ŞİHÂBÜ’l-AHBÂR - TDV İslâm Ansiklopedisi

ŞİHÂBÜ’l-AHBÂR

شهاب الأخبار
ŞİHÂBÜ’l-AHBÂR
Müellif: MEHMET EFENDİOĞLU
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2010
Erişim Tarihi: 21.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/sihabul-ahbar
MEHMET EFENDİOĞLU, "ŞİHÂBÜ’l-AHBÂR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sihabul-ahbar (21.12.2024).
Kopyalama metni

Tam adı Şihâbü’l-aḫbâr fi’l-ḥikem ve’l-ems̱âl ve’l-âdâb mine’l-eḥâdîs̱i’l-merviyyeti ʿani’r-resûli’l-muḫtâr olup Şihâbü’l-aḫbâr fi’l-ḥikem ve’l-ems̱âl ve’l-âdâb, Şihâbü’l-aḫbâr ve eş-Şihâb şeklinde de adlandırılmaktadır. Sözlük anlamı “alev” olan şihâb ile ahbârdan oluşan şihâbü’l-ahbâr terkibi “hadis alevleri, hadis kıvılcımları” mânasına gelir. Kudâî, ihtiva ettiği hadislerle eserinin karanlıkları aydınlatıp doğru yolu göstereceği ümidiyle ona bu adı vermiş ve eseri çok tutulduğundan kendisi “müellifü Şihâb” diye anılmıştır. V. (XI.) yüzyıla kadar hadis kitapları ya konularına veya râvi adlarına göre tasnif edilirken ilk defa Kudâî bu eserinde hadisleri ilk kelimelerine göre sıralamıştır. Müellif eserin kolayca taşınıp ezberlenmesi için hadislerin senedlerini zikretmemiş, fıkıh konularına ilişkin hadislere yer vermemiş, sadece Hz. Peygamber’in âdâb-ı muâşeret ve darbımesellere dair hikmetli sözlerini derlemiştir. Fıkhî muhtevaya sahip bazı hadisleri ise başka özelliklerinden dolayı eserine almıştır.

Şihâbü’l-aḫbâr, ilk kelimeleri aynı olan veya ortak bir özellik taşıyan hadislerin meydana getirdiği on yedi bölümden oluşmaktadır. Bunlar: 1. Mübtedâ-haber şeklinde bir isim cümlesi olan hadisler. 2. “Men” ile başlayanlar. 3. Mâzi-muzâri fiillerle başlayanlar. 4. Emir sîgası veya bu anlamdaki kelimelerle başlayanlar. 5. “Mâ-i nâfiye” ile başlayanlar. 6. “Lâ” ve “len” olumsuzluk edatlarıyla başlayanlar (“iyyâke” ve “iyyâküm” gibi sakındırma edatlarıyla başlayan hadislere de bu bölümde ayrı bir başlık altında yer verilmiştir). 7. “İnne” ve “innemâ” ile başlayanlar. 8. “Leyse” ile başlayanlar. 9. “Hayrü, efdalü, ehabbü ni‘me” gibi üstünlük ifade eden kelimelerle başlayanlar. 10. “Bi’se” ve “şerru” gibi kötülük ve değersizlik ifade eden kelimelerle başlayanlar. 11. “Meselü” ile başlayanlar. 12. “İzâ” ile başlayanlar. 13. “Kefâ” ile başlayanlar. 14. “Rubbe” ile başlayanlar. 15. “Levlâ” ve “lev” ile başlayanlar. 16. Kutsî hadisler. 17. “Allāhümme” lafzıyla başlayan dua hadisleri şeklinde düzenlenmiştir. Eser 1200 cümlelik 897 hadis ihtiva etmektedir. Bu eserde yer alan hadislerin büyük çoğunluğu iki kelime ile bir satır arasında değişen veciz rivayetlerden oluşmaktadır. Eserin önsözünde müellif tarafından kullanılan “elf ve mietey kelime” ifadesi (Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi, metin, s. 6) 1200 hadis olarak değil, 1200 cümleli hadis şeklinde anlaşılmalıdır. Eserin Bin İki Yüz Hadîs-i Şerîf adıyla yapılan çok hatalı bir baskısının (İstanbul 1327) Türkçe başlığı “elf ve mietey kelime” ifadesinden kaynaklanmıştır.

Kudâî Şihâbü’l-aḫbâr’ı kaleme alırken halkın istifadesini ön planda tutmuş, onu ayrıca hadis ilmiyle meşgul olanlara hitap edecek tarzda yeniden düzenlemiştir. Müsnedü’ş-Şihâb adını verdiği bu çalışmada hadis metinleri senedleriyle zikredilmiş, hadislerin hangi hocalardan nerede ve ne zaman alındığını belirten edâ sîgaları gösterilmiş, diğer rivayet yollarına da işaret edilmiştir. Metinleri itibariyle Şihâbü’l-aḫbâr’dan pek farklı olmayan Müsnedü’ş-Şihâb birinci el önemli hadis kaynaklarından biridir. İslâm âlimleri Şihâbü’l-aḫbâr’ın hadislerini delil olarak kullanırken genelde Müsnedü’ş-Şihâb’ı kaynak göstermişlerdir. Bununla birlikte Şihâbü’l-aḫbâr’ın çok tutulduğu, Müsnedü’ş-Şihâb’ın ise daha az yayıldığı görülmektedir. Müsnedü’ş-Şihâb iki cilt halinde yayımlanmıştır (bk. bibl.).

İbâdât ve muâmelât dışındaki konuları ön plana çıkaran Kudâî’nin tasnif şekli kendisinden sonra birçok müellif tarafından benimsenerek geliştirilmiştir. Şîrûye b. Şehredâr ed-Deylemî Firdevsü’l-aḫbâr, Uklîşî en-Nücem min kelâmi seyyidi’l-ʿArab ve’l-ʿAcem, Radıyyüddin es-Sâgānî Meşâriḳu’l-envâri’n-nebeviyye ve İbn Gānim Cemâleddin Abdullah b. Ali b. Muhammed el-Fâʾiḳ mine’l-kelâmi(fi’l-lafẓi)’r-râʾiḳ adlı eserlerini Şihâbü’l-aḫbâr’ın metoduna uygun biçimde düzenlediklerini belirtmişlerdir. Süyûtî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr, Muhammed Abdürraûf el-Münâvî’nin Künûzü’l-ḥaḳāʾiḳ ve Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî’nin Râmûzü’l-eḥâdîs̱’inin telif metodunda da bu eserin etkisi görülmektedir. Şihâbü’l-aḫbâr özellikle Osmanlılar zamanında kaleme alınan kırk hadis mecmualarının, hat malzemesi olarak mimari eserlerin ve hüsn-i hat levhalarının başlıca kaynağı olmuştur (Yardım, , XII/1 [1983], s. 70-74).

İstanbul kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunan Şihâbü’l-aḫbâr, eş-Şihâb fi’l-ḥikem ve’l-âdâb (Tahran 1322/1904; Bağdat 1327/1909); Şihâbü’l-aḫbâr (nşr. Mîr Celâleddin Urmevî, Tahran 1342/1923) ve Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi (bk. bibl.) adıyla birkaç defa basılmıştır. Müellifin vefatından kısa bir süre sonra meşhur olan eser, özellikle VI. (XII.) yüzyılın başlarından itibaren Ehl-i sünnet’ten ve Şîa’dan birçok âlim tarafından şerhedilmiştir. Sünnî âlimlerinden Radıyyüddin es-Sâgānî, Keşfü’l-ḥicâb ʿan eḥâdîs̱i’ş-Şihâb adıyla kaleme aldığı şerhinde (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 550/1, vr. 1a-22a) Şihâbü’l-aḫbâr’ı kendisine ait Meşâriḳu’l-envâri’n-nebeviyye’nin metoduna uygun biçimde bab başlıklarına göre düzenleyip şerhetmiş ve hadislerini de rumuzlarla rivayet tekniği açısından değerlendirmiştir. Sâgānî, ed-Dürrü’l-mülteḳaṭ fî tebyîni’l-ġalaṭ ve nefyi’l-laġaṭ adlı kitabında ise (nşr. Ebü’l-Fidâ Abdullah el-Kādî, Beyrut 1405/1985, müellifin el-Mevżûʿât isimli eseriyle birlikte) Şihâbü’l-aḫbâr’da nakledilen ve kendisi tarafından mevzû sayılan altmış küsur hadise yer vermiş, ancak Zeynüddin el-Irâkī Risâle fi’r-reddi ʿale’ṣ-Ṣâġānî adlı çalışmasında onu eleştirmiş ve mevzû olduğuna hükmettiği hadislerin çoğunda yanıldığını belirtmiş, bunlardan on üç tanesinin ya sahih veya hasen derecesinde bulunduğunu ileri sürmüştür (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, Beyrut 1407/1986, Müsnedü’ş-Şihâb’ın sonunda, II, 349-368). Necmeddin el-Gaytî Telḫîṣu Şihâbi’l-aḫbâr adıyla bir eser meydana getirmiş (, II, 1067), Muhammed Abdürraûf el-Münâvî, eş-Şihâb’daki hadisleri önce İsʿâfü(İmʿânü)’ṭ-ṭullâb bi-tertîbi’ş-Şihâb ismiyle alfabetik sıraya göre düzenlemiş (Konya Yûsuf Ağa Ktp., nr. 6993/2), daha sonra bunları Refʿu’n-niḳāb ʿan (eḥâdîs̱i)kitâbi’ş-Şihâb adlı eserinde karışık olarak şerhetmiştir (Konya Yûsuf Ağa Ktp., nr. 6993/3), Süyûtî ise Şihâbü’l-aḫbâr’ı el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr’inde uyguladığı alfabetik metoda göre düzenlemiş ve bu esere İsʿâfü’ṭ-ṭullâb bi-tertîbi’ş-Şihâb ismini vermiştir (, II, 1067-1068). Çağdaş müelliflerden Muhammed Mustafa el-Merâgī eseri el-Lübâb fî şerḥi’ş-Şihâb adıyla şerhetmiş (Kahire 1390/1970); Ebü’l-Feyz İbnü’s-Sıddîk el-Gumârî de Fetḥu’l-vehhâb bi-taḫrîci eḥâdîs̱i’ş-Şihâb, Münyetü’ṭ-ṭullâb bi-taḫrîci eḥâdîs̱i’ş-Şihâb, Veşyü’l-ihâb bi’l-müstaḫrec ʿalâ Müsnedi’ş-Şihâb ve el-İsḥâb fi’l-istiḫrâc ʿalâ Müsnedi’ş-Şihâb ismiyle dört çalışma yapmış, bunlardan Fetḥu’l-vehhâb iki cilt halinde neşredilmiştir (bk. bibl.). Müsnedü’ş-Şihâb’ı esas alarak Şihâbü’l-aḫbâr’ı Müsned-i Şihâb-Hadis Şuleleri adıyla Türkçe’ye çeviren Ali Akar (Konya 2005), eseri alfabetik esasa göre yeniden düzenlemiştir.

Şihâbü’l-aḫbâr’a Şîa âlimleri tarafından yazılan şerhler arasında en çok bilinenler Ziyâeddin er-Râvendî’nin Ḍavʾü’ş-şihâb fî şerḥi’ş-Şihâb, Ebü’l-Fütûh Hüseyin b. Ali er-Râzî’nin Rûḥu’l-aḥbâb ve ravḥu’l-elbâb, Kutbüddin er-Râvendî’nin Żiyâʾü’ş-şihâb fî şerḥi’ş-Şihâb adlı eserleri olup bunlardan Ḍavʾü’ş-şihâb ve Żiyâʾü’ş-şihâb günümüze ulaşmıştır. Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed İbnü’l-Kudâî’nin Faṣlü’l-ḫiṭâb fî şerḥi’ş-Şihâb isimli Farsça şerhinin Terkü’l-iṭnâb fî şerḥi’ş-Şihâb adıyla bilinen muhtasarı Muhammed Şirvânî tarafından neşredilmiştir (Tahran 1344 hş./1964). Son dönem Şiî müelliflerinden Naşnas da eseri Farsça’ya çevirip Şerḥ-i Fârisî Şihâbü’l-aḫbâr adıyla şerhetmiştir (nşr. Muhammed Takī Dâniş Bezve, Tahran 1349/1930). Abdullah Muhammed el-Habeşî çoğu şerh, hâşiye ve ihtisar olmak üzere Şihâbü’l-aḫbâr üzerine yapılan elli civarında çalışma tesbit etmiştir (Câmiʿu’ş-şürûḥ, II, 1127-1131).


BİBLİYOGRAFYA

Kudâî, Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi (trc. Ali Yardım), İstanbul 1999, metin, s. 6, ayrıca bk. tercüme edenin girişi, s. 1-27.

a.mlf., Müsnedü’ş-Şihâb (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1407/1986, neşredenin girişi, I, 11-14.

, II, 1067-1068.

, II, 190.

Ebü’l-Feyz İbnü’s-Sıddîk, Fetḥu’l-vehhâb bi-taḫrîci eḥâdîs̱i’ş-Şihâb (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1408/1988, neşredenin girişi, I, 6-7.

Abdullah Muhammed el-Habeşî, Câmiʿu’ş-şürûḥ ve’l-ḥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, II, 1127-1131.

Ali Yardım, “Kuzâî’nin Şihâbü’l-Ahbâr Adlı Hadis Kitabı”, , XII/1 (1983), s. 65-76.

a.mlf., “Kuzâî ve Müsnedü’ş-Şihâb’ı”, , IV (1987), s. 285-348.

a.mlf., “Kudâî”, , XXVI, 309.

M. Yaşar Kandemir, “İbnü’s-Sıddîk, Ebü’l-Feyz”, , XXI, 208.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 39. cildinde, 143-144 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER