TAKVÎM-i VEKĀYİ‘ - TDV İslâm Ansiklopedisi

TAKVÎM-i VEKĀYİ‘

تقويم وقايع
Müellif:
TAKVÎM-i VEKĀYİ‘
Müellif: NESİMİ YAZICI
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2010
Erişim Tarihi: 19.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/takvim-i-vekayi
NESİMİ YAZICI, "TAKVÎM-i VEKĀYİ‘", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/takvim-i-vekayi (19.04.2024).
Kopyalama metni

Birinci sayısı 25 Cemâziyelevvel 1247’de (1 Kasım 1831) Türkçe olarak yayımlanmış, çok düzenli olmasa bile daha sonraki dönemlerde başta Fransızca diğer dillerde de nüshaları neşredilmiş, Avrupa’daki örneklerine uygun biçimde iç ve dış kamuoyunu daha düzenli ve hızlı şekilde bilgilendirmek amacıyla çıkarılmıştır. Avrupa’da gazetenin ve gazeteciliğin XVII. yüzyıl başlarından itibaren takip edilebilen uzun bir geçmişi bulunmakla birlikte Osmanlı ülkesinde ilk gazeteler, ancak XVIII. yüzyılın sonlarında İstanbul’la İzmir başta olmak üzere bazı merkezlerde yabancılar tarafından kendi dillerinde neşredilmiştir. Türkçe ilk gazete ise Kasım 1816’da Bağdat Valisi Kölemen Dâvud Paşa tarafından yayımlandığı ileri sürülen Türkçe-Arapça Curnalü’l-Irâk bir yana bırakılırsa Mehmed Ali Paşa’nın yarı yarıya Türkçe ve Arapça olan, ilk sayısı 2 Aralık 1828’de Kahire’de neşredilen Vekāyi-i Mısriyye’sidir. Ayrıca Alexandre Blacque İzmir’de birbiri ardınca Spectateur oriental ve Courrier de Smyrne adlı gazeteleri çıkarmıştır. Özellikle bu son iki örnek Osmanlı yöneticilerini harekete geçirmiş ve İstanbul’da devletin sesi olabilecek bir resmî gazete çıkarılmasına karar verilince padişahın onayıyla buna Takvîm-i Vekāyi‘ ismi uygun görülmüştür. II. Mahmud’un gazeteye izin vermesi, muhtemelen merkeziyetçilik ve reformculuk gibi iki önemli siyaseti benimsemiş olmasından, Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla (1829) sonuçlanan savaş süresince devletin kendi görüşlerini Batı ülkelerine ve kendi kamuoyuna anlatmada yaşadığı sıkıntılardan ve özellikle Mehmed Ali Paşa’nın çıkardığı gazeteye bir bakıma alternatif olma düşüncesinden kaynaklanmıştır. Gazete yayımlandığında konuyla ilgili olarak halkı bilgilendirmek amacıyla Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi tarafından 8 Ekim 1831’de Mukaddime kaleme alınmıştır. Takvîm-i Vekāyi‘ iki defa ara vermesine rağmen yayımını sürdürmüş, Osmanlı Devleti’nin sona ermesinin ardından Cumhuriyet döneminde Cerîde-i Resmiyye / Resmî Gazete adıyla bir bakıma devamlılık göstermiştir.

Doksan bir yılı bulan yayım hayatı boyunca Takvîm-i Vekāyi‘, değişen ve gelişen şartlara uyma çabası dolayısıyla farklılıklar göstermekle birlikte önceleri ülkenin tek Türkçe süreli yayın organı idi ve resmî gazetelerden öte bir düzene sahipti. “Vukūât-ı Resmiyye ve Gayr-i Resmiyye” olmak üzere iki bölüme ayrılan gazetede “Umûr-ı Dâhiliyye, Mevâdd-ı Askeriyye, Es’âr, Fünûn, Tevcîhât, Tevcîhât-ı İlmiyye, Umûr-ı Hâriciyye, Garîbe” gibi alt başlıkların bulunması iç ve dış haberlere de yer verildiğini göstermektedir. Gazetenin içeriği ise başta İstanbul’daki görevliler olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde devlet memurları tarafından derlenerek Takvimhâne-i Âmire Nezâreti’ne gönderilen bilgi ve belgelerden seçilmekteydi. Çıkan her sayısı gibi müsveddeleri de basımından önce sadâret kanalıyla saraya ulaştırılmaktaydı. Bazan padişahın isteği doğrultusunda tashih edilip yeni bölümler eklenmekle birlikte genelde Takvîm-i Vekāyi‘ müsveddelerinin aynen basılmasına izin verilmekteydi. İlerleyen zaman içerisinde ön inceleme ile başka bazı makamlar da görevlendirilmiştir.

Takvîm-i Vekāyi‘, Türkçe nüshası yanında aynen tercüme ile veya kısmen değiştirilerek farklı dillerde de yayımlanmıştır. Avrupa kamuoyuna yönelik olarak dönemin diplomatik dili Fransızca ile Le Moniteur ottoman ismiyle ilk sayısı Türkçe’sinden dört gün sonra 5 Kasım 1831’de çıkmıştır. Türkçe dışındaki diğer nüshalar ülkede yaşayan muhtelif ahali tarafından konuşulan başlıca dillerde yayımlanmıştır. Bunlar Ocak 1832 başlarından itibaren Liro-Kir adıyla Ermenice, aynı tarihlerde olması gereken Rumca, ardından Arapça ve Farsça nüshalardır. Zaman zaman aksayan veya ara verilen bu yayınlar uzunca bir süre devam ettirilmiştir. Bu çerçevede bilhassa ilân edilmesi gereken durumlar ortaya çıktığında “zeyil, ilâve, i‘lân, i‘lânnâme-i resmî, tenbihnâme, varaka-i matbûa” yanında daha ziyade “varaka-i mahsûsa” adıyla ekler çıkarılmıştır. Bununla birlikte Türkçe nüshalarının bile büyük ölçüde aksamış olması dikkate alınırsa Takvîm-i Vekāyi‘in hedefine tamamen ulaşmakta yeterli bulunmadığı söylenebilir.

24 × 35 cm. ebadında dört sayfa halinde neşrine başlanan Takvîm-i Vekāyi‘in zaman içerisinde ebadı ve sayfa sayısı değişmiştir (1908 sonrasında otuz iki sayfalık sayıları çıkmıştır). Bugün elde bulunan abone kayıt defterine göre önceleri arzu eden tüccar, esnaf ve halktan kişiler yanında belirli düzeydeki devlet memurlarına yıllık 120 kuruşluk zorunlu abone kaydıyla satılmıştır. Taşrada ise devlet postasıyla gönderildiği idarehanesinde satışa sunulmuştur. Takvîm-i Vekāyi‘, bu ilk dönemlerde diğer dillerdeki nüshalar hariç 3000’in biraz üstünde bir abone sayısına sahipti. Fakat gazete en azından haftada bir çıkarılması gerekirken ilk sekiz sayısından sonra bir türlü istenen düzene kavuşamadığı gibi (yıllık 8, 19, 24 sayı) zaman içerisinde maktû bir vergi ya da mecburi abone usulü olarak algılanan uygulama Haziran 1868’de, “memur maaşı hizmete mahsus ücret demek olmakla ... her memurun Takvîm-i Vekāyi‘e müşteri olmaya mecbur edilmesi zaten muvâfık-ı hakkāniyet bulunmadığı” görüşünden hareketle kaldırıldı. 1878 yılına kadar devam eden bu uygulamaya bu tarihte ara verilip Mart 1891’de ikinci defa başlayan yayım döneminde üst düzeydeki memurların zorunlu olarak abone edilmesi usulüne geri dönüldü. Takvîm-i Vekāyi‘, Osmanlı dönemi gazeteleri içerisinde kütüphanelerde en fazla koleksiyonu bulunan yayınların başında yer almaktadır. Bunda baştan itibaren “def‘a, aded, numero” gibi kelimelerle gösterilen yayım sırasına uygun biçimde ciltlenip korunmuş olmasının önemli rolü vardır. İlk döneminin yıl sonlarında fihristinin hazırlanması da Takvîm-i Vekāyi‘in günümüz gazeteleri gibi bir defa okunup atılacak bir yayın organı şeklinde düşünülmediğini göstermektedir.

Osmanlı yönetimince Takvîm-i Vekāyi‘ idarehanesi ve matbaası olmak üzere eski Bursa mütesellimi kapıcıbaşı Mûsâ Ağa’nın, 1824’te Harem’deki yerinden Süleymaniye’deki Kaptan İbrâhim Paşa Hamamı’na (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi yanı) taşınan matbaanın yakınlarında bulunan konağı 20.000 kuruşa satın alınmıştır (15 Ağustos 1831). Burası 1832’de matbaa idaresiyle birleştirilmiş ve başkanlığına Takvîm-i Vekāyi‘hâne-i Âmire ve Tab‘hâne-i Ma‘mûre nâzırı unvanıyla Esad Efendi tayin edilmiştir (Beydilli, s. 144, 150). Burada ilk gazeteciler diye nitelenebilecek kişiler yanında yeterli sayıda matbaa elemanı görev yapmaktaydı. Bâbıâli’nin haberlerini Sârım Efendi, Bâb-ı Seraskerî’nin haberlerini Said Bey toplayarak gazete yönetimine ulaştırmaktaydı. Takvîm-i Vekāyi‘in Fransızca nüshasında A. Blacque’tan sonra Hassune Efendi (Hüseyin Mazhar Efendi), Françeski, Saffet Rouet ve Esad Efendi görev yapmış, Ermenice nüshasında başlangıçta patrikhânenin personel desteği olmuş, ayrıca kimliği belirlenemeyen bir kişi 1000 kuruş maaşla tercüman tayin edilmiştir. Ermenice Takvîm-i Vekāyi‘in çevirisi bir süre Hariciye Nezâreti’nce yerine getirilmiştir. Gazetenin Rumca nüshası ilk dönemde yine patrikhânenin araç ve personel desteğiyle çıkarılmış, daha sonra Yanko Mosurus, Aleko ve Kostaki Adosidi efendiler tercüme işinde görev yapmıştır. Arapça nüshasının ilk görevlisi Ahmed Nazif Efendi, Farsça’nınki Örfî Efendi’dir ve her ikisi de bu dilleri çok iyi bildiğini girdiği imtihanda ispat etmiştir. Önceleri nâzır, ilerleyen dönemlerde müdür olarak nitelenen Takvîm-i Vekāyi‘ yöneticilerinin tamamı kronolojik sıra içerisinde sayılamazsa da Esad Efendi’nin ardından diğer isimler şunlardır: Nazif Efendi (vekil), Mustafa Sâmi Efendi, Nûman Mâhir Bey, Âtıf Bey, Recâi Efendi, Lebîb Efendi, Nüzhet Bey, Saffet Bey, Âkifpaşazâde Nâil Bey, Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi, Maarif Nâzırı Kemal Efendi, Ahmed Midhat Bey, Fâik Reşad Bey, Emin Bey. Yaklaşık kırk yedi yıl süreyle aralıksız yayımlandıktan sonra Takvîm-i Vekāyi‘in 16 Mart 1878’de 2119. sayısını takiben yayımına on üç yıl ara verilmiştir. Bunun büyük Rus savaşı, yaşanan bozgun ve ağır toprak kayıplarıyla ilgili olduğu açıktır. 26 Mart 1891’de başlayan ikinci dönem ise oldukça kısa sürmüş ve 16 Mayıs 1892’de 283. sayısıyla yayımı tekrar durmuştur. Takvîm-i Vekāyi‘ üçüncü defa 28 Eylül 1908’de yayıma başlamıştır. Bu devresi İstanbul hükümetinin ortadan kalkışına kadar (4 Kasım 1922) sürmüş ve 4608 sayı neşredilmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

Orhan Koloğlu, Takvim-i Vekayi, Türk Basınında 150 Yıl: 1831-1981, Ankara, ts. (Çağdaş Gazeteciler Derneği Yayınları).

Nesimi Yazıcı, Takvim-i Vekayi: Belgeler, Ankara 1983.

a.mlf., “Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis’in Mukaddimelerinin Tahlil ve Karşılaştırılması”, Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Dergisi, sy. 6, Ankara 1984, s. 69-76.

Kemal Beydilli, Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishâne, Mühendishâne Matbaası ve Kütüphânesi: 1776-1826, İstanbul 1995, s. 144-150.

Selim Nüzhet [Gerçek], “Fransızca Takvim-i Vakayi: Le Moniteur Ottoman”, , sy. 3 (1932), s. 225-233.

a.mlf., “Takvim-i Vakayi”, , I, 189-191.

Ahmed Emin Yalman, “Türk Basın Tarihinin Başlangıç Tarihine Bir Bakış”, Yıllık: Gazetecilik Enstitüsü Dergisi, sy. 1, İstanbul 1960, s. 9-13.

Altan Deliorman, “İlk Türk Gazetesi”, , II/23 (1964), s. 6-11.

Cengiz Orhonlu, “Türkçe Yayınlanan İlk Gazete: Takvim-i Vekayi”, , I/6 (1968), s. 35-39.

Adnan Giz, “İlk Türk Gazetesinin Adı Nasıl Seçildi”, a.e., XI/64 (1973), s. 23-26.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 39. cildinde, 490-492 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER