https://islamansiklopedisi.org.tr/talak-suresi
Medine döneminin ortalarında nâzil olan sûre adını boşamadan bahseden ilk âyetinden almıştır. Abdullah b. Mes‘ûd’un bu sûreyi Sûretü’n-nisâ’ el-kusrâ (es-suğrâ) (iddetten söz eden kısa sûre) diye andığı rivayet edilir (Buhârî, “Tefsîr”, 65/2; Süyûtî, I, 175). Âyet sayısı on iki olan sûrenin fâsılası elif harfidir. Boşanma hukukuyla ilgili bazı hususları ve toplum hayatında Allah’ın ve resulünün gösterdiği yolu izlemenin önemini konu edinen Talâk sûresinin muhtevasını iki bölüm halinde incelemek mümkündür. Sûrenin ilk yedi âyetini içeren birinci bölümünde Hz. Peygamber’in şahsında müminlere hitap edilerek eşlerini boşamaları durumunda -bu sûre ile birlikte Bakara sûresinde- belirlenmiş olan kurallara uymaları emredilir; yaklaşık üç ay devam eden bekleme süresi (iddet) içinde eşlerin evlerinden çıkarılmaması ve nafakalarının sağlanması istenir; hamilelerin iddetinin doğum yapıncaya kadar süreceği ve bu süre içinde nafaka yükümlülüğünün devam edeceği; ayrıca çocuğu emziren annelere ücretinin ödeneceği bildirilir. Sûrenin son beş âyetini ihtiva eden ikinci bölümde Allah’ın ve O’nun gönderdiği elçilerin emirlerini yerine getirmeyen geçmiş milletlerin çetin imtihanlara tâbi tutulup helâk edildiği, onların âhiret hayatında da şiddetli bir azaba uğrayacakları bildirilir. Ardından basîret sahibi müminlere hitap edilerek Allah’a karşı saygılı olmaları emredilir ve Allah’ın âyetlerini okumak suretiyle kendilerini karanlıklardan aydınlığa çıkaracak bir peygambere muhatap kılındıkları hatırlatılır, inanan ve yararlı işler yapanların ebedî mutluluğa erişeceği belirtilir. Sûre Allah’ın yukarıda yedi göğü ve yer küresi tarafında da benzerlerini yarattığına, O’nun emir ve tasarrufunun bunların arasında egemen olduğuna dikkat çeken, Cenâb-ı Hakk’ın her şeye güç yetirip her şeyi bildiğini ifade eden âyetle son bulur. Buradaki “yedi” sayısını İbn Manzûr’un da belirttiği üzere (Lisânü’l-ʿArab, “sbʿ” md.) sınırlandırılmış bir rakam değil yedi, yetmiş ve yedi yüz sayıları gibi çokluktan kinaye kabul etmek gerekir. Ayrıca sema “belli bir noktaya göre izâfî bir yükseklik” demek olup arz üzerindeki aynı nokta ters istikametteki gezegenlere göre sema konumunda bulunur (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “smv” md.).
Toplumun temelini oluşturan evliliğin ve aile hayatının sürdürülmesi bazan onun kurulmasından daha zor bir duruma gelir. Bir hadiste “en sevimsiz hak” diye nitelendirilen boşama veya boşanma (İbn Mâce, “Ṭalâḳ”, 1; Ebû Dâvûd, “Ṭalâḳ”, 3) Câhiliye döneminde kadına zarar verecek şekilde uygulanırdı. Medine’de müslüman bir toplumun ortaya çıkmaya başladığı bir dönemde nâzil olan Talâk sûresinde kadın haklarının korunması hedeflenmiş, boşama yetkisine sahip bulunan kocaya hitap edilerek onun bu yetkiyi kullanırken Allah’tan korkması gerektiği bildirilmiş, Allah’ın belirlediği sınırların aşılmamasına dikkat edilmesi istenmiş, aile meselelerinin çözümünde akıl ve din açısından güzel olan yolun (mâruf) benimsenmesi emredilmiş, geçmiş milletlere atıf yapılarak hem uyarma hem özendirme yöntemleri kullanılmıştır. “Talâk sûresini okuyan kimse Resûlullah’ın sünneti üzerine ölür” meâlinde nakledilen hadisin (Zemahşerî, VII, 152; Beyzâvî, IV, 291) mevzû olduğu belirtilmiştir (Zemahşerî, I, 648-649 [neşredenlerin notu]; Muhammed et-Trablusî, II, 723). Muhammed b. Ömer b. Ukayl Tefsîru sûreti’ṭ-Ṭalâḳ ve’stinbâṭu mâ fîhâ min aḥkâm adıyla yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1393, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye el-Ma‘hedü’l-âlî li’l-kazâ’).
BİBLİYOGRAFYA
Zemahşerî, el-Keşşâf (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd – Ali M. Muavvaz), Riyad 1418/1998, I, 648-649 [neşredenlerin notu]; VII, 152.
Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-teʾvîl, Beyrut 1410/1990, IV, 291.
Süyûtî, el-İtḳān (nşr. Mustafa Dîb el-Bugā), Beyrut-Dımaşk 1416/1966, I, 175.
Muhammed et-Trablusî, el-Keşfü’l-ilâhî ʿan şedîdi’ż-żaʿf ve’l-mevżûʿ ve’l-vâhî (nşr. M. Mahmûd Ahmed Bekkâr), Beyrut 1408/1987, II, 723.
Seyyid Muhammed Hüseynî – Mahbûbe Müezzin, “Sûre-i Ṭalâḳ”, DMT, IX, 393-394.