ABDULLAH b. ZİBA‘RÂ - TDV İslâm Ansiklopedisi

ABDULLAH b. ZİBA‘RÂ

عبد الله بن الزبعرى
Müellif: MUSTAFA FAYDA
ABDULLAH b. ZİBA‘RÂ
Müellif: MUSTAFA FAYDA
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1988
Erişim Tarihi: 22.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-b-zibara
MUSTAFA FAYDA, "ABDULLAH b. ZİBA‘RÂ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-b-zibara (22.12.2024).
Kopyalama metni

Kureyş kabilesinin Sehm boyuna mensuptur. Babası Ziba‘râ, annesi Âtike bint Abdullah b. Amr’dır. Doğum ve ölüm tarihleri kaynaklarda zikredilmemektedir. Câhiliye devrinde Kureyş kabilesinin en büyük şairlerinden biriydi. Fil Vak‘ası üzerine söylediği şiir meşhurdur. Hz. Peygamber’e ve müslümanlara karşı büyük bir düşmanlık beslemiş, hatta taptıkları putlar hakkında Peygamber’le bizzat tartışmıştı. Uhud Savaşı’ndan önce, Kureyş ordusuna destek sağlamak üzere çeşitli kabilelere gönderilen dört kişilik davet heyetinde o da vardı. Bu savaşta Abdullah b. Seleme’yi şehid etti. Savaştan sonra Kureyş ölülerine mersiyeler söyledi. Hassân b. Sâbit tarafından kendisine verilen cevaplardan anlaşıldığına göre, Abdullah b. Ziba‘râ’nın müslüman olmadan önceki şiirlerinin çoğu İslâmiyet ve Hz. Peygamber aleyhinedir. Bu husus, râvilerin onun şiirleriyle ciddi bir şekilde ilgilenmemesine ve dolayısıyla bunların büyük bir kısmının kaybolmasına sebep olmuştur.

Mekke fethedilince, Abdullah öldürüleceğinden korktuğu için, Hübeyre b. Ebû Vehb ile birlikte Necran’a kaçtı. Orada yaşayan Hâris b. Kâ‘b kabilesi mensuplarına Peygamber’in Mekke’yi fethettiğini, belki de Necran üzerine yürüyeceğini ve bundan dolayı büyük bir tehlikenin söz konusu olduğunu söyledi. Bunun üzerine Necranlılar kalelerini tamir edip kaleye kapandılar. Ancak bu sıralarda Hassân b. Sâbit’in, Hz. Peygamber’in affedici ve merhamet sahibi olduğunu ifade eden bir şiirini duyan Abdullah, Mekke’de bulunan Resûlullah’ın yanına gitti. Ashabı ile sohbet etmekte olan Hz. Peygamber onu görür görmez, “İşte İbnü’z-Ziba‘râ! Yüzünde İslâm’ın nuru parlıyor” deyince, Abdullah kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu; kendisine hidayet ihsan eden Allah’a hamdetti. Peygamber’e ve müslümanlara karşı yapmış olduğu hareketlerden dolayı pişmanlık duyduğunu söyleyerek affedilmesini istedi. Hz. Peygamber de ona İslâmiyet’i nasip ettiği için Allah’a hamdettikten sonra, “Müslüman olmak, daha önce yapılan günahları ortadan kaldırır” diyerek onu bağışladığını bildirdi.

Abdullah b. Ziba‘râ İslâmiyet’i kabul ettikten sonra Hz. Peygamber’i öven ve daha önce yaptıklarından dolayı pişman olduğunu ifade eden şiirler yazdı. Ancak bunlardan pek azı günümüze ulaşmıştır. Bunların bir kısmının da ona ait olduğu şüphelidir. İbn Hişâm es-Sîre’sinde Abdullah’a atfedilen şiirlerin çoğunu, “Âlimler bu şiirin İbnü’z-Ziba‘râ’ya nisbetini reddederler” kaydıyla nakletmektedir. İbnü’z-Ziba‘râ’ya nisbet edilen şiirlere daha ziyade tarih kitaplarında yer verilmiş ve bunlara dil ve edebiyat bakımından değil, daha çok tarihî ve sosyal olaylar yönünden önem verilmiştir. Bununla birlikte Abdullah, hem İslâm öncesinde hem de müslüman olduktan sonra şiir yazdığı için muhadramûndan sayılmıştır.

İtalyan müsteşriki P. Minganti, tarih ve edebiyat kitaplarında dağınık bir halde bulunan şiirlerini bir araya getirerek, şairin hayatı ve şiirleriyle ilgili bir makale ile birlikte neşretmiştir (“Poeta Meccano, Abd al-Allah İbn ez-Ziba‘râ as-Sahmī”, Rivista Degli Studie Orientali, XXXVIII, Roma 1963, s. 323-359).


BİBLİYOGRAFYA

, I, 201, 302; II, 847-848.

, I, 57, 359; II, 136-137, 141-143, 418-420.

, I, 76; II, 141; III, 468.

, I, 233, 236, 244.

, I, 58, 308, 362.

a.mlf., (Müneccid), s. 47.

, s. 98, 122.

, XV, 179.

, s. 132-133.

(el-İṣâbe içinde), III, 901-904.

, III, 159-60.

, IV, 87-88.

, II, 275-276.

, IV, 37.

R. Blachère, Târîḫu’l-edebi’l-ʿArabî (trc. İbrâhim el-Kîlânî), Dımaşk 1404/1984, s. 341, 342

a.mlf., Histoire de la littérature Arabe, Paris 1964, II, 309.

Yahyâ el-Cübûrî, “ʿAbdullah b. ez-Zibaʿrâ: Ḥayâtühû ve şiʿrüh”, , XXIV/1 (1398/1978), s. 43-64.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1988 yılında İstanbul’da basılan 1. cildinde, 144 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER