https://islamansiklopedisi.org.tr/yorguc-pasa
Nerede ve ne zaman doğduğu hakkında bilgi yoktur. Tarih kitaplarında ve arşiv belgelerinde adı Yörgüç, Yörgeç, Yörgenç şeklinde geçer. Ancak kitâbelere ve mezar taşlarına göre adı Yörgüç, lakabı Celâleddin’dir. Kaynaklarda Yörgüç Paşa’nın şeceresine dair farklı bilgiler verilmektedir. Bazı araştırmalarda Amasya’da Atabekiye Medresesi’nin kurucusu Nâsırüddin Ahmed’in soyundan geldiği, adının Yörgüç b. Muînüddin Abdullah b. Şücâüddin İlyâs b. Hayreddin Hızır b. Ömer b. Atabek Nâsırüddin Ahmed olduğu kayıtlıdır. Ayrıca Yörgüç b. Gāzî Ali b. Gāzî Mihal Bey şeklinde bir şecere ortaya atılmış, asıl adının Yörüklüce olduğu ileri sürülmüştür. Amasya’da yaptırdığı caminin kitâbesinde, kendi mezar taşında ve vakfiyesinde babasının adı Abdullah şeklinde yazıldığından bütün bu şecerelerin doğruluğu şüphelidir. Baba isminden hareketle onun Slav asıllı olup adının Slavca Jorgiç’ten (Yorgi’nin oğlu) geldiği belirtilmiştir (Griswold, XVII/2 [1980], s. 72). Kitâbede geçen atabeg unvanı ise babasına ait değil muhtemelen kendisinin lalalığına yapılan bir atıftır.
Yörgüç Paşa’nın çok iyi bir tahsille yetiştiği anlaşılmaktadır. Nitekim Çelebi Sultan Mehmed, 1414 yılında on iki yaşındaki oğlu Şehzade Murad’ı Rum vilâyeti beyliğiyle Amasya’ya gönderince Yörgüç Paşa’yı da lalası sıfatıyla yanına vermişti. Amasya, Tokat, Sivas, Çorum ve Osmancık bölgelerini içine alan Rum vilâyetinde o sırada İlhanlı döneminden kalan Moğol ve Türkmen nüfusu vardı. Göçebe halinde yaşayan bu kalabalık nüfusu merkezî bir idare altına almak güçtü. Bunun yanında bölgede yerli Türkmen aileleri de başı boş hareket ediyorlardı. Şehzade Murad, tedbirli ve kudretli bir şahsiyet olan lalası Yörgüç Paşa’nın yardımıyla burada huzuru sağlamaya çalıştı. Ancak Yörgüç Paşa’nın yıldızı Şehzade Murad’ın Osmanlı tahtına çıkmasıyla parladı. II. Murad’ın saltanatının ilk yılında Bizans’ın yardımıyla İznik’i ele geçirmeye çalışan Mustafa Çelebi (Düzmece) isyanı ortaya çıkmış, yeni padişah Yörgüç Paşa’nın telkiniyle üzerine yürüyerek onu bertaraf etmişti. Bu isyanı bastırıp merkezî otoriteyi sağlayan II. Murad, Yörgüç Paşa’yı Rum beylerbeyiliğine tayin etti (826/1423).
Beylerbeyiliğinin ilk yıllarında (Yörgüç Paşa), Kızılkocaoğulları adı verilen, dört kardeşin emrindeki çetelerle mücadele etti. Amasya ve Tokat taraflarında yol keserek soygunculuk yapan, zaman zaman şehirlere kadar gelip halka zarar veren bu beylere Akkoyunlu Karayülük Osman Bey’in, Dulkadıroğlu Hasan Bey’in ve Bayındıroğlu Halil Bey’in yardım ettiği anlaşılmaktadır. Yörgüç Paşa bu âsileri itaat altına aldı. Daha sonra bölgede bağımsız hareket etmeyi sürdüren diğer beylerle mücadeleye başladı. Bu harekât sırasında Kocakayası hâkimi Haydar Bey ile Canik hâkimi Alparslan oğlu Hüsâmeddin Hasan Bey’in itaati sağlandı. Hasan Bey’i yakalayıp Bursa’ya padişahın yanına gönderen Yörgüç Paşa böylece Tâceddinoğulları’nın elindeki Ordu ve Çarşamba civarını Osmanlı idaresine kattı (1427). Bu dönemde Timurlu Şâhruh ile yaptığı savaşı kaybeden Karakoyunlu Hükümdarı İskender Mirza, II. Murad’ın muvafakatiyle kışı geçirmek üzere Tokat’a yerleşmişti. Ancak Karakoyunlu askerleri baharla birlikte çevreyi yağmalayıp talan etmeye başlayınca Yörgüç Paşa durumu padişaha bildirdi; bunun üzerine Anadolu Beylerbeyi Timurtaşoğlu Umur Bey Tokat’a gönderilince Karakoyunlular bölgeyi terketti. Orta Anadolu’da huzur ve güveni sağlamayı başaran Yörgüç Paşa’ya vezâret rütbesi verildi. Onun adına para basılmasına izin verildiğine ve bu akçelere Yörgüç Paşa akçesi denildiğine dair bilgiler ise şüphelidir.
Yörgüç Paşa Zilhicce 845’te (Nisan-Mayıs 1442) vefat etti ve Amasya’da yaptırdığı camisinin türbesine defnedildi. Hızır, Yûnus ve Mustafa adlı oğulları ile Sitti ve Hundi Hatun adlı iki kızı vardır. Oğullarından Hızır ve Mustafa beylerin Varna Muharebesi’nde şehid düştüğü bilinmektedir. Ayrıca Lefke’de vakıfları bulunan Molla Îsâ adlı bir başka oğlunun daha olduğu belirtilir. Edirne’de vakfı olan Çiçek Hatun’un Yörgüç Paşa’nın zevcesi olarak kayıtlara geçtiği dikkati çeker (Gökbilgin, s. 344). Yörgüç Paşa, Amasya yanında Tokat, Gümüş, Köprü, Havza ve İskilip’te birçok dinî ve içtimaî müessese inşa ettirmiştir. Vakfiye metinlerinden ve tahrir defterlerinden anlaşıldığına göre Amasya’da bir cami, medrese, imaret ve iki hamam; Tokat’ta bir hamam ve han; Gümüş’te bir cami; Havza’da bir imaret; Kavak’ta bir cami ve İskilip’te bir hamam yaptırmıştır. Amasya, Gümüş, Kavak ve Köprü’deki camilerle Tokat’taki hamam günümüze ulaşmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Âşıkpaşazâde, Târih, s. 111.
Neşrî, Cihannümâ (Unat), II, 593.
Solakzâde, Târih, s. 158-159.
Müneccimbaşı, Sahâifü’l-ahbâr, III, 342.
Hayrullah Efendi, Osmanlı Tarihi, İstanbul 1292, VII, 39.
Amasya Târihi, II, 478.
Sicill-i Osmânî, IV, 652.
İsmail Hakkı [Uzunçarşılı], Kitâbeler, İstanbul 1345/1927, I, 25-29.
a.mlf., Osmanlı Tarihi, I, 396, 403, 405-406, 450, 575.
Gökbilgin, Edirne ve Paşa Livâsı, s. 344.
Ayverdi, Osmanlı Mi‘mârîsi II, s. 215-226.
Ahmet Şimşirgil, “Rum Beylerbeyi Yörgüç Paşa’nın Hayatı ve Vakıf Eserleri”, Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız Armağanı, Ankara 1995, s. 459-471.
Halil Edhem, “Yörgüç Paşa ve Evladına Ait Birkaç Kitâbe”, TOEM, sy. 9 (1911), s. 530-541.
W. Griswold, “The Vakfiye of Molla İsa of Lefke”, Studies in Islam, XVII/2, New Delhi 1980, s. 69-72.
Ferruh Toruk, “Bani Yörgüç Paşa ve İmar Faaliyetleri”, VD, sy. 29 (2005), s. 105-133.
a.mlf., “Yörgüç Paşa Vakfiyesi”, Bilge, sy. 48, Ankara 2006, s. 16-26.
Halil İnalcık, “Murad II”, İA, VIII, 598.