UZRE (Benî Uzre) - TDV İslâm Ansiklopedisi

UZRE (Benî Uzre)

بنو عذرة
Müellif:
UZRE (Benî Uzre)
Müellif: ADNAN DEMİRCAN
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2012
Erişim Tarihi: 20.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/uzre-beni-uzre
ADNAN DEMİRCAN, "UZRE (Benî Uzre)", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/uzre-beni-uzre (20.04.2024).
Kopyalama metni

Kabilenin nesebi Uzre b. Sa‘dü Hüzeym b. Zeyd b. Leys b. Sûd b. Eslem b. Hâfî (İlhâf, İlhâfî) b. Kudâa şeklindedir. Kudâa kabilesinin aynı adı taşıyan diğer bir kolunun nesebi ise Uzre b. Zeydüllât b. Rufeyde b. Sevr b. Kelb b. Vebere b. Tağlib b. Hulvân b. İmrân b. Hâfî şeklinde olup Zeyd b. Hârise bu kabiledendir. Uzre’nin meşhur kolları arasında Âmir, Kebîr, Kâhil ve Rifâa sayılabilir. Kabile mensupları Medine ile Suriye arasında tarım ve hayvancılığa elverişli topraklarda yerleşmişlerdi. Hicaz’ın kuzeyindeki Meşârifüşşam, Vâdilkurâ ve Tebük, Uzre kabilesinin başlıca yerleşim merkezleriydi. Câhiliye devrinde Sa‘dü Hüzeym’in kollarından Benî Zınne ve Benî Selâmân ile müttefik olan Uzre kabilesinin İslâm öncesi dönemi hakkında fazla bilgi yoktur. Bu durum, onların eyyâmü’l-Arab’la ilgili savaş menkıbelerinin ve o devirdeki Uzreli şairlerin azlığıyla açıklanabilir. Hz. Peygamber’in büyük dedesi Kusayy’ın babası Kilâb b. Mürre ölünce annesi Fâtıma bint Sa‘d, Benî Uzre’den Rebîa b. Harâm ile evlenmişti. Bir süre Benî Uzre yurdunda yaşayan Kusay, Mekke’ye hâkim olmak için Huzâa kabilesiyle mücadele ederken Benî Uzre ve müttefiklerinin desteğini almıştı. Evs ve Hazrec’in anneleri Kayle bint Kâhil de Benî Uzre’ye mensuptu. Benî Uzre’nin Şems ve Hümâm adlı putlara taptığı rivayet edilir. Suriye’nin Bizans hâkimiyetine girdiği tarihten itibaren bu yörede yaşayan diğer kabilelerle birlikte Bizans’a bağlanan Uzreliler arasında Hıristiyanlık yayılmıştı.

Hicretten önce Mekke’ye gelen Uzreoğulları, Resûl-i Ekrem tarafından İslâm’a davet edildiyse de kabul etmediler. Hicrî 2. yıldan (623-24) itibaren ilişki kurulmaya çalışılan ve Hicaz-Suriye arasındaki yolu kontrol eden Benî Uzre’den Mezkûr adlı bir kişi Dûmetülcendel Gazvesi’nde (5/626), aynı kabileden bir başka kişi de Zeyd b. Hârise’nin Hismâ Seriyyesi’nde (6/627) müslümanlara rehberlik etti. Uzreliler, Mûte Savaşı’nda (8/629) Bizans’ın safında yer aldı. Ancak bu savaşta bir Uzreli olan Kutbe b. Katâde’nin İslâm ordusunun sağ kanadının kumandanlığını yaptığı rivayet edilir. Yine aynı yıl Uzre gibi Kudâa’ya mensup Belî ve Belkayn kabilelerinin Medine’ye saldırmak için bir araya geldiklerini duyan Hz. Peygamber bunlara karşı Amr b. Âs kumandasında 300 kişilik bir kuvvet gönderdi. Ebû Ubeyde b. Cerrâh kumandasındaki 200 kişilik takviye birliklerinin de katıldığı Zâtüsselâsil Seriyyesi adı verilen bu harekât sırasında Benî Uzre ve müttefikleri İslâm birliğinin gelişini haber alınca büyük bir kısmı dağıldı. Sadece bir grupla müslümanlar arasında küçük çaplı çatışma yaşandı.

9 yılı Safer ayında (Mayıs-Haziran 630) Uzre kabilesinden Cemre b. Nu‘mân’ın başkanlığında Sa‘d b. Mâlik, Süleym b. Mâlik ve Mâlik b. Ebû Riyâh gibi kabilelerin ileri gelenlerinin de bulunduğu on iki kişilik bir heyet Medine’ye geldi. Resûl-i Ekrem ile görüşürken Kusay b. Kilâb’ın anne bir kardeşleri olduklarını ve Huzâa’nın Mekke’den uzaklaştırılması esnasında Kureyş’e yardım ettiklerini söyleyip akrabalığa vurgu yaptılar. Resûlullah’tan İslâmiyet hakkında bilgi alan Uzreliler müslüman oldu. Medine’de iki gün kalan heyet üyeleri kendilerine verilen hediyelerle birlikte memleketlerine döndüler. Vâdilkurâ toprağından bir kısmı kendisine iktâ olarak verilen Benî Uzre’nin reisi Cemre b. Nu‘mân’ın Hicaz halkından kabilesinin zekâtını ilk getiren kimse olduğu bildirilir (İbn Sa‘d, IV, 264; İbn Ebû Şeybe, XIII, 15, 232). Resûl-i Ekrem, 9 yılı Rebîülâhir ayında da (Temmuz-Ağustos 630) Ukkâşe b. Mihsan el-Esedî’yi küçük bir birliğin başında keşif amacıyla Uzre ve Belî kabilelerinin yurdu Cinâb’a gönderdi.

Uzre’den Hureys adlı bir kişinin Hz. Ebû Bekir’in hilâfetinin ilk günlerinde Suriye taraflarına gönderilen Üsâme ordusu için casusluk yaptığı rivayet edilir (Vâkıdî, III, 1122). İrtidad hareketlerine katılmayan Uzreliler fetihlerden sonra Suriye, Filistin ve Mısır’a, Endülüs’ün fethinden sonra da İspanya’ya yerleştiler. Hadis hâfızı ve coğrafyacı İbnü’d-Delâî, Endülüs’e göç eden Benî Uzre kabilesindendir. Kabile mensuplarından Zeml b. Amr el-Uzrî, Muâviye b. Ebû Süfyân ve I. Yezîd döneminde bazı idarî görevlerde bulundu. Emevî Halifesi Ömer b. Abdülazîz de Uzreliler’i severdi. Nitekim Osman b. Sa‘d (Saîd) el-Uzrî’yi Dımaşk’a vali, Abdurrahman b. Haşhâş el-Uzrî’yi de kadı tayin etti (, X, 774). Uzre kabilesi mensupları platonik aşkları ve iffetleriyle (hubbu Uzrî) anılır. Bu kabilenin şairleri arasında Urve b. Hizâm ile Cemîlü Büseyne’nin aşklarına dair şiirleri meşhurdur (bk. UZRÎ AŞK). Ahmed Lutfî Abdülbedî‘in Benî Uzre hakkında hazırladığı yüksek lisans tezi (1950, Câmiatü’l-Kāhire külliyyetü’l-edeb) daha sonra yayımlanmıştır (Kahire 1422/2001).


BİBLİYOGRAFYA

İbnü’l-Kelbî, Nesebü Meʿad ve’l-Yemeni’l-kebîr (nşr. Nâcî Hasan), Beyrut 1408/1988, II, 557, 558-559, 635, 715-719.

, I, 403; II, 555-560, 770-771; III, 1122.

, I, 218, 247, 678; II, 377, 623.

İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1410/1990, I, 55, 168, 207, 250-251; II, 48, 67-68, 100, 124; IV, 263-264.

İbn Ebû Şeybe, el-Muṣannef (nşr. Hamed b. Abdullah el-Cum‘a – Muhammed b. İbrâhim el-Lahîdân), Riyad 1425/2004, XIII, 15, 232.

, s. 250-251.

, I, 203.

, II, 254-255; III, 32.

, s. 447-450.

, IV, 171-173.

, III, 424; IV, 39, 41-42, 117, 246-248, 251, 262, 427, 430-432; VI, 281, 286; VII, 148.

Şevkī Dayf, el-Ḥubbü’l-ʿUẕrî ʿinde’l-ʿArab, Kahire 1999.

Serdar Özdemir, Hz. Peygamber’in Seriyyeleri, İstanbul 2001, s. 128.

G. Levi Della Vida, “Uzre”, , XIII, 89-90.

M. Lecker, “ʿUd̲h̲ra”, , X, 773-774.

Sherifa Zuhur, “ʿUd̲h̲ra”, Encyclopaedia of World Muslims (ed. N. Kr. Singh – A. M. Khan), Delhi 2001, IV, 1491-1493.

a.mlf., “ʿUd̲h̲rī”, a.e., IV, 1493-1495.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 42. cildinde, 258-259 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER