https://islamansiklopedisi.org.tr/ureyne-beni-ureyne
Becîle kabilesinin alt kollarından biridir. Kabileye adını veren Ureyne’nin nesebi Ureyne b. Nezîr b. Kasr b. Abkar el-Enmârî yoluyla Adnân’a ulaşır. Bazan Kudâa kabilesine mensup Ureyne b. Sevr b. Kelb b. Vebere, bazan da Becîle kabilesinden Arîn b. Sa‘d b. Nezîr ve Temîm kabilesinden Arîn b. Sa‘lebe b. Yerbû‘a nisbet edilen kabilelerle isim benzerliğinden dolayı karıştırılmaktadır (İbn Habîb, s. 37, 96; İbn Düreyd, s. 226, 538). Ureyne kabilesi mensupları Urenî (Ureynî), Arîn kabilesi mensupları Arînî nisbesiyle bilinmektedir (Sem‘ânî, IV, 182-184, 186).
Câhiliye döneminde Becîle kabilesinin kolları arasında vuku bulan savaşlar sonucu oturduğu bölgeden çıkarılan Ureyne kabilesi çeşitli kollara ayrılarak farklı kabilelere iltihak etti. Bekrî’nin verdiği bilgiye göre, İslâm öncesi Becîle’nin diğer kollarıyla birlikte Türebe ve Serât arasındaki bölgede oturan Ureyne mensuplarından birinin sahiplendiği bir çaylağın Becîle’nin Efsâ b. Nezîr b. Kasr koluna mensup bir kişi tarafından öldürülmesiyle iki akraba kabile arasında savaş çıktı ve Ureyneliler Benî Efsâ’nın çoğunu katletti. Bunun üzerine Becîle’nin diğer bazı kolları bir araya gelip Ureyne’yi bulunduğu topraklardan çıkardı. Ureyne’nin büyük bir kısmı Benî Ca‘fer b. Kilâb b. Rebîa ve Amr b. Kilâb b. Rebîa b. Âmir b. Sa‘saa’ya, Mâlik b. Hevâzin b. Ureyne’nin Gānim ve Münkız isimli iki kolu Benî Kelb b. Vebere’ye, Mevhibe b. Rab‘a b. Hevâzin b. Ureyne adlı diğer bir kolu Benî Süleym kabilesine iltihak etti. Ureyne’den bir kısım aileler Benî Sa‘d b. Zeyd Menât b. Temîm’e dahil oldu; böylece Ureyne çeşitli kabileler arasında yaşamaya başladı (Bekrî, I, 57, 60-61; krş. İsfahânî, XI, 131). Hz. Muhammed’in doğduğu yıl Kays Aylân ile Temîm kabileleri arasında vuku bulan ünlü Cebele savaşına Benî Âmir b. Sa‘saa’ya iltihak eden Ureyneliler de katıldı ve Mağrâ el-Urenî adlı Ureyneli’nin Temîm liderlerinden Lakīt b. Zürâre’yi katletmesi kabilenin övünç sebebi olarak şiirlere yansıdı (Bekrî, I, 62). Kaynaklarda, Cebele savaşının vuku bulduğu Necid arazisinde geniş tepelik bölge olan Cebele mevkiinde daha sonraki dönemlerde de Ureyne kabilesi mensuplarının oturduğu zikredilir (İsfahânî, XI, 131; Bekrî, II, 365; Yâkūt, II, 104).
Benî Ureyne’nin İslâm’a girişi, kabilenin daha sonra irtidad edecek olan birkaç mensubunun Medine’ye gelişi hadisesine bağlıdır. Ureyne ve Ukl mensuplarından oluşan sekiz kişilik bir grup 6 (627) yılında Medine’ye gelip Hz. Peygamber’e İslâm’ı kabul ettiklerini bildirdi. Çölde yaşadıklarından bir süre sonra Medine’nin alışık olmadıkları havası dolayısıyla sağlıklarının bozulduğunu söyleyen Ureyneliler, Resûl-i Ekrem tarafından Medine yakınlarında bulunan zekât develerinin sütünden içerek iyileşmek üzere gönderildiler. Bir süre burada kalıp iyileştikten sonra irtidad eden Ureyneliler, Resûlullah’ın âzatlısı Yesâr adlı deve çobanının ellerini ve ayaklarını kesip gözlerini oyarak onu katlettiler. Hz. Peygamber’in yirmi kişilik süvari birliğinin başında görevlendirdiği Kürz b. Câbir tarafından yakalanıp Medine’ye getirilen Ukl ve Ureyne mensupları aynı şekilde öldürüldü (Buhârî, “Meġāzî”, 36, “Ḥudûd”, 16; Müslim, “Ḳasâme”, 9, 11; İbn Sa‘d, II, 89-90). Tefsir kaynaklarına göre Resûl-i Ekrem’in Ureyneliler’i cezalandırmasının ardından Mâide sûresinin 33. âyeti nâzil olmuş, Allah’a ve Peygamber’e savaş açarak yeryüzünde fesat ve bozgunculuk yapanların öldürülmesi, asılması, el ve ayaklarının kesilmesi veya sürgünle cezalandırılması bildirilmiştir (Taberî, Câmiʿu’l-beyân, X, 243-276).
Ureyneliler’in, Cerîr b. Abdullah el-Becelî başkanlığında 10. yılda (631) Medine’ye gelerek müslüman olan 150 kişilik Becîle heyetinde temsil edilip edilmediğine dair kesin bilgi yoktur. Ancak Abdullah b. Avsece el-Urenî’nin Hz. Peygamber’in elçisi sıfatıyla Sim‘ân b. Amr b. Kurayt’a mektup götürmekle görevlendirilmesi Ureyne mensuplarından Resûlullah döneminde İslâmiyet’i benimseyenlerin olduğunu gösterir (İbn Sa‘d, I, 242-243). Ureyne kabilesi Hz. Ömer döneminde fetihlerde önemli rol oynadı. 13 (634) yılında Cerîr b. Abdullah kumandasında Irak’ta fetihlere gönderilmek üzere bir araya getirilen Becîle’nin kolları arasındaki Ureyneliler’in büyük bir kısmı Kûfe’ye yerleşti (Taberî, Târîḫ, III, 471-472). İç savaşlar devrinde Hz. Ali’nin saflarında yer alan Ureyneliler arasında tâbiînden Habbe b. Cüveyn, Hasan b. Abdullah ve Yahyâ b. Cezzâr gibi şahıslar bulunmaktadır (İbn Sa‘d, VIII, 297, 411-412). Özellikle Habbe b. Cüveyn, Resûl-i Ekrem’le birlikte ilk namaz kılan kişinin Hz. Ali olduğuna (a.g.e., III, 20), Gadîr-i Hum’da Resûlullah’ın, “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır” dediğine (Taberânî, III, 307), Ali’nin Hz. Peygamber’i abdest sırasında ayaklarına meshederken gördüğüne (Taberî, Câmiʿu’l-beyân, XIII, 76) dair Şiîler için itikadî-siyasî bakımdan önem arzeden haberlerin râvisi olarak tanınır. Ahmed b. Hanbel’in çağdaşı olup kendisine itimat ettiği söylenen Hemedan Kadısı Ebû Ahmed Kāsım b. Hakem el-Urenî de kabilenin meşhur şahısları arasındadır (Sem‘ânî, IV, 183).
BİBLİYOGRAFYA
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳātü’l-kübrâ (nşr. Ali M. Ömer), Kahire 1421/2001, I, 242-243; II, 89-90; III, 20; VIII, 297, 411-412.
Muhammed b. Habîb, Muḫtelifü’l-ḳabâʾil ve müʾtelifühâ (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Kahire, ts. (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye), s. 37, 96.
Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), II, 644; III, 471-472.
a.mlf., Câmiʿu’l-beyân (Şâkir), X, 243-276; XIII, 76.
İbn Düreyd, el-İştiḳāḳ, s. 226, 538.
Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî (nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc), Beyrut 1990, XI, 131.
Taberânî, el-Muʿcemü’l-kebîr (nşr. Ebû Muhammed el-Asyûtî), Beyrut 2007, III, 307.
Vezîr el-Mağribî, el-Înâs fî ʿilmi’l-ensâb (nşr. Hamed el-Câsir), Riyad 1400/1980, s. 221-222.
İbn Hazm, Cemhere, s. 387-388, 455.
Bekrî, Muʿcem, I, 57-62; II, 365.
Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), IV, 182-184, 186.
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, II, 104.
İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ), Beyrut 1418/1997, III, 56.
İbn Hacer, el-İṣâbe, III, 153; IV, 173.
Köksal, İslâm Tarihi (Medine), VI, 119-128.