s. 35-38, ayrıca bk. tür.yer.

a.mlf., eṣ-Ṣaḥâʾifü’l-ilâhiyye (nşr. Ahmed Abdurrahman eş-Şerîf), Küveyt 1405/1985, s. 65-66, 422-432, ayrıca bk. tür.yer.; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 5-48.

, II, 179.

, I, 105.

Cevat İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, İstanbul 1997, I, 275-285.

Gregg de Young, “Kādızāde al-Rūmī on Samarkandī’s Ashkāl al-Taʾsīs: A Mathematical Commentary”, Science and Technology in the Islamic World (ed. Razaullah Ansari), Turnhout 2002, s. 83-90.

a.mlf., “The Ashkāl al-Taʾsīs of al-Samarqandī: A Translation and Study”, Zeitschrift für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften, XIV, Frankfurt am Main 2001, s. 57-113.

B. A. Rosenfeld – Ekmeleddin İhsanoğlu, Mathematicians, Astronomers and Other Scholars of Islamic Civilization and Their Works (7th-19th c.), Istanbul 2003, s. 230.

Abdullah Muhammed el-Habeşî, Câmiʿu’ş-şürûḥ ve’l-ḥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, I, 55-60, 186-187.

Abdülkuddüs Bingöl, “Şemsu’d-Din Muhammed b. Eşref el-Semerkandî (ölm. 1302) ve Kıstâsu’l-Efkâr’ı”, , sy. 19 (1991), s. 173-182.

a.mlf., “Şemsü’d-Din Muhammed b. Eşref el-Semerkandi (öl-1302)’nin Kıstas’ında Kıyas Teorisi”, Felsefe Dünyası, sy. 20, Ankara 1996, s. 10-33.

L. B. Miller, “al-Samarḳandī, Shams al-Dīn”, , VIII, 1038-1039.

İhsan Fazlıoğlu, “Hendese”, , XVII, 202.

a.mlf., “Kadızâde-i Rûmî”, a.e., XXIV, 99.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 475-477 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER