ZÂHİR b. HARÂM - TDV İslâm Ansiklopedisi

ZÂHİR b. HARÂM

زاهر بن حرام
Müellif: ZEKERİYA GÜLER
ZÂHİR b. HARÂM
Müellif: ZEKERİYA GÜLER
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2013
Erişim Tarihi: 24.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/zahir-b-haram
ZEKERİYA GÜLER, "ZÂHİR b. HARÂM", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/zahir-b-haram (24.11.2024).
Kopyalama metni

Hicazlı olup Adnânîler’den Eşca‘oğulları’na mensuptur. Babasının adının Hizâm olduğu da zikredilmiştir. Resûl-i Ekrem’in sağlığında çöl hayatı yaşayan Zâhir b. Harâm, Bedir Gazvesi’ne katıldı ve Bey‘atürrıdvân’da bulundu. Resûlullah bir defasında, “Her şehirlinin bir köylüsü vardır, Muhammed ailesinin köylüsü de Zâhir b. Harâm’dır” demiş, diğer bir rivayete göre ise, “Zâhir bizim köylümüz, biz de onun şehirlisiyiz” diye ona iltifat etmişti (Ferrâ el-Begavî, XIII, 181). Zâhir, Hz. Peygamber’i ziyarete geldiğinde özellikle yetiştirdiği mahsulden mutlaka bir hediye getirirdi. Bundan dolayı “sâhibü’l-hedâyâ” diye anılmıştır (Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, s. 192). Zâhir köyüne dönmek istediğinde Resûl-i Ekrem de onun ihtiyaçlarını karşılardı.

Kısa boylu ve çirkin görünümlü bir kişi olduğu rivayet edilen Zâhir b. Harâm’ı Resûlullah çok sever ve kendisiyle şakalaşırdı. Bir gün Medine çarşısında Zâhir’i yetiştirdiği bazı malları satarken görünce arkasından yaklaşarak onu kucaklamış ve elleriyle gözlerini kapatarak, “Bu köleyi kim satın almak ister?” diye sormuş, kendisine bu oyunu kimin oynadığını anlamayan Zâhir kurtulmak için çırpınırken bunu yapanın Resûl-i Ekrem olduğunu farkedince rahatlamış ve sırtını onun göğsüne dayayarak, “Şu halde sen beni değersiz biri görüyorsun” demiş, bunun üzerine Resûlullah, “Hayır, sen Allah nezdinde değerlisin” cevabını vermiştir (, III, 161). Daha sonraları Kûfe’ye yerleşen Zâhir b. Harâm’ın vefatına dair bilgi bulunmamakta, Resûl-i Ekrem ile aralarında geçen olay dışında ondan hadis rivayet ettiği de bilinmemektedir.


BİBLİYOGRAFYA

Abdürrezzâk es-San‘ânî, el-Muṣannef (nşr. Habîbürrahman el-A‘zamî), Beyrut 1403/1983, X, 454-455.

, III, 161.

, III, 442.

Bezzâr, el-Baḥrü’z-zeḫḫâr (nşr. Mahfûzürrahman Zeynullah), Medine-Beyrut 1409/1988, XIII, 319-320.

, I, 575.

Ferrâ el-Begavî, Şerḥu’s-sünne (nşr. Şuayb el-Arnaût – Züheyr eş-Şâvîş), Beyrut 1403/1983, XIII, 181.

Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Telḳīḥu fühûmi ehli’l-es̱er (nşr. Ali Hasan), Kahire 1975, s. 192.

, II, 245-246.

, I, 542.

Ali el-Kārî, Cemʿu’l-vesâʾil fî şerḥi’ş-Şemâʾil, Kahire 1307, II, 35-38.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul’da basılan 44. cildinde, 89-90 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER