https://islamansiklopedisi.org.tr/ahmed-hasib-efendi
Mü’minzâde adıyla da tanınan Ahmed Hasîb Efendi Bursa’da doğdu. Medrese tahsilinden sonra 1120’de (1708-1709) zamanın meşhur müderrislerinden Süleyman Efendi’ye muîd oldu. 1129’da (1716-17) Şeyhülislâm Ebû İshak İsmâil Efendi tarafından imtihan edilerek Esediyye Medresesi’nde vazifeye başladı; daha sonraları çeşitli medreselerde müderris olarak hizmet etti. Nisan 1735’te Bosna’ya tayin edildi. Tokat, Kayseri ve Manisa’da kadılık yaptı. Manisa’da kadı iken azledildi. İstanbul’a geldikten bir süre sonra vefat etti.
Eserleri. 1. Silkü’l-leâli Âli Osmân. “Tevârîh-i Âl-i Osmân” türünde manzum olarak kaleme alınan hacimli bir eserdir; aruzun “mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün” kalıbıyla yazılmıştır. Yaygın olarak Silkü’l-leâli Âli Osmân şeklinde tanınan eserde Fâtih devri şairlerinden, tabiplerinden, şeyhlerinden, vüzerâ ve ümerâsından, bazı tarikat ehlinin menâkıbından ve Fâtih devrinde tamir edilen cami, türbe gibi binalarla bazı yeni yapılardan bahsedilir. Gelibolulu Âlî’nin Künhü’l-ahbâr’ı ve Taşköprizâde’nin eş-Şeḳāʾiḳu’n-nuʿmâniyye’si bu eserin kaynaklarındandır. Silkü’l-leâl’in bilinen üç nüshasından Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Hâlet Efendi, nr. 596) kayıtlı olanı müellif hattıdır. Diğer iki nüsha ise İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndedir (TY, nr. 104 ve 4132).
2. Ravzatü’l-küberâ. Hadîkatü’l-vüzerâ’ya zeyil olarak kaleme alındığı söyleniyorsa da eser aslında 1703 Edirne Vak‘ası’nı anlatmaktadır. Müellif hattı olan nüsha Murat Molla Kütüphanesi’nde (nr. 1437; bu numara TCYK’de yanlış verilmiştir), diğer bir nüshası da İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde (TY, nr. 85) kayıtlıdır.
3. Mecmûa-i Tevârih. Hekimoğlu Ali Paşa’nın 15 Safer 1155 (21 Nisan 1742) tarihinde tekrar sadârete gelmesi münasebetiyle söylenen kaside, gazel, tebrik gibi şiir ve yazıların onun isteği üzerine bir araya getirilmesinden oluşmuştur. Bu mecmuada pek çok kişinin yanı sıra Ahmed Hasîb Efendi’nin de tarihleri vardır. Eserin müellif hattı olan tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Esad Efendi, nr. 3388) kayıtlıdır. Bursalı Mehmed Tâhir eseri görmediği için onu gazavatnâme sanmış (III, 144), Babinger de eser hakkındaki bilgileri ondan aynen nakletmiştir (s. 286).
4. Dergehnâme. Ahmed Hasîb Efendi’ye izâfe edilen ve İstanbul’da mevcut doksan yedi tekkeden bahseden mesnevi tarzındaki bu eser 129 beyittir. Kaynaklar her ne kadar bu eseri Ahmed Hasîb Efendi’nin yazdığını belirtiyorlarsa da manzumede şair kendi adından Hasîb olarak değil Hâsib olarak bahsetmektedir; bu da manzumenin Hâsib adlı bir başka kişi tarafından yazıldığını gösterir. Osmanlı Müellifleri, aynı yıl ölen Ahmed Hâsib adlı başka birinden daha bahseder ki bu manzumenin yazarı olması çok muhtemeldir (II, 140). Eserin yazılışından bir asır sonra Kethüdâzâde Ârif Efendi’nin (ö. 1848) menâkıbını toplayan Muzıka-yi Hümâyun hocalarından Emin Efendi, yeni kurulan on tekkenin adlarını da Dergehnâme’ye ekleyerek menâkıbnâmenin sonuna koymuştur. Kethüdâzâde Efendi’nin Terceme-i Hâline Zeyl-i Âcizânemdir adıyla 345 sayfa olarak neşredilen (İstanbul 1305) menâkıbnâmenin bu baskısına Emin Efendi tarafından bazı hikâyelerle birlikte Dergehnâme (s. 319-329) de eklenmiştir (menâkıbnâmenin 1294 tarihli ilk baskısında bu ilâveler yer almıyor). Dergehnâme’nin Esad Efendi nüshasının (nr. 3465) başındaki bir nottan Ahmed Hâsib Efendi’nin bu eser karşılığında Bosna mevleviyetini elde ettiği, ayrıca hediye olarak bir at ile bir de Kur’ân-ı Kerîm aldığı anlaşılmaktadır. Babinger bu eserden bahsederse de ne baskısını ne de yazmasını görmüştür. Günay Kut, manzumenin ikisi İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nda (Belediye Yazmaları, nr. O. 43, vr. 200-208; Osman Nuri Ergin, nr. 561, vr. 208-210 ve 213-217), biri de Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Esad Efendi, nr. 3465, vr. 65b-68a) olmak üzere üç yazma nüshasını tesbit etmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 222.
Fatîn, Tezkire, s. 60-61.
Osmanlı Müellifleri, II, 140; III, 144.
Babinger, GOW, s. 285-286.
TCYK, I, 152; VIII, 659.
Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, I, 368, 398.
Günay Kut – Turgut Kut, “İstanbul Tekkelerine Ait Bir Kaynak: Dergeh-nâme”, Türkische Miszellen: Robert Anhegger Armağanı, İstanbul 1987, s. 214-215.