https://islamansiklopedisi.org.tr/seybani-ebu-nasr
1241 (1825-26) yılında Kâşân’da doğdu. Adı Fethullah’tır. Soyu Arap kabilelerinden Benî Şeybân’a dayanır. Cebeliâmil bölgesinde yaşayan ataları Nâdir Şah zamanında veya ondan biraz önce İran’a göç etmiştir. “Şeybânî” mahlasını kullanması da bundan dolayıdır. Dedesi Emîr Muhammed Hüseyin Han, Kaçarlar hânedanının kurucusu Ağa Muhammed Şah zamanında (1786-1797) Netanz, Kâşân, Cevşikān ve Kum’da valilik yapmış önemli bir devlet adamıydı. Babası Muhammed Kâzım Han da Kaçar Muhammed Şah devrinde (1834-1848) müstevfîlik yapmış, Kâşân ve Hemedan’ın malî yönetimi ona verilmişti. Şeybânî, gençlik döneminde Muhammed Şah’ın hizmetinde iken veliaht Nâsırüddin Mirza’nın nedimi oldu, Muhammed Şah ve onun şehzadeleri için yazdığı kasideleriyle tanındı. Ancak Nâsırüddin Şah tahta çıktığında (1848) onu çekemeyenler tarafından saraydan uzaklaştırıldı. Hemedan, Kirman ve diğer bazı şehirleri dolaştı; birçok âlim, şeyh ve şairin sohbetinde bulundu; tasavvufa intisap etti ve nihayet Horasan’a gitti.
Kaçarlar’ın Horasan valisi Hüsâmüssaltana Murad Mirza’nın kumandasındaki ordu 1272 (1856) yılında Herat’ı muhasara ettiğinde Şeybânî de Türbe-i Câm ordusunda Muzafferüddevle Paşa Han’ın maiyetinde idi; şehrin alınışını bildiren manzum fetihnâmeyi o yazdı (şiirin bir kısmı için bk. Ahmed Dîvân Bîgî, II, 932-935; Rızâ Kulı Han Hidâyet, II/2, s. 728-729). Fetihnâmesini beğenen Hüsâmüssaltana Şeybânî’yi özel mektuplarının münşîliğine getirdi ve ondan elçi olarak faydalandı. Şeybânî bu vesileyle Herat bölgesindeki yöneticilerle yakınlık kurdu. Afgan Emîri Dost Muhammed’in kardeşi Muhammed A‘zam Han’ın oğlu Sultan Ahmed Han’ın sevgisini kazandı. Mezârışerif, Belh ve Tohâristan’ı gezdi. Burada yine kendisini çekemeyenlerin töhmetinden kurtulamadı, İngiliz dostu ve casusu olmakla suçlandı. Halbuki İngilizler derviş görüntüsüyle onu İran casusu sanmıştı. İran ordusu Herat’ı terkedince Şeybânî Belh’e gitti. Daha sonra Tahran’a döndüyse de kendisine yönelik muhalefet sebebiyle oradan ayrılıp Kâşân’a geçti ve burada bir medrese ile imaret yaptırarak uzlete çekildi. Ancak bu durum uzun sürmedi. Benî Hâlid kabilesinin zulümlerinden şikâyet etmek üzere Tahran’a gitti. Sadrazam Mirza Ali Asgar Han Emînüssaltana ve diğer devlet ileri gelenlerinin hizmetinde çalıştı. Onlar adına eserler kaleme aldı ve kasideler yazdı. Uğradığı haksızlığın önlenmesi için ferman çıkarttıysa da Kâşân’a döndüğünde bütün mal ve mülküne el konulduğunu gördü, zor ve sıkıntılı bir dönem yaşadı. Ömrünün sonlarında tekrar yerleştiği Tahran’da 20 Receb 1308 (1 Mart 1891) tarihinde vefat etti.
Ebû Nasr Şeybânî şiirleri yanında nesirde de başarılı olmuştur. 1273’te (1856-57) yazdığı Maḳālât-ı Ebû Naṣr Şeybânî adlı eseri bir otobiyografi özelliği taşır. Devrinde sebk-i Hindî üslûbuna şiddetle karşı çıkan önemli şairlerden olan Şeybânî’nin çektiği sıkıntılar ve uğradığı haksızlıklar yüzünden şiirlerinde şikâyetleri ağır basar. Ayrıca çağdaşı şairlerden farklı olarak dönemin sosyal ve siyasal yapısını, yöneticileri açıkça eleştirmesi bakımından dikkat çeker. Bu sebeple Kaçarlar dönemi tezkirelerinde şiirlerine yer verilmez. İsmâil Nasîrî Karacadâğî, Şeybânî’nin Derc-i Dürer (Tahran 1300, taşbaskı), Fetḥ u Ẓafer, Genc-i Güher, Mesʿûdnâme, Teng-i Şekker, Zübdetü’l-âs̱âr, Şerefü’l-mülûk, Kâmrâniyye, Ḫiṭâb-ı Feraḫ, Fevâkiḥu’s-seḥer, Cevâhir-i Maḫzûn, Leʾâlî-i Meknûn, Neṣâyiḥ-i Manẓûme ve Yûsufiyye gibi şiir mecmualarındaki kaside, gazel, rubâî, kıta ve dû-beyitten oluşan şiirlerinden yaptığı seçmeleri bir mukaddimeyle birlikte yayımlamıştır (Münteḫab ez Mecmûʿa-i Beyânât-ı Şeybânî, İstanbul 1308). Şeybânî’nin divanı Ahmed Keremî tarafından neşredilmiş (Tahran 1371 hş.), Nâsır Âmilî de şiirlerinden bir seçme yaparak yayımlamıştır (Ber Güzîde-i Eşʿâr-ı Ebû Naṣr Fetḥullāh Ḫân Şeybânî be-İntiḫâb-ı Serâyende, Tahran 1385 hş.).
BİBLİYOGRAFYA
Ma‘sûm Ali Şah, Ṭarâʾiḳ, III, 405-408.
Rypka, HIL, s. 346.
Bânû Nusret Tecrübekâr, Sebk-i Şiʿr der ʿAṣr-ı Ḳācâriyye, Tahran 1350 hş., s. 57, 63, 118-123.
Hânbâbâ, Fihrist, II, 2065.
Yahyâ Âryanpûr, Ez Ṣabâ tâ Nîmâ, Tahran 2535 şş., I, 133-144.
Mirzâ M. Ali Muallim Habîbâbâdî, Mekârimü’l-âs̱âr, İsfahan 1362, IV, 1180-1181.
Ahmed Dîvân Bîgî Şîrâzî, Ḥadîḳatü’ş-şuʿarâʾ (nşr. Abdülhüseyin Nevâî), Tahran 1365 hş., II, 928-936.
Rızâ Kulı Han Hidâyet, Mecmaʿu’l-fuṣaḥâʾ (nşr. Müzâhir Musaffâ), Tahran 1382, II/2, s. 697-757.
Kāsım Ganî, “Fetḥullāh Ḫân Şeybânî”, Âyende, III, Tahran 1323 hş./1944, s. 30-34.
Munibur Rahman, “S̲h̲aybānī, Abū Naṣr Fatḥ Allāh K̲h̲ān”, EI2 (İng.), IX, 395-396.