https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-b-yasin
Annesi, Büyük Sahra ile Fas sınırlarında yaşayan Cüzûle (Küzûle) kabilesine mensup olduğu için el-Cüzûlî (el-Küzûlî) nisbesini almıştır. Kādî İyâz, onun da Berberî Cüzûle kabilesi içinde doğduğunu kaydeder. Kurtuba’da başladığı tahsilini, Dârülmurâbıtîn adıyla ilk ribâtı kurmuş olan fakih Veccâc b. Zellû (Zelvî) el-Lamtî adlı bir âlimin yanında Sus’ta tamamladı. Bir süre sonra Cüdâle kabilesi reisi Yahyâ b. İbrâhim’in (bazı kaynaklara göre ise aynı kabileden Cevher b. Sakkum’un) daveti üzerine, Kayrevanlı fakih Ebû İmrân el-Fâsî’nin de tavsiyesiyle hocası tarafından, Büyük Sahra’nın güneyinde yaşayan ve kelime-i şehâdet dışında din konusunda bilgileri olmayan Sanhâce Berberî kabilelerine İslâmiyet’i öğretmek üzere gönderildi.
İslâmî bilgilere vâkıf, cesur ve kültürlü bir insan olan Abdullah, Yahyâ b. İbrâhim ile beraber Sanhâce’nin Cüdâle kolunun oturduğu bölgeye giderek İslâm’ın temel esaslarını anlatmaya başlayınca büyük bir tepki ile karşılaştı. Burada Cüdâle kabilesine mensup iki asilzade Ayâr ile Takku’nun başlattığı isyana katıldığı için Cevher b. Sakkum’u idam ettirdi. Namaz kılmayı ve zekât vermeyi kabul eden halk kısas, recm ve hırsızlık sebebiyle el kesilmesi gibi cezaları reddediyordu. Burada olumlu bir sonuç elde edemeyince, İslâmiyet’i öğretmek için daha sonra Lemtûne kabilesine gitti, fakat orada da aynı tepkiyi gördü; bunun üzerine onlarla mücadele etmeye karar verdi. Ancak ciddi bir muhalefetle karşılaşınca Lemtûne kabilesi reislerinden Yahyâ b. Ömer, kardeşi Ebû Bekir b. Ömer ve diğer arkadaşlarıyla birlikte Senegal’deki bir adaya sığındı; burada dinî-askerî maksatla bir tekke (ribât) kurdu. Bu ribât dolayısıyla Abdullah’ın adamlarına ve onların gayret ve faaliyetleri sonucu kurulan yeni devlete Murâbıtlar (Murâbıtûn) denildi. Abdullah burada özellikle Lemtûne’ye mensup çok sayıda mücahidi eğitip müstakbel cihad hareketleri için güçlü birer savaşçı olarak yetiştirdi. Murâbıtlar’ın askerî disiplin altında eğitildiklerini duyan binlerce kişi buraya gelmeye başladı. Abdullah, sayıları 30.000’i aşan bu mücahidler sayesinde aralarında Cüdâle ve Lemtûne kabilelerinin de bulunduğu Sanhâceliler’i itaat altına aldı. Kendisi dinî lider olarak otoriteyi elinde tutmakla beraber ordunun başına kabile reislerinden Yahyâ b. İbrâhim’i, daha sonra da Yahyâ b. Ömer’i getirdi.
Sicilmâse Hâkimi Mes‘ûd ez-Zenâtî’nin zulmünden bıkan âlimler Murâbıtlar’dan yardım istediler ve onları Sicilmâse’yi fethe teşvik ettiler. Bunun üzerine harekete geçen Abdullah b. Yâsîn, Yahyâ b. Ömer’le birlikte burayı ele geçirerek Mes‘ûd ez-Zenâtî’yi öldürdüler ve şehirdeki bütün eğlence yerlerini tahrip ettiler (445/1053-54). Sicilmâse bu tarihten itibaren bağımsızlığını kaybetmekle beraber zaman zaman mahallî ayaklanmalara sahne oldu. Yahyâ b. Ömer’in şehid olması üzerine yerine “emîrü’l-müslimîn” unvanıyla Ebû Bekir derhal kuzeye doğru fetihlere başladı ve ilk hedefi Fâtımîler’in küçük bir Şiî prenslik kurdukları Sûs oldu. İyi bir kumandan olarak yetiştirdiği amcazadesi Yûsuf b. Tâşfîn ile birlikte şehri Ali b. Abdullah el-Becelî’nin elinden aldı ve Şiîliğin yerine Mâlikî mezhebinin esaslarını hâkim kıldı (448/1056-57). Murâbıtlar bu tarihten itibaren Mağrib’e girdiler ve Masmûdîler’in idaresindeki Ağmât’ı zaptettikten sonra Gāne Krallığı’nın topraklarına hücum ederek bugünkü Tagan’ın güneyinde yer alan Evdeguşt’u ele geçirdiler. Der‘a (Dra‘a) ve Tedlâ’yı da (تدلا) aldıktan sonra 1059 yılında putperest Bergavâta kabilesinin hâkimiyetindeki Tâmesnâ üzerine yürüdüler. Abdullah b. Yâsîn bunlardan yaptığı savaşlardan birinde yaralandı ve 8 Temmuz 1059 tarihinde Tâmesnâ yakınlarında öldü. Cenazesi, Kerîfle adıyla bilinen yüksek bir yere defnedildi. Kabrinin yanında yapılan mescid bugün hâlâ ayaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Kādî İyâz, Tertîbü’l-medârik, II, 780-782.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 619-621.
Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XXIV, 253-261.
İbn Haldûn, el-ʿİber, VI, 182 vd.
el-Ḥulelü’l-mevşiyye fî ẕikri’l-aḫbâri’l-Merrâküşiyye (nşr. Süheyl Zekkâr – Abdülkādir Zimâme), Rabat 1399/1979, s. 19-23.
Bosworth, İslâm Devletleri Tarihi, s. 34-35.
Ch.-A. Julien, Histoire de l’Afrique du Nord: Tunisie-Algérie-Maroc, Paris 1980, II, 78-81.
Hasan Îsâ Abdüzzâhir, ed-Daʿvetü’l-İslâmiyye fî Ġarbi İfrîḳıyâ ve ḳıyâmü devleti’l-Fûlânî, Riyad 1401/1981, s. 82-89.
H. İbrâhim Hasan, Târîḫu’l-İslâm, Kahire 1982, IV, 283, 292, 312-315, 438, 448, 456.
Seyyid Abdülazîz Sâlim, Târîḫu’l-Maġrib fi’l-ʿaṣri’l-İslâmî, İskenderiye 1982, s. 607-622.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), IV, 144.
J. Spencer Trimingham, A History of Islam in West Africa, Oxford 1985, s. 22, 25, 28-30, 45-55.
İbrâhim Harekât, el-Maġrib ʿabre’t-târîḫ, Rabat 1405/1985, I, 158-160.
Jamil M. Abu’n-Nasr, A History of the Maghrib in the Islamic Period, London 1987, s. 80-83.
Roger le Tourneau, “North Africa to the sixteenth century”, The Cambridge History of Islam, Cambridge 1970, II/A, s. 222.
H. T. Norris, “New Evidence on the Life of ‘Abdullāh b. Yāsīn and the Origins of the Almoravid Movement”, JAfr.H, XII/2 (1971), s. 255-268.
Ronald A. Messier, “Ouantitative Analysis of Almoravid Dinars”, JESHO, XXIII/1-2 (1980), s. 106-107.
S. İbrâhim eş-Şeyhalî, “ʿAbdullāh b. Yâsîn ve’l-ḥareketü’l-Murâbıṭıyye min ḫilâli Kitâbi’l-Medârik li’l-Ḳāḍî ʿİyâz”, Mecelletü Âdâbi’l-Müstanṣıriyye, XI, Musul 1985, s. 319-332.
E. Doutte, “Abdullah”, İA, I, 44.
Şinâsi Altundağ, “Murabıtlar”, İA, VIII, 580-581.