ŞEN, Bimen - TDV İslâm Ansiklopedisi

ŞEN, Bimen

Müellif: NURİ ÖZCAN
ŞEN, Bimen
Müellif: NURİ ÖZCAN
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2010
Erişim Tarihi: 09.10.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/sen-bimen
NURİ ÖZCAN, "ŞEN, Bimen", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sen-bimen (09.10.2024).
Kopyalama metni

Bursa’da doğdu. Kaspar Dergazaryan adlı bir Ermeni rahibinin dördüncü oğludur. Babası, annesi ve kardeşleri mûsikiyle meşgul olduklarından bir mûsiki ortamında yetişti. 1884 yılı başlarında Bursa’ya gelen Hacı Ârif Bey’in onu dinleyip sesini beğenmesi üzerine İstanbul’a gitmesini tavsiye etti. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen on dört yaşında İstanbul’a giderek bir Ermeni bankerin yanında çalışmaya başladı. Bir müddet sarraflık yaptıysa da hânendeliği devam ettirdi. Okuyuşu Atatürk tarafından beğenilince zaman zaman Ankara’ya ve Dolmabahçe Sarayı’na çağrılarak buralarda düzenlenen mûsiki icralarına katıldı. “Yüzüm şen hâtıram şen meclisim şen mevkiim gülşen” mısraıyla başlayan kürdili-hicazkâr makamındaki şarkısının çok rağbet görmesi üzerine Şen soyadını aldı. Yahya Kemal’in bestelenmesi için Varşova’dan gönderdiği, “Mevsim sonu yas bağladı gülşen yanımızda” mısraıyla başlayan dörtlüğe yaptığı beste (acemkürdî şarkı) dolayısıyla Süleyman Nazif’in söylediği, “Ebedî nâzımıdır san‘atı feryâdımızın / Öperiz ağzını hep Bîmen üstadımızın” beyti dönemin sanat çevrelerindeki yerini göstermesi bakımından anlamlıdır. 26 Ağustos 1943 tarihinde İstanbul’da ölen Bimen Şen, Feriköy Ermeni Mezarlığı’na defnedildi.

Bestelediği eserlerin yanı sıra hânendeliğiyle de tanınan Bimen Şen düzenli bir mûsiki eğitimi almamış, sekiz yaşlarında Bursa Ermeni Kilisesi’nde ilâhi okumaya başladığı sıralarda sesinin güzelliği ve mûsikiye olan kabiliyetiyle dikkati çekmiştir. Onun okuyacağı günler kiliseyi Ermeniler’den çok mûsiki meraklısı hâfızların doldurduğu söylenir. İlk meşkini Hacı Ârif Bey’den almasının ardından Hagopos Kıllıyan ve Lemi Atlı’dan gördüğü mûsiki dersleriyle kendini yetiştirmiştir. Onun mûsikideki gelişiminde Rahmi Bey, Hânende Nedim Bey, Tanbûrî Cemil Bey, Neyzen Aziz Dede, Kanûnî Hacı Ârif Bey, Şevki Bey ve Hacı Kirâmî Efendi gibi mûsiki üstatlarının önemli katkıları vardır. Şöhreti ve besteleri I. Dünya Savaşı ve onu takip eden Mütareke yıllarından itibaren yayılmaya başlamıştır.

Bimen Şen ileri yaşlarına kadar hânendeliği devam ettirmiş, bu arada pek çok plak doldurmuştur. Bilhassa bestelediği şarkılarla bu formun önde gelen bestekârları arasında yer almıştır. Hacı Ârif Bey ve Rahmi Bey’in geleneksel üslûbunu benimsemesine rağmen onları taklit etmeyerek kendine has bir tarz ortaya koyduğu şarkılarında sağlam bir teknik yapının üzerine kurulu parlak üslûbu dikkati çeker. İlhamını daha çok güftenin kuvvetinden aldığını ve çoğunlukla gece yarısı beste yaptığını söyleyen, herhangi bir mûsiki aleti çalmayan ve nota öğrenmeyen Bimen Şen’in 1000 civarında eser bestelediği söylenir. Şarkılarının çoğunu ûdî Arşak Çömlekçiyan ve Aleko Bacanos notaya almıştır. Günümüze 250’ye yakın eserinin ulaşması yüzlerce eserinin notaya alınmamasıyla açıklanabilir. Hemen tamamında sevgi ve tabiat temalarının işlendiği besteleri halen fasıl repertuvarının en seçkin eserleri arasında yer almaktadır. Yılmaz Öztuna onun üç marş ve 241 şarkıdan oluşan eser listesini vermiştir (BTMA, II, 345-348). Bunlardan 220 civarındaki eserinin notası Şamlı İskender ve Şamlı Selim tarafından yayımlanmıştır (İstanbul, ts.).

“Bir haber ver ey sabâ n’oldu gülistânım benim” mısraıyla başlayan acem-aşiran; “Derdimi ummâna döktüm âsumâna ağladım” mısraıyla başlayan bestenigâr; “Acaba şen misin kederin var mı?” ve “Yıllar ne çabuk geçti o günler arasında” mısralarıyla başlayan hicaz; “Durmadan aylar geçer yıllar geçer gelmez sesin” mısraıyla başlayan hüseynî; “Bilirim daha sen pek küçüceksin” ve, “Dilhûn olurum yâd-ı cemâlinle senin ben” mısralarıyla başlayan hüzzam; “Yüzüm şen hâtıram şen meclisim şen mevkiim gülşen” mısraıyla başlayan kürdili-hicazkâr; “Nereden sevdim o zâlim kadını” mısraıyla başlayan nihâvend; “Al sazını sen sevdiceğim şen hevesinle” mısraıyla başlayan sultânîyegâh ve, “Ne gülün rengini sevdim ne de bülbül sesini” mısraıyla başlayan yegâh şarkıları onun sevilen eserlerinden bazılarıdır.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 106-108.

Sadun Kemali Aksüt, 500 Yıllık Türk Musikisi Antolojisi, İstanbul 1967, s. 157-158.

Mustafa Rona, 20. Yüzyıl Türk Musıkisi, İstanbul 1970, s. 179-192.

, tür.yer.

, II, 390-392.

Ruşen F. Kam, “Türk Azınlık Mûsikîcileri -3- Nikoğos’tan Bimen Şen’e Kadar”, Radyo, sy. 70, Ankara 1947, s. 7.

Münir Süleyman Çapanoğlu, “Bimen Şen”, Resimli Radyo Dünyası, sy. 40, İstanbul 1951, s. 3, 31; sy. 42 (1951), s. 4, 30; sy. 43 (1951), s. 3.

, II, 344-348.

Mehmet Güntekin, “Şen, Bimen”, , VII, 159-160.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 533-534 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER