https://islamansiklopedisi.org.tr/tahvil--divan-i-humayun
Sözlükte “değiştirmek” anlamına gelen tahvîl kelimesi Osmanlı merkez teşkilâtında, “mahlûl” adı verilen boş timar ve zeâmetlerin el değiştirmesinde gerekli olan tahvil hükmünü hazırlayan şubenin adıdır. Ayrıca boş timar ve zeâmetlerin kayıtlarını, bazı nizamnâmeleri ve çeşitli önemli evrakı saklama görevi sebebiyle Kese Kalemi, burada tutulan nişan defterleri dolayısıyla Nişan Kalemi adlarıyla da bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nde timar sisteminin uygulandığı zamanlardan beri bu şubenin görevleri nişancıya bağlı divan kâtiplerince yürütülmüştür. Yukarıdaki isimler, Dîvân-ı Hümâyun Kalemi’nin XVII. yüzyılın ortalarından itibaren şubelere ayrılmasından sonra kullanılmaya başlanmıştır. Kalemin âmiri olan tahvil kesedarına belgelerde tesbit edilebildiği kadarıyla ilk defa XVIII. yüzyılın ortalarından sonra rastlanmıştır (BA, A.RST, nr. 1-11; 11 Rebîülevvel 1169 / 15 Aralık 1755 tarihli buyruldu). Kalemde hazırlanan evrakın kontrolünü yapan, kesedara bağlı ve onun yardımcısı durumundaki bir tahvil mümeyyizinin görev yaptığı tesbit edilmektedir. Diğer divan kalemleri gibi Tahvil Kalemi de beylikçi ve reîsülküttâbın idaresi altında olup buraya ait evrakın cinsine göre âmedci efendinin de kontrolü söz konusudur.
Tahvil Kalemi klasik dönemde daha çok timar ve zeâmet tevcihi işlemleriyle uğraşmaktaydı. Mahlûl timar ve zeâmetlerin tevcihi Tahvil Kalemi, Ruûs Kalemi ve Defterhâne tarafından tutulan kayıtlara göre yapılırdı. Timar ve zeâmetlerin en son durumu ve boş olan timarların kayıtları Tahvil Kalemi’ndeki belgelerde mevcut olduğundan kendilerine timar tevcih edilen kişiler için timar mahallini belirleme işi ve belirlenen yerin tasarruf edilebilmesi için gerekli belgelerin Defterhâne ile beraber düzenlenmesi timar tevcihindeki en önemli görevdi. Timar tevcih işlemlerinde timar sistemindeki genel uygulamalara bağlı olarak zamanla çeşitli değişiklikler meydana gelmiştir. XVI. yüzyılda merkezden timar tevcih edildiğinde öncelikle sadrazam buyruldusu gerekir ve buyruldu ruûs defterlerine işlenirdi. Timar tasarruf edecek kişiye buradaki kayda göre tahvil hükmü verilip bulunduğu beylerbeyiliğe gönderilir, beylerbeyinden alınacak tezkireden sonra Defterhâne’deki rûznâmçe defterlerine işlenerek berat tezkiresi verilirdi; bu tezkire ile merkezden berat alınıp timarın kesin tasarrufu sağlanırdı.
Daha sonraki yüzyıllarda timar tevcihinde bürokratik işlemler artmış, XVII. yüzyılın sonlarından itibaren timar tevcih edilmeden önce timarın o andaki durumu arzlar üzerine yazılan derkenarlarla hem tesbit hem de kontrol edilmeye başlanmıştır. Timarın Defterhâne’de kimin adına yazılı olduğu bulunarak ilgili evrak Tahvil Kalemi’ne gönderilirdi. Tahvil Kalemi’nde, mevcut bütün timarların kimler tarafından tasarruf edildiğini, tasarruf edenin eşkâlini, ne zaman ve kimden boşalıp tahvil hükmü verildiğini gösteren asıl tahvil defterlerine bakılıp buradaki bilgi Defterhâne derkenarının altına yazılırdı. Onun altına da timarın halen kimin üzerinde bulunduğu ve başkasına tahvil hükmü verilip verilmediği belirtilirdi. Daha sonra Dîvân-ı Hümâyun kesedarının kontrolünden geçtiğini ve kaydın doğruluğunu ifade eden “sahihtir” kaydı düşülürdü. Defterhâne derkenarı ile tahvil derkenarındaki isimde herhangi bir değişiklik olmaması gerekirdi. Çünkü değişiklik işlemlerden doğan bir hatayı ya da hileyi meydana çıkarıyordu. XVIII. yüzyılda çeşitli tarihlerde çıkarılan nizamnâmelerde derkenarlarla yetinilmeyip kalemlerinin en büyük âmirleri olan reîsülküttâb veya defter emininden tevcih edilecek timar için kendi konularıyla ilgili olarak ayrıca i‘lâm yazmaları istenmiştir. İşlemler tamamlandıktan sonra Defterhâne belgeye bakarak berat tezkiresi verirdi. Bu tezkire ile timar tevcih edilen kişinin timarını tasarruf edebilmesi için beratı yazılırdı. Defterhâne’den gelen berat tezkireleri Dîvân-ı Hümâyun kesedarında toplanır, kesedar Tahvil Kalemi ile Beylik Kalemi kâtiplerinden bazılarını bu işle görevlendirirdi.
Tahvil Kalemi’nde Beylik Kalemi ve bazı maliye kalemleri tarafından verilen beratlardan farklı şekilde bazı büyük taşra memuriyetlerinin beratları düzenlenmekteydi. Vezirlerin, beylerbeyilerin, yüksek dereceli vilâyet kadılarının, mevâlînin ve bunlara tahsis edilen arpalıkların, sancak beyleri ve alay beylerinin beratları Tahvil Kalemi tarafından hazırlanırdı. Ayrıca Kırım hanlarının, Mekke-i Mükerreme emîrlerinin, Dîvân-ı Hümâyun tercümanlarının, Eflak ve Boğdan voyvodalarının beratlarının hazırlanması da bu kalemin görevleri arasındaydı. Hazırlanan beratların kayıtları yahut vezâreti kaldırılan kişilerin hükümleri kalemde bu konuda tutulan defterlere yazılırdı. Beratların, “Nişân-ı hümâyun yazıla ki” şeklinde bir cümle ile başlaması ve bu cümlenin beratların özetlerinin kaydedildiği deftere de işlenmesi sebebiyle bu defterler nişan defteri adıyla anılmaktaydı. Bunlar kalemin kıdemli kâtiplerinden biri tarafından tutulurdu (Münşeât Mecmuası, vr. 11a). Büyük taşra görevlerinin yanı sıra bazı tevliyetler, meşihatlar ve esnaf kethüdâlıklarının beratlarını da Tahvil Kalemi hazırlardı. Bunlar Dîvân-ı Hümâyun Kalemi kesedarı tarafından tesbit edilen, berat yazabilecek kabiliyete sahip Tahvil ve Beylik Kalemi kâtiplerine havale edilirdi. Yazılan beratların ilk kontrolü berat mümeyyizi tarafından yapılırdı.
Çeşitli kimselere devlet tarafından özel mülk şeklinde bağışlanan arazinin kayıtları Defterhâne’de tutulmakta, fakat bunların tasarrufu için bir nevi berat mahiyetinde olmak üzere merkezden verilen mülknâmeler Tahvil Kalemi’nce düzenlenmekteydi. Mülknâmelerin diğer beratlarda olduğu gibi cülûs veya zayi gibi sebeplerle yenilenmesi gerektikçe işlemleri yine Tahvil Kalemi’nde yapılır, ardından defterlere kaydedilirdi. Vergiye tâbi olan halkın çeşitli hizmetler karşılığında veya âfet, fakirlik, göç gibi durumlarda köylüyü toprağa bağlamak amacıyla tanınan vergi muafiyetleri için verilen muâfiyetnâmeler de bu kalemde hazırlanırdı. Sahibi tarafından bir arzuhal ile beratın yenilenmesi talebinde bulunulur, arzuhal, “Kaydı derkenar ola” yazısıyla Tahvil Kalemi’ne havale edilir, burada daha önce verilen beratın sûreti arzın ön yüzüne yazılır, buna göre mûcib buyruldusu çıkar ve beratı hazırlanırdı.
Tahvil Kalemi’nin görevlerinden biri de bazı resmî merasimler için yüksek rütbeli kimselere yazılan davet tezkirelerini hazırlamaktı. Ancak bütün tezkirelerin hazırlanması işi yalnız Tahvil Kalemi’nin sorumluluğunda olmayıp Sadâret Kethüdâlığı Kitâbeti, Sadâret Mektûbî Kalemi, Teşrifat Kalemi arasında davetiye gönderilecek kişilerin rütbesine göre paylaştırılırdı. Tahvil Kalemi genellikle ilmiye mensuplarına yazılan davetiyelerle ilgilenmekteydi. Mevlid törenlerinde resmî davet yazılması gereken kazaskerler, mevâlî ve Ayasofya şeyhi, Sultan Ahmed Camii şeyhi ve nöbetçi şeyhlerin listesi şeyhülislâm tarafından kapı çuhadarı vasıtasıyla reîsülküttâba gönderilir, buna göre Tahvil Kalemi’nden davet tezkireleri hazırlanıp bir gün önce çavuşbaşıya verilir, divan çavuşları aracılığıyla yerlerine ulaştırılırdı (BA, KK, nr. 676, mükerrer 1, s. 12). Bayramlarda padişahla bayramlaşacak mevâlî ve sadreyne yazılacak davet pusulaları, arefe günü Tahvil Kalemi’nde hazırlanıp yerlerine ulaştırması için İstanbul kadısına gönderilirdi (Şem‘dânîzâde, II/A, s. 82). Kasabalar ve nahiye merkezleri gibi kadısı bulunan küçük yerleşim yerlerindeki pazarlar merkezden izin alınarak kurulduğundan kadı uygun bir gün tesbit edip merkeze arzeder, kabul edildiği takdirde Tahvil Kalemi’nden kadıya hitaben emir yazılır, bu emir kadı sicillerine işlenerek yürürlüğe girerdi.
XVIII. yüzyıl ortalarında Tahvil Kalemi’nce yapılan derkenarlardan 20 para, tahvil hükmünden 2 kuruş alınırdı. Tahvil hükümlerinden alınan resmin 1 kuruşunun üçte biri reîsülküttâba ayrılırdı. XIX. yüzyılda timarlara ait işlemlerden bütün kalemlerin payı timarın % 20’si kadardı; bunun da % 20’lik kısmı Tahvil Kalemi’nin payına düşerdi. Tahvil Kalemi’ne ayrılan miktarın yarısının % 15’i reîsülküttâb, % 31’i kesedar, % 13’ü tatbikçi ve geri kalan % 41’i kalem personeline verilirdi (BA, Buyruldu Defteri, nr. 2, s. 141). 12 Mart 1836’da yayımlanan bir hatt-ı hümâyunla Âmedî, Beylikçi, Tahvil ve Ruûs kalemleri Hariciye nâzırının maiyetinde bırakılmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Münşeât Mecmuâsı, TTK Ktp., nr. 70, vr. 11a.
Şem‘dânîzâde, Müri’t-tevârîh (Aktepe), II/A, s. 82.
D’Ohsson, Tableau général, VII, 160.
Teşrîfât-ı Kadîme, s. 62.
Uzunçarşılı, Merkez-Bahriye, s. 43-45.
C. Findley, Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform: Bâbıâlî 1789-1922 (trc. Latif Boyacı – İzzet Akyol), İstanbul 1994, s. 65-66, 74-76.
Erhan Afyoncu, Osmanlı Devlet Teşkilâtında Defterhâne-i Âmire: XVI-XVIII. Yüzyıllar (doktora tezi, 1997), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 62-63.
Recep Ahıshalı, Osmanlı Devlet Teşkilatında Reisülküttâblık (XVIII. Yüzyıl), İstanbul 2001, s. 53-55, 118-136, 158-162.
Bilgin Aydın, Osmanlı Bürokrasisinde Divan-ı Hümâyun Defter Formlarının Ortaya Çıkışı ve Gelişimi (XV-XVI. Yüzyıl) (doktora tezi, 2003), MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, s. 101-102, 111-113.
P. G. İnciciyan, “XVIII. Asrın Sonunda Osmanlı Devleti: İmparatorluğun Devlet Ricali” (trc. O. Bogosyan), Hayat Tarih Mecmuası, I/3, İstanbul 1965, s. 68.
Halil İnalcık, “Reisülküttâb”, İA, IX, 675.
Pakalın, III, 381-382.