https://islamansiklopedisi.org.tr/semt
Semt kelimesinin çoğulu, Ebü’l-Hasan İbn Yûnus’un ez-Zîcü’l-kebîrü’l-Ḥâkimî adlı eserinde bildirdiğine göre sümûttur, simût da semtin çoğulu olarak kullanılmıştır. Nallino’ya göre simût, sümûtun farklı bir telaffuzu olarak İspanyolca ve Fransızca’da azimuth şeklini almıştır. Zenit ise sonradan Avrupa’da ikinci öğesi (re’s) düşen semtü’r-re’s tamlamasından zemtin zenithe dönüşmesiyle meydana gelmiştir.
Semt güney noktasından itibaren ve batıya doğru ölçülür. Şekilde h yükseklik, z zenit uzaklığıdır. Yükseklik ufuk düzlemine göre açısal uzaklıktır ve ufuk düzlemi 0° iken + 90° (zenite doğru) ve - 90° (nâdire doğru) arasında, zenit uzaklığı (zenit noktasından olan açısal uzaklık) zenit noktası 0° iken 0° ile 180° arasında ve yıldızdan geçen düzlemle başlangıç meridyeninin (çoğunlukla gözlemcinin meridyeni) açısı olan semt açısı a ise başlangıç meridyeni 0° iken 0° ile 360° arasında ölçülür.
Yükseklik dairesi (dâiretü’l-irtifâ‘) yıldızın bulunduğu noktadan geçer ve gökyüzünü düşey doğrultuda iki noktadan keser. Bu iki noktadan ufkun üzerinde olana semtü’r-re’s (zenit, baş ucu), altında olana semtü’l-kadem (nâdir, ayak ucu) adı verilir. Bu noktalardan geçen dairelere de şakulî daireler denilir. Bunların ilki, meridyen düzlemine dik olan ve ufku doğu ve batı noktalarında kesen dâiretü evveli’s-sümûttur. Birinci şakulî/azimut dairesi de adı verilen bu daire, semtü’r-re’s ve semtü’l-kadem ile tam doğu noktasından geçen, azimut açısının kendisine nisbetle alındığı yükseklik dairesidir. Müslüman astronomlar onu esas kabul etmişler ve semti genellikle doğu veya batı noktasından itibaren ölçmüşlerdir; bu da en fazla 90 derecelik bir açı anlamına gelir. Şakulî dairelerin ikincisi felekü nısfi’n-nehâr (öğlen vakti) denilen, ufku kuzey ve güney noktalarında kesen ve gözlemcinin zeniti ile göğün güney ve kuzey kutuplarından geçen meridyen düzlemidir. Semtü’r-re’s ve semtü’l-kadem noktaları ile yıldızın merkezinden geçen yükseklik dairesinin ufku kestiği noktalara azimut noktaları (A ve B), bu noktaları birleştiren çizgiye azimut çizgisi (hattü’s-semt) denir; bu sebeple yükseklik dairesine azimut dairesi (dâiretü’s-semtiyye) adı da verilmektedir. Buna göre yükseklik dairesi üzerindeki bir nokta ile ufuk arasındaki yay eğer nokta ufkun üzerinde ise o noktanın yüksekliği (irtifâ), eğer altında ise alçaklığıdır (inhifâz). Aynı şekilde ufuk dairesi üzerinde, meridyen dairesiyle azimut dairesi arasındaki yay da o noktanın azimutu olur.
BİBLİYOGRAFYA
Fergānî, Astronominin Özeti ve Göğün Hareketlerinin Esasları (nşr. ve trc. Yavuz Unat), Harvard 1998.
Bettânî, Al-Battānī sive Albatenii Opus Astronomicum (nşr. ve trc. C. A. Nallino), Roma 1899-1907, I-III.
Bîrûnî, Kitâbü’t-Tefhîm li-evâʾili ṣınâʿati’t-tencîm: The Book of Instruction in the Elements of the Art of Astrology (trc. ve nşr. R. Ramsay Wright), London 1934, s. 50, 134.
a.mlf., el-Ḳānûnü’l-Mesʿûdî (nşr. Seyyid Hasan Bârânî), Haydarâbâd 1373-75/1954-56, I-III.
Ali Kuşçu, Mir’âtü’l-âlem (trc. Seyyid Ali Paşa, nşr. Yavuz Unat), Ankara 2001.
C. A. Nallino, “Etimologiaé araba e significato di ‘asub’e di ‘azimut’ con una postilla su ‘almucantarat’ II. azimut”, RSO, VIII (1919-21), s. 389.
E. S. Kennedy, “A Survey of Islamic Astronomical Tables”, Transactions of the American Philosophical Society, XLVI/2, Philadelphia 1956, s. 123-177.
Yavuz Unat, “Eski Astronomi Metinlerinde Karşılaşılan Astronomi Terimlerine İlişkin Bir Sözlük Denemesi”, AÜ Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi: OTAM, sy. 11, Ankara 2001, s. 633-696.
C. Schoy – [Ahmet Yüksel Özemre], “Semt”, İA, X, 473-474.
W. Hartney, “Semt”, a.e., X, 474.
D. A. King, “al-Samt”, EI2 (İng.), VIII, 1054-1056.