TEÂRUZ
Fıkıh usulünde delillerin, fıkıhta ispat vasıtalarının çelişmesi anlamında bir terim.
TEVAKKUF
Aralarındaki teâruzun giderilemediği iki hadisle de amel etmeyip bir çözüm bulununcaya kadar bekleme.
DELİL
Gerçeğe ulaştıran şey anlamında kelâm ve fıkıhta kullanılan terim.
BEYYİNE
Gerçeği açık bir şekilde ispatlayan kesin delil anlamında kullanılan bir terim.
KARÎNE
Yargılamada iki farklı olay arasında aklî çıkarsama yoluyla bağlantı kurularak elde edilen ve bilinmeyen bir durumun ispatına yarayan delil anlamında fıkıh terimi.
TAHYÎR
Mükellefin iki hüküm veya fiil arasında seçim yapmakta serbest olması anlamında fıkıh terimi.
DELÂLET
Zihnin bir şey hakkındaki bilgiden başka bir şeyin bilgisine ulaşması anlamına gelen mantık ve fıkıh terimi.
NESİH
Şer‘î bir hükmün daha sonra gelen şer‘î bir delille kaldırılması.
İspat vasıtaları arasındaki uyuşmazlıkla ilgili Tercîhu’l-beyyinât adlı eseri kaleme alan müellif
VANKULU
Cevherî’nin eṣ-Sıḥâḥ adlı Arapça sözlüğünün tercümesiyle tanınan Osmanlı âlimi.
ASHÂBÜ’t-TERCÎH
Mezhep imam ve müctehidlerinin ortaya koydukları görüşlerin dayandığı delilleri değerlendirerek aynı konudaki farklı görüşler arasında tercih yapabilme gücüne sahip fıkıh âlimleri.