https://islamansiklopedisi.org.tr/yenipazar--bulgaristan
Günümüzde Novi Pazar adıyla bilinmekte olup Şumnu’nun (Şumen) 20 km. kuzeydoğusunda yer alır. Bulgarca kaynaklarda 1878’e kadar Enipazar ismiyle zikredilmektedir. Burası XVI. yüzyılda ortaya çıkmış ve Silistre sancağının Pravadi (Provadya) kazasında nahiye merkezi ve küçük bir kasaba olarak gelişme göstermiş, XVII. yüzyıldan itibaren bir kaza merkezi haline gelmiştir. Yenipazar kazasının 1873’te otuzu Türkçe, dokuzu Bulgarca ad taşıyan toplam otuz dokuz köyü vardı. Türk köylerinden bazılarında hıristiyan nüfus ağırlık kazanırken Bulgarca ad taşıyan köyler çoğunlukla karışıktı. Küçük Yenipazar kasabası, kazanın hemen hemen ortasından geçen Eğridere (Kriva Reka) üzerinde bulunmaktadır. Kazanın kuzey yarısı XIX. yüzyıla kadar çoğunlukla yeşil alanla kaplı düz ve açık bir ovadan oluşuyordu. Türk köylerinin çoğu da burada yer almaktaydı.
Yenipazar bölgesinin (nahiye) güney yarısı plato şeklinde olup derin vadilerle yarılmıştır. Bu kesimde eski Bulgar köyleri mevcuttu (sekiz köy). Bunların arasındaki Madara köyünde Madara atlısının görkemli bir rölyefi ve pagan Bulgar-Türk hanlarının kayıtları keşfedilmiştir. Rölyefin üst kesimindeki düzlüğün tepesinde ilk Bulgar İmparatorluğu zamanından kalma büyük bir kalenin kalıntıları vardır. Burası, 1444’te Macarlar’ın öncülüğündeki Haçlı ordusu tarafından alınan ve yıkılan kalelerden biridir. Bu dönemdeki hadiseleri anlatan Gazavât-ı Sultân Murâd Hân’da bölgedeki yerel halkın Pravadi’ye kaçtığı yazılıdır. Madara köyü başlangıçta bir grup Türk göçmeni tarafından ele geçirilmiş olmalıdır. 1516’da buradaki nüfusun yarısını yörükler meydana getirmekteydi. Diğer altı Bulgar köyü ise tamamen hıristiyanlardan müteşekkildi. Elliden fazla hânesi bulunan Markovo ve Külevça/Külefçe bunların en büyükleriydi. Madara’da kalede ve kalenin aşağısındaki köyde Ortaçağ’dan kalma kiliselerin kalıntısı bugüne ulaşmıştır. Madara, Mogila ve Kalogeritsa civarında bölgenin hıristiyan geçmişini anımsatan birkaç mağara-kilise vardır.
Yenipazar yöresine ait en eski kayıtlar Silistre sancağına ait 922 (1516) tarihli Tahrir Defteri’nde yer alır. Buna göre söz konusu bölgede Türkçe ad taşıyan Türkler’le meskûn on yedi köy mevcuttur. Bunlar ortalama dokuz hânelik küçük yerleşim yerleriydi; Bulgar köyleri ise dört kat daha büyüktü. Türk köylerinin çoğunun adında sürgün köyleri olduğunu gösteren işaretlere rastlanır. Bu açık, düz ve boş alana yapılan yerleşimin Osmanlı yönetimince desteklendiği bellidir. Bu kesimde, Türkler’in göktanrısına adanmış bir pagan tapınağı ve hanın yıkılmış sarayı ile pagan ve erken dönem hıristiyan Bulgar İmparatorluğu’nun ilk başşehri Pliska’nın kalıntıları bulunmaktadır. Göçmen yörüklerden bir grup Pliska’nın büyük suruna yerleşmiş ve köylerinin adını da ahî kardeşliğinin üyeleri tarafından kurulduğuna işaret etmek üzere Ahî Baba koymuştur. Daha sonra Ahî Baba ismi Ak Baba olarak değişmiş ve XIX. yüzyılda baba kelimesinin mahallî telaffuzuna uygun biçimde Aboba’ya dönüşmüştür. Pliska surlarının hemen dışındaki Söğütlü köyü “Eski İstanbulluk”un yanında bulunduğuna dair kayıtla tarif edilmiştir ki bu sonuncu ad sözü edilen etkileyici kalıntılara yerleşimciler tarafından verilmişti. Pliska yaklaşık 1000 yıldır yıkık ve metruk halde idi.
922 tarihli Tahrir Defteri’nin ortaya koyduğu durum 1444’te yıkıcı Haçlı seferinin (Varna Savaşı) sonuçlarını göstermektedir. Bu yılın kasım ayında Kral Vladislav’ın idare ettiği Haçlı ordusu, Yenipazar diye adlandırılan sağlam kalenin önüne gelerek şiddetli bir mücadelenin ardından kaleyi ele geçirdi ve bütün müslüman ahaliyi katletti. Savaşın görgü tanığı bir Alman bütün bölgenin öldürülmüş Türkler’in cesetleriyle dolu olduğunu belirtir. Madara ve Pravadi’yi zaptetmek amacıyla yola çıktıklarında ise civardaki ormanı ve Yenipazar’ın açık yerleşim birimini yakmışlardı. Bu olay sadece bir tek Batılı kaynakta, Hans Mehrgast’ın kroniğinde zikredilmiş ve Nürnbergli şair ve şarkıcı Michael Beheim tarafından dizelere dökülmüştür. Yenipazar’ın içerisinde yer aldığı Şumnu bölgesinin yıkımıyla ilgili ipucu veren tek Osmanlı kaynağı ise F. Giese tarafından yayımlanan Anonim Tevârîh-i Âl-i Osman’dır. Bu olayların meydana geldiği dönemle hemen hemen çağdaş olan İtalyan hümanist ve tarihçisi Philipp Callimachi, Haçlı askerlerinin ateşle ve kılıçla hıristiyan Bulgar köylerini imha ettiklerini ve sonrasında özellikle kiliselerini talana koyulduklarını not eder (Hammer, I, 461; Zinkeisen, I, 682). Bu yakılan eski Yenipazar’ın bulunduğu bölge günümüzdeki kasabanın 3 km. doğusunda yer alan Göceci (Stan) köyünün yakınlarındaki bir höyük (selişte) halindedir. Nahiyenin kuzey yarısına düşen açık ovadaki bütün yerleşim birimlerinin 1444’teki Haçlı seferinin neticesinde ortadan kalktığı görülmektedir. Doğal şartlar tarafından korunan güneydeki hıristiyan köyleri ise büyük oranda hasar almadan ayakta kalmıştır. Daha sonra kuzey taraftaki ovaları muhtemelen Osmanlılar yeniden yerleşim yeri haline getirmiştir. Bu yerleşim, ya II. Murad’ın son dönemlerine ya da Fâtih Sultan Mehmed döneminin ilk yıllarına rastlamış olmalıdır. Bu durum Şumnu ve Hezargrad (Razgrad) gibi komşu bölgelerdeki benzeri gelişmelerden de anlaşılır. Özellikle bu sonuncu kesimdeki yerleşme faaliyetlerini 1479-1485 tarihli tahrir kayıtlarında görmek mümkündür.
1516’da Yenipazar yöresi hâlâ bütünüyle nüfusu az kırsal yerleşmelerden meydana geliyordu. Yenipazar kasabası henüz yoktu. Yöre 179 müslüman ve 266 hıristiyan hânesine sahipti. Bu da 800 km2’lik bir alanda 2300 kişilik bir nüfusun yaşadığı ve kilometrekareye üçten daha az kişinin düştüğü anlamına gelmektedir. Müslüman nüfus toplam nüfusun % 40’ı kadardı. Seksen yıl sonra 1598 tarihli Tahrir Defteri biraz daha farklı bir görüntü ortaya koyar: Artık ağırlıklı olarak hıristiyanlardan müteşekkil küçük bir kasaba teşekkül etmiş ve yörenin toplam nüfusu da üçe katlanmıştı. Bölgenin güney ucunda önceki kayıtta yer almayan Kilnova ortaya çıkmıştı. Benzer şekilde on bir müslüman ve otuz üç hıristiyan hânesi olan Yenipazar kurulmuştu. Her iki yerleşim birimi de II. Selim döneminde yapılan yeni tahrirler (1568-1570) sırasında tesbit edilmişti. Bölgedeki Külefçe ve Markovo köyleri iyice büyümüş ve yavaş yavaş bir İslâmlaşma süreci başlamıştı. Mogila köyünün zaten % 15’i müslümandı ve bunların hemen hemen hepsi ihtida eden yerel halktan meydana gelmekteydi. Müslüman Türk köylerinin sayısı on yediden yirmi dörde çıkmıştı. 1516-1598 arasında hıristiyanlar da iki buçuk kat büyüdüler (266’dan 605 hâneye). Müslüman nüfus ise yaklaşık beş kat arttı (179’dan 861 hâneye). Bütün bu rakamlardan yörede 1466 hânede 7300 kişinin yaşadığı tesbit edilebilir. Söz konusu büyüme kendi içinde tabii şekilde değil ancak Anadolu’dan getirtilen nüfusla açıklanabilir. Özellikle Kalender Şah isyanının (933/1527) acımasızca bastırılışı pek çok kişinin Rumeli topraklarına göç etmesine yol açmıştır. Aynı durum Hezargrad ve Osmanpazarı çevrelerinde de görülebilir.
1051 (1641) tarihli Avârız Defteri söz konusu büyümenin devam ettiğini gösterir. Müslümanlar 861’den 1210 hâneye yükseldi, hıristiyanlar ise 605’ten 396 hâneye geriledi. Hıristiyanların % 18’i imtiyazlı statüye sahip voynuklardan teşekkül etmekteydi. Müslüman nüfusun artışında ihtidâlar önemli rol oynamış olmalıdır. Eski köylerdeki toplam müslümanların % 25’inin yeni ihtida edenlerden meydana geldiği anlaşılır. Söz konusu büyüme köy sayısındaki artışla da sabittir. 1598’de köy sayısı yirmi dört iken 1642’de otuz altıya ulaşmıştı. 1598’de bile hâlâ küçük bir yerleşme olan Yenipazar büyük bir kasaba olacak şekilde ilerleme göstermiş ve 211 hânesiyle yörede en önemli kasaba haline gelerek Pravadi kazasının bir nahiye merkezini teşkil etmişti. Yenipazar kasabasının nüfusu tamamen müslümanlardan ibaretti. Bunun altmış sekiz hâneden daha az olmamak üzere üçte biri yeni ihtida etmiş kişilerdi. Kasabada biri Ahmed Paşa, diğeri Ali Paşa tarafından inşa edilen en az iki cuma camii vardı. 1667’de Yenipazar’ı ziyaret eden Evliya Çelebi buranın 150 hâneli güzel bir kasaba olduğunu, Eğridere adlı akarsuyun kasabanın içinden geçtiğini ve yirmi dükkân, üç kapılı görkemli bir bedesten, bir hamam, iki han bulunduğunu yazar, Ahmed Paşa Camii’nin kitâbesini de nakleder. 1762 Haziranında Dubrovnikli Cizvit Ruđer Josip Bošković de buradan Türk ve hıristiyanların karışık oturdukları bir köy veya kasabacık diye söz eder. 300 kadar hânesi olup bunun ellisi hıristiyan Bulgar köylülerine aittir. Bazı fakir Ulah aileleri; hıristiyan oldukları halde, Eflak ve Boğdan prenslerinin baskısı yüzünden memleketlerinden kaçmak zorunda kalmışlar ve Türk paşalarının idaresi altında daha rahat bir hayat yaşadıklarını söylemişlerdir. Bošković’in ziyaretinden bir yıl sonra burada yeni bir cami, 1774’te bir hamam ve 1826’da bir saat kulesi yapıldı.
1641-1751 arasında bu yıllara ait mufassal avârız defterlerine göre Yenipazar ve çevresinin nüfus yapısında önemli değişiklikler gerçekleşti. Sekiz eski Bulgar köyünün hıristiyan ahalisinin sayısı yarı yarıya azaldı; 394 hâneden 160 hâneye geriledi. Bunun esas sebebi ihtidâlardır. 220 müslüman hânesinin sekseni mühtediydi. 1641’de Külefçe kesiminde toplam nüfusun % 17’sini müslümanlar oluşturmakta iken 1751’de bu oran % 42’ye çıktı. Külefçe’de müslümanların üçte biri İslâmiyet’i yeni kabul etmiş kişilerdi (elli bir hânenin on altısı). Aynı yıllarda buna karşı bir gelişme de cereyan etti: Önceden tamamen müslümanlarla meskûn beş yere çoğunluğu küçük Yenipazar kasabasından gelen hıristiyan hâneleri yerleşmişti. Bu durum XIX. yüzyılda artarak sürecektir. Osmanlı-Rus savaşları esnasında 1828 Haziranında Külefçe’de vuku bulan savaş Yenipazar kesiminde ağır hasara yol açtı. 1830 yılı cizye defteri, hıristiyan nüfusun bu gelişmelere rağmen burada kaldığını ve sayılarını koruduğunu gösterir. 1261 (1845) tarihli Temettuât Defterleri’nin içerdiği rakamlar Yenipazar’da her iki tarafın da savaş yüzünden acı çektiğini, ancak tekrar iyileşme yoluna girdiğini gösterir. 1845-1873 arasında hıristiyanlar sayılarını iki kattan daha fazla arttırdılar, müslüman nüfusu da büyüdü. Fakat daha küçük ölçekli aile yapıları sebebiyle artış hızı hıristiyanlara göre daha az kalmıştır.
1873’te kasabada 2140 nüfus vardı ve hemen hemen üçte biri hıristiyandı. 1877-1878 savaşından ve Bulgaristan’ın bağımsızlığından sonra küçük kasabada Bulgaristan’ın diğer yerlerinde görüldüğü gibi çöküş yaşandı, buna rağmen büyümesini sürdürdü. Nüfusu 1887’de 2420’ye (% 53’ü müslüman), 1900’de 2726’ya (% 46’sı müslüman) ve 1934’te 4550’ye (% 25’i müslüman) ulaştı. Yenipazar’ın nüfusu 1946’da 5477, 1956’da 9138 olarak kaydedilmektedir. 1963’te 11.548 olan kasabanın nüfusu 2009’da ancak 12.673’e yükselebildi. Son yıllardaki işsizlik ve ekonomik sıkıntılar yüzünden nüfusun bir kısmı buradan göç etmektedir. Nüfusun önemli bir bölümü hâlâ müslüman olup Türkçe konuşmaktadır. Geriye kalan en son tarihî cami de 1970’lerde yıkıldı. Bu dönemlerde uygulanan baskılar sebebiyle kasabadaki Osmanlı geçmişine ait görülebilir son izler de silinmiş, hatta 1826’da yaptırılan saat kulesinin kitâbesi yerinden kaldırılmıştır. Yenipazar’ın 8 km. güneyinde yer alan ve erken dönem Bulgar tarihi açısından son derece önemli olan Madara kasabası Şumnu’daki Tombul Camii’nin bânisi Şerif Halil Paşa’nın doğum yeridir.
BİBLİYOGRAFYA
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VIII, 58-59; a.e. (Dağlı), VIII, 24-25.
Hammer, GOR, I, 461.
Zinkeisen, Geschichte, I, 682.
Ž. Čankov, Geografski Rečnik na Balgarija, Sofia 1939, s. 303.
I. Velkov, “Madara”, Antike und Mittelalter in Bulgarien (ed. V. Beševliev – J. Irmscher), Berlin 1960, s. 265-271.
Philipp Callimachi, Historia de rege Vladislao (ed. I. Lichonska – T. Kowalewski), Varsovia 1961, tür.yer.
B. Cvetkova, La bataille mémorable des peuples: Le sud-est européen et la conquête ottomane -fin XIVe- première moité du XVe s., Sofia 1971, s. 330-331.
İsmail Eren, “Rucer Yosif Boşkoviç’in 1762 Tarihli İstanbul-Lehistan Seyahatine Ait Hatıra Defteri”, TD, sy. 17-18 (1963), s. 203.
Vladimir Georgiev v.dğr., “Novi Pazar”, Kratka Bǎlgarska Enčiklopedija, Sofia 1966, III, 598.