https://islamansiklopedisi.org.tr/ahmed-el-mucahid
Abad Emirliği’nin Hubat bölgesinde 1506’da doğduğu rivayet edilmektedir. Habeş kaynaklarında Gran (solak) lakabıyla anılan Ahmed el-Mücâhid, emîr olduktan sonra devlet idaresinde büyük değişiklikler yaptı ve 1527’den itibaren de Habeşistan Krallığı’na karşı cihad açtı. Kısa bir zaman içinde Zeyla‘dan Masavva‘a kadar bütün sahili idaresi altına alarak ülkenin büyük bir kısmına sahip oldu. Buna karşılık Portekizliler’le temas halinde bulunan Habeş Hükümdarı Lebna Dengel (II. David), onlardan sağladığı yardımla kendi durumunu takviye edince Ahmed el-Mücâhid de Zebîd’deki Osmanlı beylerbeyi vasıtasıyla Osmanlı Devleti’ne müracaat etti.
Ahmed el-Mücâhid, Habeşistan’ı fethetmek için başladığı ve 1543’e kadar sürdürdüğü mücadelede askerleri için gerekli malzemeyi göçebe Somali aşiretinden temin etti. 1530’da Fatagar ve Evfât bölgelerini, 1531’de Davâro ve Şüve (Shoa) eyaletlerini, bir yıl sonra Amhare ve Lasta’yı, 1535’te de Tigre topraklarını ele geçirdi. Buralarda İslâmiyet’in siyasî bakımdan en büyük yayılışı da bu devirde oldu. Bunun üzerine Habeş kralı Portekiz’den tekrar yardım istedi ve 1541 yılında gelen 400-500 kişilik bir askerî yardımla Habeş ordusu ateşli silâh desteği de kazanmış oldu. Takviyeli Habeş kuvvetleriyle yaptığı savaşta mağlûp olan Ahmed el-Mücâhid yeniden Osmanlılar’a başvurdu. Osmanlı Devleti, Habeşistan’da kuvvet dengesinin müslümanların lehinde olmasını istediğinden, Ahmed el-Mücâhid’e Yemen’deki idarecileri vasıtasıyla silâh yardımı yaptığı gibi, hıristiyanlara karşı verdiği mücadeleyi tasvip mânasına onu Habeş hâkimi olarak tanıdı. Kaynaklarda ona 900 tüfekçi ile on top ve bunları kullanacak usta gönderildiği kaydedilmektedir. Ahmed el-Mücâhid aldığı bu yardım sayesinde, 28 Ağustos 1542’de Habeş krallık ordusu ile Portekiz kuvvetlerini büyük bir bozguna uğrattı. Fakat zaferden gurura kapılarak ihtiyatsızca hareket etmeye başladı. Habeşistan’ın tamamını ele geçirmek için 21 Şubat 1543’te yaptığı ikinci savaşta yenildi ve öldürüldü. Bu mağlûbiyet Habeşistan’da İslâmiyet’in yayılışının durmasına sebep oldu. Osmanlılar ise bundan sonra bu ülke ile, burayı fethe karar verinceye kadar (1554), bir daha ilgilenmediler.
BİBLİYOGRAFYA
Kānunnâme, Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 1970, vr. 39a.
Wallis Budge, A History of Ethiopia, Nubia and Abyssinia, London 1928, I, 328, 339-340.
Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney Siyaseti: Habeş Eyaleti, İstanbul 1974, s. 23-29.
M. Abdullah en-Nakīre, İntişârü’l-İslâm fî Şarḳī İfrîḳıyye ve münâheḍatü’l-Ġarbi leh, Riyad 1402/1982, s. 226-239.
Asa J. Davis, “The sixteenth century jihad in Ethiopia and impact on its culture”, Journal of Historical Society of Nigeria, II/4 (1963), s. 567-592; III/1 (1964), s. 113-128.
J. S. Trimingham, “Aḥmad Grāñ”, EI2 (Fr.), I, 286.