https://islamansiklopedisi.org.tr/zulfikar-pasa
Elçi Zülfikar Efendi olarak tanınmaktadır. Doğum yeri ve tarihi belli değildir. Vakfiyesinde geçen baba ve dede adlarından devşirme kökenli olduğu anlaşılmaktadır. Has Oda’da yetişti ve 1078’de (1667-68) çavuşbaşılığa getirildi. 1080’de (1669-70) azledildikten sonra kapıcıbaşı, ardından rûznâmçe-i evvel, bir ara surre-i hümâyun emini oldu. Ardından nişancı vekili tayin edildi. Osmanlı-Avusturya savaşlarının devam ettiği 1687 yılında nişancı vekili sıfatıyla orduda yer aldı. Osmanlı ordusunda çıkan isyan yüzünden Serdârıekrem Sarı Süleyman Paşa, Şevval 1098’de (Ağustos-Eylül 1687) Belgrad’a firar edince, yeni sadrazam ve serdar tayin etmek amacıyla Yeğen Osman Paşa’nın öncülüğünde yapılan toplantıda bu göreviyle hazır bulundu. Ancak Zülfikar Efendi’yi tarihî şahsiyetler arasına yerleştiren asıl görevi onun Avusturya elçiliğidir. Osmanlı Devleti II. Viyana yenilgisinden (1683) sonra Macaristan’da Habsburglar’a, Ukrayna’da Lehistan’a, Mora’da ve Ege’de Venedik’e karşı savaşmak zorunda kaldı. Kutsal İttifak devletleriyle yaptığı bu savaşlarda iktisadî, askerî ve içtimaî sebeplerle bilhassa Avusturya karşısında büyük kayıplar verdi. Avusturya orduları Macaristan içlerine kadar sokuldu. Segedin teslim oldu; Şimontorna, Peçuy, Kapoşvar, Şikloş kaleleri elden çıktı, Belgrad kuşatıldı. Bu şartlar altında Avusturya ile antlaşma yapmak için bir elçinin Viyana’ya gönderilmesine karar verildi. Önce sâbık başmuhasebeci Hamdi Efendi üzerinde duruldu; fakat o kabul etmeyince Zülfikar Efendi paşa unvanı ve Rumeli beylerbeyi pâyesiyle elçiliğe tayin edildi. Bu vazifesine dair fermanı 12 Ramazan 1099’da (11 Temmuz 1688) aldı. Yanına Dîvân-ı Hümâyun baştercümanı İskerletzâde Aleksandr (Alexandros Mavrocordatos) ve yeğeni Cebeci Ocağı zâbiti Mustafa Ağa verildi.
100 kişilik bir heyetle yola çıkan Zülfikar Paşa görünürde II. Süleyman’ın cülûsunu İmparator I. Leopold’e bildirecek, gerçekte ise Avusturya ve müttefikleri Lehistan ve Venedik ile barış imkânı arayacaktı. Bu esnada Avusturya, Fransa ile de savaş halindeydi. Dolayısıyla Osmanlı Devleti ile barış yaparak bu cepheyi kapatmak isteyebilirdi. Elçiliği 1688-1692 yılları arasında yaklaşık dört yıl zoraki ikamete dönüşen Zülfikar Paşa 17 Rebîülâhir 1100’de (8 Şubat 1689) İmparator I. Leopold’ün huzuruna çıktı. Elçilik heyeti Avusturya’dan dört, Lehistan’tan iki, Venedik’ten bir elçinin katılımıyla on dört defa toplantı yaptı. Ancak hiçbir netice elde edilemedi. Geri dönmek istediklerinde ise Pottendorf’ta, Viyana ve Komoron’da üç yıl alıkonulup göz hapsinde tutuldular. Elçilik heyetinin dönüşü epey zaman ve çaba gerektirdi. Yazılan mektuplar ve ricalar sonunda Kont Kinsky’den uzun zamandır beklenen geri dönüş izninin verildiğine dair 19 Ocak 1692 tarihli bir mektup alındı. Silâhdar’ın kaydında yer alan, ancak sefâretnâmede bulunmayan bir bilgiye göre heyet, İstanbul’a dönüş mektubunu aldıktan sonra 1103 Rebîülâhirinde (Aralık 1691 - Ocak 1692) kara yolunun elverişsizliği yüzünden Tuna üzerinden Salankamen’e geldiğini Belgrad muhafızı Topal Hüseyin Paşa’ya bildirdi. Onun yolladığı görevliler imparatorun tayin ettiği generalden elçilik heyetini teslim alarak Belgrad’a getirdi. Buradan Tuna yoluyla Rusçuk’a gönderilen heyet, kara yoluyla 7 Şevval 1103’te (22 Haziran 1692) Edirne’ye ulaşıp Macaristan üzerine sefere giden Sadrazam Hacı Ali Paşa ile buluştu (Silâhdar, II, 667-668). Edirne’ye ulaşan Zülfikar Paşa elçiliğini ihtiva eden takririni Sultan II. Ahmed’e sundu. Daha sonra Zilhicce 1103’te (Ağustos-Eylül 1692) Edirne’den Belgrad’a gönderilen ve para taşıyan hazine kervanının muhafazasında görev yaptı. Kervan Niş ile Aleksinaç arasında eşkıyanın saldırısına uğradı. Ardından Zülfikar Paşa, 14 Cemâziyelâhir 1106’da (30 Ocak 1695) ikinci defa surre-i hümâyun eminliğine tayin edildi ve 26 Cemâziyelâhir 1106’da (11 Şubat 1695) görevine başladı, bu görevle Mekke’ye gönderildi. Mekke’deki vazifesinden alındıktan sonra 1 Zilkade 1107’de (2 Haziran 1696) yeniçeri kâtipliğine getirildi. Görevde iken 21 Muharrem 1108’de (20 Ağustos 1696) Avusturyalılar ile yapılan Bega Meydan Muharebesi’nde şehid düştü. Zülfikar Paşa’nın bilindiği kadarıyla iki vakfiyesi mevcuttur. Bunlardan biri paşanın elindeki 800 esedî kuruşun gelire dönüştürülmek üzere işletilmesi, ikincisi de Üsküdar’daki evi ve kitaplarıyla ilgilidir. Beylerbeyilikle Erzurum valiliği yapan Kara Osman Paşa, Zülfikar Paşa’nın oğlu olup silâhdar ağalığında, sipahiler ağalığında ve çavuşbaşılıkta bulunmuştur.
Zülfikar Paşa’nın elçiliğini içeren bir sefâretnâmesi mevcut olup yurt dışında iki nüshası bilinmektedir. Bunlardan biri Viyana’da Österreichische Nationalbibliothek Handschriftensammlung’da kayıtlıdır (Signatur H.O., nr. 90); başlığı olmayan nüsha doksan sekiz varaktan oluşmaktadır. Diğer nüsha Münih’te Bayerische Staatsbibliothek Handschriftensammlung’da kayıtlıdır (Signatur. cod. Turc., nr. 117) ve 105 varaktır. Ancak sefâretnâme 34b varağında “Cerîde-i Takrîrât-ı Merhûm Zülfikar Efendi der Kal‘a-i Bec” adıyla başlamakta ve 105b varakta sona ermektedir. Zülfikar Efendi’nin ölümünden sonra kopya edilen Münih’teki nüshada müstensih ismi yer almamaktadır. Yazmanın sefâretnâmeden önceki bölümü (1a-34b varakları arası) Bâbıâli’deki törenlerle ilgilidir. Burada çeşitli sivil ve askerî kadroların maaş ödemelerine dair bilgiler ve rakamlar kaydedilmiştir. Sefâretnâmenin bunların dışında İstanbul’da üç (İÜ Ktp., TY, nr. 416; Millet Ktp., nr. K 21477, tasnif nr. 920; Âtıf Efendi Ktp., Mehmed Zeki Pakalın koleksiyonu, nr. 34 Mzp 67), Kahire’de Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Târîh-i Türkî, Tal‘at, nr. 109) bir nüshası vardır. Sefâretnâmede Avusturya’nın içinde bulunduğu askerî ve siyasî durum, müttefikleri Lehistan ve Venedik’le ilişkileri, savaş halinde bulunduğu Fransa cephesi karşısındaki durumu ve Osmanlı Devleti’nden beklentileri hususunda heyetin müşahedeleri aktarılmakta, öte yandan Osmanlı Devleti’nin barış yapma yolundaki sonuçsuz diplomatik çabaları ve müzakereleri de ayrıntılı biçimde nakledilmektedir. Bu yönleriyle eser hem Osmanlı hem Avusturya diplomasi tarihi için önemlidir. Zülfikar Paşa’nın sefâretnâmesi önce Viyana’da doktora çalışmasında ele alınmış, Türkiye’de de eş zamanlı olarak Mustafa Güler ve Songül Çolak’ın çalışmalarına konu teşkil etmiştir (bk. bibl.).
BİBLİYOGRAFYA
Zülfikar Efendi, Mükâleme Takrîri, Bayerische Staatsbibliothek Handschriftensammlung, Signatur. cod. Turc., nr. 117.
Zülfikar Paşa’nın Viyana Sefâreti ve Esâreti (haz. Mustafa Güler), İstanbul 2007, hazırlayanın girişi, s. XIX, XX, XXI, XXII.
Viyana’da Osmanlı Diplomasisi: Zülfikâr Paşa’nın Mükâleme Takrîri (haz. Songül Çolak), İstanbul 2007, hazırlayanın girişi, s. 15, 21-24, 33.
Defterdar Sarı Mehmed Paşa, Zübde-i Vekayiât (haz. Abdülkadir Özcan), Ankara 1995, s. 234, 292, 305, 306, 428, 516, 594.
Silâhdar, Târih, II, 652-668.
Hammer, GOR, VI, 528-542; IX, 207, nr. 90.
J. Aumer, Verzeichnis der orientalischen Handschriften der K. Hof- und Staatsbibliothek in München, Münih 1875, s. 36.
Sicill-i Osmânî, II, 343.
Osmanlı Müellifleri, III, 190.
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, s. 512.
Ahmed Refik Altınay, Âlimler ve Sanatkârlar, Ankara 1980, s. 196-206.
W. Jobst, Der Gesandtschaftsbericht des Zül-Fiqār Efendi über die Friedensverhandlungen in Wien 1689 (doktora tezi, 1980), Universität Wien.
F. Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri ve Sefâretnâmeleri (haz. Bekir Sıtkı Baykal), Ankara 1987, s. 49-51.
Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlılar ve Bilim: Kaynaklar Işığında Bir Keşif, İstanbul 2003, s. 256.
Songül Çolak, “Zülfikâr Paşa’nın Mükâleme Takrîrine Göre Osmanlı Elçilik Heyetinin Komorn ve Pottendorf’ta Hapsedilmesi ve İstanbul’a Dönme Çabaları”, TTK Belleten, LXX/258 (2006), s. 489-617.
a.mlf., “Osmanlı Devleti ile Avusturya ve Müttefikleri Arasındaki Barış Müzakerelerinde (1689) Hollanda’nın Arabuluculuk Girişimleri”, a.e., LXXI/262 (2007), s. 939-967.