https://islamansiklopedisi.org.tr/vahsi-i-bafki
939 (1532-33) yılında Yezd ile Kirman arasındaki Bâfk kasabasında doğdu. Bundan dolayı Yezdî ve Kirmânî nisbeleriyle de anılır. Şiirlerinde kullandığı “Vahşî” mahlasına dair kaynaklarda açık bilgi yoktur. Gençlik yıllarını doğduğu yerde geçirdi. Bu süre içinde “Murâdî-i Bâfkī” mahlasıyla şiir yazan ve âlim bir zat olduğu anlaşılan ağabeyi ile yine dönemin şairlerinden Şerefeddin Alî-i Bâfkī’den edebiyatta ve çeşitli ilimlerde ders alarak eğitimini tamamladı. Önce Yezd’e, ardından Kâşân’a gidip medreselerde hocalık ve yöneticilik yaptı. Bir müddet sonra Yezd’e döndü ve ölümüne kadar burada yaşadı. Klasik nazım şekilleriyle kaleme aldığı lirik şiirlerinin yanı sıra Safevî Sultanı Şah I. Tahmasb ve özellikle Yezd, Kirman ve Kâşân şehirlerinin yerel yöneticileri için methiyeler yazdı. Bunlar arasında kendisini himaye eden Yezd Valisi Gıyâseddin Mîr-i Mîrân başta olmak üzere Şah Ni‘metullāh-ı Velî soyundan gelen Halîlullah ile Kirman’ı yöneten aileye mensup beylerden Bektaş Big Efşâr ve İ‘timâdüddevle Abdullah Han anılabilir. Yezd şehrinde vefat eden Vahşî’nin içkiye düşkünlüğü yüzünden öldüğü, hatta sevgilisi tarafından öldürüldüğüne dair bazı kaynaklarda yer alan bilgiler tarihî gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Vahşî, itibar kazanmak ümidiyle Hint saraylarına yönelen pek çok çağdaşının aksine İran dışına çıkmayıp yaşadığı bölgenin yöneticilerini methetmekle yetinmiş ve sade bir hayatı tercih etmiştir. Yezd Valisi Gıyâseddîn Mîr-i Mîrân’a yakınlığı dolayısıyla Muvahhidüddîn-i Fehmî, Muhteşem-i Kâşânî, Gazanfer-i Kâşânî ve Tâbiî-i Hânsârî gibi şairlerle arasında bir husumetin doğduğu ve birbirlerini çok ağır biçimde hicvettikleri bilinmektedir. Klasik nazım şekillerinin hemen hepsinde eser veren Vahşî, Baba Figānî, Muhteşem-i Kâşânî ve Örfî-i Şîrâzî gibi ünlü şairlerle birlikte Irak ve Hint üslûpları arasında bir geçiş dönemi sayılan, Mekteb-i Vukū‘ adı verilen üslûbun öncülerinden sayılmaktadır. Özellikle gazel, terciibend ve terkibibend türünde çok başarılı kabul edilmiş, kendisinden sonraki şairleri etkilemiştir. Terciibend türünün en güzel örneklerinden biri sayılan “Sâkînâme”si ile “Şerh-i Perîşânî” adlı terkibibendi yaşadığı dönemde büyük şöhret kazanmıştır. Vahşî’nin “vâsûht” (sevgiliden şikâyet) diye adlandırılan tarzda yazdığı şiirler kendine has üslûbunun önemli birer örneğini oluşturmaktadır.
Eserleri. 1. Dîvân. Yaklaşık 9000 beyit ihtiva eden divanda kırk bir kaside, 397 gazel, altmış altı rubâî, kırk dört kıta, 595 beyitten oluşan birkaç parça dağınık mesnevi, on bir terkibibend ve bir terciibend bulunmaktadır. Divanda ayrıca, Nizâmî’nin Maḫzenü’l-esrâr ve Ḫüsrev ü Şîrîn mesnevilerini örnek alarak yazdığı 592 beyitlik Ḫuld-i Berîn ile 966’da (1558-59) tamamladığı 1569 beyitlik Nâẓır u Manẓûr ve dramatik Fars edebiyatının şaheserlerinden sayılan 1070 beyitlik Ferhâd ü Şîrîn adlı mesnevisi de yer almaktadır. Vahşî’nin divanı Dîvân-ı Külliyyât (Külliyât-ı Dîvân) adıyla birçok defa basılmış ve ilmî neşirleri yapılmıştır (meselâ bk. Tahran 1247, 1307, 1312; Îrec Efşâr’ın mukaddimesiyle, Tahran 1335 hş.; nşr. Zebîhullah Safâ, Tahran 1339 hş.; M. Dervîş’in notları ve Saîd-i Nefîsî’nin mukaddimesiyle, Tahran 1342, 1356, 1369, 1378, 1388; nşr. Ferdîn Habîbî, Tahran 1379 hş.; nşr. Muhammed Rızâ Efşârî, Tahran 1389 hş.). Hüseyn-i Nehaî tarafından yayımlanan Dîvân-ı Vaḥşî-i Bâfḳī (Tahran 1338, 1339, 1343, 1366, 1380, 1384 hş.) gerek baş tarafındaki inceleme kısmı gerekse metnin sağlamlığı bakımından en iyi neşir kabul edilmektedir. Vahşî’nin şiirlerinden muhtelif seçmeler yayımlanmıştır (Güzîde-i Eşʿâr-ı Vaḥşî-i Bâfḳī, haz. Muhammed Ali Tâciyân, Kum 1377 hş.; haz. Hüseyin Meserret, Tahran 1378 hş.; haz. Bâbek Nîk Taleb, Tahran 1379 hş.; Ber Güzîde-i Eşʿâr-ı Vaḥşî-i Bâfḳī, haz. Ahmed Rencber, 1354 hş., 1362 hş.).
2. Ḫuld-i Berîn (Hâce Abdullah-ı Herevî’nin Münâcâtnâme’si, Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Evṣâfü’l-eşrâf’ı, Baba Tâhir-i Uryân ve Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’ın Rubâʿiyyât’ları ile birlikte, nşr. Muhammed Hüseyin Kâşânî, Tahran 1301, 1302, 1303; Kalküta 1261; Bombay 1286, 1312; nşr. Mirza Muhammed Ali Şîrâzî, Bombay 1313, diğer bazı tanınmış şairlerin rubâîleriyle birlikte; nşr. Hüseyin Kûhî, Tahran 1307, 1334, şairin Ferhâd ü Şîrîn’i ve bazı musammatları ile birlikte; nşr. M. Dervîş, Tahran 1339).
3. Ferhâd ü Şîrîn. Şairin vefatı sebebiyle yarım kalan mesneviye önce Kaçar dönemi şairlerinden Visâl-i Şîrâzî 1251 beyit eklemiş, onun ölümünden sonra Sâbir-i Şîrâzî tarafından ilâve edilen 304 beyitle tamamlanmıştır (Tahran 1263, 1303; Hindistan 1265, Visâl-i Şîrâzî’nin aynı adlı eseriyle; nşr. Hüseyin Kûhî, Tahran 1306, 1334, 1343; nşr. M. Rızâ Celâlî Nâînî, Tahran 1315; nşr. Hüseyin İkbâl, Tahran 1316; nşr. Rızâ Eşrefzâde, Nişân Tîşe-i Ferhâd: Naḳd u Metn-i Kâmil-i Ferhâd ü Şîrîn, Tahran 1376). Cemşîd-i Mi‘mârî, Vahşî-i Bâfkī’nin bu mesnevisiyle Nizâmî-i Gencevî ve Ârif-i Erdebîlî’nin aynı adlı eserlerini karşılaştırdığı bir çalışma yapmıştır (Şîraz 1388 hş.).
BİBLİYOGRAFYA
Emîn-i Ahmed-i Râzî, Heft İḳlîm (nşr. Cevâd Fâzıl), Tahran, ts. (Kitâbfurûşî-yi Ali Ekber İlmî), I, 157-159.
Abdünnebî Fahrüzzamânî-i Kazvînî, Meyḫâne (nşr. Ahmed Gülçîn-i Meânî), Tahran 1340 hş., s. 181-197.
M. Tâhir Nasrâbâdî, Teẕkire-i Naṣrʾâbâdî (nşr. Vahîd-i Destgirdî), Tahran 1317 hş., s. 472.
M. Müfîd Müstevfî-i Bâfkī, Câmiʿ-i Müfîdî, Tahran 1340 hş., III, 423-426.
Sâdıkī-i Kitâbdâr, Teẕkire-i Mecmaʿu’l-ḫavâṣ (nşr. ve trc. Abdürresûl Hayyâmpûr), Tebriz 1327 hş., s. 141-144.
Münzevî, Fihrist, III, 1898, 2597-2598; IV, 2800, 3023-3027, 3260.
Hânbâbâ, Fihrist, I, 578, 601; II, 1912, 2387-2388, 2511, 2513; III, 3689-3690.
Safâ, Edebiyyât, V/2, s. 760-777.
Zeynelâbidîn Mü’temen, Taḥavvül-i Şiʿr-i Fârsî, Tahran 1339 hş., s. 31, 34, 40.
Rypka, HIL, s. 297-298.
Ahmed Gülçîn-i Meânî, Mekteb-i Vuḳūʿ der Şiʿr-i Fârsî, Tahran 1348 hş., s. 544-562.
Ahmed Rencber, Ber Güzîde-i Eşʿâr-ı Vaḥşî-i Bâfḳī, Tahran 1354 hş.
Üveys Sâlik-i Sadîkī, “Eşʿâr-i Çâp Neşode-i Vaḥşî”, Mecelle-i Dânişkede-i Edebiyyât ve ʿUlûm-i İnsânî, XVIII, Tahran 1350 hş., s. 105-116.
Hüseyin Meserret, “Vaḥşî Ân Destânserâ-yı Maʿnevî”, Âşinâ, IV/20, Tahran 1373 hş., s. 28-32.
M. Nazif Şahinoğlu, “Vahşî Bâfkî”, İA, XIII, 145-148.
P. E. Losensky, “Waḥs̲h̲ī Bāfḳī”, EI2 (İng.), XI, 53.