https://islamansiklopedisi.org.tr/tusi-serefeddin
Hayatına dair yeterli bilgi yoktur. Nisbesinden Horasan bölgesindeki Tûs şehrinden olduğu anlaşılmaktadır. Tabakat kitaplarında kendisiyle ilgili olarak verilen dağınık ve sınırlı bilgilerden birçok ilim merkezini dolaştığı, Musul, Halep ve Dımaşk’ta kaldığı, Hemedan’a da uğradığı öğrenilmektedir. Onun riyâziye ilmini iyi bildiğini ve hikmet konusunda bilgi sahibi olduğunu söyleyen İbnü’l-Kıftî, Halep’e geldiği sırada Ebü’l-Fazl Bünyâmin’in (ö. 604/1207) ondan ders aldığını belirtir. Bünyâmin kendisinden hesap, astronomi ve diğer aklî ilimleri okumuştur. İbn Ebû Usaybia da Ebü’l-Fazl Müeyyidüddin Muhammed b. Abdülkerîm el-Mühendis el-Hârisî’den (ö. 599/1202) söz ederken onun Dımaşk’a gelen Tûsî’den çok faydalandığını, hendese ve riyâziyede kendi döneminde Tûsî’nin benzerinin bulunmadığını söyler. Yine İbn Ebû Usaybia’nın kaydettiğine göre Tûsî, Musul’da iken Mühezzebüddin İbnü’l-Hâcib ve Muvaffakuddin b. Abdülazîz onu görmek için gelmişlerse de Tûsî oradan ayrılıp Tûs’a gitmişti.
Tûsî’nin birikimini Nasîrüddîn-i Tûsî ve Esîrüddin el-Ebherî’ye aktaran öğrencisi Kemâleddin İbn Yûnus, Tûsî’nin 19 Rebîülevvel 576 (13 Ağustos 1180) tarihinden önce Musul’da bulunduğunu ve kendisinden Öklid’in Uṣûl’ü ile Batlamyus’un el-Mecisṭî’sini okuduğunu belirtmiştir (Sübkî, VIII, 386). İbn Yûnus’un doğum tarihi (551/1156) dikkate alındığında onun Tûsî’den yirmi yaşlarında iken ders aldığı anlaşılır. Yine İbn Yûnus’un kaydettiğine göre hocası Musul’da birçok defa kalmış, buradan memleketine gidip gelmiştir. Tûsî’nin bundan sonraki hayatına dair ilk kaynaklarda başka bilgi verilmemekte, sonraki kaynaklar buna sadece onun 606 (1209) yılında hayatta olduğuna dair yanlış bir bilgi eklemektedir. Bu bilgi, Tûsî’nin Risâle fî ʿameli mesʾeletin hendesiyye adlı eserine ait bir nüshadaki silinmiş telif tarihinin müstensih tarafından yanlış okunmasından kaynaklanmıştır (Rüşdî Râşid, el-Cebr, s. 19).
Sadece cebir ve hesap konusunda değil astronomi alanında da geniş mâlûmat sahibi olduğu anlaşılan Tûsî’nin eserleri ve ilmî kapasitesi hususunda bu ilimlere dair eserlerden bilgi edinilmektedir. Tûsî’nin talebesinin talebesi olduğunu söyleyen Abdülazîz el-Hılâtî Nûrü’d-delâle fî ʿilmi’l-cebr ve’l-muḳābele ve İbn Fellûs diye tanınan İsmâil b. İbrâhim el-Mardînî Niṣâbü’l-ḥabr fî ḥisâbi’l-cebr adlı eserinde onun üçüncü dereceden denklemleri çözmesiyle ilgili bilgi vermekte, İbnü’l-Hâim de el-Mümtiʿ fî şerḥi’l-Muḳniʿde Tâceddin et-Tebrîzî’den naklen buna işaret etmektedir. Bu eserlerde yer alan bilgiler, Tûsî’nin kitabının VII. (XIII.) yüzyıl matematikçileri tarafından kullanıldığını ve onun Ruffini-Horner metodundan önemsiz sayılacak bir farklılık arzeden, denklemlerin sayısal çözümüyle ilgili metodunun bilindiğini göstermektedir. Daha sonraki birçok matematikçinin de Tûsî’nin çalışmalarına muttali olduğu bilinmektedir. Kemâleddin el-Fârisî, hocası İbnü’l-Havvâm’ın el-Fevâʾidü’l-Bahâʾiyye’sini şerhettiği Esâsü’l-ḳavâʿid fî uṣûli’l-Fevâʾid, Yahyâ b. Ahmed el-Kâşî Îżâḥu’l-maḳāṣıd li-ferâʾidi’l-Fevâʾid ve Lübbü’l-ḥisâb, Celâleddin Ali el-Garbî el-Muʿcizâtü’n-necîbiyye fî şerḥi’r-Risâleti’l-ʿalâʾiyye, Gıyâseddin Cemşîd el-Kâşî Miftâḥu’l-ḥisâb, İbnü’l-Mecdî Ḥâvî’l-lübâb fî şerḥi Telḫîṣi aʿmâli’l-ḥisâb adlı eserlerinde dolaylı da olsa Tûsî’nin çalışmalarına atıfta bulunmuşlardır.
Birçok bilim tarihçisinin, müslüman matematikçilerin denklemler konusundaki katkılarının Ömer Hayyâm’ın ortaya koyduklarını pek fazla geçmediğine dair düşünceleri Tûsî’nin eseri üzerindeki yeni incelemelerle birlikte geçerliliğini yitirmiştir. İslâm cebir tarihinde ilk defa üçüncü dereceden denklemleri sistematik biçimde inceleyerek on üç kısma ayıran, bu denklemlerin her biri için geometrik ispat ve koni kesitlerine dayalı çözümler bulan, bu çözümlerden yalnız pozitif olan kökü kabul eden Ömer Hayyâm böylece “el-mesâilü’l-mümtenia”nın çözümleri için bir yol açmış ve analitik geometrinin temellerini atmıştır. Hayyâm’dan yaklaşık bir asır sonra gelen Şerefeddin et-Tûsî de onu izleyerek üçüncü dereceden denklemleri on üç kısma ayırmış, bunları sekizi en az bir pozitif köke sahip denklemler (sonuncusu üç pozitif köke sahiptir), beşi de bazan çözümü imkânsız olan denklemler olmak üzere iki kısımda incelemiştir. Hayyâm gibi pozitif kökü çözüm olarak alıp ispatlarını aynı şekilde koni kesitleriyle vermekle birlikte bu ispat tarzını, onun gibi çözümü bulmak için değil sayısal biçimde tesbit ettiği çözümü Hârizmî gibi resmetmek için kullanan Tûsî’nin bu çözüm anlayışında günümüz matematiğinde mevcut olan varlık teorisinin benzeri bir yorum görülmektedir. Yine Tûsî her denklem tipi için mümkün görülen çözümleri tek tek araştırırken modern matematikte ilk defa Pierre de Fermat (ö. 1665) tarafından kullanılan “minima” ve “maxima” anlayışına ve Newton metodu denilen yaklaştırma yöntemine benzer bir tavır sergilemiştir (Encyclopedia of the History, II, 362-369; DİA, VII, 198; Houzel, s. 243-244, 254-261; daha fazla bilgi ve denklemlerin çözümü için bk. DSB, XIII, 515-516; Rüşdî Râşid, el-Cebr, s. 26-35, 39-58).
Tûsî, astronomi alanında da önemli bir âlim olup düz (musattah) usturlaptan farklı şekilde kendisinin icat ettiği asâ tarzındaki doğrusal usturlap (usturlâb-ı hattî) bilim tarihinde “asâ-yı Tûsî” adıyla bilinir. Risâle fi’l-usṭurlâbi’l-ḫaṭṭî adlı eserinde yapımı ve kullanımı hakkında bilgi verdiği bu usturlap öğrencisi İbn Yûnus tarafından geliştirilmiş olup Topkapı Sarayı’ndaki nüshalar buna aittir. Tûsî’nin bu usturlapla ilgili olarak ortaya koyduğu esasları Hasan b. Ali el-Merrâküşî taklit ve tasvir etmiştir. Yıldızların yüksekliğini, zamanı ve kıble istikametini tesbit için yapılacak astronomi gözlemlerinde kullanılan bu aletin basit, ucuz ve diğer usturlaplardan daha az kusurlu olması amaçlanmıştır.
Eserleri. 1. el-Muʿâdelât. Tûsî’nin bu önemli eseri meçhul bir kişinin ihtisar ettiği şekliyle günümüze ulaşmıştır. Tûsî’nin aynı konudaki Risâle fi’l-ḫaṭṭeyn elleẕeyn yaḳrübân ve lâ yeltaḳıyân adlı eserinin muhtevasıyla karşılaştırıldığında yapılan özetlemenin boyutu anlaşılabilmektedir. İki eserin de çoğu zaman aynı şekilleri, hatta aynı cümle ve tabirleri içermesi gerek şekiller gerekse denklemlerle ilgili hususlarda bir kısaltmaya gidilmediğini, yalnızca Tûsî’nin denklemlerin sayısal çözümü için koyduğu cetvellerin çıkarıldığını göstermektedir. Ancak VII. (XIII.) yüzyılın sonlarından önce yapıldığı anlaşılan bu özetleme metnin anlaşılmasını güçleştirmiştir. Tûsî’nin İslâm cebirinin en geniş çalışmalarından biri olan bu eserinde giriş yazmadan hemen şekillere geçilmesinden meçhul kişinin eserden önsözü çıkardığı sonucuna varılabilir. Kitapta koni kesitleriyle ilgili ön bilgiler ve denklemlerin tasnifinden sonra ilk bölümde ikinci dereceden on iki, üçüncü dereceden sekiz, ikinci bölümde üçüncü dereceden beş denklemin çözümüne yer verilmiştir. Rüşdî Râşid, çeşitli nüshalarına dayanarak eserin ve müellifin diğer iki risâlesinin edisyon kritiğini yaparak tercümesiyle birlikte Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī, Œuvres mathématiques: Algèbre et géométrie au XIIe siècle adıyla neşretmiş (I-II, Paris 1986), bu neşir, Nikûlâ Fâris tarafından el-Cebr ve’l-hendese fi’l-ḳarni’s̱-s̱ânî ʿaşer: Müʾellefâtü Şerefiddîn eṭ-Ṭûsî adıyla Arapça’ya çevrilmiştir (Beyrut 1998).
2. Risâle fi’l-ḫaṭṭeyn elleẕeyn yaḳrübân ve lâ yeltaḳıyân. Nasîrüddîn-i Tûsî’nin et-Teẕkire’sinin Nizâmeddin en-Nîsâbûrî’ye ait şerhiyle birlikte bir mecmua içinde Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 2646) kayıtlı bir nüshası mevcut olup Rüşdî Râşid tarafından el-Muʿâdelât’ın sonunda yayımlanmıştır (s. 683-688).
3. Risâle buʿis̱e bihâ ilâ mürâsil lehû yüdʿâ Şemsüddîn (Risâle fî ʿameli mesʾeletin hendesiyye). Columbia Üniversitesi (Smith, Or., nr. 45, vr. 29-35) ve Leiden (Or., nr. 14, vr. 323-326) kütüphanelerinde yazma nüshaları bulunan bu risâleyi de Rüşdî Râşid el-Muʿâdelât’ın sonunda neşretmiştir (s. 691-697).
4. Risâle fi’l-usṭurlâbi’l-ḫaṭṭî. British Museum’da (Or., nr. 5479) ve Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde (III. Ahmed, nr. 3342/6, 3494/2) nüshaları vardır. Astronomi bilgini Hasan b. Ali el-Merrâküşî’nin bu usturlabın tanım ve tasviriyle ilgili metni R. Carra de Vaux tarafından Fransızca tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır (“L’astorlabe linéaire ou bâton d’al-Toussi”, JA, XI. seri, V [1895], s. 464-516).
BİBLİYOGRAFYA
İbnü’l-Kıftî, İḫbârü’l-ʿulemâʾ, s. 426.
İbn Ebû Usaybia, ʿUyûnü’l-enbâʾ, Kahire 1299/1882, II, 182, 191.
İbn Hallikân, Vefeyât, V, 314; VI, 52-53.
Sübkî, Ṭabaḳāt (Tanâhî), VIII, 386.
Sarton, Introduction, II/2, s. 622-623.
Brockelmann, GAL, I, 622; Suppl., I, 858-859.
Karatay, Arapça Yazmalar, III, 782, 784.
Kadrî Hâfız Tûkān, Türâs̱ü’l-ʿArabi’l-ʿilmî fi’r-riyâżiyyât ve’l-felek, Beyrut, ts. (Dârü’ş-şark), s. 375, 406.
Adel Anbouba, “al-Tûsî, Sharaf al-Dîn”, DSB, XIII, 514-517.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), VII, 257.
Ebü’l-Kāsım Kurbânî, Zindegînâme-i Riyâżîdânân-ı Devre-i İslâmî, Tahran 1365 hş., s. 277-281.
Ahmed Selîm Saîdân, Târîḫu ʿilmi’l-cebr fi’l-ʿâlemi’l-ʿArabî, Küveyt 1406/1986, s. 383-386.
D. A. King, Islamic Astronomical Instruments, London 1987, I, 6; II, 55.
Rüşdî Râşid, Târîḫu’r-riyâżiyyâti’l-ʿArabiyye beyne’l-cebr ve’l-ḥisâb (trc. Hüseyin Zeynüddin), Beyrut 1989, s. 173-231.
a.mlf., “Algebra”, Encyclopedia of the History of Arabic Science (ed. Roshdi Rashed), London 1996, II, 362-375.
a.mlf., el-Cebr ve’l-hendese fi’l-ḳarni’s̱-s̱ânî ʿaşer: Müʾellefâtü Şerefiddîn eṭ-Ṭûsî (trc. Nikûlâ Fâris), Beyrut 1998, s. 17-78.
Nicolas Farès, “Le calcul du maximum et la ‘Dérivée’ selon Sharaf al-Dîn al-Tûsî”, Arabic Sciences and Philosophy, V/2, Cambridge 1995, s. 219-237.
Christian Houzel, “Sharaf al-Dîn al-Tûsî et le polygône de Newton”, a.e., s. 239-262.
W. Hartner, “Asṭurlāb”, EI2 (İng.), I, 727.
İhsan Fazlıoğlu, “Cebir”, DİA, VII, 198.