https://islamansiklopedisi.org.tr/surme
Farsça’dan gelen sürme kelimesi, göz çevresini ve özellikle kirpik diplerini daha çok siyah olmak üzere çeşitli renklerde boyamak için kullanılan maddelerin genel adıdır. Arapça’da kühl, Farsça’da çıktığı yere izâfetle surme, Hint altkıtasında kajal, sirma/surma adlarıyla bilinir. Arapça’da sürme çekmeye iktihâl, sürmedanlığa mükhule, sürmeyi gözlere sürerken kullanılan çubuğa mîl veya mirved denir. Sürmenin tarihi Bronz çağına (m.ö. 3500) kadar uzanır. Süslenmek, nazardan korunmak, gözleri kuvvetlendirmek yahut hastalıklardan veya güneş ışınlarından korumak gibi amaçlarla eski Mısır, Roma ve Hindistan’da sürme yaygın biçimde kullanılmıştır. Geleneksel sürme, ince toz haline getirilebilen madenlerden yahut is ve kurum gibi siyah renk veren maddelerden elde edilir; farklı renkler oluşturmak, kıvama getirmek veya güzel kokmasını sağlamak için çeşitli sıvı veya tozlar eklenirdi. Sürmenin kullanımı özellikle Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya’da gelenek ve dinî inançların etkili olduğu yerlerde hâlâ devam etmektedir.
Sürmeyle ilgili birçok hadis vardır (Wensinck, el-Muʿcem, “kḥl” md.). Bunların bir kısmında Hz. Peygamber’in görmeyi kuvvetlendirdiği ve kirpikleri gürleştirdiği için “ismid” (stibnit ve galen gibi madenlerden elde edilen sürme) kullanmayı teşvik ettiği (Ebû Dâvûd, “Ṭıb”, 14), kendisinin sürmedanlığının olduğu ve gece yatmadan önce gözlerine üç defa sürme çektiği ifade edilirken (Tirmizî, “Libâs”, 22) diğer bir kısmında sürmenin süslenmek amacıyla kullanılışı ön plana çıkmış ve kocası ölen kadının dört ay on gün boyunca gözüne sürme çekmemesi istenmiştir (Buhârî, “Ṭalâḳ”, 47). Bazı sahâbî ve tâbiîlerin ihrama giren kişinin gözüne sürme çekmesini hoş karşılamadığı ve Resûl-i Ekrem’in, ihramlı kişinin gözünün o zaman hekimlikte kullanılan bir madde ile (sarısabır) tedavi edilmesini emrettiği belirtilmiştir (Müslim, “Ḥac”, 89-90; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, V, 62-63).
Fıkıh kitaplarının çeşitli bölümlerinde sürmeyle ilgili hükümler yer almaktadır. Genel olarak süslenme amaçlı da olsa kadınlar için sürme câiz kabul edilmiş, erkekler için tedavi dışında sürme çekmenin hükmü tartışılmıştır. Hanefîler’in bir kısmı bunun süslenme maksadıyla yapılmasının câiz olmayacağını, diğer bir kısmı tekebbür değil güzellik ve vakar için yapılırsa câiz sayılacağını belirtir. Mâlikîler’in bir kısmı kadınlara benzeme sebebiyle sürmenin erkeklere mekruh olduğu görüşündedir. Şâfiîler ve Hanbelîler ise erkek ve kadınlar için sürme kullanmayı müstehap sayar. İbn Abbas, Nûr sûresinin 31. âyetinin tefsirinde gösterilmesine izin verilen süsler arasında sürmeyi de saymıştır (Taberî, XVIII, 118). Bununla birlikte kadının yüzünün avret olduğu kanaatini taşıyan fakihlere göre sürmenin gösterilmesi câiz değildir. Mâkul ölçülerde kibre, gösterişe ve israfa kaçmadan süslenmek İslâm’da teşvik edilen bir husus olmakla birlikte bu tür meselelerde örf ve âdetin önemli role sahip olması sebebiyle konunun ayrıntıları hakkında farklı görüşlerin ileri sürüldüğü görülmektedir.
Sürmenin ibadet hükümlerine etkisi özellikle oruçlu ve ihramlı kişinin sürme kullanması dolayısıyla söz konusu edilir. Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinde göze çekilen sürmenin tadının boğazda hissedilmesi halinde orucun bozulacağı kabul edilirken Hanefî ve Şâfiîler’e göre tadı boğazda hissedilse de vücuda tabii menfezlerden girmediği için sürme orucu bozmaz. Hz. Peygamber’in oruçlu iken gözüne sürme çektiğine dair rivayetin (Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 31) sıhhati ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Hanefîler’e göre ihramlı kişinin kokusuz sürme kullanması câizdir; kokulu sürme bir veya iki defa kullanılırsa fidye, daha fazla kullanılırsa kurban gerekir. Mâlikîler’e göre ihramlı kişinin kokusuz da olsa sürme çekmesi câiz değildir; aksi takdirde fidye vermesi gerekir. Şâfiî ve Hanbelîler ise bunu kerâhetle câiz görmüştür. Öte yandan vefat iddeti bekleyen kadının süslenme amacıyla sürme çekmesi câiz görülmemiş, ancak tedavi vb. amaçlarla buna izin verilmiştir. Mâlikîler bu durumda sürmenin geceleyin çekilip gündüz vaktinde yıkanmasını gerekli görmüştür (ayrıca bk. İHDÂD).
Sürme hakkında güncel literatür incelendiğinde iki farklı yaklaşım görülür. İslâm dini hakkındaki yayınlarda sürmenin faydaları anlatılmakta ve sürme içinde yer alan antimon, kükürt ve çinko oksidin modern tıpta ilâç olarak kullanıldığı belirtilerek Hz. Peygamber’in göz sağlığı için sürmeyi tavsiye etmesinin önemi üzerinde durulmaktadır. Buna karşılık Batı ülkelerinde yapılan sağlıkla ilgili çalışmalarda sürmenin zararlı etkilerine dikkat çekilip öncelikle kendi ülkelerinde kadınların ve çocukların bu maddeden korunması istenmekte, ayrıca sürmenin yaygın biçimde kullanıldığı ülkelerdeki sağlık yetkilileri ve kullanıcılar uyarılmaktadır. Piyasada sürme olarak satılan maddelerle ilgili kimyasal incelemeler sonunda bunların büyük çoğunluğunda sağlık için tehlike oluşturan kurşun miktarının yüksek olduğu ve içlerinde antimon ve kükürt dışında çok çeşitli madenlerin bulunduğu tesbit edilmiştir. Bu sebeple sürme kullanacak olanların bunun sağlığa zararlı madde içermemesine dikkat etmeleri gerekir.
BİBLİYOGRAFYA
Lisânü’l-ʿArab, “kḥl” md.
Tâcü’l-ʿarûs, “kḥl” md.
Taberî, Câmiʿu’l-beyân, XVIII, 118.
Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, es-Sünenü’l-kübrâ (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1414/1994, V, 62-63.
Muvaffakuddin İbn Kudâme, el-Muġnî, Beyrut 1405, III, 16, 155.
İbn Hacer, Fetḥu’l-bârî (Hatîb), X, 157-158.
Şevkânî, Neylü’l-evṭâr, I, 150.
M. Abdülazîz Amr, el-Libâs ve’z-zîne fi’ş-şerîʿati’l-İslâmiyye, Beyrut 1405/1985, s. 396-398.
Aulfat R. Ali v.dğr., “Surma and Lead Poisoning”, British Medical Journal, II/6142, London 1978, s. 915.
Polat Has, “Sürmenin Tıptaki Yeri”, Sızıntı, sy. 84, İzmir 1986, s. 458.
A. M. Alkhawajah, “Alkohl Use in Saudi Arabia: Extent of Use and Possible Lead Toxicity”, Tropical Geographical Medicine, XLIV/4, Zahran 1992, s. 373-377.
S. A. al-Hazzaa – P. M. Krahn, “Kohl: A Hazardous Eyeliner”, International Ophthalmology, XIX/2 (1995), s. 83-88.
R. M. al-Ashban v.dğr., “Kohl (Surma): A Toxic Traditional Eye Cosmetic Study in Saudi Arabia”, Public Health, CXVIII/4 (2004), s. 292-298.
E. Wiedemann - [J. W. Allan], “al-Kuḥl”, EI2 (İng.), V, 356-357.
“İktiḥâl”, Mv.F, VI, 93-95.