https://islamansiklopedisi.org.tr/zagreb
Adriyatik kıyıları ve Batı Balkanlar’dan gelen yollarla Medvednica dağının güneydoğu uçları ve Sava nehri boyunca uzanan ova arasından geçen yolların kesişme noktasında deniz seviyesinden 135 m. yükseklikte yer alır. Şehrin ilk nüvesi milâttan önce IV. yüzyılda taştan surlarla çevrili, Keltler’e ait bir yerleşim yeri olarak bir tepe üzerinde kurulmuştu. Daha sonraları bu tepe Gradec adını almıştır; burası günümüzde Yukarı Şehir (Gornji Grad) diye bilinir. Bu kesim, Medvednica dağından inerek Sava nehrine ulaşan kolların yardığı eğimli bir yüzey halindedir. Ardından Hıristiyanlığın ve Roma yönetiminin başlangıç dönemlerinde, bugünkü Zagreb’in hemen dışında güneydoğu tarafında kalan bir yerde inşa edilen Andautonia adlı Roma şehri onun yerini aldı. Ancak barbarların saldırıları döneminde şehir hayatı beş asırlık bir süre boyunca kesintiye uğradı. Nihayet XI. yüzyılda yeniden canlanma emâreleri görüldü, önceki Kelt yerleşim yerinin karşısındaki tepeye piskoposluk merkezi kuruldu. Zamanla burada zanaatkârların ve tâcirlerin oturduğu bir şehir meydana geldi. Böylece biri aşağıdaki tepede katedralin çevresinde gelişen, piskoposun ve onun ruhanî meclisinin yönetiminde bulunan ve Zagreb (Biskupski Zagreb) adını taşıyan, diğeri ise daha yüksek olan tepede (Gradec) yer alan, az çok otonom kasabalıların yaşadığı yer olmak üzere iki şehir ortaya çıktı. Bunlar 1850’de resmen Zagreb adıyla birleştirildi (Enciklopedija Jugoslavije, VII, 584-586). Ortaçağ boyunca piskoposla Gradec yurttaşları arasında kanlı çatışmalar süregelmiştir. XIII. yüzyılın ortalarına kadar her iki yerleşim yeri ağaçtan duvarlarla korunuyordu. 1242’de Tatar saldırıları esnasında bütün bölge büyük tahribat gördü. Bu tarihten sonra taştan surlar inşa edildi ve Macar kralı tarafından Gradec’e özerk statü tanındı. Her iki topluluktaki yurttaşlar dört etnik gruptan oluşuyordu: Slav, Cermen, Macar ve İtalyan. Bu sosyal yapı aynı zamanda Macar Krallığı’nın tipik bir özelliğiydi.
Osmanlı akınlarının yaklaşması, toprak kayıpları, nüfusun azalması ve XVI. yüzyıldaki hânedan değişikliğiyle (Habsburglar) birlikte Zagreb belirli bir askerîleşme sürecinden geçti. Bunun en göze çarpan neticesi, katedral çevresinde Rönesans tarzı surların inşa edilmesi ve Gradec’e cephaneliklerin yerleştirilmesi olmuştur. 1532’deki Alaman seferi rûznâmesine göre Zagreb ve civarındaki vilâyetin temsilcileri oradan geçmekte olan Osmanlı ordusuna bağlılık arzettiler. Osmanlılar’ın Zagreb’i ele geçirmek gibi bir niyetleri yoktu, çünkü sınırın bu kesimi merkezî otoritelerin ilgisi dışında kalıyordu. Öte yandan Bosnalı yerli askerlerce gerçekleştirilecek bir saldırı girişiminin başarıya ulaşması da çok zordu. Ancak 1593’te bir akıncı birliği şehrin duvarlarından 5 km. kadar ileride Sava’nın sağ yakasındaki bir noktaya ulaştı.
Bir bakıma Osmanlılar’la karşılaşma ve çatışma ortamı, Hırvatistan’ın yeniden şekillenmesine ve erken modern çağda Hırvat millî kimliğinin oluşmasına büyük katkıda bulundu. Bu aynı zamanda Zagreb’in başkent olmasının yolunu açtı. Bölgedeki en uygun stratejik ve geçiş mevkii konumuna sahip olduğundan tedrîcen başşehir fonksiyonunu görmeye başladı. Bu süreç ancak XVIII. yüzyılın sonlarında tamamlanabildi. Çünkü XVII. yüzyılda bir dizi büyük yangın, şehrin ahşaptan yapılmış mahallelerini tekrar tekrar yakıp yok ederek önemli bazı gerilemelere yol açmıştı. XVII. yüzyılın ikinci yarısının ilk çeyreğinde burayı gören Evliya Çelebi, XVI. yüzyılın sonlarındaki uzun Osmanlı-Habsburg savaşları sırasında Zagreb’in Osmanlı sınır güçleriyle Habsburglar’a bağlı Hırvat Banlığı arasında sık sık el değiştirdiğini ve bu sebeple yakılıp tahrip edildiğini bildirir; burasının Hırvatlar’ın elinde bulunduğunu da yazar. 1699 Karlofça Antlaşması’nın ardından şehrin görünüşü esaslı bir değişim geçirdi, tâcirler ve zanaatkârların yerine daha çok soylu tabakadan insanlar şehre yerleşti. Barok tarzı evler, tuğla ve taştan saraylar inşa edildi. 1830’larda Zagreb, o dönem için “İlirya hareketi” denilen ve diğer Güney Slavları’nı da cezbetmeyi hedefleyen Hırvat millî diriliş hareketinin merkezi haline geldi. 1840 civarında bu diriliş çevresi, Bosnalı müslümanlar arasında Osmanlı karşıtı özerkçi hareketten de yararlanabileceğini ümit ediyordu; ancak kısa sürede bunun imkânsız olduğu anlaşıldı. XIX. yüzyılın ikinci yarısında ve XX. yüzyılın çoğunda bu milliyetçi hareket ikiye bölündü: Daha büyük olan grup diğer Slavlar’la iş birliği yapmayı sürdürürken daha küçük olan grup Hırvatistan’ın bağımsızlığını savunmaya başladı.
XIX. yüzyıla kadar Zagreb büyük bir yerleşim merkezi değildi. 1242’deki nüfusu 1000, 1368’de 2810, 1668’de 2000, 1742’de 5600, 1785’te 7000, 1805’te 7706 ve 1817’de 9005 idi. XIX. yüzyılın ilk yarısında Zagreb’in yerleşim alanlarının genişletilmesiyle 1857’deki nüfusu 16.657 ve bundan sonraki nüfus sayımında (1886) 33.314 olarak kaydedildi. Gittikçe önemli bir merkez haline gelişi neticesinde nüfusu 1904’te 66.628’e, 1910 yılında 79.038’e çıktı. Bundan sonraki nüfus sayımlarında 133.256 (1924), 266.512 (1945), 350.829 (1953), 457.499 (1961), 566.074 (1971) şeklinde göze çarpan bir nüfus artışı görüldü. Özellikle Tito Yugoslavyası döneminde başşehir Belgrad’dan sonra bölgenin ikinci şehri sayıldı (a.g.e., VII, 580-582).
XIX. yüzyılın sonlarında şehirde üniversite kuruldu (Zagreb Üniversitesi) ve sanayileşme süreci başladı. Bu dönemde şehre birbirini dik açılarla kesen caddelere sahip bir planla gelişen yeni kesimler eklendi. Bu büyüme neticesinde yerleşme Sava nehrine kadar uzandı ve 1945’ten sonra nehrin sağ yakasına da geçti. Bu son iki yüzyıl boyunca Zagreb, Hırvat-Osmanlı ve Hırvat-Türk ilişkilerinin merkezi durumundaydı, bugün de hâlâ bu özelliğini korumaktadır. Sanat ve beşerî ilimler alanında Hırvat Millî Kütüphanesi ile Devlet Arşivi’nde 200 civarında Osmanlı el yazmasından oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır. Bir diğer zengin koleksiyon İlimler ve Sanatlar Akademisi Arşivi’nde yer almaktadır (3000). Bunlar hediyelerle satın alma yoluyla ve genelde XX. yüzyılın ilk yarısında elde edilmiştir. İçerikleri ağırlıklı olarak dinle bağlantılıdır; ancak dil ve tarihle ilgili olanları da vardır. 1937-1943 yılları arasında Zagreb Üniversitesi’nde bir Türkçe-Osmanlıca dersiyle Osmanlı Batı Balkanları tarihi dersi (Aleksije Olesnicki, 1888-1943) okutulmaktaydı. 1994’te bu faaliyetler daha geniş ve modern bir temelde yeniden başladı. Zagreb’in 2011 verilerine göre merkez nüfusu 792.875’tir; çevresiyle birlikte bu nüfus 1.110.000’e yaklaşır. İki bölümden meydana gelen şehir (Gornji Grad / Yukarı Şehir ve Donji Grad / Aşağı Şehir) idarî bir merkez olmasının yanında kimya, tekstil, makine, ilâç, vagon fabrikalarıyla bir endüstri ve turizm şehri özelliğini de sürdürür. 27 Ekim 2008 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Zagreb Belediyesi arasında bir kardeş şehir protokolü imzalandı. II. Dünya Savaşı esnasında (1944) Ante Pavelić iktidarı tarafından yapılan üç minareli cami günümüzde minareleri yıktırılmış olarak müze halinde kullanılmaktadır. 1980’lerde Ahmed İsmaylović ve Zagreb İslâm Cemaati’nin teşvikiyle inşa edilen yeni cami ve İslâm Merkezi günümüzde de faaldir. İslâm Merkezi’nin idaresinde Zagreb ve Hırvatistan müslümanları için Boşnakça eğitim yapan İmam-Hatip Lisesi mevcuttur. Hırvatistan Başmüftülüğü’nün idaresi bu merkezden yürütülmektedir ve aynı zamanda Saraybosna’daki dinî idare olarak bilinen “rijaset”e bağlıdır.
BİBLİYOGRAFYA
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, V, 513-515.
S. Srkulj, Zagreb u Poršlosti i Sadašnjosti: 1093-1928, Zagreb 1928, tür.yer.
J. Dobronić, Zagrebački Gornji Grad-Nekad i Danas, Zagreb 1967, tür.yer.
I. Kampuš – I. Karaman, Tisućljetni Zagreb, od Davnih Naselja do Suvremenog Velegrada, Zagreb 1975, tür.yer.
L. Dobronić, Biskupski i Kaptolski Zagreb, Zagreb 1991, tür.yer.
Franjo Buntak, Povijest Zagreba, Zagreb 1996, tür.yer.
N. Moačanin, Slavonija i Srijem u Razdoblju Osmanske Vladavine, Slavonski Brod 2001, tür.yer.
I. Kampuš v.dğr., “Zagreb”, Enciklopedija Jugoslavije, Zagreb 1971, VIII, 580-598.