https://islamansiklopedisi.org.tr/yuregir
Boyun adı Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânü lugāti’t-Türk’ünde Ürekir/Yürekir olarak geçer. Bu da boyun adının XI. yüzyılda iki şekilde söylendiğini gösterir. İsmin aslı Ürekir olup Yürekir, Türkçe’de eskiden beri örnekleri bulunduğu gibi Ürekir’in başta “y” ünsüzünü almış biçimidir. XIII. yüzyıl kaynaklarından Fahreddin Mübârek Şah’ın Türk illeri listesinde bu boy asıl şekliyle (Ürekir, metinde istinsah yanlışı ile Ürekün) gösterilmiştir. Reşîdüddin Fazlullah ve ondan naklen Yazıcıoğlu Ali ile diğerlerinde Ürekir/Üregir diye anılmıştır. XV ve XVI. yüzyıllara ait tahrir defterlerinde Üregir ve Yüregir olmak üzere iki şekline de rastlanır. Günümüze ulaşan yer adları ise Üreğil ve Yüreğil biçimindedir. Bu da son zamanlarda ortaya çıkan Anadolu ağızlarındaki r → l değişikliğiyle ilgilidir. Kâşgarlı Mahmud’da bir yay ve üç ok biçimindeki Yüregir boyunun damgası Reşîdüddin’de de aynen görülür. Yay Oğuz elinin on iki boydan müteşekkil Bozok kolunun, üç ok da yine on iki boydan oluşan Üçoklar’ın alâmetidir. Yine Reşîdüddin, Yüregir’in “daima iyi iş gören ve düzen kuran” anlamına geldiğini, ülüşünün uca (koyunun kalça kısmı), onkununun ise “uc” adlı kuş olduğunu belirtmiştir.
XVI. yüzyılda Anadolu’da Üregir ve Yüregir adlarını taşıyan iki yöre ile kırk dört köy bulunuyordu. Yörelerden biri Adana’nın güneyindeki verimli ovayı teşkil ediyordu. Bu ova Ramazanoğulları Beyliği’ni kuran Yüregirler’in kışlağıydı, bu sebeple de onların adını aldı. Diğer yöre ise Trabzon sancağına bağlı bir nahiyedir. Yüregir nahiyesi, Tirebolu ile Görele arasındaki Karaburun’la İsmailbeyli’nin güneyindeki Boğalı köyünden başlayıp güneybatıda Boynuyoğun köyüne kadar uzanan dar ve uzun bir yöre olup on üç köyü vardır. Bu yörelere kalabalık sayıda Yüregir oymakları yerleşmişti. Yüregir/Üregir adlı köylerin çoğu Kastamonu, Hamîd-ili, Ankara, Bozok (Yozgat), Şebinkarahisar ve Canik (Samsun) sancağı içindeydi. Ayrıca Sivas’tan Batı Anadolu’ya kadar uzanan kesimde de bu adı taşıyan köyler bulunmaktaydı.
XIV. yüzyılda Kilikya’nın Memlükler tarafından ele geçirilmesi sırasında onlara destek veren Türkmenler’in çoğu Üçok koluna mensuptu ve Üçoklar’ın hâkim boyu da Yüregir idi. Bu yüzyılın ortalarında Yüregirler ve onlarla birlikte Çukurova’nın fethinde bulunmuş olan Kınık, Bayındır ve Salurlar bu bölgede yurt tuttular. Bu sırada Yüregirler’in başında Ramazan Bey vardı. Bozoklu Dulkadıroğlu Karaca Bey’in bazı Memlük emîrleriyle birlikte 753’te (1352) Memlük sultanına isyan etmesi üzerine azledilmesinin ardından Türkmen emirliği Üçoklu Ramazan Bey’e verildi. Memlük kaynaklarında, 755 (1354) yılında Ramazan Bey’in oğlunun Kahire’ye gelerek sultana ve büyük emîrlere 1000 Türk atı takdim ettiği bildirilir. 783’te (1381) Ramazanlı Beyliği’nin başında İbrâhim Bey bulunuyordu. Ona sadece Yüregirler’in değil Çukurova’daki bütün Türkmenler’in başbuğu gözüyle bakılıyordu. Yüregirler’in kışlık yurtları Adana’nın güneyinde Seyhan ile Ceyhan ırmakları arasındaki yöre idi; yaylakları da kuzeyde Kızıldağ ile Üçkapılı yaylasıydı. Yüregirler’in doğusunda Kınıklar yaşıyordu. İbrâhim Bey de Çukurova’daki Memlük hâkimiyetine son vermek amacını taşıyordu. Daha 780’de (1378) eski Misis-Payas yolu üzerindeki Demirkapı’da (Karanlıkkapı) pusu kurarak Temür Bay kumandasındaki bir Memlük ordusunu bozguna uğratan Türkmenler’in başında onun bulunduğu bilinmektedir. 783 (1381) yılında Halep valisi olan Yılboğa (Yolboğa) Kınıklar ile Yüregirler’in arasını açtı ve Kınıklar’ın Yüregirler’e saldırmasına yol açtı. Fakat bundan beklediği gibi bir netice çıkmadı ve İbrâhim Bey duruma hâkim olmayı sürdürdü. İbrâhim Bey ayrıca Karaman Hükümdarı Alâeddin Bey’le ittifak kurup Memlükler’in Sîs valisini (nâib) sıkıştırmaya başladı. Bunu haber alan Yolboğa kalabalık bir askerle Çukurova’ya girdi. İbrâhim Bey yakalandı, kardeşi ve annesiyle birlikte katledildi. Ancak Yolboğa dönüşü sırasında Sarıçam’da Yüregirler’in baskınına uğradı. Memlük ordusu bozuldu, Yolboğa gözünden yaralandı, bu haldeyken güçlükle Ayas’a ulaşabildi. Memlükler Halep’e gitmek için Demirkapı’ya vardıklarında yeniden Türkmenler’in hücumuna uğradılarsa da yetişen yardım birlikleri sayesinde bu saldırıyı püskürttüler.
İbrâhim Bey’in ardından yerine geçen Ahmed Bey devrinde (ö. 819/1416) Yüregirler ve Çukurova’daki diğer Üçoklu boylarının sakin bir hayat geçirdikleri anlaşılmaktadır. Daha sonra Memlük hâkimiyeti Çukurova’da kuvvetle yerleşti ve bu durum Osmanlı devrine kadar sürdü. Yüregir, Kınık Türkmenleri ile Özerli Türkmenler XV. yüzyıldan itibaren yerleşmeye ve toprakla uğraşmaya yöneldiler. Osmanlı hâkimiyeti başladığı esnada (923/1517) Yüregir ve Kınıklar oymak teşkilâtını kaybetmişlerdi. Yüregir ve Kınık adları da artık onların oturdukları yerleri ifade ediyordu. Kınık adı günümüzde unutulmuşsa da Yüregir bu boyun Çukurova’daki önemli siyasî rolünün bir hâtırası olarak bugüne kadar gelmiştir. XVI. yüzyılda Halep Türkmenleri ve Dulkadır-eli arasında küçük Yüregir oymaklarının varlığına dair kayıtlara rastlanır. Halep Türkmenleri içindeki Yüregir oymağı Sultan İbrâhim devrinde Azâz’a bağlı, bugün muhtemelen Kilis’in doğusunda kalan Karaköprü adlı köyde yerleşmişti. Dulkadırlı eline bağlı bulunan diğer Yüregir oymağı ise kışın Suriye’ye inmekte, yazın da Binboğa’da yaşamaktaydı. Bu oymağın Halep Türkmenleri arasındaki Yüregir oymağının bir kolu olduğu açıktır.
BİBLİYOGRAFYA
Dîvânü lugāti’t-Türk Tercümesi, I, 57.
Fahreddin Mübârek Şah, Târîḫ (nşr. E. D. Ross), London 1927, s. 47.
Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî, Câmiʿu’t-tevârîḫ (nşr. Behmen Kerîmî), Tahran 1338, I, 43.
Makrîzî, es-Sülûk (Ziyâde), III, 449, 504, 506, 511.
Âşıkpaşazâde, Târih, s. 225.
Neşrî, Cihannümâ (Taeschner), I, 225-226.
Türkiye’de Meskûn Yerler Kılavuzu, Ankara 1946, s. 1098.
Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri, Boy Teşkilâtı, Destanları, İstanbul 1980, s. 353-355.
a.mlf., “Bayındır, Peçenek ve Yüreğirler”, DTCFD, XI/2-4 (1953), s. 329-334, 344.
a.mlf., “Çukur-Ova Tarihine Dâir Araştırmalar (Fetihten XVI. Yüzyılın İkinci Yarısına Kadar)”, TAD, I/1 (1963), s. 1-111.