https://islamansiklopedisi.org.tr/yala-b-umeyye
Künyesi Ebû Halef ve Ebû Safvân şeklinde de kaydedilir; annesi Münye bint Gazvân’a nisbetle Ya‘lâ b. Münye adıyla da bilinir. İslâm’a ilk girenlerden Utbe b. Gazvân’ın kız kardeşi olan Münye’nin, Ya‘lâ’nın babaannesi olduğu şeklindeki rivayet doğru bulunmamıştır (İbn Abdülber en-Nemerî, IV, 148). Ya‘lâ, Benî Nevfel b. Abdümenâf’ın halîfi idi. Bedir Gazvesi’nde müşrik ordusuna çok sayıda kurbanlık deve bağışlayan babası Ümeyye, kardeşi Seleme ve kız kardeşi Nefîse ile birlikte Mekke’nin fethi sırasında İslâmiyet’i kabul etti. Fetihten önce gerçekleşen Mûte Savaşı’na (8/629) katıldığına dair rivayetlerin kaynağı diye gösterilen Mûsâ b. Ukbe’nin eserinde (el-Meġāzî, s. 265) Ya‘lâ’nın savaşta bulunduğuna ve o sırada müslüman olduğuna dair bir kayıt yoktur.
Huneyn, Tâif ve Tebük savaşlarına katılan Ya‘lâ, Hz. Peygamber’in vefatından birkaç ay önce üstlendiği idarî görevleri Hz. Osman döneminin sonuna kadar sürdürdü. Resûl-i Ekrem’in Yemen valisi Bâzân’ın ölümü üzerine Vedâ haccının ardından Yemen’e gönderdiği yöneticiler arasında yer aldı ve ilk defa Cened’e âmil tayin edildi. Aynı zamanda San‘a Valisi Ebân b. Saîd’in yardımcısıydı; Resûlullah vefat edince Medine’ye dönen Ebân’ın yerine geçti. Hz. Ebû Bekir devrinde Havlân’da ve Yemen’in diğer bölgelerinde cereyan eden ridde savaşlarına komuta etti. Hz. Ömer ve Osman devirlerinde Yemen genel valiliğine getirildi. Ömer zamanında Necranlı hıristiyanları Arap yarımadasının dışına sürmekle görevlendirildi. Aynı dönemde hakkındaki bir şikâyet üzerine Medine’ye çağrılıp bir süre bekletildi, ancak ileri sürülen haksızlığı yapmadığı anlaşılınca görevine iade edildi. Öte yandan iki yıl süren bu bekleme dönemi boyunca Mugīre b. Şu‘be’nin Yemen valiliği yaptığı söylenirse de (Ahmed b. Abdullah er-Râzî, s. 162-164) kaynaklarda bu husus doğrulanmamaktadır. Taberî’nin Târîḫ’inde, Hz. Ebû Bekir döneminin sonunda ve Hz. Ömer döneminde Yemen valisi olarak Ya‘lâ’nın adı geçerken sadece 15 (636) yılında Tâif valisi olarak anıldığına göre (II, 457) -eğer bir yanlışlık yoksa- Medine’ye çağrıldığı sırada geçici bir süre bu göreve getirildiği söylenebilir.
Ya‘lâ, Hz. Osman’ın evinin kuşatılması esnasında yardım için yola çıktıysa da Medine’ye varmadan halifenin şehid edildiğini öğrendi ve halifenin intikamını almak isteyenlere katılmak amacıyla Mekke’ye gitti. Burada toplanan kuvvetlerin donatımına büyük katkıda bulundu, Cemel Vak‘ası’nda önemli rol oynadı. Vak‘aya adını veren “asker” adlı deveyi kendisi satın alıp Hz. Âişe’nin emrine verdiği gibi orduya katılanların kullanması için yüzlerce deve ve yüz binlerce dirhem tahsis etti. Hz. Ali’nin Ya‘lâ hakkındaki değerlendirmesi ve Taberî’nin verdiği bazı bilgiler, onun bu dönemde harcadığı paranın Yemen’den topladığı vergi gelirleri olabileceğini göstermektedir (İbn Sa‘d, VI, 49-50; Taberî, III, 3). Cemel Vak‘ası’ndaki yenilginin ardından Mekke’ye kaçan Ya‘lâ daha sonra Hz. Ali’nin yanında yer aldı. Birçok kaynakta onun Sıffîn Savaşı’na (37/657) Hz. Ali’nin safında katıldığı ve bu savaşta öldürüldüğü belirtilmektedir. Ancak 47 (667) yılında hac emîri olan Anbese b. Ebû Süfyân’ı ölüm döşeğinde ziyarete gittiğine dair rivayet (Nesâî, “Ḳıyâmü’l-leyl”, 66) onun Sıffîn’den sonra da yaşadığını ortaya koymaktadır; Zehebî de 60 (679-80) yılına kadar yaşadığını belirtir. Ya‘lâ’nın Fîrûz ed-Deylemî’nin kızı Ümmü’l-Kirâm ile, ayrıca Zübeyr b. Avvâm’ın ve Ebû Leheb’in kızlarıyla evlendiği kaydedilmektedir (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, III, 101).
Ya‘lâ’nın Mekke’de fetvalar verdiği (a.g.e., a.y.), Yemen’de valilik yaptığı dönemde mektuplara tarih atma uygulamasını başlattığı kaydedilir (Taberî, II, 4). Kendisinden rivayet edilen hadisler Kütüb-i Sitte’de ve diğer hadis kaynaklarında yer almaktadır. Hz. Peygamber’den, Ömer ve Anbese b. Ebû Süfyân’dan rivayetleri vardır. Naklettiği hadisler oğulları Safvân, Muhammed, Osman, oğlu veya kardeşi Abdurrahman, ayrıca Abdullah ed-Deylemî, Abdullah b. Bâbâh, Mûsâ b. Bâzân, Atâ b. Ebû Rebâh, İkrime el-Berberî, Hâlid b. Düreyk gibi şahsiyetler tarafından rivayet edilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Mûsâ b. Ukbe, el-Meġāzî (nşr. Muhammed Bakşîş), Rabat 1994, s. 265.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳātü’l-kübrâ (nşr. Ali M. Ömer), Kahire 1421/2001, VI, 47-50.
Taberî, Târîḫ, Beyrut 1407/1987, II, 4, 247, 293, 352, 361-362, 380, 442, 457, 476, 506, 510, 511, 517, 534, 550, 587; III, 3, 7-9, 40.
Ahmed b. Abdullah er-Râzî, Târîḫu medîneti Ṣanʿâʾ (nşr. Hüseyin b. Abdullah el-Amrî), San‘a 1401/1981, s. 69-70, 76, 80, 150, 158-159, 162-164.
İbn Abdülber en-Nemerî, el-İstîʿâb (nşr. Ali M. Muavvaz – Âdil Ahmed Abdülmevcûd), Beyrut 1415/1995, IV, 147-149.
İbn Asâkir, Târîḫu Dımaşḳ (Amrî), LXXXIV, 186, 188.
Mizzî, Tehẕîbü’l-Kemâl, XXXII, 379-381.
Abdülbâkī b. Abdülmecîd el-Yemânî, Târîḫu’l-Yemen: el-Müsemmâ Behcetü’z-zemen fî târîḫi’l-Yemen (nşr. Mustafa Hicâzî), Beyrut 1985, s. 14-15.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, III, 101.
Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1418/1997-98, VI, 429; IX, 668; X, 432-433.
İbn Hacer el-Askalânî, el-İṣâbe (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd v.dğr.), Beyrut 1415/1995, VI, 538-539.
a.mlf., Tehẕîbü’t-Tehẕîb (nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ v.dğr.), Beyrut 1417/1996, VI, 245.
Abdurrahman Abdülvâhid eş-Şücâ‘, el-Yemen fî ṣadri’l-İslâm, Dımaşk 1408/1987, s. 241, 390.