https://islamansiklopedisi.org.tr/sindi-muhammed-b-abdulhadi
Hint alt kıtasının kuzeybatısında Pakistan’ın Sind bölgesinde Karaçi yakınlarındaki Tette beldesinde doğdu. Kendisini aynı künye ve nisbeyle tanınan Ebü’l-Hasan Gulâm Hüseyin b. Muhammed Sâdık es-Sindî es-Sagīr’den (ö. 1187/1773) ayırmak için adına “Kebîr” sıfatı eklenmiştir. Bununla birlikte bu iki âlimin eserleri zaman zaman birbirine karıştırılmış, meselâ Bağdatlı İsmâil Paşa, Sindî es-Sagīr’e ait Nüzhetü’n-naẓar şerhi Behcetü’n-naẓar’ı (nşr. Gulâm Mustafa el-Kāsımî, Haydarâbâd-Sind, ts.) Sindî el-Kebîr’e nisbet etmiştir (Îżâḥu’l-meknûn, I, 204), Sindî o dönemde önemli ilim merkezlerinden olan Tette’de yetişti. Ardından Tüster’e giderek oradaki âlimlerden ders aldı. Muhtemelen 1102’de (1691) Hicaz’a gitti. Medine’de Seyyid Muhammed el-Berzencî, Molla İbrâhim b. Hasan el-Kûrânî gibi âlimlerden faydalandı; tefsir, hadis ve fıkıh gibi ilimlerde önemli birikime sahip oldu. Devrin muhaddisleri Abdullah b. Sâlim el-Basrî ve Hasan b. Ali el-Uceymî’den hadis icâzeti aldıktan sonra Mescid-i Nebevî’de ders okutmaya başladı. Medine’ye yerleşerek hayatının daha sonraki kısmını tedris ve telif faaliyetleriyle geçirdi. Ayrıca Dârüşşifâ Medresesi’nde temel hadis kaynaklarını, özellikle Kütüb-i Sitte’yi ve Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’ini okuttu (M. İshak el-Battî, V/2, s. 179). Onun derslerine Hindistan, Afganistan ve Anadolu’dan gelen öğrenciler katılıyordu. Kütüb-i Sitte’ye ve el-Müsned’e yazdığı hâşiyeleri bu sırada kaleme aldı. Muhammed Hayât es-Sindî, Keşmirli âlim Abdülvelî Tarhânî onun derslerinden faydalananlar arasındadır. Keşfü’l-ḫafâʾ müellifi İsmâil b. Muhammed el-Aclûnî de ondan icâzet almıştır.
Sindî’nin devrin âlimleriyle yaptığı ilmî münazaralar meşhurdur. Kendisi Hanefî mezhebine mensup olmakla birlikte, mezhebin hadise aykırı kabul ettiği görüşlerini benimsemeyip hadisle ameli tercih etti. Özellikle namazda ellerin iftitah tekbiri dışındaki yerlerde de kaldırılması, ellerin göğüs üzerine bağlanması gibi uygulamalarıyla mezhep görüşüne aykırı davrandı. Ancak bu uygulamalarıyla Medine’de bulunan hemşerisi Ebü’t-Tayyib es-Sindî’nin şiddetli muhalefetiyle karşılaştı. Ebü’t-Tayyib’in münazaralarda ikna edemediği Sindî’yi Medine’ye görevli olarak gelen Osmanlı kadılarına şikâyet ettiği, görüş ve uygulamalarından vazgeçmediği için altı gün hapiste kaldığı, Medine halkının araya girmesiyle serbest bırakıldığı, bir süre sonra kadının vefat etmesi üzerine aynı uygulamalarına devam ettiği belirtilmektedir (a.g.e., V/2, s. 174-176, ikinci kısım). Sindî, 1132’de (1720) hacca gelen Yemenli âlim Emîr es-San‘ânî ile de müşriklerin ölen çocuklarının durumu konusunda münazara yaptı. İki âlimin daha sonra yazıştığı, bu yazışmaların birinde, Sindî’nin kulların fiillerinin yaratılmışlığıyla ilgili el-İfâżatü’l-medeniyye adlı risâlesine San‘ânî’nin el-Enfâsü’r-raḥmâniyye fi’l-ebḥâs̱ ʿale’l-İfâḍati’l-medeniyye adıyla bir cevap yazdığı kaydedilmektedir (Abdurrahman Tayyib Ba‘ker, s. 70). Fazilet ve zekâsı, zühd ve takvâsıyla tanınan Sindî 12 Şevval 1138’de (13 Haziran 1726) Medine’de vefat etti ve Cennetü’l-bakī‘a defnedildi (Murâdî, IV, 66). Hadisle amel düşüncesini öne çıkaran Sindî’nin Hanefî mezhebinde hadisçi bir çizgiyi temsil ettiği söylenebilir. Nitekim onun mezhep içinde ashâbü’l-vücûhtan olduğu yolunda değerlendirmeler yapılmıştır (Muhammed b. Yahyâ et-Tirhetî, s. 33). Sindî özellikle Kütüb-i Sitte üzerine yazdığı hâşiyelerde Süyûtî’nin eserlerinden faydalanmakla birlikte yer yer onun görüşlerini tenkit etmiş, hâşiyelerinde nakille yetinmemiş, mânanın anlaşılması ve maksadın açıklığa kavuşması yönünde aklî yorumlar da yapmıştır (M. Abdürreşîd en-Nu‘mânî, First National Congress, s. 33).
Eserleri. 1. Ḥâşiyetü’s-Sindî ʿalâ Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî. Kısa açıklamaların yer aldığı eser Kahire’de yayımlanmış (I-IV, 1320, 1327, 1351; el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ ile birlikte, 1372/1953), Beyrut’ta, Hindistan ve Pakistan’da çeşitli baskılarının yapıldığı belirtilmiştir.
2. Ḥâşiyetü’s-Sindî ʿalâ S̱aḥîḥi Müslim. Bu eser de kısa bir şerh olup Abdüttevvâb el-Mültânî tarafından neşredilmiştir (Mültan, ts.).
3. Fetḥu’l-vedûd bi-şerḥi Süneni Ebî Dâvûd. Türkiye kütüphanelerinde (İÜ Ktp., nr. 1897; Beyazıt Devlet Ktp., nr. 1117; Râgıb Paşa Ktp., nr. 275; Antalya Akseki İlçe Halk Ktp., nr. 208) ve Kahire’de (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Hadis, nr. Kāf, 87) nüshaları bulunan eserin Pakistan’da da bazı yazmalarının olduğu zikredilmektedir.
4. Ḥâşiyetü’s-Sindî ʿalâ Câmiʿi’t-Tirmiẕî. Bu çalışmanın yarım kaldığı belirtilmektedir.
5. Ḥâşiyetü’s-Sindî ʿalâ Süneni’n-Nesâʾî (I-II, Kahire 1281; I-II, Delhi 1315; I-VIII, Kahire 1348, 1383, 1406/1986; eser bu baskıda ve aşağıdaki neşirlerde es-Sünen ve Süyûtî’nin Zehrü’r-rubâ adlı şerhiyle birlikte yayımlanmıştır; I-VIII, Beyrut 1406/1986; nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, I-IX, Beyrut 1409/1988).
6. Ḥâşiyetü’s-Sindî ʿalâ Süneni İbn Mâce (es-Sünen ile birlikte, I-II, Kahire 1313; nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ, Şerḥu Süneni İbn Mâce adıyla ve Ahmed b. Ebû Bekir el-Bûsîrî’nin Miṣbaḥu’z-zücâce fî zevâʾidi İbni Mâce’siyle birlikte, I-IV, Beyrut 1416/1996). Eser Kifâyetü’l-ḥâce ve Keşfü’l-ḥâce (I-II, Kahire 1349) adlarıyla da anılmaktadır.
7. Ḥâşiye ʿalâ Müsnedi’l-İmâm Aḥmed. Murâdî’nin nefis bir hâşiye dediği (Silkü’d-dürer, IV, 66) Abdülhay el-Kettânî’nin okuyucunun müstağni kalamayacağını söylediği (Fihrisü’l-fehâris, I, 148) eserin elli cüz kadar olduğu kaydedilmektedir. İbnü’ş-Şemmâ‘ diye bilinen Ömer b. Ahmed el-Halebî bu hâşiyeyi ed-Dürrü’l-münaḍḍad min Müsnedi’l-İmâm Aḥmed adıyla ihtisar etmiştir.
8. el-Bedrü’l-münîr fi’l-keşf ʿan mebâḥis̱i Fetḥi’l-ḳadîr. İbnü’l-Hümâm’ın eseri üzerine kaleme alınan bu hâşiye nikâh bahsine kadar yazılabilmiştir.
9. Ḥâşiye ʿalâ Ḥâşiyeti Şerḥi Cemʿi’l-cevâmiʿ. İbn Kāsım el-Abbâdî’nin usûl-i fıkha dair Cemʿu’l-cevâmiʿ şerhi üzerine kaleme aldığı el-Âyâtü’l-beyyinât adlı hâşiyenin hâşiyesidir.
10. Behcetü’n-naẓar ʿalâ şerḥi Nuḫbeti’l-fiker (Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 782; Mektebetü Medreseti Beşir Ağa [Medine], usûlü’l-hadis, nr. 7).
11. el-Füyûżâtü’n-nebeviyye fî ḥalli’l-elġāzi’l-Birgiviyye (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 1410, vr. 1-10). Bazı kayıtlarda el-Fütûḥâtü’n-nebeviyye adıyla geçen eserin Bengal’de nüshaları bulunmaktadır.
12. Menhelü’l-hüdât ilâ muʿaddili’ṣ-ṣalât. Namazda ta‘dîl-i erkânla ilgili olduğu anlaşılan eserin İstanbul’da bir nüshası mevcuttur (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 1138).
13. el-Vicâze fi’l-icâze li-kütübi’l-ḥadîs̱ maʿa ẕikri baʿḍi’l-eḥâdîs̱i’l-mümtâze. Kettânî bu eserin Sindî’nin isnadlarını topladığı sebeti (Fehrese) olduğunu, bunu öğrencisi Muhammed Hayât es-Sindî’ye varan isnadlarla rivayet ettiğini kaydetmektedir (Fihrisü’l-fehâris, II, 1130).
14. el-Fevâʾidü’l-müteʿalliḳa bi-Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî. Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’nin bablarına dair bir ta‘lîkāt olup bir nüshası Kahire’de bulunmaktadır (GAS, I, 250).
15. Erbaʿûne ḥadîs̱en mine’l-eḥâdîs̱i’l-ḳudsiyye (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 1410, vr. 19-22).
16. el-İfâżatü’l-medeniyye fî irâdeti’l-cüzʾiyye (Amasya Beyazıt İl Halk Ktp., nr. 341).
17. Ecvibe ʿale’l-mesâʾili’l-fıḳhiyye (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 1410, vr. 24-25).
Sindî ayrıca Zekeriyyâ el-Ensârî’nin Tuḥfetü’l-bârî ʿalâ Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî adlı eserini (Kahire 1300) ihtisar etmiş, Nevevî’nin el-Eẕkâr’ı üzerine bir şerh yazmış, Ali el-Kārî’nin Zehrâveyn adlı eseriyle Beyzâvî’nin Envârü’t-tenzîl’i ve Celâleyn tefsiri üzerine de birer hâşiye kaleme almıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Sindî, Ḥâşiye ʿalâ Süneni’n-Nesâʾî (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, es-Sünen içinde), Beyrut 1409/1988, I, 2.
Murâdî, Silkü’d-dürer, I, 260; IV, 66.
Füllânî, Ḳaṭfü’s̱-s̱emer fî refʿi esânîdi’l-muṣannefât fi’l-fünûn ve’l-es̱er, Haydarâbâd 1328, s. 19, 21, 25.
Cebertî, ʿAcâʾibü’l-âs̱âr, I, 135.
Sıddîk Hasan Han, el-Ḥıṭṭa fî ẕikri’ṣ-ṣıḥâḥi’s-sitte, Beyrut 1405/1985, s. 225.
Muhammed b. Yahyâ et-Tirhetî, el-Yâniʿu’l-cenî fî esânîdi’ş-Şeyḫ ʿAbdilġanî (Heysemî, Keşfü’l-estâr içinde), Delhi 1341, s. 33.
Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ḫavâṭır, VI, 5-6.
Serkîs, Muʿcem, I, 1056-1057.
Îżâḥu’l-meknûn, I, 140, 204; II, 175.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, II, 318.
Rahmân Ali, Teẕkire-i ʿUlemâ-i Hind (trc. M. Eyyûb Kādirî), Karaçi 1961, s. 332, 427.
Zubaid Ahmad, The Contribution of Indo-Pakistan to Arabic Literature, Lahore 1968, s. 44, 300-301, 328, 362.
M. Abdürreşîd en-Nu‘mânî, “Berr-i Saġīr key ʿUlemâ or unki Ḫidmât”, First National Congress for Promotion of Arabic in Pakistan, Karachi 1975, s. 33.
a.mlf., el-İmâm İbn Mâce ve kitâbühû es-Sünen (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1419, s. 271-273.
Ubeydullah es-Sindî, et-Temhîd li-taʿrîfi eʾimmeti’t-tecdîd (nşr. Gulâm Mustafa el-Kāsımî), Haydarâbâd-Sind 1976, s. 182-184.
Muhammed İshak, ʿİlm-i Ḥadîs̱ mey Pâk u Hind kâ Ḥiṣṣe (trc. Şâhid Hüseyin Rezzâkī), Lahor 1977, s. 280-281.
Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 148; II, 1130.
Sezgin, GAS (Ar.), I, 250, 270, 287, 294, 329.
M. İshak Battî, Fuḳahâ-i Hind, Lahor 1979-81, V/1, s. 86-87; V/2, s. 170-179.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), VI, 253.
Abdurrahman Tayyib Ba‘ker, Muṣliḥu’l-Yemen Muḥammed b. İsmâʿîl el-Emîr eṣ-Ṣanʿânî, Taiz-Dımaşk 1408/1988, s. 70.
M. Sa‘d Sıddîkī, ʿİlm-i Ḥadîs̱ or Pâkistân mey uski Ḫidmet, Karaçi 1988, s. 282-290.
Seyyid Süleyman Nedvî, “Hindustân mey ʿİlm-i Ḥadîs̱”, Maḳālât-ı Süleyman (nşr. Şâh Muînüddin Ahmed Nedvî), Karaçi 1989, II, 38.
Mehmet Özşenel, Pakistan’da Hadis Çalışmaları (yüksek lisans tezi, 1992), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 56-57.
Ömer Rızâ Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, Beyrut 1414/1993, III, 468.
Halid Zaferullah Daudi, Pakistan ve Hindistan’da Şâh Velîyullah ed-Dehlevî’den Günümüze Kadar Hadis Çalışmaları, İstanbul 1995, s. 84-85.